Yazan : Taha DİLİPAK
Son zamanların en çok tartışılan konularından birisi genetiğiyle oynanmış gıdalar. Bu gıdaların insan sağlığı için ne kadar tehlikeli olduğu ve nesli ifsat edecek yan etkileri olduğu söyleniyor. Öyleki sadece hastalıklara sebep olmaları değil. Genetiği oynanmış bu gıdaların insanların hormonel dengelerini bozup eşcinselliğe daha meyilli bünyelere sebep olduğu belirtilmekte. Bu gıdalarla ilgili son zamanlarda bilinçlenme olsa da tükettiğimiz ambalajlı gıdaların çoğunun muhtevasını tam olarak bilemiyoruz.
Tabi teknoloji çok hızlı gelişiyor. Maalesef artık bu değişim hızını takip edemiyoruz. Yada bir noktadan sonra yok artık deyip gerçeği kabullenmekte zorlanıyoruz. Çünkü artık sadece gıdaların değil inşaların da genetiği ile oynanabiliyor. Star Wars filmlerini izleyenler savaş sahnelerinde beyaz zırhların içinde sayısız klon askerlerini iyi bilirler. Bu askerler Kamino gezegeninde cam fanuslar içinde üretiliyordu. Hollywood filmleri bize her zaman gelecek için projeksiyonlar sunuyor. Bu sayede ütopyaların propaganlarını çok iyi yapabiliyorlar. Insanın tanrılık iddiası tanrı-krallardan beri mevcut. Siz bunların antik çağlarda kaldığını zannedebilirsiniz ama birileri bu iddialarından vazgeçmiş değil ve var güçleriyle kendi tanrıları olacağı krallıklarını inşa etmek için çalışıyorlar.
Geçtiğimiz yıllarda çok önemli bir buluş gerçekleşti. Bu buluş bu sene ekim ayında Nobel kimya ödülü ile taçlandırıldı. Bu buluşun adı CRISPR-Cas9. En Basit ifade ile, bu buluş sayesinde, bizim kodlarımızı oluşturan DNA kodlarının editlenmesi artık mümkün hale geliyor.
Fransız Emmanuel Charpentier ve ABD’li Jennifer Doudna’nın 8 yıl önce keşfettiği gen editleme tekniği insanın en temel yapıtaşı olan DNA ya müdahale etmeyi ve onu değiştirmeyi mümkün kılıyor. DNA tüm organizmaların canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir. DNA, kromozom olarak adlandırılan yapıların içinde yer alır. Bir hücredeki kromozomlar kümesine onun genomu denir; insan genomu 46 kromozom içinde yer alan yaklaşık 3 milyar baz çiftinden oluşur. Sahip olduğumuz tüm biyolojik, psikolojik ve fizyolojik özelliklerimiz bu 3 milyar çiftten oluşan DNA sarmalı içinde saklı. Biz bu DNA kodlarımızı nesilden nesile aktarıyoruz.
Peki bu gen editleme dediğimiz olay nasıl gerçekleşiyor? Cas 9 proteini ve Guide RNA olarak adlandırılan iki molekül sayesinde. Cas 9, DNA’yı kesebilen bir protein. Guide (Rehber) RNA ise hedeflenen DNA ile eşleşen bir dizilime sahip. Yani 3 milyar adet sarmal içindeki hedeflenen DNA, Guide RNA ile bulunabiliyor. Hedeflenen yer bulunduktan sonra CAS 9 proteini sayesinde ilgili dizilim kesilip, mevcut olan silinip yerine genetik mühendisleri tarafından yeni bir DNA dizilimi yerleştirilebiliyor
RNA molekülü COVİD’e karşı geliştirilen BIONTECH ve MODERNA firmalarının geliştirdiği aşılarda da mevcut. RNA aşısı insan hücrelerine virüsün SPİKE PROTEİNİNİ üretmesi için içerdiği kodla talimat verecek. Yani bu aşı sayesinde insan vücudu virüsün en öldürücü parçasını kendi üretebilecek. Sonrasında kendi ürettiği virüs molekülüne karşı antikor sağlayarak bağışıklık oluşturulacak. Yani vücut kendi imha edeceği virüsü bir şekilde kendi içinde üretecek. Yani herkesin dört gözle beklediği, yaptırmak için koşarak sıraya gireceği aşı da bir nevi genetiğimize müdahale edecek bir ilaç ve bunlar kurtuluş reçetesi olarak önümüze konuyor.
Nazi Almanya’sında ölüm meleği lakaplı Josef Mengele toplama kampında üstün ırk oluşturabilmek için binlerce insan üzerinde korkunç deneyler yaptı. Emellerine ulaşamadan savaşı kaybettiler ve bu çalışmalar acı birer hatıra olarak kaldı. Üstün ırk için çabalar devam ederken bu vahşi deneylerin yerini masum gözüken yöntemler aldı. Aşı olmak için bekleyen yüz milyonlar olduğunu göz önünde bulundurursak yeni tanrı-kralların işlerinin daha kolay olduğunu söyleyebiliriz. Bu seferki silahları ise Covid Pandemisi.
Tüm bu çalışmaların ne tür yan etkilerinin olduğunu bilmiyoruz. Yada 6 milyarlık DNA kodumuz içinde hangi özelliğin nerede ve ne şekilde oluştuğunu da tam olarak bilemiyoruz. Bir bilgisayar yazılımında koda yanlış bir şekilde müdahale ederseniz o yazılımda muhtemel hatalar ortaya çıkar ama söz konusu insan vücudu olunca sonuçlarının nereye varacağını bilemeyiz. Hepimiz bir fıtrat üzerine yaratıldık ve birileri şimdi bunu değiştirme iddiasında. Bugüne kadar doğal şekilde nesilden nesile aktarılan özelliklerimizi tasarlama hedefindeler. Hatta elde edilen bu bilgilerle insanın kendi evrimini şekillendirmesinden bahsedenler var.
Biz herşeyi bilen, gören, duyan ve bizi yoktan var eden tek bir Allah'a inanıyoruz. Fakat kendileri tanrı-kral olduğunu iddia eden ve firavun zihniyetindeki bu insanlar ilk önce yediğimiz gıdaları bozdular, şimdi 5G teknoloji ile kullandığımız tüm cihazları yüksek hızda internete bağlamak istiyorlar. Yer altındaki fiber optikler yetmiyor alçak irtifa uyduları ile tüm dünyayı kapsama altına almak istiyorlar. Bu sayede telefondan, bilgisayara, saatten, arabaya kullandığımız tüm elektronik cihazları “connected” hale getirerek izlemek istiyorlar. Yani internete bağlı trilyonlarca nesneden oluşan bir ağ sistemi kurmak istiyorlar. Para sistemini değiştirip dijital para ile tüm finansal yapıyı tek merkezden kontrol edecekler. Hatta yetmiyor beynimize çip takıp tüm bu çalışmalarını bir sonraki seviyeye çıkarmak hedefindeler. Siz Alzheimer olmayacağınızı düşünürken onlar düşüncelerinizi manipüle edebilecekler. Görünürde hepsini insanların daha sağlıklı bir şekilde yaşamasını sağlamak için yaptıklarını söylüyorlar. Fakat bu sayede herşeyi bildiklerini, duyduklarını ve gördüklerini iddia edecekler ve en sonunda “biz yarattık diyebilmek için” hedeflenen ise insanın en küçük yapı taşı olan DNA'ya müdahale etmek ve dizayn etmek olacak. Pandemi ile başlayan, greatreset ile devam edecek olan bu projeye tüm hücrelerimizle karşı durmamız gerek, yoksa ilerde kime kulluk ettiğimizi bilemeyecek duruma gelebiliriz!