
Yazan Sabahattin İSMAİL
ENOSİS hedefiyle başlattıkları 21 Aralık 1963 KANLI NOEL saldırıları ile Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkan, binlerce Türkü katleden,133 köyümüzü yağmalayıp yakan, yıkan, Türk Halkını 11 yıl adanın %3'ündeki gettolara sıkıştırıp kuşatma altında tutan, açlığa, sefalete mahkum eden, eşit kurucu ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’ni silah zoru ile işgal edip bizi kurucusu olduğumuz devletten kan dökerek zorla atan, 1968'den beri, 57 yıldır devam eden çözüm görüşmelerinde en az 17 çözüm planını reddeden, ENOSİSÇİ, HAKİMİYETÇİ, HEGEMONYACI, FAŞİST, IRKÇI, TÜRK DÜŞMANI, ELİ KANLI, 1974 SAVAŞININ SUÇLUSU VE MAĞLUBU Rum yönetimiyle YENİ BİR ORTAKLIK KURMA amaçlı, çok gereksiz, saçma bir konferans Cenevre'de toplanıyor!
Tarihten hiç ders almıyoruz, tarih bilinciyle hareket etmiyoruz, akıllanmıyoruz!
DAHA ÖNCE DE YAPILMIŞTI
Bu ilk konferans değil.
26-27 Nisan 2021'de de Cenevre'de gayrı resmi 5+1 konferansı yapılmıştı.
2017'de Crans Montana'da çözüm müzakerelerinin Rum-Yunan ikilisinin hegemonyacı-hakimiyetçi talepleriyle çökertilmesinden sonra, Türk tarafı İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM POLİTİKASINI benimsemişti.
Bu yıllardan beri savunduğumuz, talep ettiğimiz, meşru hak ve çıkarlarımızı koruyan doğru bir politikadır
2021'deki konferansta yeni politikamızı 6 maddelik bir paket şeklinde BM Genel Sekreteri ile Rum yönetimine verdik.
Bu çerçevede " BUNDAN BÖYLE EGEMEN EŞİTLİĞİMİZ VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜMÜZ BM GÜVENLİK KONSEYİ TARAFINDAN TEYİT EDİLMEDEN VE KKTC'YE UYGULANAN AMBARGOLARLA İZOLASYONLAR KALKMADAN HİÇBİR GÖRÜŞMEYE OTURMAYACAĞIMIZ" tüm Dünyaya ilan edildi.
TBMM ve MGK bu politikayı onaylayan kararlar alarak MİLLİ POLİTİKA haline getirdi
CB Erdoğan 2022, 2023, 2024 Eylül aylarında BM Genel Kurullarında yaptığı konuşmalarda bu milli politikayı daha ileri götürerek tüm Dünya'ya "KKTC'Yİ TANIYIN" çağrısı yaptı.
KKTC'ye yaptığı ziyaretlerde ise “KKTC TANINMADAN GÖRÜŞMELER BAŞLAYAMAZ” dedi.
Rum-Yunan ikilisi ve destekçisi BM ile ABD/AB/İngiltere, çok haklı olan bu talebimizi kabul etmedi
Rum yönetimi ve destekçileri, bu 4 yıl içinde federasyon görüşmelerinin, masayı terk ettikleri yerden yeniden başlaması için çok uğraştı.
Biz ise geri adım atmadık, haklı şartlarımızda ısrar ettik, FEDERASYONUN ARTIK GÖRÜŞÜLMEYECEĞİNİ SÖYLEDİK VE DEVLETTEN DEVLETE İLİŞKİYİ SAVUNDUK.
Aradan 4 yıl geçti.
GERİ ADIM ATILDI
Ne yazık ki, 2024 sonunda BM Genel Sekreteri ile yapılan görüşmede, şartlarımız kabul edilmediği halde, geri adım atarak, 2025 yılında, bir kez daha gayrı resmi 4+1 konferansı yapılmasını kabul ettik.
2021'de format 5+1 ( Garantörler Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Türk ve Rum "Toplumları" temsilcileri ve (+ 1) BM Genel Sekreteri) şeklindeydi.
Ne ki, bu kez, 17-18 Mart'ta Cenevre'de yapılacak konferansa, Rum yanlısı tutumu nedeniyle İngiltere'nin katılmasını istemedik ve 4+1 formatını savunduk.
Ne ki İngiltere ve Rumlar, bunu kabul etmediler.
Bunun üzerine " tamam, katılsın ama temsiliyeti düşük olsun, Dışişleri Bakanı düzeyinde olmasın" dedik
Böylece bize göre 4+1+1 formatı ortaya çıktı
Ne ki, Rum -Yunan ikilisi yeni formatı hala 5+1 olarak tanımlıyor . Yani toplantı formatının adı konusunda bile mutabakata varılamadı.
Rum tarafı daha da ileri giderek konferansa AB'ın da temsilci göndermesini istiyor ve bunu kabul etmesi için AB ile birlikte Türkiye'ye baskı yapıyor
Bu talepleri Türk tarafınca henüz kabul edilmemesine karşın, onlar AB'ın, yan odada da olsa, katılımının kesin olduğunu iddia ediyor.
Bu kabul edilirse bize göre toplantı 4+1+1+1 olurken, Rum-Yunan'a göre 5+1+1 olacak.
Bakalım Türk tarafı, geri adım atıp, tarafsız olmayan, Rum politikasını destekleyen, AB temsilcisinin de konferansa katılmasını kabul edecek mi?
NE KONUŞULACAK
Konferansın neyi konuşacağı üzerinde bile henüz mutabakat yok.
Türk tarafına göre bu "gayrı resmi" konferansta "çözüm görüşmelerinin başlaması için iki taraf arasında ortak zemin olup olmadığı" araştırılacak.
Türk tarafı 2021'de ortaya konan İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM POLİTİKASINI yeniden ortaya koyacak. RESMİ çözüm müzakerelerinin başlaması için KKTC 'NİN EGEMEN EŞİTLİĞİNİN VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜSÜNÜN TEYİDİNİ VEYA "3 D" olarak ifade edilen DOĞRUDAN TİCARET, DİREK ULAŞIM VE DİREK TEMAS talebimizin kabulünde ısrar edecek..
Rum yönetimi bunları kabul etmezse İKİ DEVLET ARASINDA İŞBİRLİĞİ YAPILMASINI, DEVLETTEN DEVLETE İLİŞKİYİ VE GÜVEN YARATICI ÖNLEMLER UYGULANMASINI önerecek...
Rum-Yunan ikilisi ise, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ ve iki devlete dayalı ilişkileri asla kabul etmeyeceğini belirterek, FEDERASYON HEDEFLİ görüşmelerin 2017'de Crans Montana'da kaldığı yerden, yani AKINCI'NIN VERDİĞİ TAVİZLERLE FEDERASYON TEMELİNDE başlamasını istiyor. Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün iptalini ( sıfır asker,sıfır garanti) savunuyor.
BM ise, resmi çözüm görüşmelerinin başlaması için ORTAK ZEMİN olmadığını ve bu konferansın başarıya ulaşamayacağını biliyor.
Buna karşın, zevahiri kurtarmak için iki taraf arasında diyaloğu canlı ve sürekli tutmayı, bazı güven yaratıcı önlemleri taraflara kabul ettirmeyi planlıyor...
ORTAK ZEMİN YOK
Görüldüğü gibi, çözüm ve yeni bir ortaklık için taraflar arasında ORTAK ZEMİN YOK.
Zaten olsaydı 57 yıldır devam eden müzakere sürecinde bir sonuca ulaşılırdı.
Rum-Yunan ikilisi hakimiyetçi, hegemonyacı, ENOSİSÇİ politikasından, Türk düşmanlığından ve silahlanmadan vazgeçmiş değil
Hal böyleyken, 2021'de ortaya koyduğumuz haklı şartlarımızdan geri adım atarak, yeni bir çözüm konferansı toplanması niye kabul edildi?
57 yıldır, ÇÖZÜM/ORTAKLIK İÇİN ORTAK ZEMİN OLMADIĞI anlaşılmadı mı?
Anlaşılan Türkiye, baskıları savuşturmak, AB, ABD, BM ile sürtüşmemek için, temel politikadan vazgeçmemek şartıyla, TOP ÇEVİRME diplomasisi yürütüyor.
Ne ki, TOP ÇEVİRME taktiği ile yapılan bu türden gereksiz toplantılar, BM, ABD, AB baskılarını, tehdit ve şantajlarını üstümüze çekmeye, belirlenen milli politikada gedikler açmaya ve önümüze reddedeceğimiz emrivaki plan ve öneriler konmasına fırsat veriyor.
Reddettiğimiz zaman da UZLAŞMAZ damgası yiyoruz
Geçmişte de hep böyle oldu. Yine böyle olacağını hala anlamadık mı?
AMAÇ TANINMAYI ÖNLEMEK
Dilerim, 2021'de ortaya koyduğumuz haklı şartlarımız kabul edilmeden, ESNEKLİK GÖSTERME, YAPICI OLMA, AÇILIM YAPMA adına örtülü bir müzakere sürecine kapı açılmaz
Çünkü Rum-Yunan ikilisi ile destekçilerinin amacı, böyle bir süreci başlatarak KKTC'NİN TANINMA çabalarını ve ihtimalini akamete uğratmaktır
Bizim yapmamız gereken bu oyuna gelmek yerine, TANINMA için yoğun bir çaba içine girmektir.
Türkiye, yeni bir Dünya kurulurken, içte ve bölgede çok önemli ekonomik-siyasi-askeri sorunlarla uğraşırken, BM, AB, ABD, İNGİLTERE destekli Rum-Yunan'ın oyununa gelmemelidir.
Kıbrıs'ta 51 yıldır zaten barış, huzur, çözüm ve istikrar vardır.
O nedenle Türkiye, güya "çözüm gelecek" diye gereksiz müzakerelerle dikkatini, zamanını ve enerjisini boşa harcamamalıdır
Sırf süreç devam etsin, diyalog kopmasın, iyi çocuk görünelim diye, alt düzeyde bile olsa, gereksiz bir görüşme sürecinin başlatılmasına onay vermemelidir.
17 Mart'ta başlayacak Cenevre Konferansı'nı bu düşüncelerle çok yakından takip edeceğiz.