Yazan Mustafa DÖNMEZ
Bugün İsrail diye bir devlet varsa varlığını Osmanlı’nın yıkılmasına borçludur. Abdülhamit’in itiraflarında vardır. Ruslara karşı savaşı bana şiddetle önerenler içinde Yahudi ve dönme paşalar vardı, onlara inandım. Ordunun savaş kapasitesinin düşük olduğunu bilmiyordum. Ruslarla savaş çok büyük bir hataydı. Rus çarı ile konuşarak sorunları çözebilirdim.’ diyor. Abdülhamit kandırılmıştı. Tüm yıkıcı sorunları siyasetle çözebilen Abdülhamit, Rusya’ya savaş ilan etmiş, savaşta alınan ağır yenilgi, Osmanlı İmparatorluğunun omurgasını kırmıştı. Ruslara karşı İngiliz desteği sağlamak maksadıyla Kıbrıs, 11 Temmuz 1878 yılında İngiltere’ye kira karşılığı verilmiştir. (Abdülhamit tüm Osmanlı padişahları içinde en çok toprak kaybeden padişahtır. Onun döneminde bugünkü Türkiye’nin iki katı toprak kaybedilmiştir. Kıbrıs buna dahildir)
Osmanlıyı Ruslarla kapıştırmak isteyen ve Abdülhamit’i yanıltan Siyonistler ilgili bilgiyi Rusya arşivlerine baktığımızda bilgiyi teyit eden ilginç belgelere ulaştım. Rusya’da Siyonistlerin ülkede fitne ve fesatlık çıkardıkları gerekçesi ile Yahudiler hakkında (1835 yılında) Çar 1. Nikola tarafından antisemitik düzenlemeler yapılıyor. 1821, 1859 ve 1871 yıllarında Odessa’da Yahudilere saldırılar oluyor. 1881,1884’de Güney Rusya’da Yahudilere karşı çok büyük planlı saldırılar yapılıyor. 1882 yılında Köylerde ikamet yasağı, kent dışında toprak satın alma yasağı konuluyor. 1887 yılında lise ve üniversite kotası konuluyor. 1891 ve 1892 yılında Yahudi sanatçılar başkent Moskova ve Petersburg tan kovuluyor. 1903, 1905, 1906 yıllarında Kiev’de 700 aşkın yörede saldırılar oluyor. En sonunda 1910 yılında Tüm Yahudiler Kiev’den sürülüyor. Bu liste uzayıp gidiyor. 1926'daki nüfus sayımı sonuçlarına göre SSCB'de 2 milyon 572 bin Yahudi bulunuyordu ve bunların yüzde 59'u da Ukrayna'daydı. Bugün ise Rusya Federasyonu'nda sadece 165 bin Yahudi vardır İsrail’e göç eden Yahudilerin bugün İsrail’in en katı insanları olmaları, Müslümanlara ölüm sloganlarını aleni sokakta atabilmeleri bu bağlamda değerlendirilmesi gereken husustur.
Theodor Herzl, (İsrail, Yahudi Devletinin ruhani babasıdır) Abdülhamit’i ile görüşür. Filistin’e yerleşmek karşılığında Duyunu umumiye ’den kurtulunacağını söyler. Abdülhamit kabul etmez. Abdülhamit’in itirazı, Filistin’e ve Kıbrıs’a yerleşmek istemelerinedir. Diğer yerlere yerleşimine itiraz etmemiştir. Çetin Yetkin kitabında, ‘pazarlık konusunda’ Abdülhamit’in şunları söylediğini aktarıyor. ‘’ Para kuvveti her şeyi yapar. Onlar bugün hükümet teşkil edecek değiller ya. Bu bir mukaddimedir (önsöz) Gaye ve emeldir. Şimdi işe başlayıp birçok sene sonra maksatlarına muvaffak olabilirler ve zannederim olacaklardır da.’’ Yahudilerin Filistin ve Kıbrıs’a yerleşmesine mâni olan Abdülhamid için Çetin Yetkin’in önemli bir saptaması vardır. ‘’ Abdülhamit’in devrilmesinde en önemli rolü oynayan ‘Hareket ordusunun başında Mahmut Şevket Paşa’nın Yahudi olduğuna dikkat çekiyor. Mahmut Şevket Paşa, Mithat Paşa’nın evlatlığıdır. Mithat Paşa’nın sürgün ve ölüm emrini veren Abdülhamid’i devirecektir. Üstelik Mahmut Şevket Paşa’nın gizli istihbarat elemanları da Yahudi idi. (Bohor başkan) Abdülhamit 1909-1912 yıllarında sürgüne Selanik’e gönderildiğinde Yahudi bir ailenin köşkünde kalmaya mecbur edilir. (Allatini ailesi) Şaka gibi.
İTTİHAT TERAKKİYE BAŞKA BİR AÇIDAN BAKMAK
Alman yanlısı İttihat Terakki’nin Yahudiler ile ilişkileri derindir. Ermeniler ile Rumlar Birinci Dünya savaşı öncesinde, Almanya ve Yahudilerin karşısındadır. Ermeni tehcirini planlanmasında Almanlar ve Yahudiler vardır. İttihat Terakkinin, 1909 Eylül-Ekim tarihli kongresinde Mustafa Kemal’in önergesi vardır. Partinin açık hale gelmesi ve Masonlukla, Siyonistlerle ilişkisinin kesilmesini talep etmiştir. Siyonistler o dönemin Siyasal İslamcıları ile derin ilişkileri vardır. Mustafa Kemal derhal mürteci ilan edilmiş, idam edilmesi kararlaştırılmıştır. Örgüt içinde, Almanların ve Yahudiler konusunun tartışmaya açılması, kapalıdır.
Avrupa’da fitne ve fesat yarattıkları gerekçesi ile sürülen Siyonistlere, Osmanlının kucak açması ile toplum içinde Rum ve Ermenilere karşı hasmane duyguların yaratılması eşzamanlıdır. Osmanlı döneminde kullanılan ‘gayri müslim’ lafını Hristiyan azınlık olarak değiştirmeyi başarmışlardır. Birinci Dünya savaşına Osmanlı’nın girmesiyle Ermeni ve Rumlardan tamamen kurtulma hesapları yaptıkları da açığa çıkmıştır. Düşmanlığı o kadar körüklemişlerdir ki ülkede bulunan Ortodoks Türkler ’in sınır dışı edilmelerine sebebiyet verilmiştir. Mustafa Kemal bu olayları görmüş Siyonist Yahudileri kendisinden ve kurduğu devletten uzak tutmaya çalışmıştır. Takriri Sükûn kanunu ve İzmir Suikast yargılamaları rövanştır. Atatürk’ten sonrası malum. İsraillinin ilk başbakanlarından, David Ben-Gurion’un, ‘Biz Türkiye’de İsrail’den daha güçlüyüz’ demesi hatırdadır. Siyonistlerin vaat edilmiş toprakların sınırı Türkiye’yi içine alır. Ayrıca, Siyonistleri Dünya barışı önünde en büyük tehdit olarak niteleyen sadece Atatürk değildir. Atatürk’ten yıllar sonra, Birleşmiş Milletler, (1975 yılında) ‘Siyonizm’i bir tür ırkçılık olarak’ tanımlamıştır’
- iflah olmaz ırkçılık demektir. Tüm faaliyetlerinde bu yönde eğilimleri vardır. Örgütlülerdir. İsrail devletinin kuruluşunun siyasal felsefesi Siyonizm’dir ve Yahudi olmayanlara karşı yönelmiş sistematik bir ırk ayrımı bütünüdür. (Her Yahudi’ye, Siyonist demek yanlıştır. Ayrıca Siyonizm karşıtı Yahudilerde vardır)
ÇATIŞMANIN BEDELİNİ ÖDEMEK TÜRKLERE DÜŞTÜ.
Rumların ve Ermenilerin hatta tüm Hristiyanların Osmanlı Türk ve Müslümanlarına karşı nefretlerinin buna karşın Osmanlı Türk ve Müslümanlarının Ermeni ve Rumlara karşı bilenmesinin arkasında Siyonistler vardır. İttihat ve Terakki yöneticilerinin, Yahudilerle iş tutup Hristiyan topluluklara karşı takındığı tutum koca İmparatorluğun yıkımına neden olmuştur. Ayrıca bugün Hristiyan ülkelerin Türklere takındığı olumsuzlukların temelinde Siyonist Yahudilerin politikaları vardır.
Yahudilerin ve Hristiyanların büyük savaşları Osmanlı topraklarında yapıldı. Bedelini ödemek Türklere kaldı. Koca bir imparatorluğu el birliği ile batırdılar. Aynı düzenek bugün Yahudilerin arkasına dizilen Hristiyan güçle, Müslümanlar arasındadır. Müslümanlara açtıkları savaş aynı zamanda Yahudilerin Hristiyanlarla barışma düzeneğidir. Türk dünyasının zengin madenler üzerinde oturması, gün geçtikçe eskiden olduğu gibi Türkistan birliğine ve bilincine yönelmesi Siyonistlerin ‘arzı mevud’ hedeflerine erişmesi yönünde engeldir. Özellikle Türkler ile Arapların bir araya gelerek sinerji yaratmamaları için aralarına İsrail yanlısı kukla bir ‘Kürdistan’ kurularak set çekilmesi yolunda çok ilerlemişlerdir. DEAŞ ile mücadeleyi gerekçe göstererek 2015'ten bu yana YPG/PKK'ya askeri destek veren ABD'nin Suriye'de halen 18 üs ve askeri noktada 2 bin civarı personeli bulunmaktadır. Her gün ortalama 300 Tır dolusu lojistik destek gitmekte, PKK ile ortak tatbikatlar yapılmaktadır. Nitekim Türkiye Cumhurbaşkanı, 26 Temmuz'da yaptığı konuşmada, "(YPG) PYD'ye on binlerce tır dolusu silah, mühimmat, her şeyi ücretsiz veriyorlar. Kime veriyor? Terör örgütüne, PKK ve yandaşlarına. Kim veriyor? Bizim stratejik müttefikimiz olarak görünenler veriyor."
Siyonist İsrail, şimdi Kürtlere oynamaktadır. Aramıza fitne, fesat, nifak sokmada mahirlerdir. Hizmet erleri PKK, Barzani ve Talabani’ye onların türevlerine sınırsız destek vermektedirler. İç cephemiz ise zayıf, farkındalık ve bilinç bıçak sırtındadır. Dilerim yine faturayı ödemek, Türklere ve bizimle tarih boyu kardeş, soydaş olmuş, kaderini birleştirmiş Kürtlere kalmaz…
KIBRIS TÜRKLERİNE HER KONUDA DESTEK TÜRKİYEDEN GELİR.
Kıbrıslı soydaşlarımızı katleden Rumlara dur diyebilmek için Kıbrıs Barış Harekatı’nın Türkiye’ye maliyeti yaklaşık 1 milyar dolardan fazladır. Türkiye’ye ambargo koyan ABD’nin kongresine Türklerin ekonomik olarak çok zor durumda olduğunu ve harekât için 1 milyar dolar harcadığını bu nedenle sıkıştırılarak taviz alınmasını raporlayan CIA’dır. (CIA, Mayıs 1975, CIA-RDP86T00608R000500180009-0.)
Kıbrıs barış harekâtından sonra, ABD Kıbrıs’taki İngiliz üslerine yerleşti. Çok gizli GCHQ belgesi şunu belirtiyor: “Kıbrıs, çok çeşitli İngiltere ve ABD istihbarat tesislerine ev sahipliği yapıyor”
Şaka gibi; Pentagon, Kıbrıs’ta yalnızca bir havacıya sahip olduğunu iddia ediyor. İncirlik üssü kullanımında bugüne kadar Türkiye’ye sürekli yalan söyleyen ve İncirlik Üssü’nü NATO dışında kendi ve İsrail için kullanmaktan çekinmeyen ABD’nin Kıbrıs’ta uçak filoları vardır. İngiliz üs bölgesinde önemli bir görevi olan, Declassified’a şunları söylüyor: “Büyük bir ABD varlığı var, bunun nasıl çalıştığını veya neden çalıştığını bilmiyorum”
Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı ise İngiliz üslerindeki, ABD askeri personelinin sayısını veya buradan Amerikan bombalama misyonlarının uçup uçmadığının açıklamasını reddediyor.
Bugün Kıbrıs ve Türkiye’nin yönetim kademelerine, Amerika’nın Kıbrıs’ta daha büyük bir üs için sıkıştırdığını, hatta tehdit ettiğini biliyorum. Siyonist politika uygulayan İsrail zordadır. Çıkışı Kıbrıs’tadır. 250 uçağı barındıracak Üssün Maliyeti yaklaşık 2 milyar dolardır. Keşif yapılmıştır.
ANALİZ
Kıbrıs’ta CHABAD örgütünün örgütlü yerleşkesine, toprak sahibi olmalarına, Amerika’nın Siyonistlerin lehine saldırı uçakları için üs inşa etme planına asla müsaade edilmemelidir. Hatta Siyonistlere sınırsız destek veren İngiliz üslerinin Kıbrıs’tan def edilmesi için Uluslararası bir kampanya başlatılmalıdır…
Yapılacak her türlü kampanyaya desteğimiz tamdır. Bunların fitne ve fesadindan korunacak şuura sahip olmak için Allah bizlere yardımcı olsun.