Öne Çıkanlar PFİZER Chabad Apocular Simon Mistriel Aykut İsmail Haniye

MERAK ETMEYİN MESAJ ALINDI

Yazan Mustafa DÖNMEZ

Konuya girmeden önce kısa bir özet yapmak gerekiyor. 1964 yılında Kıbrıs’taki olaylar, yani Rumların saldırıları artıp Türk tarafı da savunmasız kalınca o zamanın Başbakanı İsmet İnönü; Kıbrıs’a çıkarma yapmak zorunda kalırız diyerek bir açıklama yapmıştı. Arkasından Amerika tarafından, Johnson Mektubu gelmişti. O Mektupta, Amerika diyordu ki, bir benden aldığın silahları kullanamazsın, iki orada Altıncı filonun da olduğunu unutma, üç eğer siz Kıbrıs’a müdahale ettiğiniz için Sovyetler Birliği size saldırı da bulunursa biz de o zaman kendimizi sizi savunma mecburiyetinde hissetmeyebiliriz, çünkü NATO’nun ilgili şartları oluşmamış olabilir, çünkü sizin bir girişiminizle bu savaş başlamış olabilir diye Türkiye’yi tehdit ediyordu. Sonra buna İNÖNÜ’nün bir yanıtı oldu. İNÖNÜ, ‘‘Amerika daha yeni bir devlettir, dünya işlerinden anlamıyor. Yeni bir dünya kurulur, Türkiye o dünyanın yine içinde yer alır, Amerika yer alır mı, almaz mı bilmiyoruz’’ dedi..Bunun üzerine İNÖNÜ’yü Amerika’ya çağırıp uzun süre bir gönlünü almışlardır. Ama esas anlatmak istediğim şey şu: Mektuptan iki ay sonra Erenköy’de çatışmalar Ağustos ayında başladığında Türk Hava Kuvvetlerimiz müdahale etti. Türk Hava Kuvvetlerinin müdahalesiyle çatışmalar bir anda Türk tarafının lehine döndü. O çatışmalardan sonra Makarios’un yaptığı tarihi bir konuşma vardır. Oradaki konuşması şöyleydi, “arkadaşlar biz belki de yanlış bir strateji içindeyiz. Bu mücadelede yanlış bir yer, bir yöntem izliyoruz kesinlikle o da şudur: Biz varsayım olarak şunu benimsedik dedik ki, Türkiye’nin Ada’ya müdahale edecek kabiliyeti yok bu doğru. 60’lı yıllar itibariyle Türkiye’nin çıkarma filosu yoktu, bilmem neydi, silahlı kuvvetleri tamamen sınırları korumak üzere eğitilmişti, ona göre donatılmıştı vesaire doğru. İki, Türkiye’yi bu Ada’ya çıkartmazlar bunu düşünüyorduk. Johnson Mektubu Ankara’ya gittiğinde de çok mutlu olmuştum, ama bakın iki ay geçti Erenköy’de karşı saldırıya geçtiler. Birinci gün Türk Hava Kuvvetleri müdahale etmedi, ikinci gün geldiler, hakikaten ikinci günden itibaren de bütün çatışma tersine döndü, çok sayıda ölü ve yaralı veren Rum kuvvetlerimiz geri çekilmek zorunda kaldı. 33 milyonluk bir ülkeyi karşımıza almamızhataydı” diyor.

Yaşamı boyunca Türk düşmanlığı yapmış Makarios’un öz eleştirisine dayanamayan İngiliz istihbaratı MI6 anında cevap verdi. ‘Makarios homoseksüeldir. Yüz kızartıcı işleri vardır şeklinde. Yüzlerce dinleme tapelerini ve görüntüleri basına servis ettiler.’ (Ne ilginçtir TSK’ne ve yurtsever aydınlarına yapılan FETÖ taktiklerine ne kadar da benziyor değil mi? Hedef kişiler, MI6, CIA ve MOSSAD istihbarat eğitiminde, bu tür karalama, itibarsızlaştırma ders konusudur)

CEHVER GÜVEN’İ ANLADIK

İlginç bir zamanlamayla, bugün bu satırları yazarken önüme, Cevheri Güven’in ‘Yılın gazetecilik olayı, 50 milyonluk rüşvetin ses kayıtları’ adı altında YouTube programı düştü. Cevheri Güven birçok ifşaatta bulunmuş! Zamanlaması KKTC’de CHABAD’ın deşifre olduğu bir zamana denk geldiği için dikkatimi çekti.

Cevheri Güven, FETÖ’nün has elemanıdır. Ağababası Fethullah gibi CIA ve MOSSAD’ın hizmet eridir.

Programında; kendi deyimiyle ifşa(!) ettiği bilgilerin, İsrail’in elinde koz olarak durduğunu söylüyor. Bugüne kadar Kıbrıs’ta İsrail’in varlığından hiç bahsetmeyen Cevheri burada güçlü olduğunu belirtiyor!

İsrail üzerinden, KKTC ve Türkiye Cumhurbaşkanlarına şantaj yapıyor. Cevheri Güven, Hollanda da Türkiye’nin kırmızı bülten çıkartmasından dolayı tutuklu bulunan Cemil Önal’ı ABD’de Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi’nin (DEA) sorguladığına dikkat çekiyor. Kendisine gelen bilgilere göre DEA, Hollanda’da tutuklu bulunan Cemil Önal’ı konuşturuyor. Böylelikle İsrail’den sonra bir de ABD üzerinden gönderme yapıyor.

Cemil Önal kimdir?

Kumarhaneci olarak tanınan ve sır bir suikasta kurban giden Halil Falyalı cinayetiyle ilgili hakkında kırmızı bülten çıkarılan bir şüpheli… Cemil Önal’ın durumunda ilginç olan; 8 Şubat’daki Halil Falyalı cinayeti sonrası gözaltına alınması ve sonra serbest bırakılması ve 1 Aralık 2022’de kırmızı bülten çıkarılmasıdır. Bunu da dosyadaki gizlikten dolayı 14 Temmuz 2023 tarihinde yapılan haberlerde öğrenmemizdir.

You Tube’de Cevheri Güven’in ifşasına göre de bu kişi Yunanistan’a iltica ediyor ve oradan da Hollanda’ya gidiyor. Öncesinde Cemil Önal'ın Yunanistan'a gitmesine ilişkin bilgi de yok. Nitekim BBC’nin 7 Aralık 2023 tarihinde yaptığı haber ile Hollanda’da gözaltına alındığını ve o gün de tutuklandığını öğreniyoruz. İşte bu gelişmeleri Cevheri Güven bugün 24 Aralık günü, yılın gazetecilik olayı olarak kendi kendine görüyor ve yayınlıyor. 

Ne kadar tesadüf bir arada değil mi? Konunun adli bölümünün detayları yakında açıklanır. Benim dikkatimi çeken olay; 12 askerimizin şehit edildiğinin ertesi gün, istihbarat servisleri tarafından verilen haberleri yapmakla bilinen Cevheri Güven’in bir kez daha karşımıza çıkmasıdır.

Türkiye saldırıya uğruyor, askerlerimiz şehit düşüyor. (İstihbarat zafiyeti, sorgulanmalıdır) Bağlantıyı görebiliyor musunuz? Taşeron PKK, İsrail ve Amerika elele, kol kola… Türkiye sınır ötesinden güvenliğini sağlamak, İsrail devletinin sınırlarını malum örgütle birlikte genişletmesine karşı canını dişine takarken ve bu uğurda ağır bedeller ödenirken, birden Türkiye’nin ilgi alanı değiştiriliyor. Yine bu bağlamda İsrail’in stratejilerinde etkili olduğu artık iyice bilinen CHABAD’ın KKTC’de deşifre olması ile birlikte Türkiye’nin kırmızı bülten çıkarttığı Cemil Önal ilk önce DEA(ABD) tarafından sorgulanıyor ve bu sorgu sırasında kayıt edilen ses kasetleri de Cevheri Güven’e kadar ulaşıyor.

Yılın gazetecilik olayında, KKTC’de nerdeyse herkesin bildiği malum kişilerin şantaj kasetlerinden bahsediliyor. Burada yine dikkat çeken bu şantaj kasetleri, Halil Falyalı’nın kardeşi vasıtası ile veri merkezi olarak İsrail’deki serverler tercih ediliyor. Doğal olarakta bu kasetler Mossad’ın eline geçiyor. Ve Türkiye’ye karşı kullanılacak duruma geliyor. Zaten anlatılmak istenen hadise de bundan ibaret. Diğer tarafta söz konusu edilen kişinin veya kişilerin, bahsedilen 50 milyon doları alıp almadığı, şimdilik ilgi alanımda değil. Çünkü görünen manzarada, devrede olan Mossad, MI6 ve CIA açıktan Türkiye’yi Kıbrıs üzerinden şantajla tehdit edilmesi var. Yazılması gereken hikaye için kontrollerinde olan FETÖ’nün aparatlarından Cehveri Güven’e senaryo veriliyor. Bu türden iddiaların geliş nedenini bildiğimiz için Güven’i anlamamız kolay oluyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerine bugünlerde hala devam eden planlı operasyonlar yapılırken, bu gelişmeleri yargılandığım Ergenekon davasının duruşma salonlarında defalarca gündeme getirenlerden birisi olarak sesim duyulmamıştı. Komplo, hayal ürünü gibi şeyler söylenmişti. Dilerim bugün bekamızı tehdit eden PKK, İŞİD, FETÖ gibi şer yuvalarının ve küresel sistemin sahibi CHABAD örgütünün faaliyetleri yakından takip edilir ve Büyük Türk Milletine layık işler yapılır. (Devamı gelecek)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.