Öne Çıkanlar PFİZER Chabad İsmail Haniye Simon Mistriel Aykut İbrahim Reisi

KÖTÜLÜĞÜN ZAFERİ,

Yazan Mustafa DÖNMEZ

ABD'nin İsrail'e 1946-2024 yılları arasında yapmış olduğu dış yardım 162 Milyar dolardır. Öte yandan Almanya’nın 10 Eylül 1952'de dönemin Dışişleri Bakanı, Konrad Adenauer ve İsrail Dışişleri Bakanı Moşe Şaret tarafından Bonn’da imzalanan "Lüksemburg Anlaşması" kapsamında 1965'e kadar üç milyar Alman markı değerindeki tazminat ödemeleri de İsrail ekonomisine önemli katkılar sunmuştur.

İsrail'in 2017 yılından bu yana yıllık 25 milyar dolar bandında seyreden savunma harcamaları, ABD'den alınan doğrudan ve dolaylı askeri yardım ve finansman desteği sayesinde ekonomi üzerinde büyük bir yük yaratmamaktadır. Türkiye’nin savunma bütçesinin iki katıdır.

İsrail Savunma Kuvvetleri, kısıtlı insan gücüne karşı teknolojik imkân ve kabiliyetleri ile vurucu gücü üst seviye bir ordu olarak dikkati çekmektedir. İsrail Hava Kuvvetleri'nin nitelik üstünlüğüne verilen önem çerçevesinde, F-35 savaş uçağının hizmete girmesi önemli bir gelişmedir. İsrail savunma sanayiinin, ABD'den alınan büyük mali ve teknolojik yardımın da katkısıyla, platformdan ziyade "fark yaratıcı" teknoloji ve alt sistemlere odaklandığı görülmektedir. Bu doğrultuda savaş uçağı ve savaş gemisi gibi yüksek maliyetli platformların geliştirilmesinden ziyade, bunların hazır olarak alınması ancak İsrail yapımı özgün teknolojilerle donatılması tercih edilmektedir. ABD'den çok yüksek adetlerde tedarik edilen silah sistemlerinin, yerli sanayinin kendine özgün elektronik tasarımlarıyla donatılması sonucu tamamen kendilerine özgün tasarımlar ortaya çıkarmaktadır.

İsrail'in ABD ile savunma sanayiinin iş birliğinin güzel bir örneğini, hava ve füze savunma sistemi teşkil etmektedir. İsrail, balistik füzelere karşı koruma sağlayacak bir hava savunma sistemi geliştirme çalışmalarına, 1986 yılında ABD ile imzaladığı bir mutabakat muhtırası ile başlamıştır. 1988 yılında imzalanan Arrow 1 füze savunma sisteminin geliştirme sözleşmesi ile de proje maliyetinin yüzde 80'ini ABD üstlenmiştir. Bugün İsrail’e Arrow 4, ARGE çalışması için yaklaşık 5 milyar dolar hibe etmiştir. Demir Kubbe (Iron Dome) projesi için 1. 727 milyar mali yardım sağlamıştır.

2016 yılında imzalanan 10 yıllık Mutabakat Muhtırası kapsamında, 2019 2028 mali yılları arasında ABD tarafından 38 milyar dolar tutarında askeri yardım sağlanacaktır. Bu yardımın 33 milyar doları askeri projelerin finansmanı; 5 milyar doları, füze savunma projelerine katkı olarak gerçekleşecektir. Halen ABD'den yıllık alınan askeri finansman yardımı 3,6 milyar dolar civarındadır. İsrail'in ABD'den aldığı askeri yardımın merkezinde, "nitel askeri üstünlük" (Qualitative Military Edge; QME) kavramı yer almaktadır. İsrail'in bölgesindeki diğer ülkelere karşı askeri üstünlüğü korumasını öngören bu kavram doğrultusunda ABD hem İsrail'e hem de yakın ilişkide olduğu diğer bölge ülkeleriyle askeri ilişkilerinde bazı temel prensipleri takip etmektedir. Bunlar şu şekilde özetlenebilir: ABD'nin yeni geliştirdiği bir teknolojiye ya da sisteme bölgede ilk olarak İsrail erişmektedir. İsrail'in ve diğer Arap ülkelerinin aynı tip bir platformu kullanması durumunda, bu platformun daha gelişmiş bir versiyonu İsrail'e sağlanmakta ya da İsrail'in kendi imkanlarıyla modernize etmesine izin verilmektedir.

NATO üyesi olmamasına karşın bugün 61 adet en gelişmiş F35 savaş uçağı, İsrail’e verilmiştir. Bu rakam 2030 yılına kadar 250 adete tamamlanacaktır. ABD, Türkiye’nin üretim ortaklığına rağmen 3 adet teslime hazır F35’i vermedi. F35 savaş uçakları Türkiye’nin tüm bölgeleri, Tunus’a kadar bir yarıçapı vurabilecek ve kalkış üssüne dönebilecek seviyededir. Türkiye elinde ki F16 ile bu imkân kabiliyete sahip değildir. Türkiye İsrail ile arasında savaş çıksa İsrail’i vurur ancak uçak Türkiye’den kalktığı üsse dönemez. Füzelerde de durum aynıdır. İsrail’in Tunus'ta (Tahta Bacak Harekatı; 1985) düzenlediği yüksek profilli hava taarruzlarında uçaklarına ABD tarafından ek yakıt tankları monte edilmişti. Türkiye’de istemişti ancak verilmedi. NATO üyesi olmayan İsrail’e verildi.

İsrail nüfusunun yüzde 50,12'si üniversite eğitimine sahip. Üniversite mezunu olanların ise yüzde 62,8'i kadın. Bu veri İsrail'i dünyada en yüksek eğitim seviyesine sahip beşinci ülke konumuna taşıyor.

İsrail'in makroekonomik koşulları son 32 yılda önemli ölçüde değişerek 1990'da 12.335 dolar olan kişi başına düşen GSYH 2022'de 55.389 dolara yükselmiştir. İsrail'in GSYH'sı 2023 yılında neredeyse Türkiye seviyesine gelmiştir. Kıbrıs adası yüzölçümü büyüklüğünde bir ülke ile mukayese yapıyoruz. Nükleer silahlarından bahsetmiyorum bile. (Önceki yazılarımda açıklamıştım)

Amerikan Yahudileri: Günümüzde ABD'de yaklaşık 6-7 milyon Yahudi yaşamaktadır. Nüfus uzmanlarınca, bu sayının uzun dönemde azalacağı tahmin edilmektedir. Bu tahminlerin temelinde, ABD'ye yeni göç olmaması, Yahudi nüfus içindeki düşük doğum oranı ve Yahudilerin Yahudi olmayanlarla evlenmesi olguları yer almaktadır. ABD'nin genel nüfusu içinde Yahudilerin oranı 1950'lerde yüzde 3 iken, 2020'lerde bu oran yüzde 2'ye gerilemiştir. Bu düşüş de tahminlerle uyumlu görünmektedir. Mevcut durum noktasında Amerikan Kongresinde ağırlıkları ve yaptırım gücü fazladır. Siyonistlerin menfaati olmayan hiçbir karar alınamaz. Halen ABD her yıl sağladığı askeri yardıma ilaveten, İsrail'in en önemli silah tedarikçisi ve savunma sanayi ortağı konumundadır. ABD’deki ağır sanayinin yüzde 65’i Yahudilerindir.

TÜRKİYE ÜRETİM YAPMALIDIR.

Türkiye 2005 yılında 100 milyon dolar yatırım yapabilse, kendi tankını üretebilecek seviyede idi. İktidar kaynağı vermedi. Tankları özel şirkete yaptırılacağı söylendi olmadı bugüne kadar toplam 3 adet numune üretildi. Yakın zamanda da üretileceği görülmüyor. Ukrayna o dönem 900 milyon dolara kendi tank fabrikasını bize satmak istedi. İçinde 1000 sıfır tank ve 5000 mühendisin 5 yıl Türkiye’de çalışması içinde. Olmadı. 3.500 tank palet işçisi yüksek maaş alıyor gerekçesiyle dağıtıldı. O dönem Tank Palet Fabrikasında komutanlıkta idim. Mühendisler onlarca teknik rapor hazırladılar ancak iktidar tarafından uygun görülmedi. Devletin tank yapması istenmedi. Özel firmalar daha iyisini yapacak dediklerinde Türkiye’de en nitelikli üretim tesisi bizim elimizde idi. Zaten her bir parçasını üretebilecek düzeyde idik. Üstelik o dönem savunma bakanı Vecdi Gönül bize söz verdi. Kendi tankımızı yapacağımız konusunda çok umutlandık ancak bir daha ortalıkta görülmedi. Bugün 100 milyar dolar ortaya konulsa o eski seviye yakalanamaz kanaatindeyim.

NEDEN GERÇEKLER TERS YÜZ EDİLİR?

Türkiye’nin elinde ki tank miktarı 3000’den biraz fazladır. Modern tank sayımız yaklaşık 1000 kadardır. İsrail ile mukayese edilirken bizim tank sayısı fazla gösterilir. Oysa şu an elimizde ki tanklardan daha üstün nitelikli tanklardan 750 adeti İsrail ordu depolarında sıfır durumda savaşa hazır beklemektedir. Sadece bu mu? Olası bir savaşta kuvvet çarpanı olan yani Muharebe katsayısı yüksek, Zırhlı muharebe aracı Top (Kundağı motorlu) 400 Adet, M109A5, 30 adet, M109A2, 36 adet M107 ve M110 36 adet sıfır vaziyette depo mevcudu vardır. Neredeyse Türkiye’nin 6 katı kuvvet.

Türkiye’de kontrollü basın gücümüzü sürekli abartıyor. Doğruları ters yüz ediyor. Tıpkı Abdülhamit’in önceki yazılarda belirttiğim; 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında (Halk arasında 93 harbi olarak bilinir) ordumuzun omurgasının Rus savaşıyla kırıldığını ondan sonraki tüm savaşlarda yenik çıktığımız gerçeğini savaş sonrasında görmesi ve ‘beni kandırdılar, Ordu’nun büyük savaşa girecek mecali yokmuş’ sözü unutulmamalıdır. Sarıkamış hezimetinde de durum aynıdır. İşgüzar Subaylar tarafından kandırılmışlardır. Şehitlerimiz defnedilirken içlerinde iç çamaşırları bile çıkmamıştır. Mühimmatları kendini savunamaz seviyede olduğu ortaya çıktığı için savaş süresinde herkesten saklanmıştır.

Bugün eline oklavayı alan televizyonlarda sayısal (nicelik) mukayeseler yapmaktadırlar. Bilmeyerek ülkemize büyük kötülüklerde bulunmaktadırlar. Savaşta hesaplar böyle yapılmadığı her aklı başında subaylar tarafından bilinir. Bugün emperyalistler tarafından Türkiye’nin yardımıyla yıkık, harabeye dönüşen Irak ve Suriye’nin elindeki balistik füzeleri önleyecek hava savunma silahlarımız var mıdır? Halkımız aydınlatılmalıdır. Bugün S-400 için kıyameti koparanlar, eline oklavayı alarak ekran başında siyasileri, halkımızı kandıranlardan farkları olmadığı görülmelidir.

Amacım Türkiye’nin gerçek durumunun bir bölümünü ortaya sermek, daha ileri seviyeye ulaşmamızdır. Eğitimli asker sayımız olması gerekenin yarısıdır. Ülkemizde birlik içinde değiliz. Cumhuriyetle hesabı olanlar, terör örgütleri ve ülke dışında düşmanlarımız normalin üstündedir. Olası bir savaşta karşımıza geçecekleri hesaplanmalıdır. Azerbaycan’dan başka sırtımızı dayayabileceğimiz başka bir ülkede yoktur, onun gücüde sınırlıdır. Harabe edilmiş ülkelerini onarmakla meşguller. Biz Türklerin gidecek bir yeri yok, başkaları gibi. Hayallerle, gerçek olmayan, yalanlarla kendimizi kandırmaktan vazgeçip adımlarımızı planlı, ölçülü atmalıyız. Yazılarımda sürekli konuları açarak yaklaşan büyük savaşta en kötü senaryoya göre hazırlıklarımızı yapmalıyız diyorum çünkü kaybedecek her dakikanın Türk Milletine maliyeti ağır olacağını görüyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.