Bill Gates ağzında kaçırmadı, dobra dobra söyledi: Yapay zeka işinizi elinizden alacak. Siz işinizden değil, hayattan da emekliye ayrılacaksınız. Evet, tek TIK’lık bir canınız var zaten, onu da Tanrı olma iddiasındaki TransHuman BİREY Gender’ler diledikleri zaman resetleyabilecekler. Nesnelerarası iletişimde, insan, hayvan, makine aslında birer nesne olacak ya. İnsanla hayvan eşitlenecek. İnsan dediğiniz Siborg BİREY’ler, biyolojik cinsiyetinden, din, ahlak ve gelenekten bağımsız olacak. İnsan üretimi bile siber kuluçka yöntemi ya da klonlama yöntemi ile olacak.
Zarar fikirler oluşursa beyninizde, o çöp, mikrop hükmündeki fikirleri silip, yerine yeni, modern, çağdaş, hijyenik, steril bilgiler yüklenecek.
Size son bir haber bir yapay zeka, farenin beynini okuyup, labirentte onun her hamlesini engelleyip, beyninde oluşan tepkilerden onun davranış modelini çıkartıp, sonra ona RP ile beynine çıkış yolunu gösteren bir mesaj gönderdi. Fare doğrudan çıkışa yöneldi. Yani siz o bilgisayarda oynarken, sakın o makine sizi keşfediyor, sizinle oynuyor ve hatta sizi dönüştürüyor olmasın. Biz fare değiliz değil mi? Bu oyuna gelmeyeceğiz.
Eğer hayatta kalanlardansanız, siz biyonik bir robot olacaksınız zaten.
Sahi, İHA, SİHA derken, insansız otomobiller gelince şoförleri ne yapacaksınız. Madem beyne kayıt yapılıyor, ya da Neuralinkle arama motorlarına bağlanabiliyorsunuz madem, okula, öğretmene, gazeteye, dergiye, kitaba ne gerek var. Humanoid asker ve polisler devreye gidecekse, bu kadar asker, polis, bekçi, korucuya ne ihtiyaç var. Bütün insanlar aynı sisteme bağlı olacaksa, gümrüklere ne gerek var, niye ordu olsun. Bilgisayarlar insanların beynini okuyacaksa, istihbarata ne gerek var.
İşin aslı hakime, savcıya ne gerek var. Bio rezonansla , gen manipülasyonu ile sağlık sorunları çözümlenebiliyorsa, eczacıya, doktora, hemşireye ne gerek var.
“Büyük üstat”(!?) Bill Gates 2025 tarihinden sonra öğretmenlik mesleğine son verileceğini duyurdu, bunun yanı sıra bir çok mesleğin yerine yapay zeka ve uzaktan eğitim müjdesini verdi (!?).Gazetecilere de gerek yok tabi. Tabi televizyonculara, yazarlara da gerek yok. Anlayın artık bu sistemin insana ihtiyacı yok. Harari, “gelecekte yapay zekaların yapay din bile üretebileceğini” söylemiş. Hay Allah, insan tanrı olunca dine ne gerek var. Artırılmış sanal gerçeklikle DeepFake bir din uydurmak sorun olmaz. Zaten MetaVerse dedikleri “Öteki dünya” değil mi, “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vadetmiyorlar mı?
Yuval Noah Harari, 28 Nisan Cuma günü İsviçre’de gerçekleşen Frontiers Forum Konferansı’nda, “yapay zeka araçlarının insan psikolojisini manipüle edebilmek için gereken yetkinlikte olduğunu ve ‘din’ algısından faydalanarak birçok bireyi yönlendirebileceğini” söyledi. Hatta “Yeni dinler için kutsal metinlerin de yazılabileceğini, inananların bu yeni dinlere ilgi duyabileceklerini” iddia etti. “İlgi duymak” ne demek, madem insan beynini silip yeni kayıtlar yapabiliyorlar, o zaman herşey mümkün. Harari’nin itiraf ettiği bir başka konu da, “İnsanları kontrol edebilmek için fiziksel olarak yerleştirilen çip benzeri teknolojilere ihtiyaç duyulmadığı”. Onun söylemediğini ben söyleyeyim, eski dini önderler, kutsal kişilerin cesetlerinden alacakları küçük parçalardan o kişileri klonlayarak onları yeniden canlandırabilirler. Tabi canlı olsa da ruhsuz bir biyolojik kopya olacak. Dijitalizm, TransHumanizm, yapay zeka fitnesinin arkasında gizli asıl gerçek bu. İnsanların gözünün önüne sıfır atık, karbon ayak izi, iklim, CoVID, mRNA gibi perdeler çekerek kendilerini ıslah edici göstererek bozgunculuk yapmaktadırlar.
Ey sendikalar, işçi sınıfı , memurlar, uyuyor musunuz? Akıllı evler, akıllı araçlar, insansız hava ve kara araçları, otonom robotlar hepsi bu şeytani planın bir parçası.
Yerli ve milli diye bir şey yok bunların kitabında. Tek devlet dedikleri tek dünya devleti. Bugün seçim diye birbirinizi yiyorsunuz, bunların senaryosunda seçim filan yok. Her şeyi Yapay zeka yönetecek. Sizin beyninizi okuyan, aynı zamanda tek bilgi kaynağı olan, zararlı kabul edilen bilgileri silip, yerine kendi tekno gerçeklerini kaydeden bir sistemden söz ediyoruz. Evet evet, yerel yönetim, parlamento, millet vekilliği, özerklik gibi bir çok şeyler tamamen sonlandırılacak çoğu işleri yapay zeka ve robotlar üstlenecek. Öyle ulusal kimlik, etnik kimlik filan kalmayacak.
Bakın, şu CoVID yalanına inanan, o ne idüğü belirsiz sıvıları olan, o verilen hapı yutanlar, o plastik bez parçaları ile ağızlarını -burunlarını kapatanlar, PCR denilen o plastik çubuğu burunlarına sokturanlar, sosyal mesafe ve HES aldatmacasına inananlar hala uyanmamışlarsa bundan sonra da onlara ne verseniz yerler. Onlar geni değiştirilmiş gıdaları da yerler, sentetik eti de. Bu rezalet karşısında sessiz kalanlar, destek verenler bu cinayetin suç ortağıdırlar. Bakın terörden bu kadar çok çekmiş bir millet olarak, bu terörün mağdurları olarak bu işi anlamayanlara artık ne demek gerek bilmiyorum.
Seçime gidiyoruz, DSÖ'ye karşı sesini yükselten kaç kişi var meydanlarda. Geni ile oynanmış gıdalar artık her yerde. LGBT’ye pozitif ayırımcılık yasa gereği.. Yapay et ve böcekten önce fetvası geliyor.. İklim, "Karbon ayak izi", Chemistrail tam gaz. Akadeemi, siyaset, media, STK’lar büyük ölçüde bir akıl tutulmasını yaşıyorlar. İstanbul sözleşmesi, CEDAW, Lanzarote şeytan üçgeni içinde aile ve yeni nesil can çekişiyor. Bu üçü birbirinin tamamlayıcısı, göbekten birbirine bağlı ve “U borusu” gibi birlikte fesat üretiyor. Toplumsal Cinsiyet, TransHumanizm aynen devam. Gelir adaletsizliğini, dengesizliği de malum. Adaletsizlik diz boyu değil, gırtlağa kadar. Çeteler ve Maafi köşe başlarını tutmuş.
Çin'de yine bir robot vakası yaşandı. Kalp krizi yaşayan birine vatandaşlık puanı ( karbon ayak izi ) puanı düşük olduğu için işlem yapmayan robot vatandaşın ölümüne neden oldu.
Sahi, bu gidiş nereye.
Akif ne diyordu: “Ya Rab! Bu uğursuz gecenin yok mu sabahı! Beş on kâfirin îmanına kandık; Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık”. Bakalım yarın nasıl bir sabaha uyanacağız. Selam ve dua ile.
Öngörüleriniz doğru ama kaç kişi dillendiriyor bunları? Sizin makaleyi kaç kişi okuyor okuyanlar etrafına olan biteni anlayacağı şekilde ifade edemiyor. Yani gelmekte olan gelir. Millet düşmüş patates soğan derdine.