Yazan Abdurrahman DİLİPAK
Bana hackerlerden söz etmeyin! Bu iş üç-beş çapulcunun, siber teröristin işi değil artık. Uluslararası sistemin herhangi bir ülkenin, örgütün ya da kişinin bilişim sistemine girmesi konusunda hiçbir engel, sınır yok. Cep telefonlarınız, robotik sistemler, akıllı sistemler, elektronik hava, yara, deniz sistemleri, akıllı otomobiller, hepsi, siber egemenlerin tek TIK’ı ile kopyalanabilir, çalışamaz hale getirilebilir. Osadece o bilgiler değil, sistem size karşı kullanılabilir.
İHA-SİHA’larla övünmeyi bırakın, F-16 imiş, S 400-500-600’müş, Patroitmiş. Geçmişolsun mevcut MicroChiplerle üretilmiş, ve onlara göre yazılmış işletim sistemi ve App’lerin NanoChiplerle üretilen yeni sisteme karşı hiçbir koruması yok. NanoTüp’lerle üretilenler de NanoChiplere karşı bir üstünlüğe sahip olacak. NanoChiplerle üretilen sistemler, sunum ekrarı ve Bağlantı kartı ndan öte bir anlam ve değer taşımayacak. Onlar da Yapay zekaya bağlı olacak. Yapay zekalar da Yapay bilince.
Biri bizimle dalga geçiyor. Bakın, istatistik olarak, tüm dünyadaki 2020 öncesi ortalama değerlerin, yıllık rutin artışı ile öngörülen projeksiyonlar dışında kalan artan orandaki bütün ölümler, hastalıklar, kazalar, yangınlar, aklınıza gelen bütün sonuçlar şüphelidir. Olağan şüpheliler ise bellidir. İçerden yanan ağaçlarla başlayan orman yangınları, tek hat üzerinden ilerleyen yangınlar, kitlesel balık, kuş ve hayvan ölümleri, tabii afet ve iklim değişikliklerinin bu açıdan incelenmesi gerekir. Tabii döngülerin sonuçları dışındaki sonuçlar şüphelidir. Birileri tabii süreçleri, yan gına körükle gidercesine provake etmekte, sonuç olarak daha büyük ölüm, daha büyük kıtlık ve daha büyük yıkım için seferber olmaktadırlar.
Yeter ki, dünya nüfusunu 500 Milyona yakın bir seviyeye çekebilsinler.
Geleceğin dünyasını inşa etmek için ve o güne hazırlık olarak, geçiş sürecinde, kendi hazırladıkları dehşet senaryosunda en az zararla çıkmak için, Denver, NEOM, LİNE benzeri siber City’ler inşa ediyorlar.
Siber Savaş başladı. Siber Terör, Siber savaşın öncü, özel operasyon timleridir ve hedeflerinde tek kişi, bir halk, topluluk, coğrafi belge, seçilmiş kişiler ve topluluklar, ülkeler ve dünyanın olması onlar için zor bir karar değil. Zaten biz o hapları yuttuğumuz, o şeytan çubuğunu burnumuza soktuğumuz, ev hapsini sahiplendiğimiz, o modRNA, TurcoVac, SinoVac’ları derimizin altına zerk ettiğimiz gün “Hapı yutmuştuk.”
Adamlar 1991’de SSCB’nin dağıldığı günden beri bu güne hazırlanıyorlardı. BÇG, FETÖartık bu güne dönük örgütlerdi. 2000’den sonra zaten süreç başladı. 30 yılı geçti hala uyanmadık. “Cumhuriyetin yeni yüzyılı” hayalleri ile avutuluyoruz. 11 Eylül, PKK/PYD, İŞİD, Çekiş güç, BOP, Arap Baharı, İstanbul sözleşmesi, Lanzarote, GENDER/BİREY/LGBT hepsi bu güne hazırlıktı. Adnan Oktar, Chabad. Havadan/Uzaydan, yerden siber ordularla işgal edildik, hala uyanmadık. Nano ordular damarlarımızda dolaşıyor. Aklımızı, kalbimizi işgal ettiler, hala sınırdan taklarla toplarla gelecek düşman ordularına karşı “vatan müdafaası” nutukları dinliyoruz.
Huu! Duyuyor musunuz. Zehir yiyip içiyoruz. Giydikleriniz zehirli. Hava, su, toprak zehirlendi. Evleriniz, işyerleriniz zehirlendi.
E-Devlet Hacklenmiş! Yok canım, güldürmeyin, uluslararası sistem için Hacklenme diye bir sorun yok. Her an, her saniye her işleminiz yapay zeka tarafında kopyalanıyor ve izleniyor. Hatta daha sonra sildikleriniz bile. İstediğiniz güvenlik bariyerini oluşturun. İsterseniz kendi ürettiğiniz enerji kaynağını kullanın ve hiçbir global ya da ulusal sisteme bağlı olmayın. Quantum bilgisayarlarla her yerde her zaman sobeleniyorsunuz! Eskidendi o hacker meselesi. İstedikleri bilgileri paket paket istedikleri zaman BlackWeb’den servis edecekler.
Sahi Bio Hackerlerle nasıl baş edeceğiz bu akıl(sızlık)la.. Ecelimiz gelmeden ölmeyeceğiz de ya ecelimiz böyle gelecekte. Biliyorsunuz Allah cahil ve zalimlere yardım etmez. Onların işlerini sarp dağlara sardırır, üstlerine pislik yağdırır. Biz Şeytanın peşine takılacağız, sonra da Allah’ın bize yardım etmesini bekleyeceğiz, kendinizi kandırmayın! Şeytana ve Şeytanın dostlarına yardım edenlere Allah yardım etmez. Onları onların başına musallat eder. Önce Şeytanın elinden yakanızı kurtarın ve Şeytanın dostlarının peşinde koşmaktan, onların yalanlarına, algı operasyonlarına inanmaktan vazgeçin.
“Siber dönüşüm ofisi”nin bu tehditler karşısında halkı uyardığını hiç duydunuz mu? Siber savaş, siber terör, siber uyuşturucu, siber mafia hepsi artık bir TIK ötede. Bunları Starlink’leri 5G+’yi desteklerken düşünecektik. Ama geçmişolsun. Bir kurtuluş, bugün düne göre bir kat daha zor. Allah yardım ederse, yine kazanırız. Allah cc onları birbirine düşürür, onların yaptıklarını kendi ayaklarına dolaştırır, ya da kozmik bir bela, ön görmedikleri bir felaket kapılarını çalar, gök taşları o merkezlerini vurur, denizaltı kablolar parçalanır, uyduları yere çakılır. Her şey mümkün. Mümkün de biz bunu hakedecek ne yaptık! Bu sonucu doğuran şartlar ortadan kalksa bile, her geçen gün, geri dönüş ve normalleşme süreci çok uzun zaman alacak ve dünya fiziki olarak, görünen o ki, ekonomik ve siyasi olarak çok büyük sorunlar yaşayacak..
Amazon “avuç içi ödeme sistemi “One”yi 3 yıl önce tanıtmıştı. (One 20 yıl önce uluslararası haberleşme için tek kart sisteminin markası idi).. Hatırladınız değil mi, CoVID öncesi bir “Alibaba” vardı. Ev hapsine sokulduk, bir yargısız infazla. Tahliye olduğumuzda artık Amazon gerçeği ile tanıktık.!? ABD’de bu uygulama bugün başlatıldı. Hindistan’daki G20 sonrası dünyanın “tek para” sistemine geçişi, “karbon ayak” izi ve “sıfır atık” dedikleri sistemle tanışması bekleniyor.
“Sıfır atık” hoşunuza gidiyor değil mi? “Karbon ayak izi” ile birlikte düşündüğünüzde, bunu dini anlamda “İsraf” ile ilişkilendirebilirsiniz. Peki şöyle düşündüğünüzde, bu kadar “dışkı” ve “idrar” tekrar geri dönüşümle “su” ve “yiyeceğe” dönüştürülse, bu israf ve atık da ortadan kalmış olur değil mi? Bu haltı yiyeceklere afiyet olsun. Karbon ayak izi ile büyük-küçük başlardan hem kurtulur ve hem de böceklerin üremelerini kontrol ederek yine israf etmeden gıdaya dönüştürebiliriz. Yaptığınız işi kiminle yapıyorsunuz ona bakın. Dünyanın en çok ödül alan kasabı ateistse, onun kestiği murdar olur. İstediği kadar bilimsel, steril ortamda ve hijyenik şekilde o hayvanı kesse de. Allaha adanmayan her söz ve iş, bir başkasına, Şeytan’ın amaline hizmet eder. “Human 2” ile aslında insanların daha az karbon sağlamaları öngörülebilir. “Fazla insan üretimi” önlenebilir, ihtiyaç duyulan alanlarda, ihtiyaca uygun, uyumlu ve dirençli yeni insan üretimi planlanabilir”.
Emine hanım işin daha çok İslami ve insani yanı ile ilgileniyor ama, o önümüzde bir perde oluştururken, tıpkı İstanbul sözleşmesi, Lanzarote, Hayvan Hakları konusunda olduğu gibi, perde arkasında başka kirli oyunlar oynanıyor. Ağuyu altın tas içinde sunuyorlar, bal da onun suç ortağı, “bizim insanlarımız”, “Biz insanlar” da.
Bakın, endüstriyel gıdalardan kaçının..YEme, İÇme, GİYme, onların mekanlarından uzak durun. Daha doğrusu emin olmadığınız hiçbir şeyi yemeyin, içmeyin, giymeyin. Elektronik sistemlerle aramıza mesafe koymaya çalışalım. Eğer partiniz, derneğiniz, cemaatınız, vakfınız, sendikanız bu konuda bir endişe ve duyarlılığa sahip değilse onları uyarın, söz dinlemiyorlarsa, bu cinayetlere suç ortağı olmamak için oralardan uzaklaşın. Raf ömrü uzan, özellikle yabancı ürünlerden uzak durun. Hatta ilaçlarından bile, mümkün olduğu ölçüde öyle yapalım. İlacın reçetesinde yasan etken maddeye bakın, kaç miligram ise o, siz o kadar o faydalı maddenin içinde olduğu gıdayı tüketin, daha ucuz ve daha sağlıklı bir şey yapmış olursunuz. Onların kozmetiklerinden cilt bakım ve deterjanlarından bile uzak durmaya çalışalım inşallah. Selam ve dua ile.