Yazan Sabahattin İSMAİL
KKTC'nin sessiz işgaline dikkat çekmek için yaptığım yayınlar nedeniyle, radyo, televizyon, gazete ve sosyal medyada şahsıma karşı yoğun saldırılar yapılıyor.
Bunu bekliyordum.
Bu saldırıları yapanlar, başta İsrailliler olmak üzere, sessiz işgali gerçekleştiren dev şirketlerin rüşvetlerle beslediği siyasiler, reklamlarla besledikleri satılmış gazeteciler, inşaat işi verdikleri taşeron inşaat şirketi sahibi müteahhitler, onlara hizmet eden satılmış avukatlar ve onların yaptıkları evleri pazarlayan kayıtlı-kayıtsız emlakçılardır.
Görüldüğü gibi para için vatanını, toprağını, devletini satmaya hazır çok geniş bir cephe ile vuruşmaktayım.
Ne ki saldırıları beni yıldıramaz.
Tümüne hodri meydan diyorum.
Çünkü halkımızın ezici çoğunluğunun bu sessiz işgalden büyük rahatsızlık duyduğunu görüyorum, biliyorum
Bu işbirlikçi gafillerle istedikleri her platformda canlı yayınlarda belgelerle tartışmaya hazırım. Kendinize güveniyorsanız, karşıma çıkınız!
Hodri meydan
BİNDE 3 YALANI
Diyorlar ki "endişe edecek bir şey yok. Satılan toprak oranı binde 3"
Bu büyük bir aldatmacadır
Önemli olan ülkenin yüzde kaçının satıldığı değil. Tarım arazilerinin ve İskele, Karpaz, Girne'deki verimli alanların kaçta kaçının satıldığıdır.
İnşaat yapılamayacak ekim yapılamayan Beşparmak Dağları'nı, ormanları, tepeleri, kumsalları, kayalıkları, dereleri, göletleri, barajları, şehir ve köyleri, yolları, imara kapalı yerleri, eski eserleri de içine katarsanız, oran elbette düşer. Ama oralara inşaat yapılamıyor. Önemli olan inşaat yapılabilecek, ekim yapılan tarım alanlarının ne kadarının yabancılara satıldığıdır.
AKLIMIZLA OYNAMAYIN
Kimse aklımızla oynamasın, aptallığa yatmasın, bizi aptal yerine koymasın!
Bugün İskele'nin, Girne'nin, Gazimağusa'nın, Gaziveren'in en değerli sulu tarım arazileri ve tarlaları satılıyor.
Verimli ovalar Betonla doluyor. Ovalarda ada mimarisine ters, çirkin, rezil, kanalizasyon, yol, arıtma vb alt yapısı olmayan 20-30 katlı beton yığınları yükseliyor.
Gelecek kuşakların hakları bugünkü kuşak tarafından satılıyor.
Bu çirkinlik turizmi de baltalayacak.
Gelecek kuşaklara gömülecek yer bile bırakılmıyor.
KOTA OLMALI
Bir bölgede yabancı oranı yüzde 10'u geçmemeli .
Oysa bu bölgelere gidin nüfus değişti. Tümüyle yüzde yüzü yabancı. Türkçe konuşulmuyor. Okullarda yabancı öğrenci sayısı yüzde 60'ı geçti.
Bu bölgelerde ekilecek toprak kalmadı. Yabancılara toprak satışı tümüyle yasaklanmalı, yabancılar asla arazi alamamalı. Ancak bir daire alabilmeli.
Bölge kotaları olmalı. Kota dolduğunda başka bölgeye bakmalı
İkinci husus bugün satılan arazi oranlarını tesbit etmek zaten mümkün değil.
Yetkililer "satılan arazi oranı binde 3" diyerek işkembeden atıyor. Çünkü çoğu sözleşme ile satıldı ve tapuda kayıtları yok.
Ayrıca vatandaş yaptıkları kişileri yabancı saymadıkları için, onların aldıkları binlerce dönüm arazi, yabancı alımlar içinde görülmüyor.
O nedenle verdikleri binde 3 oranı yalan dolandır.
Onlarca İsrailli vatandaş yapıldı. Bunların aldığı on binlerce dönüm arazi var. Ama vatandaş oldukları için aldıkları mallar yabancılara satılan mallar içinde sayılmıyor. Bir aydır bunların belgelerini yayınlıyorum.
Ayrıca blok blok apartman alıyorlar.
Yasa engel olmuyor çünkü vatandaş yapıldılar.
Vatandaş olmayanlar ise sözleşme ile blok blok apartmanları yasadışı kayıtsız İsrailli emlakçılar vasıtasıyla İsrail'de pazarlıyorlar. Kayıt dışı oldukları için Devlet onlardan vergi de alamıyor. Büyük vergi kaybına uğruyor.
VERGİ KAYBI BÜYÜK
Devletin yabancıların mülk alımından büyük gelir elde ettiği yalandır
Yabancıların bir kısmı aldıkları evleri kiralıyorlar. Kiralamayı inşaat firması (çoğunlukla İsraillilerin şirketleri) yapıyor. Kime kaça kiraladıkları bilinmiyor. Devletin bundan haberi bile yok. Vergiyi nasıl alacak?
Tam aksi, bu durum vergi veren otelleri baltalıyor. Turistlerin bir kısmı otelde kalmıyor, kiraladığı kayıt dışı ucuz evde kalıyor.
Yabancıların aldıkları evleri kiralamaları ya yasaklanmalı, ya da çok sıkı denetim konmalı. Kayıt dışına çok ağır ceza gelmeli.
İlaveten devlet satılan mülklerden vergi de alamıyor. Çünkü satılan mülkleri, toplamda yüzde 21.5 oranında olan vergisini ödemesinler diye tapuya kaydetmiyorlar. Sözleşme ile satıyorlar. Devletin bu işten 30 milyar TL üzerinde kaybı var. (2024 bütçe açığı 6 milyar TL öngörülüyor)
YABANCI NÜFUS BİLİNMİYOR
Ülkede yaşayan yabancı nüfus bilinmiyor.
35 bin konut satıldığı, ancak bunların 6-7 bininin tapuda kaydolduğu İçişleri Bakanı tarafından açıklandı.
35 bin konutun her birinde 3 kişi kalsa 105 bin yabancı eder.
Bu, ülkenin nüfusunun üçte biri kadarının yabancı olduğu anlamına geliyor.
Bu normal değil.
Ülkenin yolları, trafiği, hastahaneleri, okulları, kanalizasyonu, suyu, elektriği, gıda maddesi üretimi bu ek nüfusa göre değil. Böyle bir planlama ve hazırlık yapılmamış.
O nedenle başta trafik, tüm sistem çökmüş durumda.
KKTC gibi küçük bir ülkenin kaldırabileceği azami nüfus belirlenmeli ve bir nokta konmalı.
Yabancılar güneşimizi ve havamızı seviyor diye ülkenin her karış toprağını para için beton yığınları ile dolduramayız.
Bu yıkım ve çöküş olur.
İSRAİL TEHLİKESİ
Bir başka husus ise şu: Mülk satışlarında önceliğimiz İsrailliler ve diğer ülke vatandaşları değil Türkler olmalı. KKTC 'nin geleceğinin güvencesi, yabancı nüfusun artışında değil , Türk nüfusun, Türk yatırımcının artmasındadır.
Anti semitist değilim. Irkçı ve kafatasçı hiç değilim. Tüm ırklara ve dinlere son derece saygılıyım.
Ancak yayılmacı ırkçı SİYONİST İsraillilerin veya tümü aynı zamanda İsrail vatandaşı olan başka ülke yahudilerinin ülkeye dolmasına şiddetle karşıyım.
Bunu çok ciddi bir güvenlik sorunu görüyorum
İsraillilerin olduğu her yerde MOSSAD ve kirli, karanlık işler vardır. Kara para vardır.
Eli kanlı, soykırımcı, terör devleti İsrail'in Arzı Mevud hedefi bir gerçektir ve içinde Kıbrıs da vardır.
Bu büyük bir güvenlik sorunudur.
İsrailliler ve Rus, Ukrayna, İngiliz, Avrupa, TC pasaportu ile gelmelerine karşın, aynı zamanda İsrail vatandaşı da olan yahudilerin özel bir plan dahilinde ülkenin belli bölgelerine yığıldığı açıktır.
Paravan şirketler üzerinden binlerce dönüm mülk ve binlerce konut aldıklarını, zenginlerinin rüşvetle vatandaş yapıldığını görmeyen ya kördür, ya da onlardan beslenmektedir, onlarla iş yapmaktadır.
Onca orijinal belge yayınladım hala bunu görmeyen varsa, gitsin 10 numara gözlük alsın.
CHABAD TEHLİKESİ
Son olarak şunu da vurgulayayım:
Hangi pasaportu taşırsa taşısın Yahudilerin burada ve güneyde mülk alımları, 2003'ten beri kökten dinci CHABAD Yahudi tarikatı tarafından organize ediliyor.
Bu tarikat Rus, Ukrayna, Avrupa yahudileri içinde çok yaygındır.
Netanyahu, Mossad yöneticilerinin ve ordu komutanlarının çoğu da bu tarikatın mensubudur.
Rus ve Ukrayna Oligarkları da bu tarikatın mensubudur. Kara paralarını bu örgüt üzerinden inşaat sektöründe aklıyorlar. Elimde bu konuda yazılan birçok yazı ve CHABAD tarikatının ne olduğunu anlatan karşıt Yahudi yazarların yazdıkları var.
Bu tarikat 2003'de güneyde, 2008'de de KKTC'de merkez açtı. Arazi ve konut alımları için kullanılan nakit kara paranın büyük kısmı bu örgütün fonlarından ve oligarkların kara parasından oluşuyor. MASAK ve Mali Polisin ciddi bir araştırma yapması halinde arazi ve konut alımları için ödenen paranın bankacılık sistemi üzerinden gelmediği, büyük oranda çanta içinde nakit geldiği, mülk alımlarında kripto paralarla ödeme yapıldığı veya kripto paraların burada açılan sayısız döviz büroları ile sayısız araba galerilerinde nakite çevrildiği görülecektir.
Örgüt KKTC'ye 2008'de bir de Haham atamıştır ve amacını, "Yahudiliği Kıbrıs'a getirmek- bringing Judaism to Cyprus" olarak açıklamıştır.
Özetle CHABAD tarikatı , HP Genel Başkanı Kudret Özersay'ın iddia ettiği gibi masum bir sosyal yardımlaşma derneği değil, aklı başında yahudilerin bile şiddetle eleştirdiği ve mensupları Gazze'de kan döken çok tehlikeli bir SİYONİST örgüttür. (Bu örgütü anlatan bir yazıyı önümüzdeki günlerde yayınlayacağım)
UYANIN, AYAĞA KALKIN
Son olarak başta siyasiler ve medya mensupları olmak üzere herkese sesleniyorum:
Uyumayın!
Para için vatanı ve gelecek kuşakları satmayın.
Şahsıma yapılan saldırılar, bir mukavemetçi ve bir Kuvayı Milliyeci olarak bu gerçekleri haykırmama asla engel olamayacaktır.
Biz kanımızı, bu topraklar İsraillilere ve diğer yabancılara peşkeş çekilsin diye değil, sonsuza dek Türk kalsın diye döktük.
O nedenle boşuna uğraşmayın, susturamazsınız, korkutamazsınız, satın alamazsınız..
Allah C.C yar ve yardımcınız olsun... Mücadeleye devam inşAllah...