Bu haftada Antalya’da olacağım ve müdahil olarak katılacağım Tüketici mahkemesinde 5G ile ilgili bir sunum yapacağım inşallah.
5G sadece cep telefonunda daha yüksek bir hızı ifade etmiyor. Hayatın her alanına damgasını vuran bir teknoloji. Eğer 5G olmazsa, ne “Starlink”, ne “Neoralink”, ne o “mikro chip”lerin, ne “Humanoid”lerin, “Avatar” teknolojilerinin bir anlamı var. Yeni “savunma sistemleri” de, “Uzay teknolojisi” de, “sağlık sistemleri” de bu teknoloji ile ilgili. Ve biz bu “yeni normal” düzene geçerken, bir “greatreset” ihtiyaç vardır. Covid insanlığı teslim almak için bir “biyolojik ajan” olarak üretildi. İnsanlık “yargısız infaz”a tabi tutularak “ev hapsine” mahkum edildi.
Maske ağzımıza, burnumuza değil, aslında gözümüze ve kulağımıza takıldı. İnsanlar gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar.
5G yeni I-Phone’larla tanıtılıyor ve size sağlanan kolaylıklar anlatılıyor. Elon Musk Mars’ta koloni için 2023’ü hedef gösterdi. İnsanlar Covid Korku Pandemisine karşı aşı, ilaç ve yeni dalgalarla korkutuluyor.
Okullar, alışveriş ve iş artık uzaktan yapılıyor. Ekonomiler çöküyor, işsizlik bir çığ gibi büyüyor. Bir çok ülkede Siyaset, iş dünyası, bürokrasi, bilim dünyası, Media, STK’lar büyük ölçüde global aktörlerin manyetizması altında, ipnoz edilmiş şekilde sürü psikolojisi ile hareket ediyorlar sanki.
Bu işin şifresi Covid’de gizli. Yeni bilgilerin işaret ettiği bir gerçek var. Covid diye bir mikrop yok. Dolayısı ile bunun ilacı ve aşısı da olmayacak. Tanı kiti de gerçek değil. Zaten izole edilen bir mikrop da yok. Peki ama bu ölen insanlar ne? Evet ölen insanlar var. Ama sayılar ve vaka, ölüm sayısı, ölüm sebebi gerçek değil. Covid denilen biyolojik ajan, başka bir hastalıkla bir araya gelince, ölüm sebebi olarak kendini gösteriyor.
Covid, daha doğrusu “İspanyol gribi” ile başlayan ve adına “Corona” denilen “virüs grubu”!? (SARS, MERS, Kuş gribi, domuz gribi” gibi, bir “biyolojik ajan” İspanyol gribi ilk telsiz istasyonlarının RF etkisine maruz kalan kişilerin öz savunma mekanizması zaafa uğradığı dönemlerde ortaya çıktı. Covid-19’da 5G teknolojilerini ortaya çıktığı bir dönemde tanıştırıldı.
Grip aslında Gripi ile tedavi edilebilen bir hastalık. Girdiği bünyedeki hastalıklarla da çok kolay etkileşebiliyor. Ateş, solunum, öksürükle kan basıncını etkileyebiliyor.
Asıl olay şu, RF ve Radyasyon canlı organizmalarda, “Covid semptomu” diye tanımlanan semptomlara sebeb olabiliyor. Akciğer mukazası 5G etkisi ile frekansı değişen oksijen atomlarına karşı bir savunma mekanizması geliştirerek bir salgı üretiyor ve bu da solunum kapasitesini düşürüyor. 5G dalgaları beyin, karaciğer üzerinde de olumsuz etkiler gösteriyor. Hatta bitkiler, yüzeye reçine salgılıyor bu da önlenemeyen hızla yayılan orman yangınlarına sebep oluyor.
Canlıların öz savunma mekanizması zaafa uğrayınca her yerde bulunan corona tipi virüsler kolaylıkla bu maruziyet sorunu olanların üst solunum yoluna yerleşiyor ve var olan bir hastalığı da tetikleyerek ölüme sebep oluyor. Hastalığın yayılması da buna bağlı. Sorun 5G’de. Batı dünyada oksijen salınımını artırmak ve gerek uzaydan ve gerekse yerden yayılan radyasyonun etkisini azaltmak için, bilinen en fazla oksijen üreten ve en fazla radyasyon emen Keneviri her yere ekiyorlar. Bizde ise 5G yi teşvik ediyor ve Keneviri engelliyorlar.
“Great reset”le “yeni normal” döneme geçerken, nüfusu kontrol etmek için ellerindeki en büyük biyolojik silah Covid. En büyük içtimai silah, ailenin yok edilmesi. Onun için de koç başı olarak LGBT+’ı kullanıyorlar. Ve bunlar “Global Reset” hareketi ile, din ve ahlak anlayışını da reset’lemek istiyorlar. Onun için insanın din, ahlak ve diğer aidiyetleri ile bağını koparmak için BİREY’i kullanıyorlar. Onu yaratılıştan kaynaklanan biyolojik cinsiyetinden bile soyutlayarak, GENDER diye “toplumsal cinsiyet” kimliği ile tanımlıyorlar. Onun için İstanbul Sözleşmesi , CEDAW ve Lanzarote maskesi arkasına saklanarak “cinsel yönelim” ve “cinsel tercih”i hayatımıza sokmaya çalışıyorlar.
Akif’in dediği gibi “Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım,Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım”(…) “Medeniyet denilen maskara mahlûku görün / Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!” Selam ve dua ile.
Not: 21.10.2020’de 1 no’lu Antalya Tüketici Mahkemesi’nde 2020 / 139 Esas no’lu dosya ile ilgili davada Müdahil olarak, saat 11.23 ifade vereceğim. Aynı gün akşamı, inşallah, verdiğim ifade metni www.dilipak.com da yayınlanacaktır.
Üstadım duygularımızın tercümanı oldunuz olmaya da devam ediyorsunuz. Allah VASİ ismi şerifi ile gücünüzü arttırsın. Mahkemeye siz değil bizler çıkıyoruz. Şahsınıza değil misyonuza yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz...