Yazan Muammer KARABULUT
Dünyanın en tehlikeli soykırımcı, çocuk katili, misyoner, Mesihçi ve aynı zamanda Siyonist örgütü olan CHABAD 2008 yılında üs kurduğu KKTC’de üyelerine emlak satışı yapıyor. Müteahhitleri ise örgütün para kaynağı olan oligarkların Ukrayna ve Rusya’dan getirdiği paralarla inşaat yapıyor, toprak satın alıyor ve hatta liman sahibi bile oluyor. Buna karşılık BAŞBAKAN rolü üstlenen Ünal ÜSTEL, “Yabancılara mal satışında telaş edecek yüksek rakamlar yoktur. Bugün ülke ekonomisinin çarkları dönüyorsa müteahhitlerin yaptığı işler ve bu çalışmaların turizme yaptıkları etkiler sayesindedir” diyor.
CHABAD’ın 27 Haziran 2007 Çarşamba gün yazılan bir raporunda, “Larnaka, Ayia Napa, Girne, Limasol, Lefkoşa ve Baf'ı kapsayan altı haftalık bir görev için yakında Kıbrıs'ın Larnaka şehrine varmayı dört gözle” beklediği yazılıdır.(bkz)
Dört gözle beklenen görevleri ise CHABAD’ın web sitelerinde 14 Temmuz 2007 tarihinde yer alan bir haberin orijinal başlığında, “Bringing Judaism to Cyprus” yazılıdır.Türkçesi ile “Yahudiliği Kıbrıs'a Getirmek” olarak açıklanmıştır.(bkz)
Görev açıklandıktan sonra, Chabad-Lubavitch Hahamı Chaim Hillel ve eşi Devora Leah Azimov, Kuzey Kıbrıs'ın Yahudiliğe adanmış ilk merkezini açmak üzere Mart 2008'de KKTC’ye taşınıyor. Girne’de denize yakın geniş bir villada yer alan merkez, ibadet ve toplantı odalarının yanı sıra Azimovlar için yaşam alanları oluşuyor. Bu arada KKTC’ye iki çocukla gelen Azimovların bugün beş çocuk sayısına ulaşmıştır.
BAŞBAKANIN partisi Ulusal Birlik Partisi’nin 7 Mayıs 2013 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye’de 23 Eylül 1977 tarihinde vatandaşlıktan çıkartılan 1950 Bergama doğumlu İsrail vatandaşı Simon Mistriel Aykut’un da aralarında bulunduğu 16 kişiyi KKTC vatandaşlığına almış.(bkz) https://www.5gvirusnews.com/milli-guc/masak-simonu-arastirsin-h910.html
CHABAD örgütü ile iktisaplı olduğu paçalarına kadar sızan Simon da resmi verilere göre aşağıdaki projelere imza atmış. Henüz üzerinde ve/veya kendisi gibi vatandaş yapılan oğlunun da içinde bulunan yakınlarına ne kadar toprak aldığı bilinmiyor.
2006 : 1 adet
2014 : 4 adet
2015 : 2 adet
2016 : 7 adet
2017 : 16 adet
2018 : 4 adet
2019 : 19 adet
2020 : 4 adet
2021 : 24 adet
2022 : 17 adet
KKTC’DEKİ BOZACININ ŞAHİDİ OLAN ŞİRACILAR
Gelelim BAŞBAKAIN şiracılarına… Onların başında uzak ara Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer GÜRCAFER var. O da büyük bir ukalalıkla, “KKTC’de yabancılar tarafından satın alınan mülklerin rakamlarının bilindiğini, zannedildiği gibi bunun bilinmeyen bir konu olmadığını ve ortada endişe edecek bir durum bulunmadığını” söyledi.
GÜRCAFER’in, müteahhitlerin ve emlakcılık yapan CHABAD hahamının, her bir yabancıya 4x4 taşınmaz mal satışı konusunda önünün açılması için nasıl baskı yaptığını da yakinen biliyorum.
İşte bu GÜRCAFER KKTC’deki satışları hayatın olağan akışında göstermek için, “Hem Rum basını hem de Türkiye basını KKTC’yi, KKTC’deki ekonomiyi ve emlak piyasasını hedef alan açıklamalar yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” çanak sorusuna şöyle yanıt veriyor, Rum basının bu yaklaşımının anlaşılabilir olduğunu ancak ülke insanının bu şekilde propaganda yapmasını anlayamadığını, Türkiye’nin bu konuda bilgi sahibi olmayabileceğine işaret ederken, programı sunan kişi de Türkiye’de başka konuşan olmadığı için, “TC Dışişleri Bakanı Hakan FİDAN’ın yaptığı açıklamaları anımsattı” diyor.(bkz) Yani Hakan FİDAN’ın bu açıklamaları bilmediği mevzuat eksikliğinden kaynaklanıyormuş.
CAMİ VE MEYHANE MÜDAVİMİ ÖMER CİHAN
Diğer biri isim de Fuat OKTAY danışmanı, aynı zamanda Cami ve meyhane müdavimi olarak da tanınan Ömer CİHAN. O da KKTC’ye Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma ve Ekonomik İş Birliği Ofisi (KEİ) Koordinatörü olarak atanmasının yanı sıra maaşı yetmediği için, KKTC Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu üyesi olarak atandı. Tabii ki bu atama ile dikkatleri üzerine çekti.(bkz) Ama asıl dikkat çeken tavrı ise KKTC Meclisinde yabancıya 4 daire satılması ile ilgili yasa tasarısı için ayağına çağırdığı bir milletvekilline baskı yapmasıdır. Hacettepe Üniversitesi’nde ekonomi okuyan CİHAN’nın milletvekiline tavsiyesi, KKTC’nin gelirini artırmak için yabancıya taşınmaz satılması gerekirmiş. İşte bu tavsiye ne yazık ki yukarısının yani ERDOĞAN’ın emri olarak kabul edildiği için, BAŞBAKAN ve Cafer GÜRCAFER gibilerinin pervazsızlığına neden oluyor.
ÖMER CİHAN SORGULANMALI
Türkiye ilk önce dolayısı ile CHABAD’çıların taşınmaz mal alımı konusunda önünün daha çok açılmasını isteyen Ömer CİHAN’ı sorgulanmalı… Çünkü KKTC’de yukarının adamı olarak biliniyor!. Yine 2022 yılında Türkiye ile KKTC arasında imzalan İktisadi ve Mali İş Birliği protokolünde, “Mülkiyet edinilmesindeki kısıtlamalar azaltılacak…” yer alırken, özellikle protokolün EYLEM kısmında, “Türkiye Vatandaşlarının KKTC’de gayrimenkul edinimindeki sınırlamalar yatırımı kolaylaştıracak şekilde iyileştirilecek.”(bkz) tavsiyesi vardır.
Yoksa burada, TC Vatandaşları ile diğer ülkeler ve örgütlü taşınmaz mal organizasyonu yapan CHABAD’a aynı muamele mi yapıldı?
Neden yabancıların taşınmaz mal alımı konusuna ilgilendi ve/veya bu baskının yapılması için kim baskı yaptı?
Başka bir açıdan, bugüne kadar yapılan hangi protokollerde, KKTC’ye topraklarınızı satın, ne idüğü belirsiz insanlar gelsin inşaat yapsın ve ekonomi düzelsin diye bir madde var?
İşte bu soruların yanıtını Ömer CİHAN verecektir.
BUNLARIN UKALALIKLARI BELA OLDU
Tüm bunların yanıtı ise Cumhuriyetçi Türk Partisi İskele CTP Milletvekili Fide KÜRŞAT’dan geldi, “Bunların ukalalıkla küçümsediği şeyler başımıza bela oldu.” dedi.
KÜRŞAT Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, “üçlü hükümet virüsü nedeniyle suç pandemisi” yaşandığını söyledi. BAŞBAKAN aksine telaşlanmamız gereken bir durum olduğun işaret eden Fide KÜRŞAT, yabancılara kontrolsüz mülkiyet krizinin içe içe geçmiş birkaç alt başlıkla kontrolden çıktığını ve hepimizin başına bela olmak üzere olduğunu vurguladı.
KKTC Ana muhalefet partisi milletvekili Fide KÜRŞAT konuşmasına şöyle devam etti; “Bunları kim tespit edecek! Türkiyeli yetkililer -bunları utandırarak verdikleri- bilgide mesela diyorlar ki 2000 yılından bu yana İsrail vatandaşları tarafından yapılmış, toplam 200 küsur emlak alım başvurusu var. Yani İsrail vatandaşı olan başvuru sayısı bu… Açıktan ve doğrudan olanlar. Sözleşme ve şirketler üzerinden yapılanlar değil. Burada kimlerin aracılığıyla ne şekilde alım yapıyorlar? Perde gerisinde neler var? Yine Türkiye Dışişleri Bakanı, konuyla ilgili soru karşısında ‘Kıbrıs yetkilileri nezdinde bu endişelerimizi gündeme getiriyoruz’ diyor. Demek ki bu konularda sadece biz endişelenmiyormuşuz…”(bkz) sözleri, KKTC’deki BAŞBAKANIN nerede yaşadığını da sorgulamış oluyordu.
KKTC’DE SİMON TEHDİTLE TAŞINMAZ ALMAK İSTEDİ!
KKTC artık herkes için bir uyarı niteliğinde olan başka bir yaşanmışlık da iktidar partisinin İskele Milletvekili Yasemin ÖZTÜRK’ün BRT’de canlı yayınlanan programda yaptığı konuşumaydı.
UBP İSKELE Milletvekili ÖZTÜRK’ün KKTC’nin Filistin olduğunu anımsatan güçlü emaresinde, KKTC’de vatandaş yapılan Simon Mistriel Aykut İskele bölgesinde arazi satın almak istiyor sahibi ise satmıyor. Araziyi satmayan ise kiracısı olan market sahibi olunca tehdit ediyor. Ve kazancı yüksek olan marketi boşaltmasını istiyor. Konu mahkemede! Fakat Simon’un kiracısı olan market sahibinin, söyledikleri ve tanık olduğu çok daha fazla şeyler var.
FORBES DE KKTC’Yİ PAZARLIYOR!
BAŞBAKAN KKTC’de 27 Kasım 2023 tarihinde yabancıların mal alımına ilişkin açıklama yaparken, aynı gün emlak kiralama ve satma konusunda uzman FORBES yazarı Kathleen PEDDICORD(bkz), “…Emekliliğin keyfini çıkarabileceğiniz 3 yer” arasına KKTC’nin de bulunduğunu yazdı.
Şimdi yanıtını bulmamız gereken, FORBES gibi küresel bir yayın organın emlak satışlarında dünyaca tanınan yazarı Kathleen PEDDICORD’a bu yazıyı kim ne için yazdırmış olabilir ve zamanlama tesadüf mü sorusudur.
Ayrıca PEDDICORD yazısına emeklilere yeni yaşam adresi gösterse de hedefinde KKTC demekten çekindiği Kıbrıs ve Akdeniz adasının güneyi değil kuzeyi vardır. Ve kuzeyin siyasi durumu ile ilgili hiçbir açıklama yapmaksızın avro bölgesinin dışında kaldığı için, yerel para birimi Türk Lirasının dolar karşından değersiz oluşuna dikkat çekişmiştir.
PEDDICORD’un FORBES’de yayınlanan makalesinde, dışarıdan gelenlere cazip kılmak için, BAŞBAKANIN endişelenmeyin ifadesine karşı da, “Adanın bu tarafındaki ana liman ve tatil yeri olan Girne'de büyük bir göçmen nüfusu” görüyor.
KKTC’de şaşırtıcı bir şekilde, “mükemmel bir sağlık hizmeti bulacaksınız. Güvenli ve misafirperver bir yerdir.” diyerek yazıyor. Asıl ilginç olan ise KKTC’de bugün için telaffus edilmeyen fiyatları vermesidir.
Emlak konusunda uzman bir yazar olan PEDDICORD, modern sahil mülklerinin 70.000 dolar gibi düşük bir fiyata satıldığını, iyi döşenmiş iki yatak odalı dairelerin aylık 400 dolardan kiralandığını, bir çiftin aylık 1.800 dolarlık bir bütçe ile rahatça yaşayabileceğini yazmıştır. Ama yazdığı doğru değildir. Öncelikli olarak KKTC’de emlak fiyatları dolar değil pound ile belirleniyor. KKTC sahillerinde ise dolar karşılığı 55.000 pound’a saltık ev yok. PEDDICORD KKTC’yi İngiliz sömürgesi olarak gördüğünden dolayı ortak dilin İngilizce olduğunu söylemesi de(bkz) yazının ısmarlama olduğunu gösteriyordu.
Özetle PEDDICORD Akdeniz adasının kuzeyinde saltık bir yurt var, yaşamak çok kolay hemen gidin diyor. Tabii ki aynı durum Kıbrıs Türk’ü için her gün biraz daha zorlanmaktadır. Zaten az bilinen amaç fiyatları yukarı çekerek, yerel insanların ev alamaz ve kira ödeyemez duruma getirmektir.
Diğer tarafta ise BAŞBAKANIN aksine Emekli Amiral Cihat Yaycı, Ada’daki tablo için uyarılarda bulunarak, Kıbrıs’taki toprak satışları büyük tehdit ve millî güvenlik unsuruna dönüştü. Türk Barış Gücü, bu olaya doğrudan müdahil olabilir. Uluslararası hukuk bize bu hakkı veriyor. Şayet bu topraklar geri dönmezse KKTC’yi yıkma planı mesafe alır. Türkiye ve KKTC iş birliği yaparak Yahudilerin ele geçirdiği toprakları güvenlik sebebiyle tekrar kamulaştırmalı. Çünkü İsrail’in bütün adımları Gazze’de, Golan’da ya da Kıbrıs’ta aynı... ifadelerini kullandı.(bkz)
Her şeyden önce KKTC’de taşınmaz malların çoğu, çocuk katili, çocukları yıllarca hapishanelerde tutan, çocuk kanı satan, soykırımla yetinmeyip, organ ve insan ticareti yapan, uyuşturucu trafiğinin içinde olan ve offshore hesapları kullanmayı da bilen mafyatik CHABAD örgütü tarafından, “örgütlü olarak” satın alınıyor.
Sayın BAŞBAKAN evet çok endişeliyiz. Çünkü her şeyin bilindiği söylenen adada, dünyanın en tehlikeli terör örgütü kendi kayıtlarına göre 2008 yılından itibaren faaliyet gösteriyor, 2010 yılında bir de örgüt evinin balkonuna CHABAD’ın Kuzey Kıbrıs Yahudi Merkezi tabelası asıyor. Ama kimsenin haberi olmuyor!
Unutmayın, 4-5 kişinin cebi ve makamı için KKTC feda edilemez. Edilmeyeceğini de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde ilk kez bir Dışişleri Bakanı, “Yahudilerin izlendiğini” söyleyerek göstermiştir.
Ne Olacak bu KKTC ya gece uykularima giriyor