Öne Çıkanlar Sinan Ateş DİJİTALİZ Prof. Dr. Osman ÇEREZCİ Kız Kulesi Erdem Ulaş

YARIN TATİL, NE İÇİN?

Yazan Mustafa DÖNMEZ

Binlerce yıllık Türk tarihinde kurulan birçok devlet veya imparatorluk, bağımsızlıklarını koruyabilmek için ismi ne olursa olsun sonuçta istihbaratla uğraşan basit veya gelişmiş teşkilatlara sahiptiler. Bütün milletlerde olduğu gibi Türklerde de istihbarat ve istihbaratçılarla ilgili kavramlar vardır. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış sürecinde kurulan Teşkilat-ı Mahsusa dünyanın en kapsamlı istihbarat örgütü olarak kabul edilmektedir. Teşkilat-ı Mahsusa, modern istihbarat örgütlerinin anası sayılmaktadır. Teşkilat-ı Mahsusa; 1909’lu yıllarda şekillenen ve 1913 yılında Sultan Mehmet Reşat’ın yayımlanmayan ve resmî olmayan bir fermanıyla Harbiye Nezareti bünyesinde İttihat ve Terakki tarafından kurulmuştur. Meşrutiyetin ilanında birinci derecede rol oynayan bir teşkilattır. Başkanlığını Eşref Sencer Kuşçubaşı’nın yaptığı, Mehmet Akif Ersoy’un ve sonra da Mustafa Kemal’in içerisinde bulunduğu ve çalıştığı, çoğunluğunun subaylardan oluştuğu Osmanlı ordusuna bağlı bir kuruluş olarak, Çanakkale muharebesinde bilgi akışıyla savaşın kazanılmasına neden olmuş, yabancı istihbarat teşkilatlarına, ihtilallere, isyanlara ve dış düşmanlara karşı topyekûn mücadele etmiş bir Osmanlı gizli istihbarat teşkilatıdır. Teşkilat-ı Mahsusa’nın köklerinin, Kutluk Kağan’ın 680’lerde “Börü Budun” adıyla yabancı ordular ve milletler hakkında çeşitli ajanlar kullanarak bilgi toplamak ve sabote etmek gibi işler için kurduğu istihbarat teşkilatının Büyük Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve günümüze kadar devam eden uzantısıdır. Teşkilatın birçok kolunun olduğu ve bu kollarının hepsinin de tek bir kola bağlı olduğu bilinmektedir. Misyonu; Arap ayrımcılığı ve Batı emperyalizmine karşı mücadele etmekti. Örgüt, savaşın sona ermesiyle 30 Ekim1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında dağılmıştır.

Teşkilat-ı Mahsusa arşivi elde değildir; 1918 yılında İttihat ve Terakki liderlerinin yurt dışına gitmesinden önce arşivin imha edildiği ileri sürülür. Mütareke döneminde İstanbul’da yapılan Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harb-i Örfi mahkemelerinde teşkilata ilişkin birçok iddia dile getirilmiş ve tanıklar dinlenmiştir. Divan-ı Harp tutanaklarının bir kısmı yayımlanmıştır. Kitap; Eski Türk devletlerinde, Selçuklularda ve Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş, gelişme ve yıkılış sürecindeki istihbarat örgütlenmesini bir bütün halinde ortaya koyması açısından alanında üzerinde düşünülmesi gereken ilginç bir çalışmadır ve günümüz gerçekleriyle ilişkilendirilecek birçok yönü bulunmaktadır.

Bugün CIA’nın Türkiye içindeki yapılanması; eski adıyla Gladio olan FETÖ’nün, halkın parasıyla alınan silah, araç ve gereçler ile halka ateş etmesi, başına bomba yağdırmasının üzerinden 8 yıl geçti.  Ve halen devletin içinde aktifler.

MİLLİ SAVUNMA BAKANI AÇIKLAMA YAPIYOR;

“Balyoz-Ergenekon özellikle TSK'yı hedef alan davalarda FETÖ'nün rolü nedir? Bu süreçlerin TSK'ya ne gibi etkileri oldu?” sorusunu yanıtlayan MSB Yaşar Güler, “Hepsi, yüzde yüz FETÖ operasyonudur. Özellikle Ergenekon kumpasında çok kıymetli, özel yetişmiş personelimizi kaybettik ve bunun acısını da daha sonra çok çektik. Onları kaybettiğimiz için FETÖ'cü alçak ve hainler, yönetimde kendilerine alan açarak şans bulmaya başladılar.” dedi. FETÖ’nün kozmik odaya girme girişimlerini değerlendiren Güler, “Kozmik odaya girilmesi FETÖ'nün yargı yapılanması eliyle ülkemize ve milletimize yaptığı büyük bir ihanettir, büyük bir hainliktir.” dedi.  Peki söylenemeyen gerçekler nedir?

Hulusi Akar’ın 15 Temmuz kalkışmasında ki rolü nedir?

Türkiye; FETÖ eliyle binlerce yıllık arşivini çaldırdı. Devletin çekirdeğini oluşturan beyin takımı deşifre edildiği gibi birçoğunun infaz edilmesine sebebiyet verildi. Devletin silah arşiv kayıtları çalındı. Harp okulundan mezun olduktan sonra kendisine verilen tabancayı kendiliğinden devlete teslim eden bir subayın, teslim işlemi kayıtlarda görülmediği için hakkında mahkeme işlemi yapılan bir Türkiye vardır. Bu bilgiler Türk devlet arşivinde yok ancak Türklere hasım düşman ülkelerde var. Türk’ün, devlet ve milletine ölümüne hizmet edenleri eksiksiz tasfiye edildi. Koca imparatorluk dağılırken bile tek bir ferdini teslim etmemiş ancak Türk devleti varlığını sürdürürken tüm bilgiler hasım ülkelerin eline geçmiş. Milli Savunma Bakanımıza (Kendisi saha da terör örgütlerine karşı mücadele vermiş birisidir) şunu sormak gerekir. 15 Temmuz 2016 kalkışmasının onlarca yıl öncesinde bu casusluk örgütüyle mücadele eden her kişi bugün neden etkisizleştirilmiş durumdadır. FETÖ yapılanmasının istihbarat, mali ve siyasi ayağı neden ortaya çıkarılamıyor? Neden başlangıcınız 15 Temmuz 2016. Amiriniz olan Hulusi Akar’ın 15 Temmuz kalkışmasında ki rolü nedir?

Dikkat edin Türkiye’nin kahramanları yoktur. Tamamı iftira atılarak itibarsızlaştırıldılar. Casusluk, hırsızlık, hainlik yapanlar hak ettikleri cezaları alamıyorlar. O el hala devletin içinde.

Önceki yazılarımı okuyanlar hatırlayacaktır. Ergenekon kumpas hakim ve savcıları yargılanırken kısa bir süre önce davaya müdahil oldum. ‘Casusluk ile ilgili resmi kayıtlar üzerinde sizlere sunum yapayım karşınızdaki hakim ve savcıların vatana ve millete nasıl ihanet ettiklerini göstereyim. Yapacağım sunuma karşı soru sorun. Hatta karşı tarafa söz hakkı verin ki konu her yönüyle ortaya çıksın’ dedim. Mahkeme heyeti bu talebe bir sonraki celsede karar verilmesi ara kararı verdi. Bir sonraki duruşma günü söz hakkı vermedikleri gibi kararı kendilerine hatırlattığımda beni duruşma dışına attılar.

Türkiye’de gerçekleri ortaya çıkarmayan bir el vardır. O el kim derseniz Gladyo’nun, FETÖ’nün, PKK’nın hamisi CIA yani Amerika’dır. Türkiye, sessiz sedasız tek bir mermi atmadan teslim alınmıştır. Bugün herkesi tehdit etmektedir.

Yarın resmî tatil, ne için?

 -Devletin kurum ve kuruluşları, kahramanlarına saldırılırken sessiz kaldıkları için mi?

-Hainlik yapan casusluk örgütü FETÖ elemanlarının, vatandaşlarımızı vahşice pusu kurarak öldürülmesini anmak veya başarısızlıklarınızı örtmek için mi?

Türk Milletini ahtapotun kolları gibi saran ve sıkan bir el vardır. İşbirlikçileri ile tehdit ve şantaj yapmaya, can almaya devam ediyor.

İşgalden kurtuluş yok mudur? Tabii ki vardır.

Biz Türklere boşuna çılgın Türkler demiyorlar…

Anahtar Kelimeler:
Hulusi AkarFETÖEregenekon
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Hüseyin Cumhur Selçuk 5 ay önce

Cesaretinizi tebrik ediyorum.