Öne Çıkanlar DSÖ Mumuyacı Cumhurbaşkanı Erdoğan Biyolojik Savaş Hılful Fudul

ROK KÖTÜ BİR YALANCI

Yazan Muammer KARABULUT

Kendisini ROK diye tanımlayan kişi, YouTube’de yayın yapan FluTv’de 18 Kasım 2023 tarihinde yayınlanan programda, "2008-2011 arasında askeri vesayeti ve generalleri çökerttik. Ben de bu sürecin baş aktörlerinden biriyim… Ergenekon terör örgütü uydurma” sözleri sosyal medyada fazlaca dikkat çekti.

Ergenekon soruşturması kapsamında Antalya’da 22 Şubat 2008 tarihinde gözaltına alındığım.. 23 Ocak 2009 tarihinde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığım ve  1 Temmuz 2019 tarihinde de beraat ettim davaya ilişkin; ROK’un bu ağır ithamları karşısında ben de haksızlığa uğrayan, bu mağduriyetten dolayı devlet tarafından kendisine tazminat ödenmek zorunda kalınan bir Ergenekon mağduru olarak soluğu Antalya Cumhuriyet Savcılığı’nda aldım. Ve ROK hakkında şikayet dilekçemi adli mecrilere verdim.(bkz)

Türkiye’de bir zamanlar 7/24 Ergenekon diye yayın yapılan bir kumpas davası vardı.

Kız kardeşinin küçük çocuğuna tecavüz eden ve kabarık sabıkası bulunan Osman Yıldırım’ı,

tescilli asker katili Şemdin Sakık’ı

ve ROK gibi adamların maşa olarak ortaya sürüldüğü,

iftiralara gizli tanık ayarlanan,

bu süreçte suçsuz yere 1 yıl ile 6 yıl arasında cezaevinde yatan,

kanser olan,

yakınlarını kaybeden,

annesinin, babasının cenazelerine dahi gitmesine izin verilmeyen (ki ben tek evlat olarak üzüntüden kaybettiğim babamın ölümünü tahliye edildikten 3 gün sonra öğrendim.)

ve toplam  227 kişinin yargılandığı,

terör örgütlerinin müdahil olduğu, 

o dönemde görev yapan FETÖ polislerinin takibi ile yolda  eşimle birlikeyken çektikleri resimleri hedef göstererek terör örgütüne servis ettiği bir dava...

Kabul edilen davada LOZAN Barış anlaşmasının yıldönümünde yaptığım konuşmayı Ergenekon Terör Örgütü’nün eylemi olarak gören mahkemeden, “Eğer Lozan Barış Anlaşmasında yaptığım konuşma terör örgütünün bir eylemi olarak görülüyorsa, tutukluğumun devamını istiyorum” dedim.

ROK’un uydurma dediği ve kendisini baş aktörler arasında gördüğü davada, NATO’yu istemeyen TSK mensuplarının hedef alınarak, TSK’yı kontrol etmek isteyenlerin kurgulamış olduğu bu uydurma davada sözde, "Eregenekon belgesinin" tarihi 100. Yılını kutladığımız Cumhuriyetimize gönderme yapılarak 29 Ekim 1999 olaraki yazılmış ve 24 sayfalık, “Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi” olarak karşımıza çıkarılmış.

Eğer Ergenekon operasyonu başarılı olsaydı, bugün AKP iktidarı olmayacağı gibi Erdoğan’da Vahdettin Köşkünden Cumhuriyet’in 100. Yılında Boğazdan geçen donanmaya ait 100 gemiyi de selamlayamazdı.

Hedefine önce Cumhuriyeti koyan Ergenekon operasyonunu sırasında ve sonrasında da hala kim tarafından yazıldığı bilinmeyen, sahiplenilmeyen bu belgeye göre, “Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon” diye bir yapılanma vardı. Kapağına da Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını koymuşlardı. Yani yargılanan ATATÜRK ve onu kendine vatandaşlık bilinci ile rehber edinen insanlardı.

Demek ki bu operasyonun baş aktörleri arasında ROK da varmış.. Bugüne kadar bu davanın baş aktörleri kim diye merak ediyordum. O da ROK’un itirafı ile geldi. Her ne kadar itiraf gibi görünse de bir tarafında da örtücülük vardı.

Arkasında nasıl bir güç veya inandırılmışlık varsa ROK’a göre Ergenekon operasyonuna ABD destek vermemiş. - Kim vermiş? Anlatımına göre ROK vermiş ve kimden öğrenmişse uydurulmuş. O da uydurulmuş olduğunu bile bile bu operasyonu desteklemiş.

O zaman ilk önce nasıl uydurulmuş ona bakalım. Zaten ROK’un itirafları sonucu verdiğim dilekçe sonrası yazılı ifademde de bu duruma dikkat çektim.

Şöyle ki,    

Bu belgeler ilk önce İstanbul Emniyetine 2 Mart 2001 tarihinde Tuncay Güney’in ev aramasında bulunarak taşınıyor. Oradan da operasyon belgesi ilk önce  Faruk Mercan sızdırılıyor, o da Fehmi Koru’ya veriyor. Koru’da bu belgeleri 30 Nisan-1 Mayıs 2001 tarihinde Yeni Şafak gazetesinde yazıyor. Soruşturma başlıyor, Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan açılması gereken Ergenekon soruşturmasını daha fazla ileri götürmeden, tanığı ve sanığı olmadan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’e iade ediyor, o da takipsizlik kararı veriyor(2002).

Ergenekon’un baş aktörüyüm diyen ROK ise kumpas belgesinin yazıldığı 29 Ekim 1999 tarihinde henüz 18 yaşındadır (ROK’un Doğumu 30 Nisan 1981). Belki de o yaşlarda İzmir’de birileri tarafından yetiştiriliyordu. Bu durumu artık bütün detayları ile araştırmak Cumhuriyet Savcılarının görevi. Yine o tarihlerde ve sözde belgenin ilk gündeme geldiği tarih olan 2001'de,  AKP’de (14 Ağustos 2001)  henüz kurulmadığına göre  ROK  AKP’li de değil.

Gelelim, ROK’un büyüdüğü ve baş aktör olduğu yıllara…

ROKi yazarlığa kendi anlatımına göre şöyle başlıyor. “Taraf'a yazılar gönderiyordum ben. O yazılar ilgi toplamaya başladı. Sağlam geri dönüş alıyordum. Özellikle "Denizlerin yolu bizi nereye götürür?" yazısı patlama yarattı. 1.5 ay boyu tartışıldı. Sonrasında da çeşitli siyasal meselelere dair yazmaya devam ettim. O yazılar da iyi okunuyordu. Ardından, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar beni köşeye aldılar...”(bkz)

Türkiye’de onca gazete varken ROK, FETÖ’nün matbaalarında operasyon amaçlı ücretsiz basılan TARAF gazetesinde 17 Mayıs 2008 tarihinde hiçbir tecrübesi olmadığı halde köşe yazarı oluyor. Magazin basının kucağına düşüyor ve hızla parlatılıyor.

Bu arada daha önceden ROK’un Ergenekon veya TSK hakkında henüz bir yazısı bulunmuyor. Üstelik birinci Ergenekon’da 18 yaşında olan şüpheli ikincisinde ise 26 yaşında… Ve Ergenekon adı verilen tutuklamalar ise Ocak 2008 tarihinde başlıyor. Yani Ergenekon başlatıldığında ROK’un yaşı çok küçük, tutuklamaların başladığında süreçte  ise ortada yazılmış konuyla ilgili bir tek yazısı yok.

Şimdi ROK bu kumpasa, kimlerle birlikte alet olduğunu ve neden ABD'yi dolayısı ile ABD’deki güçleri gizlediğini, kimlerden talimat aldığını tek tek açıklamalıdır. Çünkü, herkesi eleştiren ve suçlayan ROK bir tek ABD’yi suçlamıyor!

ROK ABD’YE DOKUNMUYOR!

Ergenekon davasının temelinde, ABD’deki güçlerin TSK'da NATO karşıtı askerlerin tasfiyesini sağlamak ve toplumsal muhalefeti susturumak vardır.

ROK’dan şikayetçi olmamın asıl nedeni de işte bu örtücülüğü ve profesyonelce gizlediği ABD yalanıdır.

Tetikçilik yapan ROK burada açıkça kendisine bir şey olmayacağı  güvencesi ile bir dönemin suçunu üsteleniyor. ROK’un bu itirafı, Ergenekon soruşturması ve duruşmaları sırasında bolca gördüğümüz bir manzaraydı.

Ergenekon süreci boyunca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşundan itibaren ve yüz yıllar öncesinden görev yapan silahlı gücü, askeri, aydını, yazarı, akademisyeni ve vatandaşları bugüne kadar en ağır iftiralara maruz kaldı. ABD merkezli  güçlerin tek amaçları vardı, o da Türkiye’yi kendi çıkarları için idare eden güçlere karşı gelen tüm kişi ve kurumları tasfiye etmekti. Bunun için de, Özel Yetkili Savcıların hazırladığı ve 25 Temmuz 2008 tarihinde kabul edilen Ergenekon iddianamesinin kabul edilmesi ile İstanbul 13 Ağır Caza Mahkemesi’nde görülen dava süreci sonucunda bütün sanıklar, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 1 Temmuz 2019'da verdiği kararla beraat etti. Devlet oluşturduğu mağduriyetten dolayı sanıklara tazminat ödemek zorunda kaldı.

ROK'un tüm bunları tek başına yapmış olma ihtimali olmadığı halde, arkasındaki güçlere güvenerek, “ayak ayak üstünü atıp, ağzını sonuna kadar açarak” yaptıklarını büyük bir övünçle ve akıl tutulması yaratarak anlatmıştır. Eğer bu kadar anlatmaya çok meraklıysa, bu sefer bildiklerini, arkasındaki güçleri ve/veya çocukluk döneminde nasıl formatlandığını YouTube yerine Cumhuriyet Savcılarına tek tek anlatsın.

Onun içindir ki 11 yıl süren yargılama sonunda da anlaşıldığı üzere Anayasal düzende suçu olmayan insanlar üzerinden; özellikle suç isnadında bulunarak sindiren, toplumda korku yaratan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurum veya kuruluşları üzerinde tam hakimiyet sağlamak üzere komplo kuran ve/veye ekibin içinde yer alarak başkaca suçlar işlediğini açıkça itiraf eden ROK’un en ağır şekilde cezalandırmasını istiyorum.

Ama yalnızca ben istemekle kalmayayım. Başta hayatta olan Ergenekon sanıkları olmak üzere, TSK ve diğer zarar gören tüm kuruluşlar davaya müdahil olsun! Müdahil olsun ki bir dönem bütün yalanları ile ortaya çıksın. Ve Türkiye bir daha bu kadar ucuz, sıradan davalarla esir alınmasın.  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Fide 13 ay önce

Bunda da 5gvurus

Avatar
Tekin...O 13 ay önce

Derin konu