Öne Çıkanlar PFİZER İsmail Haniye İbrahim Reisi Metin Gürak Simon Mistriel Aykut

Kanserli Hastalarda Beslenme

Pek çok hastalığın tedavisinde beslenme ve diyetin rolü artık bilimsel kanıtlarla ortaya konmuş durumdadır. Ancak ne yazık ki pek çok hekim hastaya beslenme konusunda yeterli bilgi vermeye zaman ayırmamakta, bu konuyu es geçmekte, ya da konuyu bir diyetisyene sevk ederek üzerindeki sorumluluğu atmaya çalışmaktadır.

En basit grip ya da soğuk algınlığından tutunda kanserli hastalara kadar tüm hastaların tedavisinin yanında beslenmenin ve destek gıdaların rolü bir kenara atılamayacak kadar önem arz etmektedir. Ne yazık ki, kanser tedavisi ile uğraşan uzmanların çoğu kanser ve beslenme konusunda inatçı bir tutumu ısrarla sürdürmekte, kanser tedavisi gören hastaların beslenmeyle ilgili sorularını “ne yerseniz yiyin fark etmez” cümlesi ile yanıtlamaktadırlar.

Bu şekilde olaylara yaklaşmak çok yanlış bir yaklaşım tarzıdır. Bir “umutsuzluk kültürü” olarak gördüğüm bu “ne yersen ye” umursamazlığından uzak durmalıyız.

Beslenmenin kanserden korunmada olduğu kadar tedaviye destek olup yaşam süresini uzatmak ve hayat kalitesini yükseltmek bakımından etkili olabileceğini gösteren sayısız delil var.

Kanserli birine yardım sadece kemoterapi, radyoterapi veya cerrahi yaklaşımlarla sınırlandırılamaz. O insanın yaşam tarzı incelenmeli, bedensel ve ruhsal beslenmesine de yardımcı olunmalıdır. Tabii ki bundan dolayı hasta ve yakınları ziyarete gelenlerin yeme önerilerini ya da sağdan soldan duydukları pek çok destek ürünü ya da gıdayı yedirmeye çalışarak bir nebze olsun görevlerinin yapmanın gayreti içine girmektedirler.

Bu konuda kesinlikle hekimlere büyük sorumluluk düştüğü kanaatindeyim. Hastanın beslenmesi, destek olarak verilecek gıdalar, içeceği suyun kalitesi, kullanacağı eşyalar, yaşam alanının düzeltilmesi, diş macunundan yatağına, hayata bakış açısından hastalığı hakkındaki yaklaşımına kadar tüm yaşamı bir bütün olarak ele alınmalıdır.

Ayrıca eksik olan mineral ve vitaminlerin yerine konulması, hastanın uykusu, hasta yakınlarının tutum ve davranışları konusunda eğitilmesi kanser hastalarının hem konforunu artıracak, hem dirençlerini geliştirecek, hayata bağlılıklarına büyük katkısı olacaktır.

Kanserli hastalarda öncelikle genel kan tetkikleri ile eksik olan mineral ve vitaminler tespit edilmeli, uygun gıdalar ve destek ürünlerle yerine konulmalıdır. Kansızlık var ise ona karşı beslenme verilirken, immün sistemi güçlendirilmelidir. Barsaklarda kabızlık var ise çözülmelidir. Uyku problemine yönelik destek olunmalıdır. Anksiete ve panik için gerekli öneriler yapılmalıdır. Yeterli protein alımı sağlanmalıdır. Halsizlik ve yorgunluk var ise takviye ürünler ile giderilmeye çalışılmalıdır.

Vücutta ödem var ise ödem atıcı gıdalar verilerek çözülmelidir. Omaga 3, Koenzm Q 10, B 12 vitamini, D3 K2 vitamini, Propolis gibi destek ürünlerin uygun olanlarını doktor kontrolünde kullanılmasında büyük yarar vardır.

Kemorterapi sırasında yanlış beslenme, mide şikayetlerinin yanı sıra aşırı kiloya da yol açar. Şekerli ve unlu gıdalar bunun en önemli nedenidir. Şeker mümkünse sıfırlanmalı, beyaz ekmek yerine tam buğday unundan yapılmış çavdar ekmeği tüketilmelidir. Yağ olarak zeytinyağı tercih edilmelidir.

Normal süt genelde önerilmiyor. Onun yerine 250 gr – 500 gr arası yoğurt veya ayran çökelek olabilir. Probiyotik ürünler teşvik edilmelidir. Kırmızı et miktarı azaltılmalıdır. Protein; beyaz et, peynir, baklagil gibi diğer protein kaynaklarından alınmalıdır. Aşırı yağlı ve ağır yemeklerden uzak durulmalıdır. Şeker oranı yüksek bal ve reçel gibi gıdalar tercih edilmemelidir.

Kanser hastaları vücudu aşırı yormayan ve zevk alabilecekleri sporları tercih etmelidir. Cilt kuruluğuna karşı bol su tüketmelidir. Hastaların tedaviye destek olduğuna dair bir kanıtın olmadığı veya içinde ne olduğundan emin olunmayan ürünler asla kullanılmamalıdır. Bazen bize danışmaya gelen hastalar internetten ya da pazarlama Ürünleri sipariş ettiklerini söylüyorlar. Bakıyorum gelen karışım bir naylon torbanın içinde üzerinde hiç bir açıklama yok. Ya da hijyene uymayan bir şişede içinde ne bulunduğu yazmayan bir sıvı İle karşılaşıyoruz. Asla bu tür şeyleri tasvip etmek doğru ve mantıklı değildir.

Beslenmenin bağışıklık sistemi üzerine etkisi bulunmaktadır. E vitamini ve selenyum gibi antioksidanlar, A vitamini, D vitamini, çinko, linoleik asit ve omega-3 yağ asitleri gibi beslenme faktörleri bağışıklık sisteminin işlevlerini düzenlemektedir. Kanserli hastaların beslenmelerinde bu faktörlerin yeterli miktarda alınması yararlıdır. Beslenme planı için bu konuda deneyimli bir uzmandan yardım istenebilir. Fitoterapi eğitimi almış bir hekimden yardım alınabilir.

Sonuç olarak tüm hastalıklarda olduğu gibi kanserli hastaların beslenmesi tedavinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Hastaya “ne yersen ye” gibi bir yaklaşım ile cevap vermek bu konuda yapılacak en büyük hatadır. Ancak şu da unutulmamalıdır ki, sağlık konusunda hiçbir bilgisi olmayan, eğitimini almamış kişilerin hazırladıkları ve içinde ne olduğu bilinmeyen karışımları da kullanmak ondan daha büyük bir yanlışlıktır. Denize düşen yılana sarılır hesabı kanserli hastalara gerekli zamanı ayırmayan, hasta ve yakınlarını yeterli aydınlatmayan hekimler hastalarını bilinçsiz kişilerin kucağına atmakta, sağlıklı bilgiyi alamayanların bir şekilde bu bilgiyi elde ederek yanlış yollara sapmasına neden olmaktadırlar. Tüm hastalarımıza acil şifalar diliyorum.

Anahtar Kelimeler:
KanserBeslenmeProtein
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.