-J&J ve BARDA, COVID-19 Aşısı Ar-Ge'sine 1 Milyar Dolar Taahhüt Etti!
-mRNA SAHTE SAVUNMA KALKANI
-ALMANYA, PLANDEMİNİN DERİN ÜLKESİ!
-PFİZER, mRNA’NIN MERKEZİ!
-DR. KATALIN KARIKO, mRNA SIVISININ MUCİDİ!
-UĞUR ŞAHİN, KÜRESEL AĞ ÖRTÜCÜSÜ!
5gvirusnews Araştırma Dosyası / Hazırlayan Muammer KARABULUT/11 Aralık 2021
- Plandemi sağlık sektörünün kullanıldığı ekonomik hedefleri olan aynı zamanda askeri bir operasyondur!
- BioNTech’e Covid-19 öncesi mRNA aşısı için; Pfizer 16 Ağustos 2018 tarihinde 120 milyon dolar, pedofili bill gates ise 4 Eylül 2019 tarihinde 55 milyon dolar verdi.
- Covd-19 için mRNA aşısı plandemiden sonra değil, plandemiden önce bulundu!
Araştırmanın Konusu; mRNA sıvılarına fon ayıran CIA ve Pentegon başta olmak üzere, plandemi öncesi mRNA’da etkin aşı şirketlerindeki ekonomik hareketlilik, Uğur Şahin’in olmayan ama olağanüstü şişirilen konumu/rolü ve plandeminin etkin ülkesi olan Almanya, neden mRNA sıvılarında ısrar gibi konulara aşı şirketlerinin kendi belgeleri ile açıklık getirmektir.
Başlamadan önce özellikle belirtmeliyiz ki mRNA’nın, devam eden kanser ile ilgili bilimsel araştırmaları veya tedavi edici rolüne yönelik klinik çalışmalar konumuz olmamıştır!
Hatırlatma Dozu ile başlayalım; CIA Usame bin Ladin'i öldürdü. “Ancak ölümüne yol açan operasyon yüz binlerce kişiyi daha öldürebilir.” notu düşüldü. Çünkü Bin Ladin'i veya ailesini teşhis etme gayretiyle CIA, gizlendiği mahallede DNA toplamak için sahte bir hepatit B aşı projesi kullandı. Çaba görünüşte başarısız olsa da, güvenin ihlali, küresel halk sağlığı çabalarını onlarca yıl geriye götürmekle tehdit etti.
Akıllara bu tehdittin gelmesi ile birlikte, CIA’nin biyolojik ve kimyasal çalışmaların da içinde olduğunu gösterdi!
Teorik olarak mucizevi sıvı olarak bilinen mRNA’nın her derde deva olma inancının hakim olduğunu belirtmeliyiz. Bu nedenden dolayı da doğal olarak başta CIA ve Pentegon’un dikkatini çekmesi veya ilgi alanlarına girmesi de kaçınılmaz olmuştur.
mRNA konusuda gelişmelere baktığımızda, çalışmaların uzunca zamandır devam ettiğini, mRNA’nın mucitlerinden olan Macar asıllı Dr. Katalin Karikó ve ABD’lı Dr. Drew Weissman 2005 yılında bağışıklık sistemini tetiklemeden uygulanabilen, mRNA aşılarının geliştirilmesinin temeli olarak görülen küçük ölçüde değiştirilmiş bir mRNA versiyonunun bir keşif olduğunu bildiren bir makale de yayınlamıştır.
Hacetepe Üniversitesinde Öğretim Üyeliği yapmış olan Engin YILMAZ’ın, “Aşı Teknolojisinde Yeni Umutlar: mRNA Aşıları” isimli makalesinde yer alan bilgiler, özellikle US8.278.036B2 nolu patent mRNA teknoloji ile ilgili geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. mRNA aşı çalışmaları ile ilgili Amerika Birleşik Devletleri’nin yanı sıra, Türkiye’nin de yer aldığı yaklaşık 18 ülkede ikiz başvuruda bulunmuştur. Pennsylvania Üniversitesi, belirli mRNA patentlerini ve uygulamalarını, 20 Aralık 2016’da CellScript ve ona bağlı bir kuruluşu olan mRNA RiboTherapeutics için lisanslanmıştır. CellScript, 26 Haziran 2017’de Moderna ile ve 14 Temmuz 2017’de BioNTech ile dünya çapında münhasır olmayan alt lisans antlaşması yapmıştır. Biyoteknoloji firmalarının bu antlaşmaları, mRNA aşısının yakın gelecekte aşı sektöründe önemli bir platform olacağının göstergesi olarak görmektedir.
Bu bağlamada öne çıkan ilk şirket olan, "modified" ve "modern" kelimelerini içeren "RNA" ile birleşiminden oluşturan ModeRNA’nın, 12 Ocak 2016 tarihinde, “Moderna, Gates Vakfı'ndan İlk 20 Milyon Dolarlık Hibe Aldı.” haberi ile öğrendik.
bill gates’in Aşı Dağıtım Direktörü Dr. Orin Levine’nin 21 Nisan 2017 tarihinde, İnsan vücudunda RNA çeşitli görevleri yerine getirir ve en havalı işlevlerinden biri de genetik bilgiyi proteinlere dönüştürmektir. Bilim adamları uzun zamandır bu kavramı tıbbi amaçlar için kullanmaya çalıştılar, ancak birkaç yıl öncesine kadar bunun mümkün olmadığı düşünülüyordu. Moderna ve CureVac , bunu değiştirmek için çalışan ve umut verici sonuçlar veren iki şirket. Her ikisi de, esas olarak hücreleri, hastalıkları önlemek veya hastalıklarla savaşmak için ilaç görevi gören kendi özel uyarlanmış proteinlerini yapmaya yönlendiren kodlanmış ‘talimatların’ taşıyıcısı olarak hareket eden sözde ‘haberci RNA’nın (mRNA) gücünden yararlandığını söyledi.
- Demek ki bill’in vakfı 2017 tarihinde, 2021’de milyarlarca kişiye mRNA sıvısını zerk edecek olan şirket, Moderna ve CureVac olarak belirlenmiş.
SİVRİSİNEKTEN İNSANA
Moderna’nın 23 Mayıs 2017 tarihinde bu kez de, ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı (HHS), şirketin Zika virüsü (bilgi için 9 Haziran 2020 tarihli yazıya bkz ve Soner Yalçın’ın 31 Ocak 2020 tarihli yazısı) için bir aşı yapma girişimlerini 125 milyon dolara kadar geçici olarak finanse etmeyi kabul etti. Ve bill ve Melinda gates Vakfı, bulaşıcı hastalıklar için mRNA bazlı aşılar geliştirmek için 100 milyon dolara kadar taahhütte bulundu. bill’in niyeti ilk önceleri sivrisinek ısırığı ile oluşan Zika Virüsüne karşı mRNA bazlı aşılar geliştirmek olarak biliniyor ve 100 milyon dolar taahhütte bunun içindi.
Zika Virüsünde çözüm ise bugünlerde yabancı olmadığımız, “aşı değil, genetiği oynanmış sivrisinekleri kısırlaştırma” olarak açıklandı. Ama bill’in paraları sivrisinek ısırığı için verilmeyeceğini Moderna’nın mRNA teknoloji platformundan ilk insan kavram kanıtını ve profilaktik bir mRNA aşısının insanlarda güçlü bağışıklığı uyarma yeteneğini gösteren ilk yayınlanmış çalışmaları yapılmış ve yayınlanmıştı. Bancel yaptığı açıklamada, "Bu insani kavram kanıtı verileri, mRNA aşılarının ve terapötiklerin potansiyelini çok çeşitli hastalıklar ve karşılanmayan ihtiyaçlarda klinik faydaya dönüştürmek için çalışırken, Moderna için çok önemli bir kilometre taşını işaret ediyor" dedi.
ABD’deki en değerli özel biyoteknoloji şirketi olarak bilinen Moderna’ya, “Finansman ve iş ortaklarından aldığı yaklaşık 1,9 milyar dolar nakit var.” Bu paraları aldıklarının arasında ise bill ve Melinda gates Vakfı, Almanya’nın devlerinden Merck KGaA, İngiliz-İsveç ortaklığı bulunan AstraZeneca ve ABD Savunma Bakanlığı'nın Gelişmiş Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) yani Pentegon vardı!
Pfizer& BioNTech aşıları piyasaya çıkmadan önce en büyük gizem veya dikkat çeken diğer bir hususta aşıların -70 derecede muhafaza edilecek olmasıydı. Bunun için de üretim ve dağıtımından itibaren bu ısıyı koruma senaryoları konuşuldu. Ama böylesi bir dağıtım için üretim yani plandemiden önce hazırlıkların başlaması gerekiyordu. Bunun için de 13 Şubat 2018 tarihinde, ilaç üreticisi Pfizer, şirketin Portage’de bulunan MI'daki en büyük ilaç üretim tesisinde 98.500 metrekarelik yeni bir deponun açılışını yaptı. MLive tarafından hazırlanan bir rapora göre, 147 milyon dolarlık genişleme projesinin bir parçası olarak şirket daha önce vergi indirimi aldığı, üretim tesisinin daha yüksek hacimlerde hammadde almasını ve bitmiş ürünlerin işlenmesini %60 oranında artırmasını sağlamak için yeni depoya 30 milyon dolar yatırım yapıldı.
Pfizer'in Portage tesisleri
BioNTech Tesisleri
Pfizer'in yeni deposu yılda toplam 9.500 palet ve 1800 gönderiyi işleyebilecek kapasitede. Şirket Portage tesisinde 10.000 metrekarelik bir aseptik işleme sahası inşa etme sürecindedir. İki soğuk hava deposunun da yer aldığı deponun Mart ayına kadar tam olarak faaliyete geçmesi planlandı.
- mRNA?
11 Mart 2020 tarihinden itibaren hayatımıza giren maske, test edildiğimiz PCR ile birlikte sıvı olarak zerk edilen bir de mRNA vardı.
İlk önce mRNA nedir ona bakalım; Messenger RNA veya mRNA, her canlı hücrede gerekli proteinleri yapmak için DNA'da depolanan talimatları aktararak insan biyolojisinde temel bir rol oynar. Yaklaşım, bir hastanın kendi hücrelerine hastalığı önleyecek, tedavi edecek veya iyileştirebilecek proteinler üretme talimatı vermek için mRNA kullanılmasıdır. Spike proteini kodlayan RNA üründe alınacak ve protein büyük ölçüde üretilecektir.
Dr. Drew Weissman’a göre RNA'nın kullanımı, RNA'nın 1.000 ila 100.000 protein yapabilmesidir. Yani, bir mRNA aşısı bu görevi yerine getirdiğinde çok sayıda amplifikasyonu diğer bir ifade ile genetik’de, kromozomların yapısı ve düzenlenmesi ile ilişkili olarak çok defa yüzlerce kopya halinde rRNA’a çoğaltır.
mRNA ne yapar? mRNA, hastalığı tedavi edebilecek veya önleyebilecek proteinler yapmak için talimatlar üretir. mRNA teorik olarak, “insan bedenindeki hücrelere hangi türden proteini üreterek hastalıkla mücadele edeceğini söyleyen bir sinyal olarakta” özetlenebilir.
mRAN’nın AŞI SERÜVENİ BİTTİ!
Asıl sorun, eğer hastalık yoksa mRNA hastalığın oluşmasını bekleyecekti ki böyle olmadığı da anlaşıldı. İlaç şirketleri yaptığı açıklamada mRAN sıvısı, var edilen Covid-19 hastalığını iyileştirmeden etkisini 6 ayda bitirdi. Sonra yılda bir kere mRNA aşısının yeterli olacağı söylendi.
- Bu konuda bilimin ileride olduğunu söyleyenlerin söylemlerini alt alta yazılsa bir bilimsel eser değil ama bir mizah kitabı çıkar. Faz 3 bitti, sırada ruhsat var diyenlere bu söylediklerinizi bir daha düşünün. Bir aşı var, 6 ayda etkisi bitiyor. Bu arada vurulan 2 doz sıvıya sonra da bir hatırlatma dozu diye bir şey daha peydahlıyorlar. Toplam 3 oldu. Şimdi de 3. doz pazarlaması için merak etmeyin bundan sonra 1 dozla bu işi halledeceğiz diyorlar! Arada sırada da yeni varyantlar için aşı yolda mesajı veriyorlar. Herşeyden önce faz 3 de denediğiniz sıvıyı ikide bir değiştiremezsiniz! Faz 3, Faz 1’in devamı baştan ne verdiysen o dur. Ama bunlar anladığım kadarı ile hala mRNA sıvısı üzerinde çalışmalarını denekler üzerinde devam ettiriyorlar!
- Neden?
- Çünkü bitti dememek için!
- Bitti demek için deliliniz var mı?
- Uğur Şahin’in 3 Kasım 2021 tarihinde, “Covid-19’a karşı yeni aşıya ihtiyaç olacağını düşünüyorum.” sözleridir.
Yine kendi ifadelerine göre, mRNA mevsimsel grip olarakta adlandırılan Covid-19 hastalığına karşı da etkisiz olduğunu açıkça itiraf ettiler. Kim ne zaman karar verdiyse, Covid-19 kronik bir hastalık ve her yıl aşı olunacaktı! Üstelik daha önce bu hastalığı atlatmış bir kişi de olsa aşı olma zorunluluğu da olacak, seyahat özgürlüğü ile birlikte yaşamına çeşitli kısıtlama getirilecekti! Diğer bir plandemi kararı da insanın bağışıklık sisteminin işe yaramadığı veya insanda böyle bir sistemi unutturmak idi.
Bu bağlamda, sentetik mRNA’daki diğer bir sorunu da, vücudun bu sinyali yabancı bir komut olarak algılaması durumunda, vücudun kendi doğal savunmasını kullanması, yani işe yaramamasıydı. Ve yaramadığı da görüldü. Eğer yaramış olsaydı, bağışıklık sisteminin yerine geçecek olan bu komutla söz konusu olan Covid-19’da iyileşme gözükür ve 6 ayda bir tekrarlanan başka “hatırlatma” dozlarına ihtiyaç kalmazdı. Çünkü bağışıklık sistemimiz bu sinyalleri hafızasına aldığında, aynı hastalıkla tekrar karşılaştığında anından yanıt veriyordu. O zaman burada denen başka bir şey! O başka bir şeye de, Pentegon ve CIA’da devredeydi ve çalışmalara para veriyordu! Ayrıntısı Zika Virüsünde de var! bkz
- IRAK’ta bulunamayan kitle imha silahlarından dolayı kimse yargılandı mı?
mRNA sıvıları bazı kişilerde bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesine de yol açabilirdi, bu da büyük bir riskti. İşte bu kaygılarla birlikte mRNA sıvıları biranda milyarlarca doz insanlara zerk edildi. Dünyada bugüne kadar bırakın denemeyi, hiçbir bilim insanın düşünmeye bile cesaret edemediği bir deneyi hükümetlerin baskısı ile denenmeye başlandı.
- Ne de olsa arkasında, CIA ve Pentegon vardı! Ne de olsa Irak’ta bulunamayan kitle imha silahlarından dolayı kimse yargılanmadı! Onun için bu kadar pervasızdılar. Çoğu hükümetler veya karar kademesinde olan teknokratlar da bu gerçeği biliyor ve onun için sessiz kalıyordu!
mRAN’IN SIVI OLARAK DENENMESİ İLE FİYATI 30-40 DOLARA DÜŞTÜ!
Belki de mRNA’nın sıvı olarak denenmesi ki hiç gündemde olmayan aşı konusu Rossi’nin mRNA fikrini kök hücre teknolojisine doğru ilerletmeye çalıştığında ortaya çıktı. Ancak ölü embriyolardan elde edilen kök hücrelerin bu şekilde elde edilme biçimi büyük bir etik tartışmayı da beraberinde getirdi. Moderna’nın kurucusu Rossi sayesinde fikir bir anda ticari hale dönüştü. İlaç firmaları bu buluşun peşine düştü. Kişiye özel geliştirilen genetik mRNA tedavisi 50 bin-100 bin dolar arasında satılırken, Covid-19 aşısına dönüşünce fiyatı 30-40 dolar civarına geriledi.
Moderna’nın kurucularından biri olan Rossi, Karikó ve Weissman’ın birlikte geliştirdiği mRNA teknolojisinin patentini, aslında üniversiteden yok pahasına satın almıştı.
Uğur Şahin ve Özlem Türeci çifti ise mRNA teknolojisine kanser tedavisi üretmek için yatırım yapmıştı çünkü uzmanlık alanları immünoterapiydi. Şahin ve Türeci’nin kurduğu BioNTech, Karikó ve Weissman’in birlikte geliştirdiği mRNA teknolojisinin patentini alan ikinci firmaydı.
2013’te Katalin Karikó’ya BioNTech’te başkan yardımcısı unvanı vererek bu teknolojiyi geliştirmeye birlikte devam ettiler. Şahin ve Türeci’nin başarısında, mRNA fikrini bulan Katalin Karikó’ya vefa göstermelerinin etkili olduğunu söylemeliyiz.
mRNA konusunda araştırma yapan geliştiren, şuanda hiçbir aşı çalışmasında yer almayan ilk mucidi Dr. Robert Malone’dur. Diğerleri ise Macar asıllı Katalin Karikó 7 yıldır BioNTech’de çalışıyor. Diğer biri isim ise yine mRNA tedavilerinin geliştiricisi olarak adından çok söz ettiren Moderna'nın kurucu ortağı olan kök hücre biyoloğu Dr. Derrick J. Rossi ve onunla birlikte yine mRNA konsunda ismi Karikó ile birlikte geçen Dr. Drew Weissman’dır.
Demek ki mRNA sıvısı şuanda iki şirketin tekelinde;
1-Pfizer &BioNTech’de Dr. Robert Malone
2-Moderna Dr. Derrick J. Rossi
Hepsi üç isim, iki şirket ve bu iki şirketi finanse eden, hükümetlerdeki derin bağlantıları organize den CIA, Pentegon ve tanıdık bir isim bill gates…
Şimdi plandeminin ilan edilmesinde mRNA’nın gücünü ve neden mRNA olduğunu kısaca bir bakalım.
Dünyanın dört bir tarafında ülkelerin finans ağında olanların yeni kazanç kapısı BioNTech hisseleri oldu! İnsan soykırımından 9 ayda %150 kazanan şirketler, hisse değerleri 7 kat artıran Pfizer&BioNTech ve onların piyon olarak kullandıkları bir de sapkınları var!
- Katliam için düğmeye basılan yer ise DSÖ’dür.
X VİRÜS
Tarihler 10 Mart 2018 gösterdiğinde, Telegraph gazetesine konuşan DSÖ komitesinin bilimsel danışmanlarından ve 'Norveç Araştırma Konseyi baş yöneticisi Profesör John-Arne Rottingen, "Tarih bize bir sonraki büyük salgının büyük olasılıkla daha önce görmediğimiz bir şey olacağını söylüyor. Bunun başına 'X' eklemek tuhaf gözükebilir, ancak buradaki amaç aşılar ve tanı testleri açısından hazırlıklı olduğumuzdan ve esnek şekilde plan yapabildiğimizden emin olmak" dedi.
- Daha önceki yıllarda, kuş ve domuz gribi gibi uydurulan salgınlardaki en büyük sorun “tanı testleri-kiti” olduğunu hatırlatmak isteriz!
16 Ağustos 2018 tarihinde Pfizer ile BioNTech, Gripten Korunmaya Yönelik mRNA Tabanlı Aşılar Geliştirmek İçin,“İşbirliği Anlaşması”imzaladı.
BioNTech anlaşma yapılan tarihte Pfizer’den 120 milyon dolar avans alırken, öz sermaye ve kısa vadeli araştırma ödemeleri ve 305 milyon dolar’a kadar iş geliştirme (Ar-Ge), ticari ödeme ve telif hakları almaya hak kazanacaktı.
Anlaşma şartlarına göre, BioNTech ve Pfizer, mRNA bazlı grip aşılarının geliştirilmesine yardımcı olmak için ortaklaşa araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürütecek. Pfizer, BioNTech'in insan klinik çalışmasında (dört faz) bir ilki tamamlamasının ardından, mRNA bazlı grip aşılarının daha fazla klinik geliştirmesi ve ticarileştirilmesinden tek başına sorumlu olacaktır.
- Kim sorumlu olacak?
- Pfizer! Kısacası hükümetlerin mRNA sıvısı alma işini organize edecek!
Ortak anlaşma duyuru metninde, BioNTech'in Kurucu Ortağı ve CEO'su Prof. Dr. Uğur Şahin, Hedeflerinde ise küresel İmmünoterapi (bağışıklık sisteminin kanserleri hücrelerle savaşmasını sağlamak) şirketi kurmak olduğunu açıklıyor.
Pfizer'in Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Aşı Araştırma ve Geliştirme Birimi Başkanı Kathrin Jansen, "Mevsimsel gribe karşı daha iyi koruma sağlamak ve pandemik grip tehditlerine hızla ve gerekli miktarda yanıt vermek için yenilikçi aşı yaklaşımlarına acilen ihtiyaç var. mRNA aşıları, herhangi bir proteini veya çoklu proteinleri kodlamak için yeni bir yaklaşım ve daha yüksek potensli (Bir hücre, ne kadar çeşitli hücre tiplerine dönüşebiliyorsa, yetkinliği, o derece yüksektir.) grip aşılarını çağdaş grip aşılarından daha hızlı ve daha düşük maliyetle üretme potansiyeli sunar. BioNTech, mRNA teknolojisinde endüstri liderlerinden biridir ve insanların hayatlarını iyileştirmek için pazara son teknoloji mRNA influenza aşılarını getirmeye yardımcı olmak için onlarla yakın bir şekilde çalışmayı dört gözle bekliyoruz." dedi.
- 2018 yılının Mart ayında DSÖ’nün açıkladığı X VİRÜS, 5 ay sonra da Pfizer'in bir yetkilisinin, bugün zerk edilen o sıvılar için yaptığı açıklamalarını yan yana koyduğumuzda, 11 Mart 2020 tarihindeki plandemiyi net olarak görüyorduk!
Pfizer yaptığı bu anlaşmada, influenzanın (grip) önlenmesinde, mRNA tabanlı aşılar ve bu tür aşıları geliştirmek için yaptıkları işbirliği hakkında ileriye dönük bilgiler içeriyor. Ortak açıklama bildiriminin detayları orijinal PDF dosyasında var!
Dosyada, “BioNTech Hakkında” dikkat eden diğer bir hususta; “2008 yılında kurulan BioNTech'in mali hissedarları arasında çoğunluk hissedarı olan Struengmann Aile Ofisi, Fidelity Management & Research Company, Invus, Janus Henderson Investors, MIG Fonds, Redmile Group, Salvia ve birkaç Avrupa aile ofisi” bulunuyor. Ama BioNTech'in Kurucu Ortağı ve CEO'su Prof. Dr. Uğur Şahin’in adı geçmiyor! Belki de “Avrupa aile ofisi” içinde yer alıyordur!..
- Anlaşılan o ki, dünyada büyük bir kaos çıkartmak için dümende Pfizer, Pfizer’in CEO’su ve Başkanı olan Yahudi asıllı Yunan vatandaşı veteriner Albert Bourla var. Diğer ikinci kişi ise hiç kuşkusuz bill gates… Aralarında bir rekabet olmalı ki Pfizer’den sonra bill gates’te BioNTech’in kapısını çaldı. Anlaşılan gelecek olan plandeminin bir numaralı sıvı satıcısı BioNTech’in mRNA’sı olacaktı!
Onu da 4 Eylül 2019 tarihinde BioNTech, “HIV ve Tüberküloz Programları Geliştirmek İçin Yeni İşbirliği” başlığı ile yayınladığı, “Basın Bülteni” sayesinde öğrendik.
BioNTech’den yapılan açıklamada bill & Melinda gates Vakfı, toplam fonlaması 100 milyon dolara ulaşabilecek bir bulaşıcı hastalık işbirliğine 55 milyon dolarlık yatırım yaptığı bildirildi.
- Ama 12 Ocak 2016 tarihinde, “Moderna, gates Vakfı'ndan İlk 20 Milyon Dolarlık Hibe Aldı.” bilgisini hatırlatmak isteriz. Hibe de dikkat çeken ifadeler ise antikor kombinasyonunun klinik öncesi çalışma ve ek mRNA tabanlı tedavilerin geliştirilmesi olmak üzere toplam 100 milyon dolarlık bir taahhüt haline gelebileceğini söylenmesidir. .
- Moderna CEO'su Stéphane Bancel yaptığı açıklamada, “Moderna'nın dönüştürücü mRNA biliminin hastalara yeni ilaçlar getirme vaadini yerine getirme misyonuyla uyumludur." dedi.
- Moderna, aşı geliştirme çabalarının bulaşıcı hastalık odaklı girişim şirketi Valera tarafından yönetileceğini açıkladı. Valera, viral, bakteriyel ve paraziter bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve tedavisine yönelik aşıları ve terapötikleri geliştirmek için Moderna'nın platformunu kullanmaya odaklanmıştır.
- Moderna, Valera'nın çabalarının Moderna'nın mRNA bazlı aşılarının çoklu viral hastalık modellerinde klinik öncesi etkinliğinin gösterilmesiyle sonuçlandığını belirtti.
BioNTech işbirliği kapsamındaki toplam fon, bu adayların klinikte değerlendirilmesini sağlamak ve yeni bulaşıcı hastalık projelerinin başlatılmasını desteklemek için kullanılacak olan gates Vakfı'ndan gelecek potansiyel hibe fonu yoluyla 100 milyon dolara ulaşacağı aktarıldı.
-Benzer ifadeler ilk önce Moderna ile başladığı ve BioNTech ile devam ettirildiğini de özellikle belirtmeliyiz!
BioNTech CEO'su Prof. Uğur Şahin, “Gates Vakfı ile kurduğu ortaklık ve bulaşıcı hastalık uzmanlarından oluşan olağanüstü ağdan heyecan duyuyoruz” dedi.
- Anlıyoruz ki Uğur Şahin bulaşıcı hastalıklar ve aşılar konusunda yeterli değil!
gates Vakfı Aşılar ve İnsan İmmünobiyolojisi, Keşif ve Çeviri Bilimleri Direktör Yardımcısı Lynda Stuart’ta, "BioNTech'in yenilikçi mRNA tabanlı yaklaşımı ve bağışıklık sistemine ilişkin derinlemesine” anlayışından bahsediyor.
Vakıf BioNTech'in platform geliştirme de dahil olmak üzere, “bulaşıcı hastalık altyapısını oluşturmasını sağlayacak” çalışmaları da yürütecek!
Daha önce Pfizer ile ortak yapılan basın açıklamasında olduğu gibi, BioNTech'in hissedarları arasında çoğunluk hissedar olarak başta Struengmann Aile Ofisi, Fidelity Management & Research Company, Invus, Janus Henderson Investors, MIG Fonds, Redmile Group, Salvia yer aldı. Fakat bill & Melinda gates Vakfı ile yapılan açıklamada, Pfizer’de yer almayan yeni hissedarlar eklendiği görüldü. Yeni hissedarlar, “Mirae Asset Financial Group, Platinum Asset Management, Jebsen Capital, Steam Athena Capital, BVCF Management ve birkaç Avrupa aile ofisi.” Olurken yine BioNTech CEO'su olarak sürekli gündemde olan ve Almanya’da en zengin insanlar arasında gösterilen Prof. Uğur Şahin’in adı yine yoktu!
İLKLER ARASINDA UĞUR ŞAHİN YOK!
11 Eylül 2019 tarihinde, “21. Yüzyılın immünoterapilerin güç merkezi olmak istiyoruz” diyen, Strüngmann kardeşlerin yaşam bilimi girişimlerinden sorumlu olan Helmut Jeggle, BioNTech'in yaklaşık %50,35'lik hissesine sahipken, şirketin CEO'su Uğur Şahin'in ise %18,80 hissesi bulunuyor. Ama Türkiye’de yayınlanan haberlerde Prof. Dr. Uğur Şahin için, 3,9 milyar dolarlık servetiyle 4 yaşındayken gittiği Almanya'nın 93'üncü zengini unvanını aldığı yazılıdır.
-Burada ifade etmek istediğimiz, Pfizer& BioNTech’in tüm hasılatı ve hisseleri sanki Uğur Şahin’in gibi göstererek, arakasındaki diğer ortaklar gizleniyordu! Açıkçası BioNTech’in kurucusu Strüngmann kardeşler, mRNA sıvısını hükümetlere satan da Pfizer ceo’su Albert Bourla’dır. Uğur Şahin’in hissesi (şuan ne oranda olduğunu bilinmiyor!) ve mRNA sıvıları konusunda yadsınmaz bilgisi olabilir ama bu bilgi günümüz şartlarında ulaşılmaz bir bilgi olmadığı gibi asıl mRNA teknolojisini geliştiren BioNtech’de 7 yıldır çalışan Macar asıllı bilim insanı Katalin Karikó’dur. Karikó 2013 yılında göreve başladığı BioNtech’de, 2014 yılında Uğur Şahin, Özlem Türeci ile birlikte bir makalesi yayınlandı. Yine mRNA sıvıları konusunda Moderna'nın kurucu ortağı olan kök hücre biyoloğu Derrick J. Rossi’de, bu alanda ilk çalışmaları yapan Katalin Karikó ve Drew Weissman’ı ilk keşfedendir. mRNA sıvılarına bilimsel açıdan baktığımızda da ilkler arasında yine Uğur Şahin, Pfizer ve bill gates yok! Zaten Uğur Şahin, “ilk 5 yılda özellikle akademik makale yayınlamadıklarını belirtiyor. Moderna ise bu süreçte 150’ye yakın makale” yayınlanmasını sağladı. Fakat aralarında mRNA aşısının Covid-19’a karşı iyileştirici yönünü ilişkin bir makale bulunmuyor!
-mRNA’nın kanser tedavisinde bugüne kadar kişiye özel ilaç geliştirme çalışmaları devam ediyor bunda sorun yok. Ama Covid-19 bahanesi ile bir anda aşıya dönüşmesi olağanüstü bir felakettir. Herşeyden önce artık çok iyi biliniyor ki SARS-CoV-2 virsünün kaynağı, konakçısı ve izole edilmediği gerçeği varken, mRNA hangi virüse karşı mücadele edecek? mRNA’da hangi virüsün genetik kodları var? Tabii ki bilgisayar ekranında uydurulmuş sanal virüsün!
Özellikle BioNTech’in yeni hisse alanları ile ilgili yaptığımız araştırmada;
Mirae Asset Financial Group; Merkezi Seoul’de bulunan Güney Koreli aracı kurum. mRNA tabanlı aşı adayları geliştiricisi BioNTech'in hisseleri, Pfizer Inc. ve Çin'den Fosun Pharmaceuticals ile ortaklaşa bir Covid-19 aşısı geliştirmesini duyurmasının ardından 16 Nisan 2020 tarihinde Mirae Asset Financial Group’un BioNTech’den aldığı 15 milyon dolarlık yatırımından 22 milyon dolarlık yani %150 net gelir elde etti.
Platinum Asset Management; Avustralyalı bir varlık yönetimi şirketi.
Jebsen Capital; 1895 yılında Almanya kökenli Hans Michael Jebsen tarafından Hong Kong’da kurulan bir pazarlama, yatırım ve dağıtım organizasyonu.
Steam Athena Capital; Şirket kuruluşu Lüksemburg olan bir şirket.
BVCF Management; Merkezi Çin’de bulunan, yatırımları ise sağlık konularında olup yenilikçi biyolojikler, moleküler teşhisler ve mobil tıp gibi alanlarda faaliyetler gösteriyor.
- Plandemi ile ortaya çıkan mRNA sıvısının Uluslararası finans piyasaları için yeni fırsat yarattığı da bir gerçektir. Bu da mRAN’nın sağlık değil daha çok ekonomik boyutunu gösteriyor. mRNA sıvıları yan etkiler ve ölümlere neden olurken, hisseleri ise uluslararası alandaki finans çevrelerinin zengin ediyordu! mRNA sıvılarının olmayan virüse karşı % kaç oranda iyileştirici etkisi olduğu tartışılırken, ekonomik olanda yatırımcısına %150 kar sağlıyordu.
KÜRESEL BÜYÜK ZORLUKLAR
Plandemi öncesi diğer dikkat çeken bir toplantıda 16 Ekim 2018 tarihinde Berlin'de, “14. Küresel Büyük Zorluklar” toplantısı oldu. Toplantının konusu, antimikrobiyal dirençlere ve pandemik patojenlere odaklandı.
Toplantıda Almanya Şansölyesi Angela Merkel, küresel sağlık politikalarına ilişkin taahhütlerini artırdığını söyledi. Merkel, "Hepimiz çok taraflılığın saldırı altında olduğunu hissediyoruz ama özellikle sağlık, çok taraflı işbirliğine duyulan ihtiyaç” olduğunun altını çiziyordu. Almanya’nın küresel sağlık konusunda öncü olma isteği bu sözlerle dikkat çekti. Hatta bill gates, Merkel ve Norveç Devlet Başkanı Erna Solberg'i taahhütlerini artırma konusundaki istekliliklerinden dolayı alkışladı. Bu arada bill gates, “Buna karşı eğilimleri açıkça görüyoruz” dedi. Erdoğan'ın açıklaması, büyük alkış toplayan Merkel tarafından da yankılandı.
Toplantının sürprizi ise Almanya merkezli tıp araştırmacısı Uğur Şahin’in kansere karşı kişiselleştirilmiş aşılar oluşturmanın ve seri üretmenin yeni yollarından bahsettiği bir konuşma yapmasıydı. Şahin konuşmasında daha çok teknolojiden bahsetti. O teknoloji ile mutasyonların tespiti için tüm verilerin toplandığı, “bulut desteği, hastaların verilerine ve ihtiyaçlarına uzaktan erişimi kolaylaştırabilir.” dedi.
Şahin, Endüstri 4.0 etkilerinin nihayet üretim maliyetini düşürmeye yardımcı olabileceğini ve kişiselleştirilmiş aşıların daha ucuz hale getirilmesine ve böylece her yerde daha erişilebilir olmasına izin verebileceğini de söyledi. Toplantıya DSÖ Başkanı Tedros Ghebreyesus’da katılımcılar arasındaydı!
- Berlin'deki toplantıda Uğur Şahin’in mRAN sıvılarının ne işe yarayacağını ve 4.0 ile bağlantısını çok iyi özetledi. Ne de olsa kendisi, 2011 yılında 4.0’ın ilk gündeme geldiği Hannover Fuarı'nda kullanıldığını biliyordu.
- mRNA sıvıları ile 5G’nin bulut desteği ile bağlantısı konusunda bizlere, “komplo teorisi yapıyorlar.” Damgası ile etkisizleştirmek isteyenlere kapak olsun!
- Açık kaynak Şahin yine 2021 de piyasaya çıkacak olan aşıların maliyeti konusunda da müjdeyi 2018 yılında vermiş oldu. 2018 de piyasada 50-100 bin dolar arasında olan mRNA ilacı, sıvı hale geldiğinde 20-30 dolara kadar düşecekti!
mRNA SIVILARINDA GÖRÜNMEYEN CIA VE PENTEGON
Moderna’nın “2019 Hissedar Mektubu” ise en ilginç olanıdır. 30 Eylül 2019 itibariyle Moderna'nın mRNA konusundaki faaliyetlerine katkıda bulunan, hibeler sağlayan (henüz taahhüt edilmemiş tutarlar dahil), sermayesinin, “dörtte birini” oluşturan ve Moderna'nın hibelerden yararlanabileceği 187 milyon $'a varan ek finansman olduğu yer almıştır. Kaynak ise dipnotta küçük punto ile verilmişti; Biyomedikal İleri Araştırma ve Geliştirme Kurumu (BARDA), İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) ve bill ve Melinda gates Vakfı (BMGF). Ek finansman, ek projelerin kapsamına ilişkin anlaşmaya tabidir.
Moderna’nın yayınlanan diğer bir raporunda ise “CAMBRIDGE, Mass., 6 Kasım 2019
- Moderna, Inc., (Nasdaq: MRNA), hastalar için yeni nesil dönüştürücü ilaçlar oluşturmak için haberci RNA (mRNA) terapötiklerine ve aşılarına öncülük eden bir klinik aşamalı biyoteknoloji şirketi, bugün 2019'un üçüncü çeyreği için iş güncellemeleri sağladı ve finansal sonuçları bildirdi.”
- Yapılan finansal yardım veya anlaşma virüs için değil, insanların genetik yapısına her türlü müdahaleyi götürecek çalışmalar içindir. Karşımızda ise bu uğurda dünyadaki tüm insanları aşılmak isteyen bir sapığın kurduğu, ona yardım eden sıfırlamacılar, kaos, savaş, terörle beslenenler, dünyanın en güçlü istihbarat ve askeri gücü hepsi bir arada. Birlikteliği gösteren belge ise aşıdan para kazanmak isteyen bir şirketin, iki bilim adamını yanına alarak yayınladığı "hissedar mektubu"nda:
- mRNA aşılarının geliştirilmesinde CIA-BARDA, ABD Savunma Bakanlığı-Pentegon-DARPA ve bill gates ile birlikte Moderna’nın yanındadır.
Moderna’nın resmi web sitesinden devam edelim. Başlık, “mRNA Profilaktik Aşılar” Bulaşıcı hastalıkları önlemek veya kontrol etmek için profilaktik aşı modalitemizi (tedavi yötemi) tasarladık. 2014'ün sonlarında ilk programımızı aday göstermemizden bu yana, bu modalite, tümü virüslere karşı aşı olan dokuz programı içerecek şekilde büyüdü. Herhangi bir aşının amacı, bağışıklık sistemini antijen adı verilen bir patojenden gelen küçük bir miktar proteine güvenli bir şekilde önceden maruz bırakmaktır. Böylece bağışıklık sistemi gelecekte maruz kalırsa patojenle savaşmaya ve enfeksiyonu önlemeye hazır olur.
Bu modalite dahilinde portföyümüz hem ticari hem de küresel sağlık kullanımları için programlar içermektedir. Seçilmiş ticari aşılar konusunda Merck ile ve küresel sağlık aşısı programları konusunda BARDA ve DARPA ile stratejik ittifaklarımız var.
- Moderna der ki, CIA’nın ve Pentegonun kontrolündeyiz, Türkiye’de plandemi ile moda olan, “bilime güvenin” mesajı verir.
- Diğer bir çalışmada AstraZeneca ile yürütülmektedir. mRNA Sistemik Salgılanmış ve Hücre Yüzeyi Terapötikleri; Sistemik salgılanan ve hücre yüzeyi terapötik modalitemizi, bir veya daha fazla doku veya hücre tipinde terapötik bir etki elde etmek için dolaşımdaki veya hücre dışı ortamla temas halinde istenen salgıya proteinlerin seviyelerini artırmak için tasarladık. Bu modalitenin amacı, kalp yetmezliği, bulaşıcı hastalıklar ve nadir görülen genetik hastalıklar gibi çok çeşitli hastalıklarda antikorlar veya enzim replasman tedavileri gibi salgılanan proteinler sağlamaktır. Bu yöntem, AstraZeneca, DARPA ve bill & Melinda gates Vakfı ile olan stratejik ittifaklarımızdan yararlanmıştır. Bu modalite şu anda üç programa sahiptir.
- Daha fazla bilgi için; bkz, bkz
18 Ekim 2019 tarihinde Johns Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi’nde Dünya Ekonomik Form ve bill&Melinda gates foundation sponsorluğunda, “Event 201” isimli plandemi simülasyonu yapıldı. Toplum çeşitli alanlarında görev yapan dinamikler, yıkıcı bir etkiye sahip ve hızla yayılan bir koronavirüs konusunda öngörülerini paylaştı.
26 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan şehrinde güya ilk Covid-19 vakası göründü!
DSÖ 17 Ocak 2020 tarihinde makalesi bile henüz ortada olmayan, tartışılmayan PCR test kitini sansasyonel bir şekilde tüm üyelerine duyurdu. Yer: Almanya!
- SARS-CoV-2 adını verdikleri virüs kaynağı olmadığı gibi henüz bilimsel olarak izole edilmediği halde, o virüsü tanıyacak bir PCR tanı kitinin DSÖ tarafından 17 Ocak 2020 tarihinde kabul edilmesi ve üye ülkelere yollanması ile vaka sayıları artırıldı! Ve hala aynı yöntemle vaka sayıları belirlenirken, mutasyona uğrayan virüsün varyantlarını görüyorlar!
DSÖ 11 Mart 2020 tarihinde, 17 Ocak 2020’de kabul ettiği PCR tanı kiti protokolü sayesinde artan vakalar karşısında pandemi ilan etti!
DSÖ Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus 16 Mart 2020 tarihinde, koronavirüsle mücadele için en önemli adımın daha fazla test yapmaktan geçtiğine dikkat çekti. Ghebreyesus, Pazartesi günü Cenevre’de yaptığı açıklamada, "Mesajımız çok basit: Test yapın, test yapın, test yapın" dedi. Ve son dönemde 120 ülkeye 1,5 milyon test kiti gönderdiklerini belirtti.
Fiercebiotech’de 30 Mart 2020 tarihinde Nick Paul Taylor, “COVİD-19 aşısının AR-GE’sine, J&J ve BARDA 1 milyar taahhüt etti.” başlıklı bir haber yayınlandı.
Haberde, bill gates’in plandemi simülasyonu olarak bilinen Event 201’in katılımcıları arasında yer alan Johnson&Johnson, yeni SARS-CoV-2 koronavirüsüne karşı bir aşı geliştirilmesini kapsayacak şekilde ABD Biyomedikal İleri Araştırma ve Geliştirme Kurumu (BARDA) ile olan ittifakını genişlettiği yazıldı. BARDA’nın yeni patronu Gina Haspel’de 18 Ekim 2019 henüz başkan değilken! Event 201’e Johnson&Johnson ile birlikte katılanlar arasındaydı.
Yapılan açıklamada plandeminin henüz ilan edilmediği bir tarih olan Ocak 2020'den itibaren üzerinde çalıştığı bir COVID-19 aşı adayının seçimini duyurdu; Johnson & Johnson'ın Janssen İlaç Şirketleri ile Biyomedikal İleri Araştırma ve Geliştirme Kurumu (BARDA) arasındaki mevcut ortaklığın önemli ölçüde genişlemesi ve bir milyar dozdan fazla aşının küresel tedarikini sağlamak amacıyla şirketin üretim kapasitesinin hızla artırılması hedeflendi.
Şirket, lider aşı adayının insan klinik çalışmalarını en geç Eylül 2020'ye kadar başlatmayı umuyor ve bir COVID-19 aşısının ilk partilerinin, tipik aşı geliştirme sürecine kıyasla önemli ölçüde hızlandırılmış bir zaman dilimi olan 2021'in başlarında acil kullanım izni için hazır olabileceğini tahmin ediyordu.
- BARDA bu sefer de Johnson & Johnson ortaklığın bir parçası olarak finansman sağlıyordu.
- COVID-19, solunum sistemine saldıran koronavirüs adı verilen bir virüs grubuna aittir. Şu anda COVID-19 için onaylanmış bir aşı veya tedavi yoktur.
9 Nisan 2020 tarihinde BioNTech&Pfizer ortak aşı geliştireceklerini açıkladı. Yapılan açıklamada en önemli husus, yapılan işbirliğinin, “BioNTech'in daha önce 17 Mart 2020'de duyurulan mRNA aşı programı” konusunda işbirliğini kapsadığı ve bu anlaşma onaylandığı takdirde Pfizer’in, aşıya dünya çapında hızlı erişim sağlamak amacıyla aşı araştırma ve geliştirme, düzenleyici yeteneklerinin yanı sıra küresel üretim ve dağıtım ağındaki geniş uzmanlığı da devreye girecekti.
Anlaşma şartlarına göre Pfizer, 72 milyon dolarlık nakit ödeme ve 113 milyon dolarlık öz sermaye yatırımı dahil olmak üzere BioNTech'e 185 milyon dolarlık ön ödeme yapacaktı.
DSÖ pandemi ilan ettikten 6 gün sonra BioNTech&Pfizer ortak aşı Covid-19 salgını için mRNA aşısı ve diğer tüm ayrıntılar için hazırıdır. Ama hazırlıkların aslında, 16 Ağustos 2018 tarihinde yapılan işbirliği ile başladığını unutmayalım! Yine bu bağlamada BioNTech’in kasasına, yalnızca Pfizer 16 Ağustos 2018’de 120 milyon dolar, 4 Eylül 2019 tarihinde de bill gates’in 55 milyon dolar vermesi ile daha önceki 185 milyon dolar ile birlikte toplam 350 milyon dolar para girmiştir. BioNTech’in mRNA aşısını piyasaya sürmeden önceki parasal gücü bu kadar. Burada mRNA aşısının uluslararası alanda kabul edilmesi ile birlikte hisse senetleri satışı ve pazarlama ile elde edilen gelir veya diğer orakların parasal katkıları hariçtir.
PLANDEMİNİN ÖRTÜCÜSÜ UĞUR ŞAHİN
mRNA’daki tüm gelişmeler içinde, BioNTech Uğur Şahin’i nerede olduğu da yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.
mRNA’daki bilimsel güç, icadı yapan Macar asıllı bilim insanı Katalin Karikó olduğu biliniyor! mRNA sıvısının etkin ekonomik gücü ise Pfizer ve bill gates var. Plandeminin bütün evrelerinde de, CIA ve Pentegon küresel oyuncularla birlikte hareket ediyor. Uğur Şahin’de parlatılmak sureti ile arka plandaki bu gerçeğin üstünü örtüyor.
Plandeminin merkez üssü veya derin ülkesi hiç kuşkusuz Almanya’dır. Çin ise daha çok Uğur Şahin konumundadır.
İtiraz edenler için; plandemiye damgasını vuran ilerde efsanevi sahtekarlık olarak anılacak olan PCR tanı kiti Berlin’deki Charite Viroloji Enstitüsü Müdürü Christian Drosten tarafından ortaya çıkartılmıştır. Plandeminin mRNA sıvıları konusundaki gelişmelerin adresi ilk zamanlar Moderna olsa da daha sonra uzak ara önde olan BioNTech, BioNTech’in merkezi de Almanya’da bulunmaktadır.
Bu belgeler ışığında geçen süreçte, yani günümüzdeki sonuçlar ile masaya yatırıldığında, yaşadıklarımızın bir salgın değil, dünyayı yeniden dizayn edenlerin kendi gelecekleri için insanları kobay olarak kullanıldığı gerçeğini de görüyoruz. Zaten Uğur Şahin 16 Ekim 20218’de Berlin'de, 4.0’ın endüstride ki etkilerini açıklarken de mRNA sıvılarının rolünü açıklamıştır. Ama zor bir organizasyondur. Plandemi ile hedeflenen gelişmelere ulaşmanın zor olduğunun da mRNA sıvılarındaki, bilimin açıklayamadığı tutarsızlıklara ve eleştirilere bakarak hatırlayalım.
9 Kasım 2020'de Amerikan ilaç firması Pfizer ve BioNTech yaptığı ortak açıklamada, Dr. Şahin ve ekibi tarafından SARS-CoV-2'ye karşı geliştirilen Pfizer-BioNTech COVID-19 aşısının etkinlik oranının yüzde 90'ın üzerinde olduğunu belirtti. Bir yıl sonra etkinliğinin 6 aymış, 3. doza ile devam edilecek ardından da yılda bir kez yeterli olacak açıklaması geldi!
Plandeminin birinci yıldönümü olan 11 Mart 2021 tarihinde ise “Moderna ve Pfizer Aşı Üretim Hedeflerini Yakalama Yolunda” lider durumundadır. Tedbirlerin devam etmesi, korkunun topluma hakim olması, Hükümetler ile olan antlaşmalar, paylaşım savaşı gibi organizasyonlar bitmiştir.
21 Kasım 2021 tarihinde yayınlanan bir haberde (Makalesi de var!) Amerikan Kalp Derneği'nin bir toplantısında sunulan bir analizde, bebek kalp nakli ameliyatında öncü olan Dr. Steven Gundry, mRNA COVID aşılarının birçok hastayı kalp krizi gibi yeni bir akut koroner sendrom riski altına soktuğunu söyledi. Gundry, "mRNA boşluklarının, kalp kasının endotel ve T hücre infiltrasyonu üzerindeki iltihabı önemli ölçüde arttırdığı ve aşılamayı takiben artan tromboz, kardiyomiyopati ve diğer vasküler olayların gözlemlerini açıklayabileceği sonucuna vardık." dedi.
FDA'nın Pfizer Aşı Verilerini 55 Yıl Boyunca Gizleme Talebi!
Plandemi tedbirleri kapsamında insanlardan 72 saati geçmeyen PCR test isteyenler, FDA aracılığı ile Pfizer aşısının kullanım için güvenli olduğuna karar vermek için dayandığı bilgileri yayınlaması için - tam 55 yıl - beklemesini istiyordu. (2076 yılına kadar) FDA’nın bilimin çok ileride olduğunun iddia edildiği bir ortamda 55 yıllık gizlilik kararına itiraz fazla sürmedi. Cumhuriyetçi Parti Temsilcisi Ralph Norman, ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nin (FDA) 55 yıl değil, 100 gün içinde yayınlanması için 3 Aralık 2021 tarihinde yasa teklifinde bulundu! Söz konusu süre Pfizer belgelerini isteyince ortaya çıkmıştı!
Başından itibaren oyunun içinde olan bill gates ise milyarlarca insana aşılama yapıldıktan sonra, ''Pfizer ve Moderna mRNA aşıları iyi çalışmıyor. Daha iyi ArGe yapılmalıydı.” demesi bile tek başına plandemi sürecini bitirmesine yeterdi. Ama yetmedi.
Bilimin her gün takla attırıldığı ve tecavüz edildiği bir ortamda, PCR testin mucidi Kary Mullis‘in hastalık belirlemez ifadeleri hafızlarda kalırken, bu sefer de mRNA’nın mucidide dikkate alınmıyordu! mRNA’nın mucidi ABD’li virolog ve immüolog Dr. Robert Malone’nin Peter Navarro ile yazdığı 5 Ağustos 2021 tarihinde Washington Times'da yayınlan makalesinde, bugün yaşanan pandeminin, “1918'den bu yana yaşanan en kötü en tehlikeli aşaması” olarak gösterdi. Malone, bazı COVİD-19 aşıları tarafından üretilen spike proteinlerin zehirli olduğunu söyledi. Robert Wallace Malone, “mRNA ve DNA aşı teknolojinin nasıl geliştirildiği ve uygulandığı konusunda endişeliyim.” dedi.
Daha önce kanser hastalığına karşı da umut olduğu söylenen mRNA aşıları için, Pfizer ve BioNTech 27 Kasım 2021 tarihinde, “Omikron varyantının mevcut aşıyı etkisiz kılması ihtimali konusunda henüz emin olmadıklarını” açıkladılar. Eğer aksi bir durum söz konusu olursa Omikron varyantına karşı yaklaşık 100 gün içinde yeni bir aşı geliştirme sözü verildi.
PLANDEMİ VİRÜSÜ DEĞİL mRNA AŞISINI BİTİRDİ
Moderna’nın, “mRNA 1273” adını verdiği açıklama raporunda; ilgili aşı çalışmasının yani mRNA’nın, “virüsün genetik kodundan” yapıldığı yazılıdır. Bu genetik kod, virüsten bir protein (spike protein) üretecek ve vücudunuzun size virüs bulaştığını düşünmesine neden olacaktır. SARS-CoV-2 virüsünden yapılmamıştır ve enfeksiyona neden olamaz. Bu çalışma aşısı daha önce insanlara verilmemiştir!
Bu bilgi ile SARS-CoV-2 virüsünün genetik kodlarını bilmemiz için, o virüsün kaynağını, konakçısını ve izole edilmesini bilmemiz gerekiyor! Fakat 17 Ocak 2020 DSÖ tarafından kabul edilen PCR tanı kiti protokolünde de genetik kodların sanal ortamda oluşturulduğu vardır. Var olan bilgi, “Aralık 2019'da Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve ciddi solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilen yeni bir koronavirüs için deneysel bir aşının test” edilmesinden ibarettir.
Demek ki mRNA aşısındaki genetik kodlarda sanal! Türkçesi ile ne idüğü belli olmayan genetik kodlar! Ve bu kodlar ile de mRNA sıvısı üretilerek milyarlarca insan aşılanmıştır!
Sanal ortamda var edilen bu genetik kodlarla oluşturan spike protein zehir ve dolayısı ile bir dizi hastalık yapma olasılığı çok yüksektir. O zaman insanlara da zehir aşılamış oluyoruz!
mRNA sıvısını, elde ettiğimiz bilgi ve belgeleri çok basit bir tablo ile sorgulayalım veya sağlamasını yapalım; Moderna’nın ClinicalTrials’da yer alan bilgilerine göre, “her yaştan insanda görülen yaygın olarak bulunan bir” Sitomegalovirüs(CMV) için 22 Aralık 2017 tarihinde mRAN aşısı geliştirmek için giriş yapmış ama henüz Faz 1 aşamasında görülüyor. Yine çok bilinen öldürücü etkisi olan Kuduz Virüsü için 19 Ekim 2018 tarihinde mRNA aşısı için giriş yapılmış, o da Faz 1 ‘de kalmış. Daha fazlası tabloda var. Şimdi bu virüsler için aynı teknikle geliştirilen mRNA aşılarında mutlaka, “virüsün genetik kodları da” var. O zaman geçen süreleri de dikkate alarak Faz 3 bir kenara bırakalım, ruhsatının olması gerekmez mi? Çünkü tablo da görüyorsunuz, Moderna SARS-CoV-2 için 21 Şubat 2020 tarihinde Faz1 için giriş yapmış. Üstelik bu tarih plandeminin ilan edildiği 11 Mart 2020 tarihinde de önce! Onun için kırmızı ile belirttik. Buna gelecek olan virüsün salgına neden olması, DSÖ’nün tüm dünyada plandemi ilan etmesi gibi önemli hadislerin Moderna ve ekibi tarafından tahmin etme ve ona göre de aşı çalışmasına başlama olarakta özetleyebiliriz. Tabii ki bu hazırlıkların bir de öncesi var.
Pfizer’in 2018 yılında soğuk hava deposu yapması, aşıyı 27 Nisan 2020’de bulan BioNTech ‘in 11 Eylül 2020 tarihinde yaptığı açıklamada yıllık 750 milyon doz kapasiteye sahip mRNA COVID-19 aşısının üretimine yardımcı olmak için Novartis'ten Marburg tesisini satın alması için bir anlaşma imzalaması Pfizer’in hazırlıklı olduğunu göstermektedir. Çünkü asıl mesele, virüse karşı bağışıklık sistemini harekete geçirmek için sentetik mRNA kullanan yeni bir teknolojiye dayanan aşının eksi 70 santigrat derece (eksi 94 F) veya altında tutulması gerektiğidir. Bu hazırlıklarda Pfizer tarafından 2018 yılında yapılmaya başlanmıştır. Portage'deki üretim ve depoların bulunduğu Pfizer fabrikası ABD Başkan Biden taraf ziyaret edilmiş ve “Amerikalıları COVID-19 aşısı yaptırmaya” çağırılmıştır.
Biden'e Pfizer'in Soğuk Hava Depoları gösteriliyor.
Johns Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi kıdemli araştırmacısı Amesh Adalja, “Soğuk zincir, bu aşının uygulanmasının en zorlu yönlerinden biri olacak.” dedi.
Pfizer sözcüsü Kim Bencker, şirket ürettiği aşının ABD, Almanya ve Belçika'daki dünya çapındaki dağıtım merkezlerinden nasıl gönderileceği konusunda, ABD hükümeti ve devlet yetkilileriyle yakın bir şekilde çalıştığını söyledi.
Benzer teknolojiye dayalı bir aşı üzerinde çalışan Moderna Inc.'in aşısının bu kadar düşük sıcaklıkta saklanmasına gerek olmadığını açıkladı!
Anlaşılan aynı özellikleri taşıyan iki şirketin (Moderne ile Pfizer &BioNTech) mRNA sıvılarının korunmasına yönelik farklılıkları vardı.
FDA Moderna’nın ClinicalTrials’da henüz yayınlanmayan mRNA sıvısı için 18 Aralık 2020 tarihinde Faz 3 için acil kullanım izni (EUA), Pfizer ile BioNTech'in geliştirdiği Covid-19 aşısına da 11 Aralık 2020'de "acil kullanım onayı" verdi. Bu tarihten itibaren de milyarlarca doz aşı adı altında insanlara zerk edildi. Diğer tarafta mRNA teknolojisini yer göğe sığdıramayan ve bu yolla insanlara, mRNA’nın vücudun sentetik DEVRİMCİSİ olarak gösterilmesi ve kabulünün sağlanması “bilime güven” eşliğinde geldi. Ama orta yerde duran bilim değil, bilimi yalnızca kendi gelecekleri için hunharca kullanan insanlar üzerinde deneye yapan, doğal yaşama zerre kadar önemsemeyen sapkınlar vardı.
PLANDEMİ HESAP HATASI MI?
Aslında sağlıkta temel sorun hızla düşen bağışıklık sistemi ile her gün artan KANSERİN TÜREVLERİDİR! Bazı bilim adamlarının mRNA konusunda ki ısrarlarının nedeni de budur. Kansere neden olan teknoloji de o teknolojilerin sahibi olan, o sapkınların, “Ticari Sırrıdır.” Ama tek çözüm, 5G öncesi ve sonrası yaşanan ve yaşanacak olan radyasyon zehirlenmesine karşı tedbir almaktır. Bkz
Getirdikleri zorunlulukta “plandemi var, aşı olacaksınız” zorbalığıdır. Eğer COVID-19 belirtileri ve ilerlemesi ile ilgili olarak WCR-Kablosuz İletişim Radyasyonuna maruz kalmanın biyolojik etkileri varsa! Neden SARS-CoV2 adı verilen virüs hedef gösterildi? Sonuçlara bakılırsa bu kadar büyük bir hesap hatasını ekonomik düzenlerinde de yapıyorlardır. Doğrusu elektromanyetik alanlarda radyasyonun etkisine karşı çözüm bulmak değil miydi? 5G’nin yayacağı radyasyonun canlılar üzerindeki etkilerine çözüm bulunamadığı sürece, elde edilmek istenen endüstrideki 4.0 ancak tersi - 0.4 olacağı görünmüyor mu?
SONUÇ;
Plandeminın en güçlü silahı mRNA sıvıları oldu. mRNA sıvılarının sağlık yönü salgın korkusu ile herşeyin önüne geçti. Ama plandeminin 4.0’la ekonomik yönü, bağlantısı, etkisi ve askeri gücü nerdeyse hiç konuşulmadı!
Bugünlerde daha önce müracaatı yapılan mRNA sıvılarının 3. faza geçmemesi ki bunların içinde kayıtlı 6 virüs de bulunmasına rağmen, hala neden mRNA aşısı için ruhsat alınamadığı hiç sorgulanmadı! Neden sorgulanmadığını ise bugünlerde daha iyi anlıyorduk. Dünya tarihinde insanları hedef alan, etkisizleştiren bir deney ancak böyle bir plandemi ile gerçekleşebilirdi.
İşte o plandeminin mRNA sıvıları da ancak, başından itibaren CIA ve Pentegon’un bu çalışmalarda bill gates ile birlikte hareket etmesi ile olurdu!. Nitekim CIA ve Pentegonun da işin tam içinde olduğunun yeteri kadar kanıt vardır. Yaşananlar ise “Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'i ilk sorgulayan eski ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) Ajanı John Nixon, iki aydan fazla süren sorgulamalardan sonra bu ülkede kimyasal silah olmadığı sonucuna vardıklarını” söylemesine rağmen Irak işgalinin hala devam etmesidir. Bu devam eden işgalin yanına ise CIA’nın Covid-19 için, “kaynağının kesin olarak belirlenemediği” bilgisini koymak gerekiyor. Her işin içindeler ama hiç sorumlulukları yoktur.
Plandemi Başından İtibaren Sağlık Sorunu Olmadı!
5gvirusplatformu olarak uzunca zamandır plandeminin sağlık sorunu olmadığı, Milli Güvenlik boyutu olduğunu, Dışişleri ve MİT’in mutlaka devrede olması gerektiği konusunda daha fazla geç kalmadan ısrar ediyoruz. Plandemi tedbirleri bahane edilerek insanlarımıza, ülkemize ve tüm değerlerimize saldırı vardır! Ve devam etmektedir.
Kaynak :
https://www.ahajournals.org/doi/abs/10.1161/circ.144.suppl_1.10712#
https://investors.biontech.de/static-files/986b445a-1fde-4be0-b23d-57ca27be9d35
https://www.medicalcountermeasures.gov/barda
https://www.darpa.mil/
https://www.theinvestor.co.kr/view.php?ud=20200416000799
https://www.kedglobal.com/newsView/ked202004170001
https://www.pfizer.com/science/clinical-trials/trial-data-and-results/data-requests