Yazan Mustafa DÖNMEZ
Not: Bir önceki yazının devamında okunması dileğiyle…
Özden kaçma ve yanlışı aklında tutma sanatında usta olanlar tarih bilimini inkâr ederler. Bugün Türkiye’nin yakın tarihinin kronolojik sırayla takip edilmesi bile kimlerin kimlerle beraber olduğunu ülkemiz üzerinde oynanan oyunları gözler önüne sermeye yeterli. Ergenekon iddianamesini hazırladığı söylenen savcıların ceza almamış olması, hikâyeyi yazanların gerçek sahiplerini korumaya hizmet etmektedir.
Ergenekon iddianamesinde, yer altından fışkıran bombalar söylemleriyle Türk Milletine, TSK. Personeli başta olmak üzere yetişmiş kadrolarına iftira atarak tuzak kuran, komplocuların onların siyasi uzantıları hiç ceza almadılar söylemi orta yerde durmaktadır. Komplo, çok geniş-kapsamlı bir eylemi (konspirasyonu) ifade eder. Komployu açıklar iken sık sık Fesat ve Entrika kelimeleri de geçmektedir. Bozukluk, ortalığın birbirine düşüp karışması, genel olarak devletin kişiliğine karşı işlenen suçlar (TDK). Karışıklık, yolsuzluk için girişilen gizli eylem, dolap, şeytanlık, marifet, el altından görülen iştir.
Türkiye’nin suni gündemlerle oyalanarak, birbiriyle kavgalı hale düşmesinde en büyük etken devletin istihbaratında, Yargı, TSK ve Emniyetinde çöreklenmiş Gladyo unsurlarıdır. Türk Milleti devletinin kendisini koruması ve kollamasını beklerken, devlet içinde çöreklenmiş menfaat grupları halkımızı tek tek avlıyor. ‘Kimi kime şikâyet edeceksin ki’ söylemi yaygın kanaat ve olgudur.
Biz-Merkezci anlayışlar, duygusallıkla beslenen sürü-psikolojisinin oluştuğu kitlelerdir. Bu kitleler ne kadar yaygınsa, sınıfsal "komplonun her türlü, haber alma" ve istihbarat" faaliyetleri, istediği gibi fesat, entrika, hile, provokasyon ve konspirasyon tezgahlayacak-besleyecektir. Günümüzde bunun adı Psikolojik Savaş olarak adlandırılıyor. Egemen, hegemonya sahibi sınıfların medya ve para akan düzenekleri yani gizli orduları sistemi yönetiyor ve uyguluyor. ''Komployu" evcilleştirerek ona "Senaryo" diyorlar. Bu tezgâhı gözler önüne sererek, gizemlilikten çıkardığınızda, bu kısır döngü kırıldığı an, hâkim sınıfların komplolarını yürüten psikolojik savaşı onların yenilgisi ile sonuçlanacaktır.
Ergenekon davasının 16798 sayfalı gerekçeli kararının 12’nci sayfasında şöyle diyor. ‘’Türk Yargı tarihinde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü davasının birçok bakımdan çok önemli bir yeri vardır. Bunlar genel olarak sıralanacak olursa; ‘’ Derin Devlet/Kontrgerilla/Gladyo/Süper NATO isimleriyle anılan “Derin Yapı” ilk kez yargı önüne çıkarılmıştır.’’
CIA’nın hizmet erleri FETÖ’nün çalışması böyledir. Tüm gerçekler ortaya çıktı ancak bu senaryoyu yazanlar ortalıkta yok. Kim bilir şu an hangi yeni düzenekleri hazırlamakla meşguldürler.
Sadece bugün değil dün de aynı tezgâhları sergilediler. Sağ-Sol, Alevi-Sünni çatışması (komployu hazırlayan CIA görevlisi olay yerinde yakalanmıştı) Ne oldu? Diye sorulursa şunu hatırlatmak isterim. İlk defa bir İçişleri bakanı 15 Temmuz kalkışmasının arkasında ABD var dedi. Ne olabilir ki? Veya Türkiye bugün hangi NATO kararlarının tersine hareket edebiliyor? Veya edebilmiştir ki.
Türk ordusunda veya devletin kritik kurumlarının başında olanların mason teşkilatına üye olmaları onlarla içli dışlı olması kabul edilebilir mi? Askerin para baronlarıyla, tarikat ve cemaatlerle veya siyasilerle içli dışlı olmalarının sonuçları oldu/olacaktır. Ülkeleri yıkıma götüren önemli faktörlerin başında bu husus gelir. Bugün Rusya’nın karşındaki en büyük sorunda budur. Hırsızlık ülkeyi yıkıma götürüyor. Savaş sırasında bile yüzlerce subay yolsuzluk soruşturması geçiriyor. 15 Temmuz hikayesinde rol alan Gladyo’nun hizmetkarı FETÖ generallerini kim seçti? Listeleri hazırlayanlar kimlerdir?
21 ayrı iddianame ile açılan davaların birleştirilmesiyle görülen 275 sanığın yargılandığı yaklaşık 5 yıl süren bu davanın 620 duruşması yapılmış, sadece duruşma zabıtları yaklaşık 42.000 sayfa tutmuş, 157 tanık dinlenilmiştir. Dava dosyalarının on milyonlarca evrak içinde devletin her türlü gizli bilgisi ortaya saçılmıştı. Mahkeme lağvedilince UYAP sistemindeki tüm evrak ve dosyalarda yok edilmiştir.
Birçok yetişmiş, halk sevdalısı gencimizi, Gladyo kirli oyunlarıyla yaşamlarını mahvetti. Türk Milletinin çocuklarını ateşe attılar. 15 Temmuz’da devlet içindeki yuvalanmaları ortaya çıktığı gibi geçmiş günlerde de ortaya çıktılar ancak üzerlerine gidilemedi. Oysa devletin birinci görevi her türlü tehlikeden vatandaşını korumaktır.
Uğur Mumcu’nun evine yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın ziyarette bulunduğu yıllar sonra eşi tarafından ortaya çıkarıldı. İki gün önce Emniyet İstihbarat şefi H.Avcı ilginç bir itirafta bulundu. Yeşilin devlet tarafından infaz edildiğini söyledi. Arşive baktığımızda iki dönem milletvekilliği yapan Tevfik Diker yıllar önce TBMM Araştırma Komisyon Başkanı iken söylemlerindeki satırbaşları şöyledir. ‘’Komisyondan bilgi saklanmıştır. Komisyona yönlendirilen bazı isimler aracılığıyla cinayetin esas failleri korumaya alınmıştır. CIA-MOSSAD-Baronlar konseyi göz ardı edilmiştir. Olmayan bir İslami Terör Örgütü meydana getirilmiştir. Soruşturmayı yürüten iki savcı kalpten ölmüş ve otopsi yapılmamıştır. Genelkurmay, MİT, Emniyet başta olmak üzere devlet yardımcı olmamıştır. Mumcu ailesi tehdit edilmiştir. Rapor devam ediyor meraklıları tam metin raporu okuyabilirler’’
Devlet kendi içini temizlemediği, akçeli işlere girmiş, dış ülke istihbaratlarına taşeron olmuş kirli kişileri ayıklamadığı müddetçe birbirimizle hasım olmaya devam edeceğiz.
Ayrıca ABD; Ortadoğu, Orta Asya, Orta Avrupa, Ortodoks, Yeşil kuşak, Çin ve İsrail politikaları gibi birçok projesini Türkiye’ye bağlamıştır. Türkiye’nin NATO’dan kopmasına müsaade edemez. Yöneticiler bunu halk oyuna sunmalıdır. Yoksa tüm yakınlarıyla birlikte acımasızca öldürülür. Öte yandan, Putin tarihini bilen Rus milliyetçisidir. Ortodoks merkezli çatışmanın ortasında Türkiye vardır. Pakt içinde olmayan bir Türkiye en büyük arzusudur. Boğazlar konusundaki istemleri (ÇARGART)devlet politikalarıdır. Türkiye ne ABD ne Rusya ne de Çin hakimiyetine girecek adımlardan, politikalardan uzak durmayı başarmalıdır. İran yöneticileri ve istihbaratı bizden daha fazla İsrail, Rusya ve ABD istihbaratıyla ortak gizli çalışmaları vardır. Daha önceki yazımlarımda İran konusunda düşüncelerimi yazdım. En azından bildiklerimizin bazılarını siyasiler tarafından açıklanmasının, hatırlatılmasının kamuoyu birliği açısından önemlidir. İran’ın ülkemiz hakkında yaptığı her yıkıcı faaliyetin misliyle karşılığı olan yumuşak karnı olan tarafları biliyoruz. Binlerce yıldır birlikte yaşadığımız Ermeniler ile emperyalizmin oyunlarıyla ayrı düşman kamplara ayrılmamızı önleyemedik aynı hataları Kürtler özelinde tekrarlamamalıyız. Onları Amerika, İsrail, Rusya, AB ülkelerine yem etmemeliyiz. Tarihten gelen sayısız ortak yanlarımızı ve çıkarlarımızın ortaklaşma yollarını tıkayan tüm engelleri aşmanın yolunu bir şekilde bulmayı başarabilmeliyiz.
Türkiye Cumhuriyeti bugün hiçbir döneminde olmadığı kadar tehdit ve tehlike altındadır. İktidar sahipleri hem mecliste hem geçim derdine düşmüş önünü göremeyecek kadar darlanmış halkımıza karşılaşılan büyük tehdit ve tehlikeyi anlatmalı, uyarmalıdır. Gazze olayı büyük kırılmaları, eksen kaymalarını dayatmaktadır. Gerçeklerle yüzleşmede halkımızı bir bütün olarak kavramak, desteklerini almak hayatidir.
Bugün Büyük Türk Milletinin en büyük bayramlarından birisini kutluyoruz. Falih Rıfkı Atay:
"Neyimiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batının pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğunun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz.”
Evet... En büyük bayramdır, kutlu olsun.
Gladio türü orgutlenme bu iktidar sayesinde yerini daha da sağlamlaştırdı diye düşünüyorum.