Yazan Abdurrahman DİLİPAK
Hani derler ya “ama bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adamı mı diye". Kim söylüyor ve ne söylüyor. Eğer bin yalanı varsa ve bir doğru sözü varsa onu alalım. Bin doğru sözü olanın bir yanlışı varsa onu da reddedelim.
Kim söylüyor, bilelim ki, maksadı nedir, dinleyelim bakalım ne diyor ve niçin söylüyor bunları bana. Sözü dinleyelim ki, sözü söyleyenin kim olduğunu anlayalım. Söz insanın aynasıdır. Söz özün numunesidir.
Biz güzel söz ve hikmeti elden bırakmayalım ki, onlarla aynı seviyede konuşacak olursak, dışarıdan bizi dinleyenler farkı fark edemeyebilir!
Onların öfkeleri ağızlarından taşmaktadır. Onları bırakalım, biz işimize bakalım. Sonuçta karanlık aydınlığın yokluğudur. Onların gücü bizim zaaflarımız kadardır. Birlik olalım onları yeneriz.
Teyit.org’un hakkımızdaki yayınını biliyorsunuz. Bir de onların peşinden giden Pirana’lar var. Arkalarında Bill’in adamları, arkalarında sermaye, arkalarında uluslararası global sistem. Bir tane de değiller. Çok paraları var. Sistemin fonladığı siyaset, bürokrasi, akademi, iş dünyası, STK, medya, her kesimden destek alıyorlar.
Bir yandan da YouTube, İnstagram gibi sosyal media hesapları, arkası arkasına yeni yasaklar getiriyor. CoVID konusunda Aşı, PCR dayatması karşıtı söylem yasak. İklim Konferansının savunduğu görüşlere karşı çıkmak artık yasak. İsraili eleştiremezsiniz, LGBT’yi eleştiremezsiniz.
Hani çoğulcu, çok sesli bir toplum olacaktık. Özgürlük vardı. “Barika-i hakikat müsademe-i efkar’dan doğardı” hani! HRW, Amnestiİnt. Ne diyor aceba bu hususta. Bunlar “eski normal” dönemin kurumları. “Yeni normal” çok farklı geliyor.
Siber diktatörlük dönemine geçiyoruz. Yeni Monarkımız artık bir yapay zekalı süper bilgisayar. İngilterede Bill Gates’in desteği ile kurulacak olan merkez, alçak irtifa uydularından, 5G bulunan kentlerdeki sensörlerden ve akademik merkezler, gözlem noktaları ve Monitoring sistemi üzerinden sağladığı bilgileri analiz ederek, dünyadaki sözleşmeye tabi ülke yönetimlerine, sisteme akredite şirket ve kuruluşlara, medya’ya, Checking sistemlerine talimatlar verebilecek!
Türkiye’ye temiz enerji hedeflerine ulaşabilmesi için 3.1 Milyar Euroluk bir fon desteği sağlanacakmış. Yani, Rusyaya enerji bağımsızlığımız azalacak bu durumda demek ki. Tabi bu durum, bize artı bir kaynak sağlamıyor. Zaten bu paranın büyük bir kısmı bu konuda yapacağımız ithalatta harcanacak. Fon’a kaynak aktaran ülkelerden teknoloji transferi yapacağız.
Reuters’un aktardığı bilgiye göre, 3.1’in 2 milyar Euro’luk kısmı Dünya Bankası tarafından sağlanacak. Aslında bu para OffShorelerdeki el konulan kayıt dışı paralardan aktarılacak anlaşılan. Fransa yaklaşık 1 milyar Euro ortaya koyarken, Almanya 200 milyon küsür Euro katkıda bulunacak. Reuters’a açıklamada bulunan, “Adını vermeyen, iyi haber alan bir kaynak”, “Toplam meblağ ve yöntem konuları üzerinde fikir birliğine varıldı ve Türkiye bu nedenle Paris Anlaşmasına resmi onay verdi” dedi. Fransa’nın Türkiye’ye karşı bu cömertliğinin nasıl anlamamız gerekiyor!
Yeni bir Global 15 Temmuz tehdidi ile karşı karşıyayız. Gelecek günlerin geçen günleri aratmaması için bazı şeyleri yeniden düşünmemiz gerekiyor. Korkarım siyaset ve sermaye çevreleri hep birlikte kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar. Bakalım n’olacak.
Görelim Mevlam neyler!? Selam ve dua ile.