Yazan Mustafa DÖNMEZ
Türklerin ataları binlerce yıl ötesinden, Türklerin hafızalarını tazelemek için dağlara taşlara soyunu, töresini yazmış ve Türklere çeşitli hatırlatmalarda bulunmuş. Türkler köklü tarihine rağmen binlerce yıldır eşi görülmemiş sanrılarla kendi devletine saldırdı ve onları yıktı. İnsanlık tarihinde yüzlerce kendi kurduğu devletleri yıkan Türklerin yeryüzünde başka bir örneği millet yoktur. Savaşlarda yenilmeyen Türkler nasıl oluyor da iç savaşlarda devlet ve millet bütünlüklerini kaybediyorlar? En son istihbarat yapılanmasında ki FETÖ ile yaşadıklarımız ortada…
Şimdilerde Türklerin atası Mustafa Kemal’e saldırıları artırttılar. Ölen Fesli Kadir gibi akıl almaz iddialarda bulunuyorlar.
Gazete arşivlerini tararken Atatürk dönemi ile ilgili yurt dışında çıkan yazılara baktığımızda karşımıza ilginç bilgiler çıkıyor. Ernest Main isimli bir İngilizin o dönemleri anlatan geniş bir araştırması var. Türkiye’ye geliyor ve yerinde inceleme yapıyor. Gördüklerini düşünceye dökerek kitaplaştırıyor. Aynı zamanda The Daily Mail gazetesinin baş yazarı. 26 Ekim 1933 tarihli makalesinde şöyle diyor:
‘Türkiye’nin son yıllarında ki her alanda kaydettiği eşsiz başarısının, şaşırtıcı gelişmesinin ve ilerlemesinin sırrı nedir? Bunu araştırmak için Türkiye’ye geldim. Her yanını gezdim. O sır Mustafa Kemal’dir. Biz onu Çanakkale savaşlarında tanıyorduk. Türkiye 1918 senesinde dize getirildi. Tamamen teslim oldu. Mustafa Kemal bu anlaşmayı kabul etmedi. Anadolu’nun içine çekildi ve halkı örgütledi. Türk Milleti yeni liderinin önderliğinde direndi ve içine düştüğü karanlıktan bir yıldız gibi parlayarak çıktı. Bir gün fesi kaldırdı. Başka bir gün 12-13 yaşlarında çarşafa girmeye zorlanan kadın ve kızları bu zorlamalardan kurtardı. Üstelik hiçbir yasa çıkarmadan. Sadece isteyenler çağdaş kıyafetler giyebilir dedi. Bugün Anadolu içlerinde hala eski kılıkta kadın ve kızlar varsa da özellikle genç bayanlar ve kızlar Londra’da ki insanlardan farklı değil. Bugün ise yüzmeye, jimnastik yapmaya kış sporlarına gidiyorlar. Din için de aynı şeyler söyleyebilirim. Bir hamlede laiklik ilan edildi. Şimdi kimse dini yerlere gitmeye zorlanmıyor. Halife sürüldü. Eğitimde de aynı şekilde gelişmeler sağlandı. Latin harflerine geçen halk öğrenmesi zor Arapça yazılardan kurtuldu. Başkenti Ankara’ya taşıyarak ilk defa bir Anadolu şehri hızla kalkınıyor…’Uzun uzun anlatıyor.
22 Ekim 1933 tarihli The Observer, The Times’ın 1938 yılı Pazar ekinde 8 sayfa Türkiye’deki gelişmeler ve ilerlemelerden bahsediyor. Londra’da çıkan başka bir makalede şöyle diyorlar. ‘Avrupa’nın hasta adamı on yılda ilerici modern bir ülkeye dönüştü. Bugün değil Türkiye’nin iç işlerine karışmak, hiçbir devletin aklının ucundan geçmez’
Atatürk kendi el yazısı ile yazdığı Medeni Bilgiler kitabında şöyle diyor. ‘ Din birliğinin de Millet teşkilinde etkili olduğunu söyleyenlerde vardır. Fakat bizim gözümüz önündeki Türk Milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz. Türkler İslamiyet’i kabul etmeden öncede büyük bir Millet idi. Ne Arapların ne aynı dinde bulunan acemlerin (İran) ne de Mısırlıların ve vesairenin Türklerle birleşip bir Millet teşkil etmelerine hiçbir etki etmedi. Tersine Büyük Türk Milletinin milli bağlarını gevşetti, milli heyecanını uyuşturdu’
Osmanlı devletinin çöküş yıllarında milli olan her şeye karşı takındıkları tavırları savunanlar ne ilginçtir ki kendilerinin yerli ve milli olduklarını savunuyorlardı. M.Kemal Atatürk; Din perdesi altında Arap Milliyetçiliği yapanları etkisiz bıraktı. Kurduğu Cumhuriyeti buna göre inşa etti. Büyük Türk Milletini tüm inanç gruplarıyla birleştirdi. Ona göre Büyük Türk Milleti her düşüncenin üstünde idi. Tıpkı Türk soylu atalarının yaptıkları gibi.
KİM BU HAİNLER?
Bugün Türklerin atasına saldıranlar Ata’nın Türk Milletine emanet ettiği, Türk oğlu Türk dediği Papa Eftim’in çocuklarına ve torunlarına, temsil ettikleri kuruma saldırıyorlar. Papa Eftim soyu Doğu Roma İmparatorluğu döneminden itibaren varlığını muhafaza eden ve Karamanlı olarak tabir edilen Anadolu Hıristiyan Türklerinden Karahisarlı oğlu ailesindendir. Anadolu Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin kurucusunun Kurtuluş savaşımızda büyük yararlılıklar gösterdiği belgeli iken bugün onun torunlarına ve temsil ettikleri kurumuna saldırabiliyorlar. Kendini bilmezlerin bu saldırıları, C.Savcıları’nın radarına girmiyorsa, herhangi bir işlem yapılmıyorsa, düşünülmesi gereken çok şey vardır.
Anadolu’nun işgali ve Fener Rum patrikhanenin işbirlikçi tutumu karşısında Türklük bilinciyle hareket eden Ortodoks Türkler, Papa Eftim’i takip etmiş onun liderliğinde bütünleşerek Müslüman kardeşlerinin yanında Milli Mücadele’nin aktif bir unsuru olmuşlardı. Bugün kaderine terk edilmiş görünen, Hristiyan Türklerin sözcülüğü yapan kurumun başında ki Sevgi Erenerol’u, Ergenekon FETÖ kumpasıyla 6 yıldan fazla cezaevinde tutmaları yetmezmiş görünüyor.
Kumpas savcısı zekeriya öz, Ergenekon davasında sanık yapılan Sevgi Erenerol’a sordu:
-Siz ne biçim Hristiyansınız? Hz. isa’dan çok Atatürk’ten bahsediyorsunuz.
S.Erenerol: Çünkü ben Papa Eftim’in torunuyum. Yani Mustafa Kemal’le birlikte bu vatanı onlara teslim etmeyen kişinin torunuyum.
Türk olmak, Vatanına ve Milletine hizmet etmek neden Türkiye’de sorun oluyor? Türkler hangi dinden ve inanç grubunda olurlarsa olsunlar Türklük şuuru yaşıyorlar ise neden ötekileştirilir?
Osmanlının son dönemini Mehmet Akif Ersoy şöyle anlatıyor; ‘Ey millet, gözünüzü açınız, ibret alınız. Artık kime hizmet ettiğimizi, kimin hesabına birbirimizin gırtlağına sarıldığımızı anlamak zamanı gelmiştir. Allah rızası için aklımızı başımıza toplayalım. Çünkü böyle düşman hesabına çalışarak elimizde kalan şu bir avuç toprağı da verecek olursak, çekilip gitmek için arka tarafta bir karış toprağımız yoktur. Sevr bizim için Avrupa’nın hazırladığı ölüm fermanıdır.’ Mehmet Akif Cumhuriyet kurulduktan sonra Mısır Üniversitesindeki görevine döner. Yazdığı bir mektup şimdi milli kütüphanededir. Şöyledir. ‘.. Mısır’da on bir sene kaldım. Fakat on bir saat kalsaydım çıldırırdım. Sana halisane bir fikrimi söyleyeyim mi? İnsanlıkta Türkiye’de, milliyetçilikte Müslümanlıkta, hürriyetçilikte Türkiye’de. Eğer varsa ömrüm kalanını Allah benim ömründen alsın M.Kemal’e versin’ diyor.
37 yıllık devlet hizmetimde şunu gördüm. Türkiye’nin en büyük sorunu Türk sorunudur. Türkler Türkiye’de ötelenir. Yabancılaştırılır. Devlet yönetiminde üst düzeylere gelmesi bir el tarafından engellenir. Dikkat edin saldırıların ve politikaların merkezinde bu sorun vardır. En son FETÖ eliyle Türklük şuuru taşıyanlara Ergenekon ve türevi davalarla operasyon yapıldı, süreç devam ediyor.