Dünyada, Coca-Cola’ya formülünü açıklaması için dava açan ve Cola hakkında kitap yazan sanırım benden başka kimse yok.
Dava Antalya Tüketici Mahkemesi’nde 18 Eylül 2006 tarihinde açıldı. Coca-Cola mahkemeye verdiği savunmasında çok gizli denilen formülünü açıkladı. Fakat, “Ticari Sır” olduğu gerekçesi ile Coca-Cola, özütümü açıklamam dedi. Coca-Cola’nın açıklamam dediği özütünü de mahkemeye verdiği evraklardan iz sürerek buldum. Ulaştığım bilgileri de kamuoyu ile paylaşmak istedim. Fakat karşımda aşılması daha zor bir duvar çıktı. O duvar, insanların bilgilenmesi ve haber almasını sağlamakla görevli olan basın-yayın organlarıydı. Sanki görevleri, topluma egemen olan güçlerin yanlışlarını koruyarak, hayatta kalmalarını sağlamaktı. Bu gerçeği yaşayarak öğrenmiştim. Ama bu arada çok ilginç bir gelişme oldu. O da Coca Cola’nın formülü ile birlikte özütünün, kaktüslerin üzerinde asalak olarak yaşayan cochineal böceğinin larvası ve onun kanı olduğu bilgisi e-mail aracılığı ile dünyaya yayıldı. Youtube de tanımadığım kişiler tarafından yüzlerce video oluşturuldu. Dünyanın en büyük tirajı insanlar arasındaki haberleşme ile sağlanıyordu. Ben de bu haberleşmeye tanıklık etmiştim. Bahsettiğim yayına bugün, “Sosyal Medya” diyorlar ve dünyanın en etkin haber kanalı olduğu kabul ediliyor.
HEDEF DE SOSYAL MEDYA VAR
Bugün koronavirüs silahını insanların üzerine çevrilmesi ile sosyal medyanın gücüne bir kez daha tanıklık ettim. Büyük olarak bildiklerimizin en büyük endişesi, işlerinin bozulacağından dolayı planlarının ve zamanla yarattıkları yalanın ortaya çıkacağı korkusudur. Çin’de eş zamanlı ortaya çıkan, 5G teknolojilerinin uygulamaları ve koronavirüs’ün salgın hastalık olarak dünyaya yayılması insanlarda kuvvetli kuşkular yarattı. Bu kuşkunun üzerine bazı araştırmacılar, 5G ile koronavirüs arasındaki güçlü ilişkiyi çözdü. Ve kısa zamanda da dünyaya yayıldı. Bu da yeni dünya düzeni için, bütün umudunu 5G’ye bağlayanları rahatsız etti. Bir tarafta 5G ile trilyonlarca dolarlık dünya ekonomi piyasalarına hakim olmak isteyen güçler, diğer tarafta ise koronavirüs ile etkisiz duruma getirdikleri dünya insanları vardı. 5G’yi yaratan güçler, koronavirüs ile evlere hapis edilen insanların, yaptıkları işin farkına varmalarını istemiyor. Bunun içindir ki, İngiltere’de David Icke gibi tanınmış bir kişi, 5G yayın yapan vericilerin koronavirüs’e neden olduğunu söylediği için hedef gösterildi. Ve David Icke’nin sosyal medya paylaşımlarından dolayı İngiltere’deki 5G verici istasyonlarının yakıldığı iddia edildi.
- evdeki konuşmaları bile dinlediklerini söyleyen güçler, İngiltere’deki 5G vericilerini yakan bir kişiyi dahi tespit edemediler. Çünkü yangını çıkartan ve söndüren kendileri olunca bir kişi dahi tutuklanmadı. Ama hemen David Icke’nin youtubedaki yayınları durduruldu. İki gün önce de twitterden yapılan bir açıklama ile 5G ile koronavirüs arasındaki ilişkiden bahseden tweetlerin kaldırılacağı söylendi. Hedefte sosyal medya vardı. Diğer medya zaten kontrolleri altındaydı ama bu sosyal medya mutlaka susturulmalı ve kullanıcıları da asosyal olmalıydı. Her türlü bilgiye erişmenin kolay olduğu bir zamanda bilgiyi sahibi olmak ve kullanmak sakıncalı idi.
İnanmanız gerekenler;
Coca-Cola’nın sırrı var.
Çelik kasalarda gizleniyor.
O sır gizli örgütler tarafından korunuyor.
- Sorgulamadan, Hitler’in olimpiyat sponsor olan Coca-Cola'nın afişinde yazdığı veya yakıştırıldığı gibi, “Tek Devlet, Tek Millet, Tek İçecek” Coco-Cola’dır. Bunlara inanarak, her gün Coca-Cola içmeliydik.
5G ile yeni dünya düzeni daha hızlı olacak.
Koronavirüs ile yaşamak zorundayız.
Daha birinci dalgasını yaşıyoruz, ikinci ve üçüncü dalgaları da gelecek.
Aşı 18 ayda piyasada olacak.
Sokağa çıkmayalım.
Hasta olur ölürüz.
5G’ciler bizlere lütfen korkmaya devam edin, Bill Gates’in himayesindeki Dünya Sağlık Örgütü’nün tüm açıklamalarına uyun diyorlar. Ve dört aydır, hakimiyetlerinde olan basın-yayın organlarında koronavirüs korkusu yayarak propaganda yapıyorlar. Her gün başka bir yalan ile komplo teorisi zinciri kurduklarını unutarak, açıklarını ve yalanlarını söyleyen kişileri hemen komplo teorisi yapıyor diye damgalıyorlar. Biliyoruz ki Dünya Sağlık Örgütü komplo teorilerinin merkezidir. DSÖ’nün hastalıkların sıklık ve yayılma düzenini inceleyen, Epidemiyoloji Enstitüsü, Münster Üniversitesi kardiyovasküler epidemioloji birimi direktörü Profesör Ulrich Keil Avrupa Konseyi’nin Sosyal, Sağlık ve Aile İşleri Komitesi’nde 25 Ocak 2010 tarihinde yaptığı konuşmada, “Domuz gribi salgını ilaç şirketleriyle ortak üretilen bir korku kampanyasıdır. WHO, SARS ve kuş gribi konusunda da tüm tahminlerinde yanıldı. Kamu sağlığını ilgilendiren onca şey varken domuz gribi konusunda halkta büyük bir panik yaşanmasına sebep olduk ve bu tamamen abartılmış bir korkuydu. WHO’nun kararları ülkelerin sağlık bütçelerine çok büyük yük getirdi. İnsanların ölümüne sebep olan en önemli etkenlerin hipertansiyon, sigara, yüksek kolesterol, obezite, egzersiz yapmama, sebze ve meyve tüketiminin azlığı olduğunu çok iyi biliyoruz. Hükümetler, WHO’nun tavsiyesi doğrultusunda bu alanlara yatırım yapmaları gerekirken küresel bir salgın yaşanması yönündeki deliller çok zayıf olmasına rağmen domuz gribine yatırım yapmak zorunda bırakıldı.” dedi.
Aynı toplantı da Dr. Wolfgang Wodarg’da Domuz Gribi için, DSÖ’nün karar vermede önemli bir rol oynadığını, Dünya çapında bu salgına yaklaşık 18 milyar dolar harcandığını, milyonlarca insan iyi bir sebep olmadan aşılandığını ve “Klinik olarak test edilmediği için aşının olumlu bir etkiye sahip olduğu” konusunun ise açık olmadığını söyledi.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ KÜRESELİSTLERİN GRUBUDUR
Profesör Ulrich Keil ile Dr. Wolfgang Wodarg’’ın açıklamalarından anlaşılan o ki, 5G’ciler daha önce kendi yarattıkları salgın hastalıklar ile deneyimli olan WHO ve onu kullanan güçler koronavirüs silahı ile 3. Dünya Savaşı’nı planlamışlar. Artık Dünya Sağlık Örgütü’nün, esasen ona sahip olan güçlü küreselistler için bir politika ve lobi grubu olduğu ve bu kadar önemli ve açık finansal çıkar çatışması olan bir kurumun neden küresel bir sağlık otoritesi olarak düşünülmesi gerektiği sorgulanmalıdır.
Bu savaş ne zaman bitecek? Sorusunun yanıtı, yarın 5G teknolojisi ile koronavirüsten kurtulursak, en büyük 5G olduğunu inanacağız. Böylelikle koronavirüs de bir daha ortaya çıkmamak üzere dünyayı terk edecek. Ama dünya da yaşamak için, her zaman asosyal olmak zorunda kalacağız. Çünkü onların yalanları doğru, bizim doğrularımız ise her zaman yalan ve komplo teorisidir.
Bunların yalanı karşısında tek ilacımız ve aşımız korkusuz olmaktır. Çünkü onlar yüzyıllardır insanları korkutarak varlıklarını sürdürdüler. Şimdi elimizde en güçlü silah olan sosyal medya var. 5G’cileri güçlü yapan en büyük sır, bizleri korkutmaları ve korkak yetiştirmeleridir.