Yazan Mustafa DÖNMEZ
Türkiye içine düştüğü kaostan çıkmaya çabalıyor. Amerika’ya yıllarca bağlılık kölelik getirdi. Bugün kendini efendi gören Amerika Güney sınırımızda ikinci bir İsrail devleti kurmak istiyor. Türkiye Amerika ile adı konmamış bir savaş halindedir. Türkiye açıktan beka sorunu yaşıyor. Kimi zaman Rusya ve İran kimi zaman Avrupa devletlerinden müttefik aradı olmadı. Şimdi savaş uçağı alma noktasında İngiltere yakınlaşması var. Oysa, İngiltere; ne Amerika’ya nede Avrupa’ya karşı bir tavır alarak Türkiye’ye yardım edemez. İngiltere, Amerika’nın stratejik müttefikidir. ABD’nın üç stratejik müttefiki vardır İsrail-İngiltere ve Fas dır. Fas konusu bizim basınımızda pek bilinmez ancak Akdeniz’in CIA merkez üssü Fas’tadır. CHABAD örgütünün, 16 Mayıs 2023 günü 40 ülkeden gelen, “CHABAD-Lubavitch Elçileri” nin FAS’ın en büyük şehirlerinden Kazablanka’da toplanması tesadüf değildir.
Almanya’yı savaş uçağı alma konusunda ikna edilmesi için girişimlerin olduğu belirtilmektedir. Cumhurbaşkanlığı seviyesinde Almanya ile görüşmeler yapılmaktadır. Almanya; PKK’lı teröristlere, FETÖ savcı ve hakimlerine ev sahipliği yapan bir ülkenin adıdır. Almanya gizli istihbaratı, BND birebir bu halk düşmanlarını korur ve Türkiye aleyhine çalışmaları için geniş imkanlar sağlamaktadır. TSK’lerinin kumpas davalarında baş rolü oynayanlardan hâkim Albay Cemil Çelik, Savcı Zekeriya Öz gibi bilindik isimlere tanınan imtiyazlı lüks yaşantıları gözler önündedir. Almanya bugün TSK belkemiğini oluşturan kundağı motorlu Fırtına obüslerin, Leopar tanklarının, parası ödenmiş gemi ekipmanlarını Türkiye’ye göndermemektedir. Şaka gibi şimdi Almanya’nın ana ortaklığını yaptığı ve Avrupa Birliği üç ülkenin ürettiği çok amaçlı, 4.5 nesil, çift motorlu, çok rollü Eurofighter savaş uçağını verme ihtimali olabilirmiş gibi Milli Savunma Bakanımız açıklama yapıyor, yazılı ve görsel basında konu ile ilgili detaylı haberler çıkıyor. Her biri oyalanma. Amerika ile Türkiye ne zaman karşı karşıya gelse arayı yumuşatma ve küresel sisteme bağlama işi İngiltere’ye düşer. Arşivlere bakmak oynanan oyunu gözler önüne serer.
EGE DE BİR OLDU BİTTİ BİZİ SAVAŞA SÜRÜKLEMEMELİDİR!
Ege'deki 153 ada ve adacık Osmanlıdan bize kalan adalar. Bunlardan en son Yunanistan tarafından Küçük Çuha Adası'nın işgal edilmesiyle 19 adamız Yunanistan’a geçti. Adalar Denizi'nden Akdeniz'e geçişi sağlayan Kitira Geçidi de tamamen Yunanistan'ın egemenliğine girdi. Dün Kardak bugün Zürafa adası için her an savaş çıkarılabilir. ABD’nin Yunanistan’a yığınak yapması tesadüf değildir. Ukrayna’ya yaptıkları gibi Yunanistan’ı kışkırtmaktadırlar. Türkiye, uluslararası hukuki sürecini acilen başlatması gerekiyor. İçte, Yunanistan’ın karasularını 6 milden 12 mile çıkarması nasıl savaş nedeni sayılıyorsa. 153 ada ile ilgili aynı kararın TBMM’den çıkarılması gerekiyor.
Savaş Türkiye ve Yunanistan arasında geçmeyecektir. Türkiye elindeki teknik imkân ve savaş potansiyeli ile bu kaostan çıkamayacağını görmelidir. Stratejinin 3 temel faktörü: Kuvvet-Zaman-Mekan(yer) bizim seçmemiz gerekiyor. TSK’nin yetişmiş deneyimli subay kadrolarına, FETÖ kumpaslarıyla yerlerine on yıllarca yerine konulamayacak büyük bir darbe vuruldu. Kamuoyuna açıklanmasa da 15 Temmuz kalkışmasında harp silah araç ve gereçlerimizin önemli bir bölümü tahrip edildi. TSK’lerinin bu zararlarını yerine koyması, kendine yeterli harp sanayisini geliştirmesi ve komuta kontrol birliğini yeniden kurması için zamana ihtiyacı vardır.
NÜKLEER GÜÇ BEKADIR...
TSK’den önce Millet iradesi dünyanın, saldırgan en başat ülkelerine direnir. Ancak telafisi mümkün olmayan yıkımlara uğrar. Her geçen gün zaman daralıyor. Yeni dünya düzeni kurulurken Türkiye saygın bir devlet olarak, içinde hak ettiği bir yer istiyorsa ve saldırganlığa karşı caydırıcılık için derhal nükleer silahlara sahip olmalıdır. İsrail bakanı Amihai Eliyahu’nun Türkiye’yi dolaylı bir şekilde nükleer silahlarla tehdit etmesi bugün fırsata dönüştürülebilir. Bugünden yarına kendi imkanlarımızla nükleer silah yapmak yıllar alacaktır. TSK içinde ABD öyle kontrol bariyerleri koydu ki bunu aşmak neredeyse imkânsız hale getirdi. Amerika’ya ve NATO’ya tam bağımlılık bağımsız bir dış politika yapmamız önünde çelik bir engel gibi durduğunu da çok iyi biliyorum. Peki ne yapılması gerekir?
Türkiye herhangi bir tehditte vatan topraklarını korumada caydırıcı nükleer silahları nereden temin edebilir?
Çözüm vardır.
Tedarik edebiliriz. Kendi silahlarımızı yapana kadar onlarca nükleer başlığı TSK bünyesine katabiliriz. Türk Milleti ve devleti dünyanın en eski köklü Milleti ve devletidir. Bize bu imkanları sunacak birden fazla ülke vardır. Siyasi ve askeri yapılanma etki ve kontrol altında tutulduğu için bugüne kadar karar alamadılar. Artık yolun sonuna gelindiği siyasi ve askeri birçok kişi ve kurum tarafından görülmektedir. Türk Milletinin, vatanın bekası ağır saldırı ve baskı altındadır. Nükleer bir gücün yenilmesi imkansızdır. Bu nedenle caydırıcıdır. Nükleer savaşın kazananı olmaz. Nükleer güç olmayan Türkiye emperyalistlerin iştahını kabartmaktadır.
TÜRKİYE TERÖR BATAĞINDAN ÇIKABİLİR.
Teröristi açık bütçelerle soyulmuş ve laik eğitimden uzaklaştırılarak cahil bırakılmış, üretim araçları ellerinden alınarak işsiz bırakılmış, ayrımcı yargıya maruz kalan insanlar arasında değil onları o hale getiren, koltuklarını yükseltmek ve gelirlerini artırmak aracı olarak kullananları tespit edip, anladığında ve bu düzlemde çözüm aradığında, terörist ve terör kaynakları kurutulabilecektir.
Yargı bugün zengin ve siyasi güç sahipleri ile gariban arasında farklı kararlar alabilmektedir. Fakir ve gariban bırakılmış insanlarımız, zenginler hariç tutularak yurt savunmasında görevlendirilmektedir. Yurt savunması paralı askerliğe dönüştürülmüştür. Ordu, Emniyet ve kamu kuruluşlarında tarikat ve cemaat faaliyetleri görünür kılınmıştır. Millî birlik ve beraberlik, bir arada yaşayan millet fertlerini, birbirine sımsıkı bağlar. Milletçe birlik, milleti oluşturan unsurlarda birlik, beraberlik ve bütünlük demektir. Ayrımcılık gücümüzü ve bütünlüğümüzü kırmaktadır.
TAM BAĞIMSIZLIK MALİ BAĞIMSIZLIKLA MÜMKÜNDÜR.
Türkiye NATO’ya girdiğinden itibaren Köy Eğitim Enstitüleri, Halk evleri, Millet Mektepleri kapatıldı. Üretim ekonomisinden tüketim ekonomisine geçti.
Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale ve Kurtuluş savaşımızı numaralandırılmamış haçlı seferi görüyordu. (1071 yılından beri Türk Milletini Anadolu’dan çıkarmak için 13 haçlı seferi yapılmıştır) bu nedenle haçlılara karşı tam bağımsız olmamızı öğütlüyordu. Bir konuşmasında ‘Bu günkü savaşmalarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlık ancak mali bağımsızlıkla mümkündür. Mali bağımsızlığımızın korunmasının ilk şartı bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve denk olmasıdır’ diyordu.
Ekonomi acilen düzeltilmelidir. Görünen haliyle, içine düşürüleceğimiz bir savaşın hayati öneme sahip lojistiğini layıkıyla destekleyemeyecek durumdan çıkarmak gereklidir. 14 Mayıs 1950 yılında denk bütçeden açık bütçe uygulamasına geçtiğimiz günden itibaren bağımsızlığımız ipotek altına girmiştir. Ülke üretimi ihtiyaçların karşılamasının çok uzağındadır. Kamu kaynaklarını çalan çırpan bir kesim ayrıcalıklı yaşantı içindedirler.
Ekonomide gerçek istatistikler düşündürür. Geleceğe yön verirler. Hazinemiz 2004’de 7 ton 340 kg. altın satın alma gücünde iken, 2015’te 4 ton 836 kg. gerilemiştir. Gerileme %40’dır. Bu gerileme her sahadadır. 2016 yılında CIA’nin hizmet eri FETÖ kalkışması sayesinde fakirleşme tabana yayılmıştır. Deprem ile içine düştüğümüz sefalete girmiyorum bile.
Muhteşem bir yazı. Dost acı söyler çünkü onun acı söylemekten başka bir silahı ve teçhizatı yoktur. Yazılarınıza devam edin sevgili kardeşim Milletimizin sizler gibi Türk Milletine gönülden bağlı insanlara bugüne kadar hiç olmadığı kadar ihtiyacı var.