Yazan Mustafa DÖNMEZ
"CIA ajanları Öcalan'ı Yunan Büyükelçi'nin evine kadar izledi, ama bir operasyon düzenlemedi. Ancak Öcalan'ı izleyen sadece onlar değildi. Nairobi Havaalanı'ndan Kenya'ya giren biri kadın 6 İsrailli ajanın görünürde safariye giden turistlerden farkı yoktu. MOSSAD ajanları Öcalan'ın kaldığı evi yakından takip ediyor ve CIA’nin yanı sıra Kenya gizli servisiyle de istihbarat alışverişinde bulunuyordu. Ajanlar, Yunan büyükelçinin evinden yapılan tüm konuşmaları dinliyordu. İyi Kürtçe konuşan İsrailli ajanlardan biri, Öcalan'ın korumasıyla dostluk kurdu ve Öcalan'ın hayatının tehlikede olduğunu aktardı.
Avrupa ülkelerine, hatta Güney Afrika'ya yaptığı sığınma başvurusu bile reddedilen Öcalan'ın Yunan Büyükelçi'nin evinden ayrılarak Kuzey Irak'a, Kandil'e gitmesi kararlaştırıldı.
Kenyalı ve İsrailli ajanlar, Öcalan'ın dışarı çıkmasını beklemeden, kaldığı eve girdi ve onu alarak havaalanında bekleyen uçağa bindirdi. Öcalan Türkiye'ye doğru yola çıkarıldı."
AMERİKA VE BATININ ÇALIŞMA USULLERİ
Otonomiden (Özerklik) ülkedeki güç dengesinin merkezi hükümetten yana olması halinde, kendisi de otonomiden yana olmasına rağmen, otonomi isteyen güçlerin bastırılması karşısında aynı şiddette tepki göstermez. Batı için önemli olan, bulunacak çözümün kendi çıkarlarını tehdit etmemesidir. Filistin meselesinde de Kürt meselesinde de tavırları budur.
TUSAŞ baskınına bu pencereden bakılırsa anlayış yükselebilir. MHP liderinin açıklamaları çok önceden alınan kararların yansıması yani devlet aklının tezahürü. Burada sorulması gereken soru MHP liderinin açıklaması Amerika’nın bilgisi dışında mıdır? Yoksa denklemin tamamlanması için midir?
Bu denklem; İran parçalandığında yüzde 95’i Türklerden oluşan Güney Azerbaycan’ı, Amerika’nın Türkiye’ye önerdiği yerdir. (Azerbaycan bugün toplamda 86.600 kilometrekare toplam alana sahiptir. Güney Azerbaycan Bölgesi ise 170.000- 220.000 km²lik bir sahayı kapsar ve kuzeyde Aras Nehri, güneyde Hamse, doğuda Gilan ve Hazar Denizi, batıda Türkiye ve Irak ile çevrilir) Karşılığında Kerkük’ünde içinde olduğu Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan 2nci İsrail onlara göre ise Kürt devletinin kurulması mıdır? Barzanilerin son günlerde konuyla ilgili yaptığı açıklamalar, emperyalist merkezleri ziyaret etmelerindeki sıklık dikkat çekici boyuta gelmiştir.
Yakın bir zamanda Kerkük için bir referandum kararı açıklanırsa bu denklemde anlaşma sağlanmıştır denilebilir. Bugüne kadar Türkiye İran konusunda taviz vermedi. İran’ın, PKK ve türevlerine her türlü desteği vermesine, Azerbaycan’a düşmanlık yapmasına bile yüksek perdeden karşı çıkmadı. Nedeni İran’ı kardeş ülke olarak görmesinde, kadim tarihe sadakatle bağlı kalmasında idi.
Bizim gibi bu bölgeleri iyi bilen Subaylar bölgedeki Kürtlerle ilgili hiçbir sorun yaşamamışlardır. Bırakın sorunu onların evi, varlık ve imkanları Türklere her daim açıktır. Tersinde de durum budur. ‘İç’ Kürtlerin yanı sıra ‘dış’ Kürtlerin liderlerinin ‘dostluk-düşmanlık haritasındaki koordinatları’ da bize fazla uzak değil aslında. Sıradan ‘dış’ Kürdün bakışı’ nasıl acaba derseniz? Kerkük, Erbil ve Duhok'tan Türkiye sınırına doğru kaçan yüzbinlerce Kürt içinde bir peşmergenin şu sözü kolay unutulmaz. Çoğu kadın ve çocuk ‘ölümden kaçış’ kervanını göstererek, ‘Türkiye'de böyle bir şey olmaz’ demişti. Açıklama isteyen bakışlara cevabı ise oldukça kısaydı: ‘Her şeyden önce Türk halkı razı gelmez’
Ama Türkiye kamuoyu sorunun farklı yönlerini öğrenme imkanına sahip olamadı. Gerçekler Türk Milletinden saklandı. Bırakalım sokaktaki sıradan insanımızı, çözümler üretmede sorumluluk taşıyan aydınlarımızla ‘Kürt meselesi’ arasına ‘bölücülük’ duvarı çekildi bugüne kadar. Bunda resmiyetin yasakçılığının yanı sıra, Türkiye kökenli Kürt örgütlerinin siyasi çalışmayı ‘bağımsızlık ajitasyonu’ ile sınırlamalarının rolü inkâr edilebilir midir? DEM partisi ilk defa bugün yol ayırımına geldi. Türkiye’nin partisi mi yoksa PKK ve türevleri gibi emperyalistlerin basit hizmetkarı mı?
Türklerin sorunu hiçbir zaman Kürtler olmamıştır. Sorun emperyalizmin emrindeki bölücü Kürtlerdir. Tıpkı ülkemiz içindeki işbirlikçi Türkler gibi.
Türkiye yönetimindeki vasat akıl bugüne kadar bölgemize Amerika, Rusya başta olmak üzere Batı’yı taşıdı. Ne ki, bu ülkelerin bu bölgede vatandaşları yoktur. İşbirlikçileri ile baş edilebilir. Yeter ki Türkiye kuruluş ayarlarına geri dönsün. Düğümü çözecek Türkiye olmasına karşın yakın zamanda CIA ve onun emir eri FETÖ ile bir olup Türk Silahlı Kuvvetlerine operasyon yaparak, bölücülerle pazarlık masasına oturmasının üzerinden çok zaman geçmediği hatırdadır…
Devam edecek
devam edin