Yazan Sabahattin İSMAİL
Birinci yazımda, ABD/NATO'nun geçmiş 70 yılda Kıbrıs'a yönelik politikasının, adanın doğrudan NATO denetimine glrmesini sağlamak veya, NATO üyesi Yunanistan'a bağlanmasını (ENOSİS) gerçekleştirmek olduğunu belirtmiştim.
Buna gerekçe olarak 1950'li yıllarda, "adanın komünist bloka kaymasını önlemeyi" ; 1960'lı-70'li yıllarda ise "Doğu Akdeniz'de ikinci bir Küba olmasını önlemeyi " göstermekteydiler.
İlk yazımda, başta ENOSİS öngören 1. Ve 2. ACHESON PLANLARI olmak üzere, buna somut birçok kanıt vermiştim
O yazımda vermediğim bir başka kanıtı da şimdi vermek istiyorum:
ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles, 5 Ağustos 1957'de Londra’da yapılan Kıbrıs görüşmelerinde adanın NATO denetimine bırakılmasını şu sözlerle takip etmiştir;
“Kıbrıs ihtilâfı Birleşmiş Milletler’de müzakere edilmezden evvel halledilmelidir. Ada, Kuzey Atlantik Paktı (NATO) vesayetine verilerek bağımsızlığa kavuşmalı ve Akdeniz ile Ortadoğu’nun savunması ile ilgili Ada’da NATO üsleri meydana getirilmelidir.”
Nitekim 3 yıl sonra adaya NATO üyesi 3 garantör ülkenin vesayetinde bağımsızlık verilmiştir.
Ne ki, Rum-Yunan ikilisinin devam eden ENOSİS histerisi sonucu Cumhuriyet yıkılınca, bu kez 1. ve 2. Acheson Planları ile, Türkiye'ye üs karşılığı adanın Yunanistan'a bağlanması ( ENOSİS)önerisi yapılmıştır
NE DEĞİŞTİ?
Peki şimdi SSCB ve komünist blok çöktüğüne, soğuk savaş sona erdiğine, adada NATO üyesi İngiltere'nin üsleri ve askerleri yanında NATO üyeleri Türkiye ve Yunanistan askerleri ve üsleri de bulunduğuna, ilaveten güneyde, NATO üyeleri Fransa ve ABD'ye de deniz ve hava üslerini kullanma hakkı verildiğine göre, durup dururken KIBRIS'IN NATO ÜYELİĞİ niye gündeme getirilmiştir?
Üstelik daha birkaç ay önce ABD ile Rum yönetimi arasında STRATEJİK İŞBİRLİĞİ ANTLAŞMASI imzalanmıştır.
ABD, Rum ordusuna gelişmiş silahlar aktarmaya ve onlara NATO standardında eğitim vermeye başlamıştır
Terazi Deniz Üssü ile Andreas Papandreau hava üssü ABD kullanımına verilmiştir.
Binlerce ABD askeri Güneyde üslenmiştir.
Bir başka deyişle şu an, KIBRIS NATO ÜYESİ DEĞİLDİR AMA NATO, ASKERİYLE, SİLAHIYLA, ÜSLERİYLE ZATEN KIBRIS'TADIR.
Üstelik Rum yönetimi ABD/NATO dayatması sonucu, deniz ve hava limanlarını Rusya'ya kapatmış, Rus oligarklarının paralarına el koymuş, binlerce Rus şirketini kapatmış ve güneydeki Rus etkisini minimize etmiştir
Durum böyleyken,yani, fol yok yumurta yokken NATO ÜYELİĞİ niye gündeme getirilmiştir?
4 NEDENİ VAR
Kanımca bunun 4 nedeni var.
1- Birinci nedeni, Doğu Akdeniz'in bütünüyle ABD/NATO hakimiyetine sokulmak, İsrail'in ve Suriye'de kurulmak istenen PKK/YPG terör devletini Kıbrıs üzerinden savunmak ve adanın bu iki terör devletinin lojistik üssü haline getirilmek istenmesidir
İlaveten adanın, ABD/NATO'nun Orta-Doğu hakimiyetinde, batmayan bir uçak gemisi olarak kullanılmak istenmesidir.
Devamla, stratejik Süveyş kanalı ile bir doğalgaz/petrol dağıtım merkezi haline gelen İskenderun körfezinin ada üzerinden kontrol altına alınmak istenmesidir
Ada üzerinden bölge ülkelerinin kontrol altında tutulmak istenmesidir
2- İkinci neden, Doğu Akdeniz'de var olan zengin doğal gaz ve petrol kaynaklarına çökmek istenmesidir. İsrail'den ve Doğu Akdeniz'den Avrupa'ya gidecek doğal gaz/petrol boru hatlarının korunmasını, yani bölgedeki ENERJİ GÜVENLİĞİNİ NATO'ya devretmek istemektedirler
3- Üçüncü neden, hiçbir zaman güvenmedikleri ve ABD üsleri ile 3 taraftan kuşattıkları Türkiye'yi, güneyden de kuşatarak, çemberi tamamlamak istemektedirler
4- Dördüncü neden ise tüm adayı bir " NATO ÇÖZÜMÜ" ile, Rum egemenliği altına sokmak ve, Türk askerini adadan çıkarmak istemeleridir
Böyle bir çözümde, "NATO üyesi bir Kıbrıs'ta GARANTİ ANLAŞMASINA GEREK YOK. ZATEN TÜRKİYE DE NATO ÜYESİDİR" diyerek, Garanti ve İttifak Antlaşmalarını yok etmeyi ve Türk askerini adadan çıkarmayı hedeflemektedirler.
Esasen, ABD/NATO'nun bu hedeflerinin arkasına saklanan Rum yönetiminin de durup dururken NATO üyeliğini gündeme getirmesinin esas nedeni budur.
NASIL BİR NATO ÇÖZÜMÜ?
Kıbrıs'ın NATO'ya üye olabilmesi için birinci şart, ADAYI BİRLEŞTİRMEK VE TEK KIBRIS haline getirmektir.
Rum yönetimini tüm Kıbrıs'ın tek meşru hükümeti olarak tanımaktadırlar. Dolayısı ile bize, Rum yönetiminin AB ve BM üyeliği de gerekçe gösterilerek, Annan Planı benzeri bir Planla Rum ağırlıklı BİRLEŞİK KIBRIS çatısı altına girmemiz dayatılacaktır.
Bu çerçevede, AB, BM, NATO'da tek temsiliyet, içte geniş yetkilere sahip iki devletçik, merkezi yanı zayıf, kanatları güçlü bir birleşik bir yapı veya KONFEDERASYON da önerebilirler.
Böyle bir NATO ÇÖZÜMÜ'nde, Rum yönetimi, Yunanistan ve AB'ın karşı çıktığı Türkiye'nin garantörlüğü ve Türk askerinin adadaki varlığı
"Sorunu!" da çözülecektir.
Bize "NASIL OLMASA TÜRKİYE DE NATO ÜYESİDİR. GARANTÖRLÜĞE GEREK YOKTUR. ANLAŞMANIN VE HAKLARINIZIN GARANTÖRÜ NATO OLACAKTIR" denecektir.
Geçmişte, Rum/Yunan ikilisi Türkiye'nin garantörlüğü yerine BM Güvenlik Konseyi garantörlüğü önermekteydi. Şimdi bunun yerine NATO GARANTÖRLÜĞÜ istenecektir.
TANINMAYA KARŞI NATO ÜYELİĞİ!!!
Değişik çevrelerden NATO üyeliğinin, KKTC 'nin tanınması ve iki devletin birlikte NATO VE AB'A üye olması şartıyla kabul edilebileceği gibi öneriler gelmektedir.
Bu görüşe katılmıyorum.
NATO, ABD'nin yönlendirdiği emperyalist bir savaş ve terör örgütüdür.
Son örneği Gazze'de soykırım uygulayan siyonist terör devleti İsrail'e destek vermeleridir. ABD/NATO, Siyonist, terörist, yayılmacı İsrail'in hamisidir.
Libya'yı, Irak'ı, Suriye'yi parçalamaları ve oralarda terör örgütlerine destek vermeleridir...
NATO üyesi olmasına karşın, Türkiye'yi de bölüp parçalamak için, 40 yıldır bölücü terör örgütü PKK'ya siyasi, askeri, maddi destek vermektedirler.
NATO/ABD, Kıbrıs Türk Halkına ve Anavatana karşı her türlü düşmanlığı ve ayrımcılığı yapmış, Yunanistan ve Rum yönetimini desteklemiş, ENOSİS'i savunmuştur.
ABD/NATO, dost değil düşmandır.
KKTC'yi, Rum yönetimiyle birlikte üye yapsalar bile, bu durum değişmeyecektir, NATO içinde kimse KKTC gibi. Askeri imkanları çok çok sınırlı, 400 bin nüfuslu bir devleti ne ciddiye alır, ne de adam yerine koyar.
O nedenle TANINMA OLURSA NATO ÜYELİĞİ OLABİLİR savına katılmak olası değildir.
Bir barış ve huzur adası olması gereken Kıbrıs'ta ABD güdümlü saldırgan ve terör destekçisi NATO'ya gerek yoktur.
KIBRIS'I TÜRK ETKİ SAHASINDAN ÇIKARIR
Kıbrıs'ın NATO'ya üyeliği, Kıbrıs'ın ve Doğu Akdeniz'in Türk etki sahasından çıkması ve Türkiye'nin güneyinden de kuşatılması demektir.
İleride ne olacağı bilinmez.
Türkiye, NATO'dan çıkma gereği duyabilir. Böyle bir durumda NATO, hasım bir güç olarak, adada kalmaya devam eder. Bu ise Türkiye aleyhine büyük bir güvenlik sorunu yaratır.
Türk askeri adada bulunduğuna, KKTC 41 yaşını doldurduğuna ,Türkiye deniz ve hava limanlarımız ile hava sahamızı serbestçe kullandığına, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarımıza sahip çıktığımıza göre, başka arayışlar içinde olmaya ne gerek vardır?
Bu imkanları korumayacak, dışlayacak veya başka güçlerle paylaşmayı içerecek hiçbir NATO ÇÖZÜMÜ, Türkiye, KKTC ve Türk milli çıkarları lehine değildir.
TÜRKİYE VE KKTC ONAY VERMEDEN OLASI DEĞİL
Türkiye VETO hakkına sahip bir NATO üyesidir. Dolayısı ile Türkiye onay vermeden Rum yönetimi tüm Kıbrıs adına NATO üyesi olamaz.
Sadece bu değil.
Garanti Antlaşmasına göre de Türkiye'nin onayı olmadan Kıbrıs NATO'ya üye olamaz
Ayrıca 1960 Antlaşmalarına göre de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit kurucu ortağı olan Kıbrıs Türk Halkı onay vermeden "KIBRIS CUMHURİYETİ "adıyla NATO'ya üye olmak mümkün değildir
Esasen Rum yönetimi 1960 Antlaşmalarının öngördüğü meşru KIBRIS CUMHURİYETİ olmadığı ve tüm ada üzerinde egemenliği bulunmadığı için tüm Kıbrıs adına üyelik müracaatı yapamaz
Çok istiyorsa, KIBRIS CUMHURİYETİ olmadığını kabul edebilir, AB ve BM üyeliklerini, KIBRIS RUM DEVLETİ ÜYELİĞİ şeklinde yenileyebilir ve ancak ondan sonra RUM DEVLETİ olarak sadece RUM DEVLETİ üyeliği için başvuruda bulunabilir.
Bu durumda da adadaki mevcut statükoyu nihai çözüm olarak kabul eder....
Tabii bunu asla kabul etmezler, çünkü esas hedefleri, bir NATO ÇÖZÜMÜ ile, Garanti ve İttifak Antlaşmalarını yok ederek Türk askerini adadan çıkarmaktır.
O nedenle;
- Gayrı meşru Rum yönetiminin tüm Kıbrıs adına NATO üyeliği kabul edilemez...
- KKTC 'nin tanınması karşılığı NATO üyeliği söz konusu olamaz...
- Türkiye ve KKTC'nin Antlaşmalardan kaynaklanan MEŞRU ONAYLARI olmadan ABD/FRANSA/NATO'nun veya bir başka ülkenin Güneyde askeri üs kurmaları, asker konuşlandırmaları, deniz-hava limanlarını kullanmaları kabul edilemez.
- Herhangi bir NATO ÇÖZÜMÜ'nün kabulü söz konusu olamaz...
Edebilir