Öne Çıkanlar DİJİTALİZ Sinan Ateş Kız Kulesi Erdem Ulaş Tuğçe ÖREN

AŞI “PLANLI EBEVEYNLİK” ÜRÜNÜDÜR!

“IRKSAL HİJYEN” / ÖJENİ (1)

Bu yazı Bill Gates,’in''Bill ve Melinda Gates Vakfı babam olmasa kurulmazdı.'' dediği, babasının bir öjenikçi ve Planlı Ebeveynliğin başı olduğunu her zaman hatırlayarak okuyalım.

Bill Gates'in öjenik kavramlara maruz kalmasının nedenini, ailesinin geçmişindeki izleri  sürmek ile olanaklıdır. Ve Bill’i hareket geçiren FED’in kalpazanlarıdır.

Yazan Muammer KARABULUT

Pandemi ile yaşadıklarımızın hepsi, son aylarda fazlası ile duyduğumuz küresel güçlerin plan ve isteği doğrultusunda oluyor.Öyleyse bu küresel güçler, gücünü nereden geldiğini ve o gücü nasıl elde ettiklerini mutlaka bilmemiz gerekiyor.

Küresel güçlerin gücünü yalnızca 20. Yüzyıldan itibaren özetlemek istiyorum.  Ama ortaya çıkışı tarihi tabii ki çok daha eski tarihlere gidiyor. Fakat en belirgin  dönemleri Wall Street’te 1907 yılında yaşanan para kaynaklı ağır bir kriz sonrası köklü bankaların batması ile başlayan süreç olup, 23 Aralık 1913 tarihinde Federal Reserve Banks (FED) , kurulmasına kadar devam etti. FED’in kuruluşu ise I. Dünya savaşına 7 ay kala, Noel arifesinde, üstelik habersizce, aniden ve  acilen ABD kongresinden geçirildi, bir saat sonra da, Başkan Woodrow  Wilson (1856-1924) tarafından imzalanarak yasallaştı. İşte bu yasa ile Amerikan Kongresi, para basma yetkisini, sahibi olmadığı bir merkez bankasına devretmiş oldu. Böylelikle kalpazan bankerler, ilk önce ABD ve sonra da dünyayı soyma girişimini elde etmiş oldular.

BİRİNCİ KÜRESELCİ ZAFERİ

Küresel güçler için 1913 yılı, I. Dünya Savaşı (1914) başlamadan önce birinci ve en büyük  zaferi, aynı zamanda savaşların da tek  galibi olacağının ilanıdır.

Savaşı kim kazanır?

Nitekim savaşı ABD’yi kontrol eden küresel güçler kazandı. Artık onların gücü ABD’de sorgulanmayacak duruma geldi. I. Dünya savaşının sonucunda Osmanlı, Rus, Almanya ve Avusturya-Macaristan imparatorluklar dağılarak yeni ülkeler ortaya çıktı.

ABD yasalarına göre ilk zamanlar doların basılması yine belli miktarda altının desteği ile sağlanıyordu. FED-Federal Reserve, her 1(bir) doların basılması için kırk sent tutarında garanti vermek zorundaydı. Tabii ki bu zorluk bankerlerin adıBüyük Buhran” olan ve 1929-1931 yılları arasında dünyaekonomisini de etkileyen, Büyük Depresyon olarak anılmaya başlandı. ABD'de ve dünyada yaşanan yüksek enflasyon, kamu açıklarının ortaya çıkmasına neden oldu. ABD de ekonomik durum ağırlaştı. Ya da özellikle ağırlaştırıldı!... Yine en iyi bildikleri yöntem olan, kriz çıkartıp kurtarıcı rolü oynuyorlardı. Yani yangını çıkartanlar da kendileri söndüren de kendileri idi. Krizin daha da ağırlaşmasından korkan ABD Başkanı Franklin D.Roosevelt de(1882-1945)  çözüm olarakilk önce, 1932 yılında altın karşılığı basılan doların basımını serbest bıraktı.

İKİNCİ KÜRESELCİ  ZAFERİ

Doları basan küresel güçler için 1932 yılı  ikinci büyük zaferi oldu!. Artık ABD’de karşılıksız dolar basıyorlardı. Hedeflerinde  küresel kalpazan olmak vardı.

Sırada ABD’nin para birim olan Doları dünyada geçerli para birimi yapmaya gelmişti. Yine öjenik hareket içinde, Rothschildlerin  desteği ile Adolf Hitler(1989-1945) Führer olarak 2 Ağustos 1934 tarihinde iktidara yükseldi. 1939 yılında iyice ağırlaşan ekonomik buhran sonucu Adolf Hitler’e Polonya’yı işgal ettirerek II. Dünya savaşını başlattılar.

Henüz II. Dünya Savaşı’nın devam ettiği bir zaman olan 01-22 Temmuz 1944 tarihlerinde ABD’nin Bretton Woods kasabasında 44 ülke Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı, bildik maskelerinden olan, “FAKİR ÜLKELERE YARDIM” için toplandı. Ve  toplantının yapıldığı yerin isimi olan Bretton  Woods Sistem ile Dünya Bankasının kurulmasına karar verildi.

Toplantının amacı; doları rezerv para yapmaktı ve o karar da alında. II. Dünya Savaşı da 2 Eylül 1945 yılında bitirildi ve 27 Aralık 1945 tarihinde Dünya Bankası’nın bünyesinde kurulan IMF’de resmi bir varlık haline geldi.

ÜÇÜNCÜ KÜRESELCİ  ZAFERİ

Küresel güçler, üçüncü zaferini de 1944 yılında doları rezerv para kararı çıkartarak kazanmışlardı. 

Anlaşmaya göre 1 ons (31 gr)  altın = 35 $ olarak belirlenmiştir.

9 Ocak 2021 tarihinde 1 ons (31 gr)  altın = 1.847 $’dır. 

ABD Başkanı Woodrow Wilson’un 1913 yılında dünya kalpazanlarının kurduğu FED’e onay vererek  bastırdığı  doları, 44 ülke 1944 yılında geçmişten hiç ders çıkartmadan rezerv para olarak kabul etti.

Doları 1944 yılında rezerv para olarak kabul eden ve dünyanın kaderini değiştiren 44 ülke; Avustralya, Belçika, Bolivya, Brezilya, İngiliz Raj, Kanada, Şilli, Çin, Kolombiya, Kosta Rika,  Küba, Çekoslovakya, Dominik Cumhuriyeti, Ekvator,  Mısır, El Salvador, Etiyopya, Fransa, Yunanistan, Guatemala, Haiti, Honduras, İzlanda, İran, Irak, Liberya, Lüksemburg, Meksika, Hollanda, Yeni Zelanda, Nikaragua, Norveç, Panama, Paraguay, Peru, Filipinler, Polonya, Güney Afrika, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Birleşik Krallık, Amerika, Uruguay, Venezuela ve Yugoslavya.

Artık dolar uluslararası alanda karşılığı altın olan ve her kapıyı açan rezerv bir paradır. İşte küresel güç dediğimiz çetenin bugünkü dünya hakimiyeti de böyle bir paradan gelmektedir.

Savaştan çıkan Almanya, Fransa  ve Japonya geçte olsa oyuna geldiklerini anladılar. İlk itirazFransa Devlet Başkanı olan Charles De Gaulle’den (1890-1970) geldi.  De Gaulle, ABD’nin daha doğrusu küreselcilerin büyük avantaj elde ettiğini ve tekrar dış ticarette altın sistemine dönülmesini istedi.Küreselciler ise Fransa’da  “68 olayları” ile karşılık verdi.

ABD Başkan Richard Nixon (1913-1990) baskılar artınca, doların altına konvertibilitesini aynen başkan Roosevelt'in 1932 yılında yaptığı gibi, 15 Ağustos 1971 tarihinde kaldırdı. Tek fark, yapılan anlaşma uluslararasıydı ve ABD bu anlaşmayı tek taraflı sona erdirmiştir.

DÖRDÜNCÜ  KÜRESELCİ  ZAFERİ

Bu da küreselcilerin dördüncü zaferi oldu. Artık dünyada hesap verecekleri kimse yoktu!

Ama doların hakimiyeti bitmedi. Nixon’un 1971’de aldığı karardan sonra doların karşılığı savaş, petrol, terör, ilaç, insanların özgürlüğünün alınarak köleleşmesi gibi konuların hepsini kapsadı.

FED’in en az  %90’nı Rothschildlerin kontrolündedir. Eğer piramidin başı ile yazımızda adı sıkça geçecek olan, iki ailenin servetini kıyaslayacak olursak,  Rockefellerin %1 ve Gateslerin de belki %0001 olduğunu da söylemeliyiz. Ama karşılığı yalnızca dolar olan bir servet.

Şimdi bu serveti kontrol edenler başta Rothschildler olmak üzere en önemli varlıkları olan FED’i korumak için üzerinde 100 yıldır çalıştıkları soykırım projesini hayata geçirmek istiyorlar. Kullandıkları taktik aynen doları basmak için çıkarttıkları ekonomik kriz, FED’in kuruluşu  ve ABD gibi bir ülke üzerinden dünyayı idare etmek ile aynıdır. Onun için giriş yazısını küresel güçlerin var ettiği doları basan FED ile başladım. Yazının bundan sonra ki bölümünde, Öjenik hareke hizmet eden AŞI ve FED’i birbirinden ayırmayalım.

ÖJENİK HAREKET İLE KÜRESEL DARBE SÜRECİNE NASIL GELİNDİ?

Bu da bize İspanyol filozof George Santayana (1863-1952), "Geçmişi hatırlayamayanlar onu tekrar etmeye mahkumdur sözünü hatırlattı. Bu atasözü, 20. yüzyılın ilk on yıllarındaki öjenik hareketle çarpıcı paralellikler taşıyan, "gen çağı" na ve oradan 5G teknolojileri ile yeniden şekillenecek olan 4. Sanayi devrimine fazlası ile uygundur.

2020 yılı başlarında daha önce iki dünya savaşı, 400’ün üzerinde darbe ve bir çok terör eylemleri ile deneyimi olan küresel güçler, 1948 yılında kendilerinin var ettiği DSÖ’ye kalkan olarak kullanarak pandemi ilan edip,  “Küresel Darbe” yaptılar.

Her şey Rockefeller Vakfı’nın, modern ÖJEN hareketini yüklü miktarlarda finanse etmesi ile başladı. Ve Tavistock Enstitüsü(2) gibi düşünce kuruluşları ile birlikte birçok etkili bireyler ve sosyal kuruluşlar ortaya çıkartıldı..

O zaman, o kuruluşların hepsi olmasa da öne çıkanları dikkatlice araştırdığımızda, hedeflerinin ne olduğunu öğrenebiliriz. Çünkü, bir  “Küresel Darbe”  sonucu, Nazilerin başlattığı ama tamamlayamadığı bir soykırım projesinden bahsediyoruz.  Onun için böylesi küresel bir eylemin, mutlaka bir derinliği ve geniş bir etkileşim ağı olması gerekirdi. İşte o etki bağında, Öjenik hareket ile Tavistock Enstitüsü gibi benzer bağlantıları gördük.

Nasıl ki I.Dünya Savaşında Winston Churchill (1874-1965), II. Dünya Savaşında Adolf Hitler, Şili'de darbe yapan Augusto Pinochet (1915-2006) ve Türkiye’de de darbeci general olarak hatırlanan Kenan Evren (1917-2015) nasıl ön plana çıkan isimler ise Küresel Darbenin de ön plana çıkan isimi hiç kuşkusuz DSÖ’nün Başkanı olan Tedros Adhanom Ghebreyesus değil Bill Gates’dir.

DSÖ’nün 12 Mart 2020 tarihinde pandemi ilanı ile hemen hayırsever iş adamı olarak iyice paralatılan Bill Gates’in ön görüsü konuşulmaya başlandı. Ve Bill Gates ile vakfının sihirli kutusu da açıldı. Artık cinin şişeden çıktığı bir döneme girmiştik. Hedefte veya karşımızda çok iyi analiz etmemiz gereken Bill Gates ve karşılığı mutlaka bulunması gereken sorular vardı. 

GİZLİ OLAN İNSAN SOYKIRIMI

Kuşku ile ortaya çıkan soruların hepsi,  hedefte olan ve eşinin adını taşıyan vakfın arakasında gizliydi. Gizli olan ise öjenik hareket ile insan soykırımı.

Tabii ki insan soykırım eylemini ilk duyduğumuzda, yine hakim güçlerin kuvvetli yakıştırması olan bu bir “komplo teorisi”  damgası ile çok kolayca yok edilecek bir iddia. Gates’i var eden kalpazan çete,  net olarak gördüğümüz bir yüz yıl insan beynini bu iddiaya inanması için bilimi ve teknolojiyi muazzam bir şekilde kullanmıştır.

Bugün yaşadıklarımız ise çeşitli ideoloji, doğma, alışkanlık ve bağımlılıklar ile kuşatılarak doldurulmuş, algıları kısmen kapatılmış bir insan beyninin, yaşamımızı yönlendiren başta yaygın medya ağı ile yönlendirilmesi ve özellikle hükümetlerin de çok kolay kabul ederek, tedbir alacağı bir hadise değil. Kısaca her türden propaganda yapılmıştır.

Bu küresel eylemin en önemi araçlarından birisi de adrenalin hormonu ile hissettiğimiz, korku ve heyecanın bedenimize salgılanmasıdır.

Bağışıklık sistemimiz nasıl ki ilk kez karşılaştığı bir virüse karşı zaman alan bir mücadeleye giriyorsa, dünya düzeni de  ilk defa küresel bir darbe ile karşı karşıya kalmış, derinlerde olasılıkları hesaplayan ve görünmeyen bir mücadele içindeydi. Nasıl ki insanın bağışıklık sisteminin yeni karşılaştığı bir mikroba karşı hemen yanıt veremez ise devlet ve  kurumalar da aynı durumdaydı. 

GATES BİLİŞİMCİ AMA BABA MESLEĞİNİ YAPIYOR…

O zaman bilmediğimiz bu mikrobu karşımıza çıkartan ve onu yeteri kadar tanımamızın önüne bariyerler koyan Bill Gates’in bu eylemin içindeyken, ona bu eylemi yaptıran ve işbirliği yaptığı güçler de olmalıydı. İşte Bill’in bu bağlantılarına baktığımızda hemen karşımıza ilk olarak  2020 yılında vefat eden babası William Henry Gates(1925-2020)  karşımıza çıktı. 

Bugüne kadar Gates ailesinin  nüfus kontrolü ideolojisine ilgisi çok fazla gözler önüne gelmedi. Onun içinde öjenik bağlantı da kendisi ile tanımlanmadı. 28 Ekim 1955 tarihinde Seattle’da (ABD) bilinen adı ile doğan Bill Gates’e dedesinin babası olan William Henry Gates adı verilmiş ve dedesinden itibaren I, II ve  III (3) diye devam ettirmişler. Gates soyunun dünyadaki ayrıcalıklı özelliklerinden dolayı 1975'te ortağı Paul Gardner Allen ile Microsoft kurmak için üniversiteden ayrılmıştır.

Gates ailesinden Baba Gates Amerika Planlı Ebeveynlik Federasyonu üyesi, anne Gates PPFA'nın(4) fon ortağı olan United Way (5) için çalışmaktadır. Gates ailesi ve United Way'i yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde güçlendirmek için güçlü bir ortaklık geçmişine sahiptir.

Baba William Henry Gates önde gelen bir bankacı ve Preston Gates & Ellis'te bir avukattı. Ayrıca birçok baro ve organizasyon kuruluna başkanlık etti ve 20. yüzyıl boyunca teknolojiye dayalı işleri genişletmek için bölgesel bir girişim olan, “Teknoloji İttifakını” başlattı.

William Henry Gates, Bill’in bebeklik döneminde, - AES (6)- Amerikan Öjenik Derneği'nden (1926-1972) doğan, PPFA-Amerika Planlı Ebeveynlik Fedarsyonun yönetim kurulunda da görev yaptı.

PLANLI EBEVEYENLİK 20 MİLYON SİYAH ÖLDÜRDÜ!

Amerikan öjeni hareketinin liderleri, Hitler'in, "öjeni" kelimesini lekelediği, ancak 1921 yılında Amerikan Doğum Kontrolü Birliği’nin kurucusu olan Margaret Higgins Sanger'in (1879-1966) kendisinin de söylediği, safkan insan arayışından vazgeçmek istemediği için endişeleniyordu. Öjeni tanımlamak için sadece yeni kelimeler seçtiler. Gates’in babasının da görev aldığı, 1942'de Amerika Doğum Kontrol Federasyonu, daha sonra Amerika Planlı Ebeveynlik Federasyonu oldu.

Şimdi nadiren tartışılan Sanger’in "Zenci Projesi" Siyahların doğum oranını kontrol etme planıydı. Çok fazla bilinmeyen bu ırkçılık konusunda, Life Education Kurucusu ve yöneticisi Dr.Johnny Hunter, "Bugüne kadar, beyaz üstünlükçü kurucularının gündemini uygulayarak Planlı Ebeveynlik, bir rahim linç yöntemi olarak gördüğüm yöntemi geliştirdi. (…) Bu linç, yirmi milyondan fazla Siyahın hayatının sona ermesiyle sonuçlandı." dedi.

2020 yılının Eylül ayında MCFL dergisinde yayınlanan bir haberde de,  bir suikast sonucu amcası (Dr. Martin LutherKing Jr-1929-1968) öldürülen Dr. Alveda King, meslektaşları ve National Black Pro-Life Coalition'daki diğer liderlerle birlikte, Amerika Birleşik Devletleri Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı-HHS'ye Planlı Ebeveynliğe karşı ırkçılık konusunda resmi bir şikayette bulundu.

Şikayet; Planlı Ebeveynliği, Siyah topluluklarda hedeflenen kürtaj teşviki yoluyla Amerika Birleşik Devletleri genelinde ırkçı ve öjenik politikaları desteklemek ve teşvik etmekle suçlanıyor.

PP artık yeni markalı öjenik bir organizasyon olduğuna ilişkin açılan dava ve Dr.Hunter’in “yirmi milyondan fazla Siyahın ölümüne”  neden olan açıklamasının yanına Bill Gates’i, babasını ve ABD'nin Minneapolis kentinde Mayıs ayında  bir siyahi olan George Floyd'un ölümüne birlikte bakmak gerekiyor. Hatta Almanya’da Adolf Hitler’in 6 milyon insanı öldürdüğü yıllardan, Amerika’da ölen 20 milyon siyah insanları da birlikte değerlendirerek, bugün Bill Gates ile kalpazan çetenin aşı ile ne yapmak istediklerini görelim. Ve bir siyahın ölümü için, Minneapolis kentini yakarak olayları bütün dünyaya yayan ve duyuran güçler, 20 milyondan fazla siyahın ölümünü gizlemek konusunda da ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu!..

Dün ABD’ye köle olarak çalıştırmak için getirdikleri siyahların, zaman içinde  nüfus olarak beyazları geçeceğini hesaplayan öjenikler, onları öldürmekten başka bir çözümleri yoktu. Bugün de dünyada robotlar ile üretim yapacak olan kalpazan çetenin, kendi DNA’sını taşıyan özel köleleri dışında  insana ihtiyacı yoktur.   

Bu bilgi diğer vakıf organizasyonu ve "bağışçıların" öjenizmle ne kadar ilgilendiğinin ipuçlarını da verdi. ABD’de Long Island ve  Cold Spring Harbor(7) genetik ve viroloji laboratuvarlarında başladığı faaliyetler ile büyük bir organizasyona dönüştü. Rockefeller-Bayar Co., BASF ve Hoechst petrokimya-ilaç konsorsiyumu, grubun ilk fon sağlayıcıları arasında yer aldı.

Yalnızca toplum temelli kliniklerle yetinmeyen Planlı Ebeveynlik, 1980'lerde, özellikle şehir içi azınlık mahallelerindeki devlet okullarına taşındı. Ancak kontraseptif teklifler, Sanger tarafından tanıtılan hizmetlerden yalnızca birini sağladı. Beyaz olmayanların kısırlaştırılması da Planlı Ebeveynliğin gündeminin merkezinde yer aldı ve birkaç eyalet, özellikle azınlık kurbanları için pilot programlar oluşturuldu. 

Aynı zamanda Bill Gates Jr. ve annesi Mary, United Way of America Guvernörler Kurulu'nda liderlik rollerinde görev almış aktif bir üyesi,  William H. Gates Sr., ise Seattle, Washington'daki United Way of King County'nin eski bir kampanya başkanıydı.

Bill ve Melinda Gates halihazırda United Way of America Ulusal Megagiftler Komitesi'nin Onursal Başkanları olarak görev yapmaktadır. Yine Melinda Gates öncülüğünde, küresel doğum oranını düşürmeyi amaçlayan üreme sağlığı hizmetlerini genişletmek için hükümetlerden vergi toplamak amacıyla 11 Temmuz 2012'de Londra’da düzenlenen  UNFPA-Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ile birlikte  Dünya Nüfus Günü'nde bir Aile Planlaması Zirvesi başlattı. Ve Melinda Gates, bu zirvede hedefinin özellikle yoksul ülkelerde doğum kontrol yöntemlerini kullanımını teşvik etmek olarak açıkladı. Melinda Gates, dünyanın en fakir ülkelerindeki 120 milyon kadına daha fazla gönüllü aile planlaması hizmeti sunmak için, 2020 yılına kadar 2.6 milyar dolar taahhüt etti.

Baba Gates’in görev yaptığı PPFA -Planlanan Ebeveynliğin genel hizmetlerine 2016 yılı itibari ile bakacak olursak; PPFA'nın yüksek oranda duyurulan, “kanser taramaları” 660.777 kişi. Doğum kontrol hizmetleri, 2.701.866 ve doğum öncesi hizmetler de 7.762 kişidir.

Gates  tarafından desteklenen bu faaliyetlere bazı Katolik gruplardan olan Aile ve İnsan Hakları Enstitüsü'nde araştırmalara katılan  kıdemli başkan yardımcısı Susan Yoshihara ise Katolik olarak yetiştirilen Bayan Gates'in bu  tutumuna ve projelerine kuşkuyla bakıyor ve katılmıyor.

Çıkan sonuç; aynen bugün aşı konusunda olduğu gibi, "Bir kadının doğum kontrol hapı kullanıp kullanmayacağına dair karar kadın tarafından verilmelidir" görüşü ortaya çıktı.

Öjenik hareket 2010 yılında Planlı Ebeveynlik ile 5 milyon kişiye ulaştı.  Yayınladıkları raporlarda, 2014 yılına gelindiğine, 324 bin kürtaj yanlısı ve anti-aile grubu oluşturuldu, 4 milyondan fazla klinik ziyareti yer aldı. Planlanan Ebeveynlik hizmetleri, doktorlar ve hemşireler gibi tıp uzmanları ve gönüllüler dahil 26.000 personel tarafından sağlandı. Grup yaptığı eylemlerde kendini, "özgür seçim" in bir savunucusu olarak gösterdi ve iddia etti. Ancak kılık değiştirmiş bir öjenik cephe örgüt algısı çok daha yüksek olduğu anlaşıldı. Ama toplumdaki güçlü algıları, -toplumu iyileştirmeye kendini adamış bir grup görünümündeydi.

Böylelikle baba ve oğul, "vizyon ve stratejik yönlendirmeye öncülük etti.” Başkanlığı oğlu ve karısıyla paylaştığı mevcut William Henry Gates Vakfı'nı kapatarak,  Bill ve Melinda Gates Vakfı'nı oluşturdular. 

Elbette hiç kimse Bill Gates'in, Thomas Malthus’un (1766-1834) dürtülerinin nasıl oluştuğuna şaşırmamalı. Gates yıllarca tarımda, genetik mühendisliği yöntemleri kullanılarak DNA'sı değiştirilmiş gıdalar, tarım ilaçları, böcek ilaçlarını teşvik etmek, ilgili projeleri finanse ederekte yüz milyonlarca dolar harcadığı için iyi biliyordu. ABD Hükümeti'ne genetiği değiştirilmiş mısırı tanıtmak için, “Geleceği Besle” programına fon sağladı. Afrika'da bir Yeşil Devrim için İttifak'ı (AGRA) desteklemek için Rockefeller Vakfı ile işbirliği yaptı. Başka bir deyişle, bu kıtaya - Latin Amerika ve Hindistan'da zaten yaptıkları gibi - on binlerce çiftçiyi yoksulluğa ve yıkıma götüren tarımsal üretimi, birkaç çokuluslu şirketin ellerine bırakan, kapitalist endüstriyel tarım modelini geliştirdi.

Bill & Melinda Gates Vakfı 7 Ekim 2010 tarihinde, GDO'ya "fon"lu destek diye duyurulan hisse alımı ile dünyanın en büyük GDO'lu ürün üreticisi olan Monsanto şirketini de mercek altına aldı. Bill ve Melinda Gates Fonu, Monsanto dışında GDO ürün üreten bir başka şirket olan Cargill'in Güney Afrika'da yürüttüğü soya projesine de 10 milyon dolar aktararak destek verdi. Bu sözde hayırsever hayır kurumunun, hastalıkları 'ortadan kaldırmak' ve dünyadaki yoksulları beslemekten başka bir şeye bağlı olduğu fazlasıyla netleştiği zamandır.

Bill Gates'in 2010'dan beri yarım milyon hisseye sahip olduğu bir şirket olan Monsanto’da bu eylemin bir parçasıdır. Monsanto’na tarım ve sebze tohumları, bitki biyoteknoloji özellikleri, bitki koruyan kimyasallar üzerinde faaliyet gösteriyor.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın 11 Ekim 2013 tarihinde, “Dünyadaki tehlikenin adı: MONSANTO” başlıklı bildir de Monsanto’yu, “Dünya üzerinde canlı yaşamını ya da ekolojiyi tehdit eden ya da yıkıma uğratan ne kadar tehlikeli ve ölümcül unsur varsa, bunların büyük kısmından tarım, ilaç ve tohum tekelleri sorumludur. Bunlardan biri de Monsanto‘dur. (…) İlk ticari faaliyeti, 1903`de Coca Cola için üretilen yapay tatlandırıcı olan Sakarin ile başlamıştır. Sakarin sağlık örgütleri tarafından kanserojen bir madde olarak” nitelendirmiştir.

Tarımda, bileşim sektöründe iyice olgunlaşan öjenik hareket Bill Gates'in yıldız projesi oldu. Seçkin insan yaratmak üzere tasarlanan soykırım projesi Rockefeller Vakfı, Dünya Bankası, UNICEF ve WHO ile birlikte GAVI - Global Alliance for Vaccines and Immunization (Aşı ve Aşılama için Küresel İttifak) projesinin görünürdeki kurumlarıdır. GAVI sayesinde de  proje, hükümetler ve araştırma merkezleri, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki 55 ulusal derneğinin yanı sıra Uluslararası İlaç Endüstrisi Federasyonu'nun (IFPMA) bir araya getirmiştir. Hepsi gezegendeki her canlıyı isteyerek, zorla ... veya nanopartiküller (8) gibi en son teknolojilerle aşılamak amacıyla birleşti.

Bu aynı zamanda, büyük ölçekli doğurganlığa karşı aşı projesi anlamına da geliyor.

Ne yazık ki bugün öjenik  çizgi daha da kalınlaştı. Dünyaya bunun kesin bir bilim olduğuna inandırmak için, Gates’in kendi üzerine aldığı genetik mühendisliği de kullanılmaya karar verdi. Bugün bu bilimin genişlemesinde, yeni bir "hayırsever" rolünü oynayan William Henry Gates III, daha çok Bill Gates olarak artık gündemimizdedir. Adolf Hitler gibi aynı düşünceler ile yetiştirilen Bill Gates, Hitlerin bıraktığı yerden devam edecktir.

ÖJENİZM  HAREKETİ NEDİR? 

O zaman Bill Gates’e rol verenler ile çokça yana yana gelen öjenik/ eugenics  hareket nedir ve nasıl doğmuştur.

Öjeni, temelde "insan türünü iyileştirmeyi" amaçlamaktadır, ancak gerçekte her türlü ayrımcılığın, insan hakları ihlallerinin, suikastların ve soykırımların ilerlemesine bir gerekçe olarak hizmet etmiştir. Kuşkusuz tarih boyunca insan ırkını "iyileştirme" önerileri olmuştur.

Yakın tarihte öjenik hareketin belirginleşmesinde ise  İngiliz nüfus bilimcisi Thomas Robert Malthus’un, An Essay on the Principle of Population (1798), / Nüfus İlkesi Üzerine Deneme isimli kitabında ortaya çıktı. Kitapta, “Nüfusu istenen düzeyde tutmak için gerekli olanın üzerinde doğan tüm çocuklar, başka insanların ölümleri ile onlara yer açılmadıkça, kesinlikle yok olmalıdır.” yazılıydı. Bu görüşler  kıtlık ve diğer kaygılar ile anlatılsa da,  Rockefeller Vakfı’da benzer düşünceleri, 1933 yılında  embriyolog ve doğum kontrol hapının öncüsü olan George Washington Corner (1889-1981), Amerikalı jinekolog Willard Myron Allen (1904-1993) ile birlikte kadınları hamilelik dönemine hazırlayan progesteron hormonunu keşfetmesine ve menstrüel döngüdeki etki mekanizmasını oluşturmasına olanak tanıyan bir araştırmayı da finanse etti.

MODERN ÖJENİK HAREKET

Modern öjenik hareket ise Francis Galton'un 1865'te Hereditary Talent and Character / Kalıtsal Yetenek ve Karekter başlıklı yazısı ve daha sonra (1869)  tarihinde yayınlanan, “Hereditary Genius/ Kalıtsal Dahi” adlı çalışmasında, geliştirdiği bir makalede işaret ettiği, zekanın genetik mirası hakkındaki  fikirlerden kaynaklanıyordu.

Galton bu fikirlerinde, kuzeni Charles Darwin'in (1850-1943), "Türlerin Kökeni” (1859) adlı kitabından çok etkilenmiştir. İnsan varyasyonuna bakmak için ilham almıştır. İlk ilgisi, insan 'dehasının' kalıtsal olup olmadığı idi. Bunu, bazı ailelerin diğerlerinden daha seçkin adamlar üretip üretmediğini test ederken, daha sonra çevreyi ve beslenmeyi kontrol etmeye çalışıyordu. Bu kitap, 'üstünlük' şeklindeki ilk bulguları aktarıyor. İnsanın entelektüel potansiyelini korumak için, üremede devlet müdahalesinin gerekli olduğu sonucuna varıldı. Bu da Öjeni hareketine ivme kazandırdı.

Galton makalesinin başında, Thomas Malthus'un, nüfus ilkesine ilişkin yayınlanan yazılarını kullanmıştır. Malthus’tan alınan bölümde özetle; "Fakirlere hijyen önermek yerine, zıt alışkanlıkları teşvik etmeliyiz. Nüfuslarımızda sokakları daraltmalı, daha fazla insanı evlere doldurmalı ve vebanın dönüşünü yaratmalıyız. Kırsal kesimde köyleri durgun göletlerin yakınına inşa etmeliyiz ve her şeyden önce, her türlü bataklık ve sağlıksız arazinin kolonileştirilmesini teşvik etmeliyiz. Yıkıcı hastalıklar için belirli çareleri onaylamamalı ve belirli hastalıkları tamamen ortadan kaldırmayı planlayarak, insanlığa iyilik yaptıklarına inanan iyi niyetli adamları dizginlemeliyiz." yazılıydı.

DARWİN&GATES

Charles Darwin’in, “İnsanın Kökeni” adlı kitabı, öjenistler için hatta biyolojik materyalizm temellerini oluşturan  önemli kaynaklardandı. Darwin'in birkaç oğlunun - Galton'un yeğenlerinin de - öjenik hareketin liderleri olduğunu söylemeliyiz.  Bunu da Bill Gates’in babası ve diğerleri ile bağlantılarını örek gösterirken,  oğul Leonard Darwin’in (1850-1943) Öjenik Eğitim Derneği'nin - Londra öjenik toplumunun başkanı ve kardeşleri Horace, Francis ve George, Cambridge'de oluşturulan başka bir grubun parçasıydı.

Leonard Darwin'in “Öjeni Nedir?” (What is Eugenics?) kitabı (1932) öjeni hareketinin popülerleşmesine ve uluslararası alanda yayılmasına katkıda bulunmuş ve çok sayıda dile çevrilmiştir.

ÖJENİK HAREKETİN AMERİKADA BENİMSENMESİ

Öjenik yaklaşımların, petrol, çelik ve bankalarla zenginleşen güçlü aileler tarafından özellikle Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Almanya'da hemen benimsendi. Bu benimseme çok kolay oldu. Çünkü başta DOLAR’ın basımı olmak üzere elde ettikleri zenginlik kendilerini haklı gösterecek boyuta gelmişti. Diğer tarafta servetlerinin yanında fakirliği görünce, “üstün varlıklar” olduklarını bilimsel bir kanıt olarakta görmeye başladılar. Elde ettikleri büyük servet ile fakirliğin genetik olduğuna da inanmışlardı. Zaten sapkınlıkları  ancak böyle bir teori ile açıklanabilirdi.

Telefonun mucidi Alexander Graham Bell'de Öjenikti!

Öjeni fikirleri de, 19. yüzyılın sonunda Amerika Birleşik Devletleri'ne bu bilinçle indi. Öncülerinden birisi de  telefonun mucidi Alexander Graham Bell'di. (1847-1922) Adını telefonun icadı ile öğrendiğimiz Bell’in, 1876 yılında telefonu icadı ile başlayan ve 1892 de ilk görüşmenin yapıldığı zamana kadar ki süreci çok iyi bilinmese de, kendisinin öjenik hareketin önde gelen isimlerden olduğu bilinmektedir. Ama Bell'in öjenik karakteri, telefon icadı kadar ön planda değildir.

Bell'in çalışmalarının çoğu, sağırlar için 'görsel dil' veya iletişim alanındaydı, ancak aynı zamanda kalıtım ve hayvan yetiştiriciliği çalışmalarıyla da ilgilendi ve öjeni hareketinin erken bir destekçisi  olduğu için çağdaşları gibi kısırlaştırmanın üstüne gitmedi.  Amerikan öjeni ile yoğun bir şekilde ilgilendi. Martha's Vineyard'daki sağır-dilsiz ailelerin soyağacını 1880'lerin başında araştırdı . Ayrıca 1889'da Nova Scotia'da yaşarken  koyunlar üzerinde üreme deneyleri yapmaya da başladı. 

Amerikan öjeni hareketine dahil olan Amerikan Yetiştiricileri Derneği'ne katıldı ve Amerikan Yetiştiricileri Birliği için Öjenik Komitede görev yaptı ve sonunda Sağır Mutizm Komitesi'ne başkanlık etti. 

Bell ayrıca öjeni ile uluslararası düzeyde de ilgilendi - Birinci Uluslararası Öjeni Konferansı'nın (1912) düzenlenmesine yardım etti ve 1921'de İkinci Konferans'ın onursal başkanıydı. 

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Öjenik Kayıt Ofisi'ne yönetim kurulu başkanı olarak katıldı ve dernek tarafından yürütülen araştırmalara rehberlik etti.

Ayrıca “Eugenics Board” tarafından düzenlenen toplantılara düzenli olarak katıldı.  Bell, o gün cinsel kısırlaştırma yasasını desteklemese de, göç kısıtlamasını da destekledi. Bunun yerine Bell, öjenik eğitime ve öjenik bilginin yayılmasına odaklandı.

Bell'in öjeni hakkındaki kişisel görüşleri oldukça karmaşıktı. Öjeni ilke olarak desteklemesine rağmen, Amerika Birleşik Devletleri'nde kullanılan yöntemler konusunda çekinceleri vardı. Örneğin, Charles Benedict Davenport (1866-1944)  ile yazışmalarda Bell, yalnızca istenmeyen özelliklere odaklanmak yerine, istenen özelliklerin kalıtımını inceleme ihtiyacını vurguladı. Bell kalıtıma odaklanarak, yarışın sadece korunmakla kalmayıp, ilerletilebileceğine de inanıyordu. Ayrıca özellikle evlilik meseleleriyle ilgilendi ve arzu edilen özelliklere sahip insanlar arasındaki bağları teşvik etmek istedi. Öjeni konusundaki bu tutumun, "mutluluk arayışındaki bireyin özgürlüğüne" daha az müdahale ettiğini hissetti.

Ve 1896 gibi erken bir tarihte, öjenik kriterlere sahip bir evlilik yasası Connecticut'ta çıkartıldı. Yasaya göre,  "epileptikler, embesiller ve zayıf fikirliler" ile evlenmek yasaklandı ve aynı yasa birçok eyalete örnek oldu. 

1898'de Amerikalı Öjeni'nin, "babası" olarak kabul edilen önde gelen bir biyolog ve ırkçı olan Charles Davenport, Rockefellers'in daha sonra finanse etmek üzere katılacağı Andrew Carnegie’nin (1835-1919) ailesinin sağladığı fonlar sayesinde, Cold Spring Harbor araştırma merkezinde çalışmaya başladı.

Amerika’da ülke çapında çoğalan çeşitli öjenik kurumların temelini oluşturan, şecere ve diğer verilerin depolandığı yer olarak bilinen,  Öjenik Kayıt Ofisi oluşturuldu.

Davenport’ın önerileri arasında ayrımcılık, özürlü ve hatta suçluların, sapıkların ve diğerlerinin imhası da vardı. Zaten, 1927'den itibaren Yüksek Mahkeme'nin onayını alan, farklı Kuzey Amerika eyaletlerinde, "aptalların, bekar annelerin, akıl hastalarının, suçluların ve davranış sorunları olan erkek çocukların" kısırlaştırılmasına izin veren  kanunlar çıkarılmaya da başladı.

ABD'nin en prestijli uluslararası yargıçlarından biri olan Yargıç Oliver Wendell Holmes (1841-1935) şunları yazdı: "Toplumun, işledikleri suçlar nedeniyle idam edilmesini veya doğuştan gelen aptallıkları nedeniyle ölmelerini beklemek yerine, toplum açıkça yetersiz olanın çocuk sahibi olmasını engellemesi herkes için daha iyidir." dedi. Ve 1929 yılında öjenik kısırlaştırmaların sonuçları hakkında bir rapor yayınlandı.  Bu rapor sonrası kadın hastalıkları konusunda uzman  Alexandra Minn Stern, Kalifornia'daki 1909 ile 1976 tarihleri arasındaki  istem dışı kısırlaştırmanın tarihini araştırdığı bir makalesi yayınlandı. Yalnızca Kalifornia’da istem dışı yaklaşık 20.000 ameliyat yapılmıştı!.

Bu sürecin algılanması ile örnek vermek gerekirse;  Afrikalı Amerikalılar Kaliforniya nüfusunun% 1'inden biraz fazlasını oluştururken, toplam kısırlaştırmaların% 4'ünü oluşturuyorlardı. Kısırlaştırılanların yaşı cinsiyet, kurum ve medeni duruma göre değişirken, çoğunluk 20-40 yaş aralığındaydı.Yapılan araştırmalar sonucu, 1920'lerin sonlarında ve 20'li yaşların başlarında demans praecox (şizofreni), epilepsi, manik depresyon, psikoz, güçsüzlük veya zihinsel yetersizlik nedeniyle kısırlaştırılmış yüzlerce kişiyi belgeleyen isimsiz hasta kayıtları ortaya çıktı.

HİTLER SOYKIRIMI ÖJENİKLERDEN ÖĞRENDİ

Amerika'daki öjenik hareket ivme kazandıkça birçok ülkede de taklit edilmeye başlandı. Fransa, Belçika, İsveç, İngiltere ve daha başka Avrupa ülkelerinde öjenik çevreler inandıkları ilkeleri tüm ulusa tanıtmak için ellerinden geleni yapmaya başladılar, ne de olsa önlerinde örnek olarak gösterebilecekleri ABD vardı.”

Amerika’daki öjenik hareketin bu seyirdeki gelişmişliği Almanya’da Hitleri yaratırken, maceranın sonu ise Nürnberg davaları sırasında Nazilerin savunmalarında yer aldı.

HİTLER İLE GERÇEK YÜZÜNÜ GÖSTEREN ÖJENİK HAREKET

Nazilerin bilim insanı olan, “Ölüm Meleği” lakaplı Josef Mengele (1911-1976)II.Dünya Savaşı sırasında, toplama kampı mahkumları, Hitler'in mükemmel ırkı yaratmasına yardım etme kisvesi altında korkunç tıbbi testlere görev aldı. Auschwitz'de bir SS doktoru olan Josef Mengele , hem yetişkin hem de çocuk ikizler üzerinde birçok deneyi yönetti.

Mavi gözleri denemek ve yaratmak için kimyasal göz damlaları kullandı, mahkumlara yıkıcı hastalıkları enjekte etti ve anestezi olmadan ameliyat yaptı. "Hastalarının" çoğu öldü veya kalıcı sakatlık yaşadı ve korkunç deneyleri ona, "Ölüm Meleği" takma adını kazandırdı.

I.Dünya Savaşı'nın ardından, öjeni temelli sayısız ideoloji dünya çapında ana akım topluluklara girmeye başladı. Bununla birlikte, Hitler bu kavramları benimsedikten ve kavramın agresif bir biçimini uyguladıktan sonra, Öjeni hareketi dünyada bozuldu ve devam etmek için yeni bir değişikliğe ihtiyaç duyuldu.

Öjeni kavramları, II. Dünya Savaşı'ndan sonra da bu elit küreselcilerin düşüncesinden çıkmadı. Yeraltına indi, yerüstündeki kılığının üstü örtülerek, “şefkatli” kılıklarda yeniden icat edildi.

Öjenik harekete Julian Huxley(9) önemli katkıları, öjeni ile ilişkili temel kavramların yeni toplumsal hareketlere dönüşmesini sağladı.Bu gruplar kendilerini 1950'lerde öjeniği, yoksulluk ve hastalığa 'çözümler' sunan, yeni oluşan ve gelişmiş  refah devletleri ile kurudukları köklü bağlantılar sayesinde, yeniden 'sosyal ve ilerici' olarak tanımladılar.

Rockefeller Vakfı, modern öjeni hareketini ve düşünce kuruluşlarını büyük ölçüde finanse etti. Tavistock Enstitüsü, birçok etkili birey ve 'sosyal' kuruluş doğurdu. örümcek ağı gibi her yeri sardılar.

Huxley, 'yeni ve modern' öjeni hareketini, doğum kontrolünün yaygınlaştırılması, eşcinselliğin suç olmaktan çıkarılması ve kürtaj yasası reformu gibi bir dizi reformist ideolojiyle ustaca ilişkilendirdi. Huxley bu süreci, temel öncelikleri aynı modernizasyona göre yapılmış öjenik bir hareket olarak tanımladı.

İşte bu ahtapota benzeyen hareketin içinde, kötü şöhretli Gates ailesi de kısa süre içinde yerin alarak kollarından birisi oldu.

“İNCİL’İN YERİNE” GEÇEN ÖJENİK ÖĞRETİ

Adolf Hitler 1930’da Amerikalı avukat ama esasen öjenikçi ve korumacı, bilimsel ırkçılığın savunucusu Madison Grant'e (1865-1937), “Senin kitabın benim İncil’imdir.” diyerek bir mektup yazdı. Grant’ın kitabının adı ise,The Passing of The Great Race”idi.

Hitler için, kusurlu çocukları ortadan kaldırmayı ve toplum için hiçbir değeri olmayan yetişkinleri kısırlaştırmayı önerdiği büyük ırkın geçişinin anlatıldığı kitap, kendisinin,  "İncil'iydi." Adolf Hitler'in imha programı, "öjenik çalışmalar/insanın genetik varlığını iyileştirme ve ırkları arıtma bilimi" adı altında yürüttü.

Sonuçta II. Dünya Savaşı’na da neden olan Hitler kendi ülkesinde 11 milyon, Sovyetlerden 27 milyon olmak üzere toplam  60 milyon insanın ölümüne neden oldu.

Öjenik fikirlerin etkisi aslında öylesine oldu ki, 1928'de 20.000'den fazla öğrencinin katıldığı - bazıları önde gelen Amerikan okullarında - Öjeni'yi konu olarak içeren 375 üniversite kursu vardı. Bunu hesaplayarak, yasanın 1927'de onaylanmasından kaldırıldığı 1963 yılına kadar en az 64.000 Amerikalı zorla kısırlaştırıldı.

HEDEF NÜFUS AZALTMA

Hitlerden sonra bu bayrağı bilfiil Rockefeller Vakfı üstlendi. Vakfın 1968 yıllık raporunda şöyle deniyordu: Birkaç yıl içinde bu iki modern yöntemin (Hap ve Rahim İçi Araç olan spirali kastediyordu.) büyük ölçekte kullanımının imkansız olacağı tehlikesiyle karşı karşıyayız (…) farklı yaklaşımlarla yürütülen yüksek kaliteli araştırmalar sayesinde daha iyi (…) Vakıf, bu önemli boşluğu birkaç şekilde doldurmaya çalışacaktır: Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ve yurt dışındaki üniversitelere ve araştırma merkezlerine yöntem arayışında destek sağlayarak doğurganlık kontrolü (…), üreme biyolojisinde insan doğurganlığı ve kontrolü ile ilgili doğum kontrol yöntemlerinin geliştirilmesi (…) ve Zooloji, Biyoloji ve Biyokimya bölümlerinde araştırma ve öğretim programlarının desteklenmesi. ”

Doğum kontrol hizmetlerine ihtiyaç duyan yoksul veya yoksulluğa yakın kadınların sayısının beş milyon olduğu tahmin ediliyor. Yoksulun kontrolsüz doğurganlığı, yoksulluğun, yetersiz eğitimin ve eksik istihdamın devam etmesine katkıda bulunuyor.

Görüldüğü gibi, 20. yüzyılın sonunda Rockefeller ve ekibinin hedefleri değişmemiştir. Ve sonraki on yıllarda çok sayıda hükümet ve uluslararası kuruluşun yardımıyla öjenik hareketlerini devam ettirdiler.

En az dört hükümet raporu - 1972 ile 1981 arasında aydınlığa kavuşacak - büyük ölçekli sterilizasyon operasyonlarının başlatılması için üreme alanı sundu. Bunların arasında, analiz ettiğimiz doğurganlık karşıtı aşılardır. (web'de okuyun - www.dsalud.com - tıbbi model nº 143'te yayınladığımız kadınların haklarını ihlal ettiği başlıklı makale).

ROCKEFELLER RAPORU

Temmuz 1969'da, eski Başkan Richard Nixon, ABD'nin bu nedenle karşı karşıya kaldığı "tehlikeleri" ortaya çıkaran nüfus artışı sorunlarına ilişkin ABD Kongresi'ne Özel bir Mesaj göndererek, nüfus artışıyla ilgili bir Komisyon oluşturmayı önerdi. Amerika'nın nüfusu ve geleceğine, John D. Rockefeller'in başkanlık yaptı. Hazırlanan komisyon raporunda, yeni nesilleri aşırı nüfus sorunu hakkında eğitmek için eğitim programlarının geliştirilmesini, doğum kontrol haplarına erişimin önündeki yasal engelleri ortadan kaldırmak, gönüllü kısırlaştırma ve kürtajları kolaylaştırmaya öncelik verildi.

Nüfus adı her yerde, uygun bir küresel organizasyon görünümündedir. En başından itibaren, vakıfların arkasında DSÖ ve Birleşmiş Milletler yer almaktadır.

Baba Gates'in arkadaşı David Rockefeller(1915-2017) ve Rockefeller Vakfı, 1972 gibi erken bir tarihte, DSÖ ve diğerleriyle birlikte başka bir "yeni aşıyı mükemmelleştirmek için büyük bir projeye dahil oldular." Bu proje, İnsan Üremesini Araştırma Geliştirme Özel Programı – HRP(10). HRP ise modern öjenik hareketin yeryüzündeki resmi merkezidir.  

HRP ULUSLARARSI KURULUŞLARI ÖJENİKLEŞTİRMEYE ÖRNEKTİR

HRP‟nin Bilimsel ve Etik Değerlendirme Grubu, Üreme Sağlığı araştırmalarının etik yönleri üzerinde çalışmaktadır. Ve insan üremesine ilişkin uluslararası araştırmaları yapmaktır. HRP 1988 yılına gelindiğinde, aşağıdakiler konularda,  açık bir yetki ile ortak sponsorlu bir program haline geldi;

• Güvenli ve etkili doğurganlık düzenleme yöntemlerini bulup geliştirmeyi ve bu tür araştırma ve geliştirmenin önündeki engelleri belirleyip ortadan kaldırmayı amaçlayan araştırmaları teşvik etmek ve desteklemek;

• Doğurganlık düzenleme teknolojisi ile ilişkili sağlık ve güvenlik sorunlarını belirlemek ve değerlendirmek, doğurganlık düzenlemesinin davranışsal ve sosyal belirleyicilerini analiz etmek ve üreme sağlığı hizmetleri bağlamında doğurganlık düzenlemesine yönelik iyileştirilmiş yaklaşımlar geliştirmek için uygun maliyetli müdahaleleri test etmek;

• Gelişmekte olan ülkelerin insan üreme alanında eğitim ve araştırma kapasitesinin güçlendirilmesi;

• İnsan üremesinde araştırma ve geliştirmeyle uğraşan diğer programlarla işbirliği için bir temel oluşturmak, bu alan genelinde önceliklerin belirlenmesini ve bu öncelikler ışığında faaliyetlerin koordinasyonunu içerecektir.

Birleşmiş Milletler sistemi içinde cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları alanında araştırmalara liderlik etme yetkisine sahip tek kurumdur. Ve temel faaliyet olarak araştırma kapasitesini güçlendirmektir.

Çok fazla bilinmemekle beraber HRP şu anda aşağıdaki tematik alanlarda projeler yürütmektedir:

-Kürtaj

-Ergenler

-Rahim Ağzı Kanseri

-Doğum Kontrol ve aile planlaması

-mHealth/Dijital sağlık

-Üreme Sağlığı Kütüphanesi (RHL)

-Ürem sistemi efeksiyonları CYBE’ler, çok amaçlı teknolojileri, HIV ve bağalantılar

-Kadınlara karşı şiddet

-Zika virüsü

Nihayet HRP gibi neyin pişirildiğini bilmek için, gizli, yasaklanmış veya sansürlenmiş belgeleri karıştırmak veya riskli varsayımlar yapmak gerekli değildir. Rockefeller'daki başlıca uluslararası kurumların katılımını ve dünya nüfusunu azaltmaya yönelik diğer çabaları gösteren sıralamayı oluşturmak için bugün internette yeterince erişilebilir belge vardır.

Rockefeller Vakfı, yıllık raporlarında -bazıları daha önce de belirtildiği gibi-, 20. yüzyılın başında primatlarla başlayan araştırmanın bir devamı olarak, altmışlı yıllarda doğurganlık önleyici aşı araştırmalarının finansmanına büyük miktarda para ayırdığını kabul ediyor.  

1970'lerin başında John D. Rockefeller, "nüfus istikrarını" öneren bir hükümet raporuna liderlik etti. İki yıl sonra, kardeşi Nelson Aldrich Rockefeller (1908-1976), Birleşik Devletler Başkan Yardımcısı oldu. Kısa bir süre sonra da ortakları ile Dünya Bankası, UNICEF, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve diğerleri olan DSÖ'de İnsan Üremesi Programı oluşturuldu. Rockefeller ve ekibi tarafından  finanse edilen iki organ: Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu (IPPF), öjeni amiral gemisi, ırkçılık ve zorla kısırlaştırmanın merkezidir.

DSÖ tarafından 1992 yılında oluşturulan, İnsan Üremesinde Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Özel Programı’nın amacı; "insan üremesine ilişkin uluslararası araştırmaları koordine etmek, desteklemek, yönlendirmek ve değerlendirmek" ve “doğurganlık düzenlemesinin yeni yöntemlerini araştırmayı” öncülük etmekte ve Rockefeller Vakfı ve Dünya Bankası'ndan fon almaktadır. 1970 ve 1980 yılları arasında 60 ülkede, kısırlaştırma dahil olmak üzere, doğurganlığın düzenlenmesi ve aşılar konusunda 650'den fazla bilim insanı görev aldı.

Aslında bu araştırma çerçevesinde geliştirilen hormonların geleneksel aşılarda kullanıldığına dair göstergeler var! Bu durum bazı doğrulanmış gerçeklerle desteklenen bir tezdir. Örneğin 1995 yılında Peru hükümeti, aşıların düşük olduğunu keşfettiğinde tetanos aşısı kampanyasını askıya almak zorunda kaldı; ve aynısı Meksika'da da oldu

KISSINGER RAPORU

Rockefeller Raporundan ancak iki yıl sonra, Nixon - Watergate davasındaki istifasından birkaç ay önce - sözde Ulusal Güvenlik Çalışması Memorandumu No. 200'ü (NSSM 200) alacaktı. ABD'nin güvenliği ve denizaşırı çıkarları için dünya nüfus artışının etkileri 3 Temmuz 1989'da Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından gizliliği kaldırıldı ve o zamandan beri Dışişleri Bakanı ve Güvenlik Konseyi Üyesi Kissinger Raporu olarak biliniyor.

Ulusal güvenlikle ilgili Rockefeller Vakfı Özel Çalışmalar Projesi paneline başkanlık eden Henry Kissinger, "Çiftleri küçük aileleri sevmeye motive etmek için aile planlaması hizmetlerinden daha fazlasına ihtiyaç duyulacağına inanıyoruz ... Bu faktör, doğurganlığı azaltmaya yönelik büyük ölçekli bilgi, eğitim ve ikna programları geliştirme ihtiyacına yol açıyor." Ve uluslararası kuruluşlar aracılığıyla izlenecek stratejiden açıkça bahsetti: "Hükümetin nüfus yardım programları, ana çok taraflı kuruluşlar, gönüllü kuruluşlar (STK'lar) ve diğer ikili donörlerle koordine edilmelidir."

Başkan Gerald Ford'un 1975'te hükümet politikası olarak resmileştirdiği rapor, araştırmanın nereye gitmesi gerektiğini de açıkça ortaya koydu: “Nüfus artışını azaltma çabası, güvenli, etkili ve ucuz olan çeşitli doğum kontrol yöntemlerini gerektirir. hem erkekler hem de kadınlar için çekici. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, doktor gerektirmeyen, uzak ve ilkel kırsal alanlarda veya kentsel gecekondu mahallelerinde nispeten düşük motivasyona sahip insanlar tarafından kullanılabilecek yöntemlere ihtiyaç duyuyor ”.

GLOBAL 2000 RAPORLARI

Taslakları OPA'da hazırlanan başkanlık döneminde Jimmy Carter ile birlikte iki rapor daha çıkacaktı: 1980'de Global 2000 ve bir yıl sonra Küresel Gelecek: Harekete Geçme Zamanı. Başkanlığın İcra Dairesinde Çevre Kalitesi Konseyi ile işbirliği içinde ve petrol endüstrisi ile güçlü bağlarla yürütülen bu raporların arkasındaki temel fikir, ne pahasına olursa olsun nüfusu azaltmaktı.

Ne kadar ileri gitmeye istekli olurlar? Bunu değerlendirmek için, sekiz yıldır Savunma Bakanı ve Dünya Bankası başkanı olan Washington Post'un yönetim kurulu üyesi olan Robert McNamara'nın (1916-2009) görüşünü bilmek yeterlidir: “Basitçe söylemek gerekirse: Aşırı nüfus artışı, gelişmiş dünyadaki toplumların ekonomik ve sosyal ilerlemesinin önündeki en büyük engeldir. On milyar insanın yaşadığı bir dünyadan kaçınmanın yalnızca iki yolu vardır: ya doğum oranları hızla düşer ya da ölüm oranları yükselmelidir.”

Avrupa Parlamentosu ise doğum kontrolü, doğum öncesi müdahale gibi eylemlerin, deneysel kısırlık-infertilite tedavisi, yerleşme kanama-implantasyon öncesi tanı, sağlıklı doku transferi- transplantasyonu ve amacı ne olursa olsun insanın klonlanmasının adil olmayacağını veya toplum tarafından tolere edilemeyeceğini bunun temel insan haklarına ve eşitlik ilkelerine ters olduğunu, öjenik ve ırkçı seçim olacağını ve insan onuruna ters düşeceğini söylemektedir.

Rockefeller Vakfı’nın, “nüfus araştırmaları, politika girişimleri ve istikrar önlemleri için 1963 ile 1972 yılları arasında 333 milyon doları (2013 dolarında 1,86 milyar dolardan fazla) tahsis etti ve kullandırdı. Vakıf, bu fonlarla üreme fizyolojisi ve doğum kontrol teknolojisinin geliştirilmesi ile demografik çalışmalar ve burslarla ilgili temel araştırmaları” desteklediği yazılıdır. Ama  bu harcamalar yine aynı raporda,  çiçek ve sıtma aşı çalışmaları olarak aktarıldı.

KISIRLAŞTIRMA VE CİNSEL KİMLİKLER!

Amerika’da  Queer(11) gençlere, Amerika Planlı Ebeveynlik Federasyonu (PPFA) ve Human Rights Campaign-İnsan Hakları Kampanya, LGBTQ ile birlikte seks eğitimini getirmek için koordineli bir kampanya başlatma planlarını açıkladı. Bu çabaların LGBTQ gençler için dijital kaynakları, LGBTQ'yu kapsayan müfredat planlarını ve tüm gençlerin ihtiyaçlarını yansıtan cinsel eğitimin değeri üzerine yenilenmiş ulusal konuşmaları başlatma çabalarını içermesi hedeflendi. Burada umumi manzarayı görmek için, nüfus planlaması yapan, kadınları kısırlaştırmak gibi planları olan PPFA’nın veya Gates ekibinin kadın ve erkek kimlikleri yerine koymak istediği,  Queer ve LGBTQ dolayısı ile İstanbul Sözleşmesi’ni de yanına koymakta var.

Eğer burada nüfus azaltma veya istenildiği şekilde kontrolü nüfus oluşturma konusunun geçmişine gidecek olursak, bugün  virüs öngörüsü ile  aşıya uzanan çalışmalarındaki kuvvetli kesişmeler, bizleri Gates ve organizasyonunun gerçek niyetlerinin insan soykırımı olduğu gerçeğine kadar götürecektir.

19. yüzyılın sonlarına doğru insan neslini geliştirme, kalıtsal hastalıklardan arındırmak, yani kısaca insan genlerine müdahale etme hareketleri de başladı. Ve Kısırlaştırma yolları da dahil olmak üzere, 'kontrollü üreme' üzerine onlarca yıllık araştırma, geçen yüzyılın başında, "ana akım bilimi" olarak kabul edilmesi ile modern öjeni hareketi de doğdu.

YARIŞA FİNİŞ ANINDA KATILANLAR

Öjeni destekçileri, insanların zihinsel hastalıkları, suç eğilimlerini ve hatta yoksulluğu miras aldığına ve bu koşulların zorla kısırlaştırma yoluyla insan gen havuzundan 'çıkarılabileceğine' inanıyordu. Bu inanç biranda, 'istenmeyen' özellikler yoksul, eğitimsiz ve azınlık topluluklar üzerinde yoğunlaştı. Bilimsel ve biyolojik alanlardaki pek çok profesyonel, bu 'olumsuz özellikleri' ortadan kaldırarak, yerine 'insan ırkını iyileştirmenin' yollarını titizlikle araştırdı. Ve hareket, kısa süre sonra, özellikle yağmacı zihniyetin işgal ettiği Avustralya adasında geniş siyasi destek buldu. Dünyayı yöneten, yaşamdaki tüm yarışlara nerdeyse finiş anında katılan elitin egosunu güçlendirdi ve vazgeçilmez teorisine dönüştü. Artık onlar dünyadaki insanlardan farklıydı. 

BİLL'IN "GAVI"  İLE AŞI SEVDASI

Milyarder hayırsever 2000 yılında Cenevre’de DSÖ’den daha hızlı hareket eden,  GAVI- Aşı İttifakının en erken yatırımcı ortağı oldu. Aşı gündeminde  bugünlerde sıkça duyduğumuz bağışıklık, Bağışıklama da Küresel İttifak gibi söylemler ile GAVI da kamu-özel ve uluslararası sağlık ortaklıkları önemli bir kuruluşudur.

Gavi’nin nasıl bir ittifak olduğunu ise  5 Aralık 2000 tarihinde, Bill ve Melinda Gates Vakfı, Rockefeller Vakfı ve diğer kurumların, "Küresel Yüzyılda Hayırseverlik" konulu bir toplantıya katılmak için Rockefeller Üniversitesi kampüsü ziyaret ettiklerinde göründü. Toplantıya katılan David Rockefeller hayırseverler, araştırma kurumları ve devlet kurumları arasındaki işbirliğinin önemini vurguladı.

Rockefeller Üniversite Konseyi sponsorluğunda düzenlenen etkinlikte, gelişmekte olan ülkeleri orantısız bir şekilde etkileyen bulaşıcı hastalıklar, çocuk aşıları, diğer sorunlara ve özel hayırseverliğin nasıl bir fark yaratabileceğine odaklandı. Toplantı da baba Gates, David Rockefeller ve oğlu David birlikte fotoğraf çektirdiler. Bu fotoğraf ve 2000 yılında   Rockefeller Üniversitesi’nin sponsorluğunda yapılan toplantı haber sayfadan silindi. -Neden silindi? Eğer bu kadar hayırlı bir iş yapıyorlarsa bu haber ve resmin silinmesi kafalar birçok soru işareti getiriyor. Komplo teorisi yapmadığım için tahminde bulunmak dahi istemiyorum. 

 

Rockefeller Üniversitesi’nin sponsor olduğu GAVI bugün önemli ölçüde büyüdü. Pandemi ile birlikte gündeme gelen aşı ile ilgili ilk duyuru ve propaganda buradan yapıldı. Grup, gelişmekte olan ülke Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF, Dünya Bankası, aşı endüstrisi, araştırma ve teknik kurumlar, sivil toplum ve diğer özel hayırseverleri bir araya getiriyor.Bill ve Melinda Gates Vakfı, 2016-2020 dönemine 1,56 milyar dolar bağışladı ve gruba temel iş kararları konusunda tavsiyelerde bulunmaya devam ediyor.

Gates'in aşı endüstrisine yoğun katılım sağlaması, öjenikçilerin sosyal reform vizyonlarını sürdürmelerine ek olarak, bu konudaki olumlu kamu algısını en etkin yarattığı yapılanmalardan birisi de GAVI’dir. 

Büyüyen hastalıklara karşı yeni teknolojiler geliştirme mücadelesinde bir kahraman, pandemi ilanı ile hazırlanan sahnenin ise güçlü sesi olarak artık hazırdır.

ÖJENİK HARKETİN KİLİDİ KADIN VE ERKEK AYRIMI

Bu organizasyon, kadın ile erkek arasında basit ama gerçek bir sürtüşmeyi kullanıyor.  Örneğin Türkiye’de de, “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen ve fazlası ile gündeme gelen,  “kadın sağlığını” desteklemek ve “kadına şiddet” gibi konulara dikkat çekerek, toplumda her zaman karşılığı olan bir kılıf ile hareket ediyor.

İşte bu bağlamdaki düşünceler ile baba Gates1994'te William H. Gates Vakfı’nı kurarak, çocukların oluşumunda etkili olacak olan öjenik çabalarına devam edecekti. Bill Gates de babasının, çoğu insanın aynı zamanda sadece, "Umursamaz Yetiştiriciler"(!!!) olduğu konseptine dayanan Planlı Ebeveynlik kuruluna katılımından dolayı daha da gururludur.

Kurulan Gates Vakfı da Planlı Ebeveynlik gibi, öncelikle gelişmekte olan dünyada üreme ve çocuk sağlığını 'iyileştirmeye' odaklandı ve 2000 yılında da Bill ve Melinda Gates Vakfı ile birleşti. Görünürdeki bu hayırsever vakıf,  Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve UNICEF gibi güçlü Birleşmiş Milletler kuruluşlarıyla ortak olduğunu ve birlikte organizasyonlar yaptığını gördük.

Bugün, bu vakıf dünya çapında sürekli çalışmayı yönlendiren birçok alana odaklandı. Bu faaliyetler, dikkatlice bakıldığında teknolojik gelişmelere paralel öjenik çabaların yeni biçimlerini doğurdu.

Vakıf organizasyonu, Gates ailesinin teknoloji, tıp ve şimdi de gıda, tarım da dahil olmak üzere dünya sistemlerini organizasyonu ve hükümetleri kontrol etmeye yönelik çalışmalar yürütüyor.

“GDO”, ZEHİRLİ BATTANİYE Mİ?

Onlarca yıldır GDO'ların hastalığa neden olduğuna dair kanıtlar, ithalatını ve ekimini yasaklayan ülkelerin listesi büyüdükçe, Bill de açıkça GDO'ları dünyadaki açlığa 'cevap' olarak tanıtıyor, ancak birçokları bunu, İngiliz Ordusu'nun Fransa ve Hint Savaşı sırasında ve çaresiz Amerikan yerlilerine, su çiçeği hastalığı  bulaştırılmış battaniyeler dağıttığı zamanki gibi olduğunu düşünüyor .

Melinda Gates ayrıca hayırsever çalışmaları için, doğal olarak kadın sorunlarını en önemli önceliklerden biri haline getirdi. Ama "işinin tartışmasız en önemli parçası" nüfus kontrolü oldu. Sanki kadının tek sorunu doğurganlığı ile ilgiliydi!. Halbuki Kadının 100 tane sorunu vardı. Eğer kadının diğer sorunları ile ilgilenirler ise kendi varlıkları da sorgulanacağı için uzak duruyorlardı.

Gates Vakfı da 2017 yılında, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, dünya genelinde 120 milyon kadına doğum kontrolü sağlamak amacıyla 'aile planlaması' için 375 milyon dolar daha taahhüt etti.

Artık Gates ailesinin tarihini, hayırsever felsefelerin etkilerini ve amaçlarını ve dünyadaki modern öjeni programlarını araştırdığımıza göre, şimdi ilişkilendirilen resmi inceleyelim.

BİLL’E AÇILAN DERİN KAPILAR VE SOYKIRIM AŞISI

Bill Gates'in tanıtıma ihtiyacı yok. Tüm zamanların en etkili Polyergus (12) gibi tüm türlerini zorunlu köle ve baskınlarını büyük bir ruhla ve olağanüstü bir hassasiyetle gerçekleştiren birisidir. 25 yıl boyunca Microsoft'u kontrol etti ve kendisini dünyanın en zengin adamlarından biri yaptı. Teknoloji dünyası büyük ölçüde Gates aracılığıyla doğdu .Bu başarıyı yeni teknolojiyi icat ederek değil, mevcut teknolojiyi alıp, “bankacılık gibi belirli bir pazara" uyarlayarak ve ardından da pazarın tüm alanlarına hakim olarak başardı. Unutulmamalı ki Bill Gates bu yarışta tek başınaydı ve rakibi yoktu. Çünkü Windows sürümlerini ilk zamanlar ücretsiz olarak dağıttı. Ve kimse ücretsiz dağıtılan bir ürüne, kazanç olmadığından dolayı  rakipte olmadı. Bill Gates benzer süreci üstelik birebir aynı metotlar ile aşı konusunda yaşıyordu. 

Aşı ile başlayacak olan  süreç için ilk önce büyük miktarlarda parasal kaynak gerekiyordu. Bu kaynağın hepsini Gates ve ailesinin sağlaması bilişim sektöründe olduğu gibi olanaksızdı. Hemen, o meşhur örtülü, yatırımcı ve hayırsever kavramı önüne koydukları Warren Buffett devreye girdi. Buffett 26 Haziran 2006 tarihinde New York Halk Kütüphanesi'nde canlı yayınlanan bir gösteri ile  Gates vakfına  31 milyar ABD doları değerindeki Berkshire Hathaway hissesini, bir ömür boyu taahhütte bulundu. Bununla da kalmadı zamanla, 44 milyar dolarlık hisse senetlerinin çoğunu da Bill ve Melinda Gates Vakfı'na verileceği açıklandı.

2006 yılında yapılan törende Gates Vakfı’nın faaliyetleri sıcağı sıcağına şu şekilde özetlendi;

BİRİNCİ SIRADA, “KÜRESEL SAĞLIK” VE PATENT ALMAK

Gates Vakfı çoğunluğu gelişmekte olan ülkeler olmak üzere çeşitli halk sağlığı girişimlerine 5 milyar dolardan fazla para ayırmış.

Vakıf, “soğutma gerektirmeyen aşılar geliştirmeyi”, böceklerin hastalık bulaştırmasını önlemeyi ve zorlu iklimlerde sağlıklı mahsuller yetiştirmeyi amaçlayan bilimsel araştırmaları desteklemektedir.

Vakıf, bulaşıcı küresel hastalıkta, "Büyük Üçlü" ile savaşmak için verilen bağışlara ek olarak: sıtma, HIV / AIDS ve tüberküloz, gelişmekte olan dünyadaki diğer zararlı hastalıklarla ilgili araştırmalara fon sağlıyor. Eğitim, kütüphane gibi konular da yer aldı.

Burada, “Küresel Sağlık” derken, bu sağlığın  tabii ki kendileri ve kendi gelecekleri için olduğunu, ufak bir empati yaparak anlayabiliriz.  

Microsoft sürecinde olduğu gibi 2006 yılında Warren Buffett’in başlangıçta yüksek bağışını alan  Gates Ocak 2008 tarihinden itibaren, aşı da dahil sağlıkla ilgili çeşitli patent başvurularında bulundu!..  

Örneğin; 10 Haziran 2003 yılında mucit, Robert Ya-Lin Pan, Rosa Laura Moese, Abel Saud, Rinovirüs, rotavirüs, koronovirüs, solunum sistemleri virüsleri” ile ilgilişahısları adına patent başvurusunda bulunuyor. Ve 27 Ağustos 2009 tarihinde patent alıyorlar.

Gates Foundation 30Eylül 2012 tarihinde,  Procter & Gamble Co'nun %28 hisesini 17.3 milyar dolara  satın aldı.

Procter & Gamble Co da 10 Haziran 2013 tarihinde yine aynı mucitlerden Robert Ya-Lin Pan, Rosa Laura Moese, Abel Saud ile Rinovirüs, rotavirüs, koronovirüs, solunum sinsityal virüsü” gibi hastalıklar için başvuru da bulunuyor ve 17 Ekim 2013 tarihinde 20130272986 nolu patenti alıyor.  Bu tabii ki yalnızca bir örnek, çok daha fazlasını https://patents.justia.com gibi adreslerden rahatlıkla bulabilirsiniz. 

Burada bu örneğin seçilmesi, yarın Covid-19 mutasyona uğrayarak yok oldu, yerine yine patentini aldıkları ve daha çok çocuklarda göründüğü bilinse de, RSV- Respiratuar Sinsityal Virüs salgına dönüştü diye bir haber yapılırsa kimse şaşırmasın!  Çünkü Sinsityal Virüs’ün belirtileri aynen Covid-19 gibi hatta bunda virüs  yüzeylerde saatlerce, ellerde 30 dakika kalıyormuş!.. Nasıl olsa dünyaya hakim olduklarını pandemi süresince iyice hissettirdikleri için hangi virüsü bulacakları veya ad vereceklerini kendilerine bırakalım.

Gates büyük operasyon veya büyük sıfırlama için yola çıkarken, Warren Buffett gibi diğer varlıklı insanların milyarlarca dolarlık katkı sağladı ve öncelikle kendisini dünya çapında, “sağlık hizmetlerini iyileştirmeye” ve “yoksulluğu azaltmaya” adamış bir insan kılığına girdi. Sonra da 46 milyar doların üzerinde varlığa sahip dünyanın en büyük özel vakfını faaliyete sokarak,  ilgisinin büyük bir kısmını hayırseverliğe çevirdi. 31 Temmuz 2008 tarihinden itibaren de Microsoft'taki görevinden istifa ettiğini duyurdu.

Aynen Hitlerin adında, “Sosyalist ve İşçi” olan partisi gibi, Gates’de yeni vakfı  ile “insan sağlığı” için çalışacaktı. 

Bill Gates bir peygamber edası ile  yeni aşıların geliştirilmesinin yanı sıra yarının uluslararası sağlık sorunları, salgın hastalıklara hazırlık gibi,  “tahmin edilmesinde” büyük rol oynamaktadır. Çoğu durumda, uluslararası gözetim ve hesap verebilirlik kapsamının ötesinde çalışmaktadır.

Aile ortamının da ilgisi ile kalite kontrol ve klinik değerlendirme dahil olmak üzere aşı üretim sürecinden itibaren çalışmaya başladı. Bu anlayış, Gates'in aşı geliştirme programlarını, “tavsiye etmesine” ve çoklu hastalık programları için yeni inovasyon alanlarına yönelik araştırmaları finanse etmesine izin verdi.

Gates, aşılarla ilgili bilgilerin oluşturulmasını, paylaşılmasını ve muhafaza edilmesini sağlamak için çok sayıda eğitim ve öğretim programına yatırım yapmanın yanı sıra aşıları daha hızlı, daha iyi  ve daha ucuz hale getirmemize yardımcı olan uzmanlık ve platform teknolojilerine de yatırım yapmaktadır. Bu kapsamda çalışmalarının içeriği şu şekildedir;

1-Uyarlanabilir deneme tasarımları.

2-Aşı programını ve dozajını kolaylaştırmak.

3-Aşılar için yeni uygulanan formüller.

4-Küçük parti aşı üretimine olanak sağlayan modüller ve otomatik üretim platformlar.

COVID-19: BİR PLAN-DEMİK!

BİR SALGINI TAHMİN ETMEK

Microsoflu yıllarında bilgisayarlarda çokça ortaya çıkarttığı virüslerin yabancısı olmayan Bill Gates,  geçtiğimiz on yıl içinde birçok kez koronavirüsün yakında ortaya çıkacak yeni virüsleri için dünyanın hazır olması gerektiğini ima etti. Belki de yabancısı olmadığı virüsler konusunda, insan genetiğinde çok güçlü bağlar gördü ve insan DNA’sı ile bu şekilde oyun oynayabileceğini de keşfetti.

Bill Gates, 2015 yılında “Bir sonraki salgın mı?Başlıklı bir TED Konuşması yaptı. Konuşmanın çevrimiçi ortamda dolaşan kısmında, insanlığı bekleyen en büyük tehdidin nükleer savaş değil bir virüs olduğunu açıkladı. Konuşmasında, “Önümüzdeki birkaç on yıl içinde herhangi bir şey 10 milyondan fazla insanı öldürürse, bunun bir savaştan çok bulaşıcı bir virüs olması muhtemeldir. Füzeler değil, mikroplar. " diyecek kadar da konuya hakimdi.

Bununla birlikte uluslararası araştırmalara ve özellikle DSÖ’nün verilerine göre, salgını önlemek adına kontrol mekanizmalarını harekete geçirmek ve bir araç olarak icat edilen, korona aldatmacasını bir tehdit olarak görmemiz için, temel hiç bir kanıt yok. Var olan tek kanıt  DSÖ’nün 17 Ocak 2020 tarihli Prof. Dr. Christian Drosten’ın tanı için kabul edilen PCR test kiti idi, o da 14 Aralık 2020 tarihinde hatalı olduğu açıklandı. Geriye Bill Gates tehdit olarak algılayın ön görüleri kaldı.

Bunun yerine, bu şifreli mesajlar aracılığıyla Gates, halk ruhuyla bağlantı kurmak için kendisini olumlu bir ışık altında konumlandırıyordu. Bir şey olursa olur, gerçekleşmesi, “Kapıları çözümü bilemez!”,  ya kapanır ya açılır diyordu.

Gates önceden bilmediğimiz bir şeyleri mutlaka  biliyordu. Ortaya çıkan kanıtlar, bu salgının bu hayırsever kılıklı sapkın tarafında önceden bilindiği ve önceden hazırlandığı yönündedir.  

ETKİNLİK 201

18 Ekim 2019'da Johns Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi, Dünya Ekonomik Forumu ve Bill ve Melinda Gates Vakfı, grubun web sitesinde New York'ta gerçekleştirilen “üst düzey bir pandemi tatbikatı” olarak tanımlanan Event 201'e ev sahipliği yaptı .

Tatbikat, büyük ölçekli ekonomik ve toplumsal sonuçları azaltmak için şiddetli bir pandemiye müdahale sırasında kamu / özel ortaklıklarının gerekli olacağı alanları gösterdi:

“Uzmanlar, bu salgınlardan birinin küresel hale gelmesinin an meselesi olduğu konusunda hemfikir - potansiyel olarak felaketle sonuçlanabilecek bir pandemi.'Event 201' haline gelen şiddetli bir salgın, çeşitli endüstriler, ulusal hükümetler ve önemli uluslararası kurumlar arasında güvenilir bir işbirliğini gerektirecektir."

Aslında etkinlikte olanları bugünün yaşanmışlığı ile bakıldığında, etkinlik ön görüsü olarak konuşulan, “İlk yıl aşı olma ihtimali yoktur." İfadeleri bile hiçte zor olmadığı anlaşılıyor.

Şimdi dünya Gates kaynaklı aldatmacaya kanca attı. Ülkeler büyüyen COVID-19 'krizine' bir 'çözüm' için haykırıyorlar. Ne olursa olsun şu pandemi bitsin diyorlar. Ve Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Bill Gates pandemi öncesi olduğu gibi sonrasında da bir numaralı aktör. Ama ülkeler Gates’i yeteri kadar masaya yatırarak sorgulamaya gitmiyor. Şaşırtıcı ve şaşırtıcı olduğu kadar da kuşku duyulacak olan da bu.

KURTARMA KAPILARI

Virüsler ile yaşamaya alışalım mesajı veren Bill Gates, vakfının yedi koronavirüs aşısı 'adayı' için fabrika inşaatını finanse ettiğini söyledi. Ve milyonlarca dolar yardım yaptığı fabrikaların ancak 1 veya 2 si ile çalışabileceğini söylerken,  yardım amaçlı bir vakfın nasıl böylesi bir yatırım yaptığını yine fazlası ile sorgulanmıyordu. Ancak, büyüyen 35 milyar dolarlık aşı pazarından yararlanmak için, birkaç milyar harcamak, hesaplanmış bir yatırım gibi mi görünüyor? Yoksa daha büyük bir hesap var mı? Asıl sorgulanması gereken de buydu.

Bill & Melinda Gates Vakfı henüz işin başında Mart 2020’de uluslararası sağlık alanındaki daha kapsamlı çabalarının bir parçası olarak, koronavirüsle mücadeleye şimdiden 100 milyon dolar ayırdığını ve evde test kitleri sağlama fikrini araştırdığı bildirdi.

Aynı zamanda bir 125 milyon dolar COVID-19 Therapeutics Accelerator (Terapötik Hızlandırıcı ) başlattı ve 5 milyon $ verdi. Gates’in bu açıklaması da dikkat çekmedi.

Yeniçağ Gazetesi  yazarlarından Arslan BULUT’ ise 25 Mart 2020  tarihli yazısında, “Bill Gates'in bahsettiği terapötik veya parçacık, ‘Protein kenetli reseptör’ demek! ‘Şimdi bu da ne demek?’ diyenler olabilir?

"Çip"tir çip!' dedi.

Bill Gates, her insanın proteinlerine kenetlenecek reseptör geliştirildiğinden bahsediyor! Ve bu üretimin de, FUJIFILM Diosynth Biotechnologies üretim tesislerinde yapılacağını öğreniyoruz.

Fuji Film’in COVID-19 Terapötik Hızlandırıcı Hakkında; “Terapötik Hızlandırıcı, tedavileri belirleyerek, değerlendirerek, geliştirerek ve ölçeklendirerek COVID-19 salgınına verilen yanıtı hızlandırmak için Bill & Melinda Gates Vakfı, Wellcome ve Mastercard tarafından başlatılan bir girişim” olduğu yazılıydı.

Öyleyse, yıllarca aşı geliştirmeden büyük ölçüde para harcayan ve aynı zamanda pandemik salgınların 'simülasyonlarını' yapan bir adam, şimdi bir COVID-19 aşısı geliştirme peşinde koşuyordu. Ama o aşı bildiğimiz bir aşı değildi.

TEK ÇIKIŞ YOLU AŞI (MI?)

Gates, COVID-19 için kapsamlı aşılamanın, “tamamen güvende olabilmeniz için” hazır hale gelmesi gerektiğini söyledi. O zamana kadar, iddialarına göre, vaka sayılarının düştüğünü görmek için katı sosyal mesafe ve karantina uygulamalarına devam etmedikçe toplulukların toparlanmama riski vardı. Yaygın aşılama gerçekleşene kadar büyük toplantıların devam edilebileceğini düşünmediğini, çünkü bu tür olayların 'risklerinin faydalarından daha ağır basacağını' söylüyordu.

Gates'in ortaya attığı zaman çizelgesi yoğun medya yayınları ile desteklenmesi ve ülkelerdeki sağlıkla ilgili kuruluşları ile bağları sonucu dünya liderleri tarafından itiraz edilmeksizin kabul görüyordu.

Gelecekte, COVID-19 ürünlerinin yaygınlaşmasının ardından aşı kanıtı göstermek için 'aşı sertifikaları' fikrini gündeme getirdi. Bu, uluslararası ve yurt içi seyahatler için yeni bir gereklilik olacak ve hayatın tüm yönlerine daha da genişleyecekti.

Nesnelci mantığı kullanarak, yani insan zihni dışında kalarak, yalnızca Gates'in aşılar yoluyla sağlığı 'iyileştirme' iddialarına yaklaşırken, hepimiz ihtiyatlılık ilkesini bir kenara bırakarak, yani zararsız olduğu kanıtlanmamış konularda, zararlı etkiler yokmuş gibi davranarak, bizden istenen bütün önlemleri eksiksiz uygulayarak yaşamalıyız.

İnsanlığı, insanlık dışına çıkartma hikayesi de budur. "Tanrının ölümü", parazitlerin tanrı olduklarına inanmalarına yol açar ve bu öncül, transhümanist çağın altında yatan güç olarak hizmet eder.

Bir COVID-19 aşısı, vücudun bağışıklık oluşturmasını teşvik etmek için, birçok kişinin yaptığı gibi gerçek bir virüs suşlarını(13) kullanırsa, aşıyı alan denekler bu virüsün taşıyıcıları olacaktır.

Bill Gates ve bu kuklayı yönlendiren güçler, dünyayı bir seçeneğe doğru itiyor: COVID-19 aşısı olun ve sağlıkla ilgili sonuçları kabul edin. Eğer red edersen, sağlığı  tehdit eden kişi olarak etiketleneceksin mesajı veriyorlardı. Diğer bir ifade ile toplumdan ve kamudan dışlanacaksın. Bu sonuca insanlara dikta ettirirken çok basit olarak, kitlelerin kendilerini yönetemeyecek kadar aptal ve kabiliyetten yoksun olduğuna inanıyor ve biliyorlardı.

Tüm bunlar ne için yapılıyordu?

Nüfus planlaması için doğurganlığa karşı aşı çalışması ile başlayan öjenik hareket amacı gerçekten dünya nüfusunu azalmak mı?

Topladığımız tüm bilgilerin ışığında artık bunun yanıtını verebiliriz. 

Hatırlayacağımız gibi Öjeni hareketi temelde, “insan türünü iyileştirme” amaçları ile çıkmış ama gerçekten her türlü ayrımcılık, insan haklarını ihlali, suikast ve soykırımın ilerlemesine hizmet etmiştir.

Bu çalışmalar vakfın 1933 Yıllık Raporuna, 1929-1936 yılları arasında Rockefeller Vakfı'nın başkanlığını yapan Matematikçi Charles Max Mason (1877-1961), "patronunun" dünyadaki doğurganlığı azaltacak bir "anti-hormon" alma arzusuna defalarca atıfta bulunarak yerini aldı. Mason, "(doğum kontrolünün) probleme nihai çözümünün, Endokrinoloji -iç salgı ya da hormon çalışmalarında, özellikle anti hormonlar” ile olabileceğini düşündü.

Ve aslında, ertesi yılın yıllık raporu çok daha açıktı: “Rockefeller Vakfı, doğa bilimlerindeki mevcut çabalarını deneysel biyoloji alanında odaklamaya karar verdi (…) Araştırma çalışması, üreme fizyolojisine odaklanmaktadır. John Hopkins Üniversitesi'nde 1921'de başlayan ve 1923'ten itibaren Rochester Üniversitesi'nde devam eden çalışmadır. Bu döngü insan türüne çok benzeyen bazı büyük primat-maymun türlerinde üreme döngüsünün deneysel çalışmaları ve gözlemini içerir.”

İşte bu deneylerin ev sahipliğini John Hopkins Üniversitesi'nde yapıldı ve Rockefeller tarafından 1916'da yaratıldı ve adını 2002–2013 yıllarında şu anki New York belediye başkanlığı yapan Michael Bloomberg’da önemli maddi katkı sağladı. Primatlarla yapılan bu çalışmalar, kontra gestasyonel veya düşük yapıcı aşılar üretmeyi amaçlayan araştırmanın özü haline geldi.

İlk denmelerin yapıldığı ABD’yi etkisini altında aldı ve 1928 ‘de 20.00 den fazla öğrenciye 375 üniversitede burs verildi.  Amerika’da 1963 yılına kadar 64.000 kadın zorla kısırlaştırıldı. Nazile ise Nürnberg’de yargılandıklarında, Almanya’daki büyük kısırlaştırmada Amerika’daki öjenikçilerden ilham aldıklarını iddia ettiler. Ve ilk kez Nazi hareketinin doğuşunda Ötejini hareketinin etkisi de anlaşıldı.

II. Dünya Savaşı bitti Naziler bir numaralı sanık olarak yargılandı ama Ötejenik hareket faaliyetlerine devam etti. 1970’lere kadar Kanada’da binlerce, İsveç’de on binlerce, Japonya Lepra Önleme Yasasına göre, İsviçre, Danimarka, Finlandiya, Estonya, Çekoslovakya, Çin, Peru ve Hindistan’da sekiz milyondan fazla insan kısırlaştırıldı.    

DSÖ yakın bir zaman diyeceğimiz bir tarih olan 1972 yılında, Dünya Bankası ve BM Nüfus Fonu üyelerinden birisi olan ve Jones, W. R . (1991). ile birlikte daha sonra, “Doğurganlığı düzenleyen bir aşı” nın klinik değerlendirmesini yapan  P. David Griffin’e göre, misyonu; “insan sağlı için aşıların geliştirilmesi” olan bir çalışma grubu oluşturuldu.

Doğum kontrolü, “Rockefeller Vakfı’nın 1960’tan beri çalışmakta olduğu doğurganlık karşıtı aşıya atıfta bulunan ve gezegenin nüfusunu ciddi bir azalma sağlamayı amaçlayan çok sayıda projeyi finanse etti. Son yıllarda Rockefeller Vakfı’nın bu çabalara Bill ve Melinda Gates Vakfı da  katıldı.

Her zaman olduğu gibi, bu doğurganlığın önlenmesi çabalarına Dünya Bankası, BM ve DSÖ’nün gibi kurumların destek vermesi ile konunun küresel olduğu algısı çok kolay yaratıldı. Bu küresel algının yaratılmasında parlatılmış kişilerin önemi de yadsınmaz. Bu bağlamda da Bill Gates ile Darwin’in oğullarından Leonard Darwin’in Londra, 5G’yi tartıştığımız bugünlerde, telefonun mucidi olarak bilinen Alexander Graham Bell’de Amerika’daki öjenik hareketinin başkanı olmasını aynı kategoride hemen değerlendirebiliriz.

BILL GATES DEVREYE GİRİYOR

Hastalıkları işgalci mikroplar ile antikorları savunmak arasında bir savaş olarak gören Modern Tıbbın militarist mantığı içinde aşılar, "ordumuzun" bir bölümünü bize karşı dönmeye ikna eden, "hainler" haline gelecektir; özellikle üremenin temel unsurlarına karşı. Her ne kadar çoğu durumda araştırma kadınlara odaklanmış olsa da, AŞILAR - her zaman bu resmi Tıp anlayışından - hormonlara veya üreme döngüsü ile ilişkili diğer moleküllere karşı antikorlar oluşturmak için bağışıklık sistemini kullanacaktı.

Aşılar ile bağışıklık sisteminin vücudun kendisine karşı hareket etmesini, aslında sağlığı korumanın ve yaşamı yeniden üretmenin anahtarı olan hormonlara saldırması sağlanacaktı. Sade ve basit, "Onu kandırmak." Spesifik olarak, hedeflenecek hormonu veya molekülü yabancı bir molekülle ilişkilendirerek, antikorlar yabancı kabul edildiği için bütüne karşı hareket edecekti.

İlk aşılar, sperm ve yumurtanın yüzeyindeki moleküllere ve ayrıca gelişmekte olan embriyo tarafından gebe kaldıktan sonra ve daha sonra işlevi sözde olanın korunmasını sağlamak olan plasenta tarafından üretilen bir hormon olan Human Chorionic Gonadotropin (HCG) ile denendi.

Korpus luteum(14) olmadan gebelik olasılığı yoktur. Bu hormon bloke edilirse progesteron seviyesi azalır ve 5 günlük döllenmiş yumurta olan blastosist atılır ve böylece hamilelik kesintiye uğrar. Aşı, antikor oluşumunu tetikleyen, bakteriyel veya viral bir vektöre bağlı tam olarak bir HCG fragmanından oluşur.

İkinci nesil anti-gebelik aşıları, embriyonun rahim içine yerleşmesine ve ardından plasentayı oluşturmasına yardımcı olmak olan, trofoblast adı verilen embriyonun dış katmanını hedef aldı. Bu diğer aşı, vücudu embriyonun örtüsünü yabancı olarak tanımlamaya ve dolayısıyla onu yok etmeye zorlar; teorik olarak adet döngüsünü değiştirmeden ve dolayısıyla kadın hamile olduğunu bile fark etmeden.

İMMÜN SİSTEMİNİN İMHA EDİLMESİ

Artık AŞICIALARIN insanları hedef alan ilk AŞI çalışmaların da, kadınları kısırlaştırmak için kullandıklarını biliyoruz. Şimdi de o aşılar ile bağışıklık sistemini yok ederek insanı kontrol etmek istiyorlar.

Bu konuda 1978'de Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan değerlendirme şöyle başladı: "Doğurganlığı düzenleyen aşıların güvenliğini değerlendirmek için hiçbir kılavuz yok."

Öncelikle bağışıklığı, "çılgına çeviren" aşılar, "aşı" sonunda başarısız olursa ve hamilelik devam ederse fetüsü nasıl etkileyebileceğini kimse bilmiyor. Öte yandan, bağışıklığı organizmanın kendisine karşı hareket etmeye zorlayan etki mekanizması nedeniyle, çapraz reaksiyonların ve bağışıklık sisteminin fazla çalışması-otoimmün  bozuklukların ortaya çıkma olasılığının yüksek olması mantıklıdır; yani aşının oluşturduğu antikorlar diğer hormonlara veya benzer moleküllere karşı döner. Örneğin, HCG durumunda, ilki için oluşturulan antikorların diğerlerine çok iyi saldırabilmesi için ortak elementlere sahip en az üç hormon - lutropin, follitropin ve tirropin vardır.

HCG'nin ayrıca hipofiz bezi, belirli akciğer kanseri türleri ve vücudun henüz bilinmeyen diğer kısımları tarafından üretildiği ve bunun da araştırılmamış öngörülemeyen reaksiyonlara neden olabileceği bulundu. Diğer kısa ve orta vadeli etkiler, kullanılan bakteri vektörlerine aşırı duyarlılık reaksiyonlarıdır: difteri toksini ve tetanospazmin, osteoporoz riski taşıyan erken menopoz, artmış kardiyovasküler hastalık riski, ateş, steril apse oluşumu ve enfeksiyon bölgesinde ağrı. Ancak en ciddi şey, uzun vadeli etkisidir, çünkü eyleminin tersine çevrilebilir olup olmadığı veya sterilizasyona neden olup olmadığı kesin olarak bilinmemektedir.

Bugün dolayısıyla aşıların temel amaçlarından birisi de bağışıklık sisteminin yanı sıra kısırlaştırma ile başlayan süreçte, erkeklerin de spermlerini zayıflatarak kadınla eşit duruma getirilmesini merak etmek meşrudur!

O da özetle Bill Gates ve çetesinin istemediği insan türünün yok edilmesidir.

-Bu mümkün olabilir mi? Bunun için, “öjeni hareketinin” anahtarları elinde olan ve aşılarla ilgili kişi başta Bill Gates olmak üzere, onun vakfı, diğer vakıflar,  kurum ve kuruluşlarla olan bağlantılarını bilmek gerekiyordu. Onun için yazıda tarihi öjenik hareket konusunda ve önemli temsilcileri hakkında  bilgi verdim. Böylelikle geride kalan bilgiler ile bugün ve yarın ne yaptıklarını daha kolaya anlayacaktık.

Bu konuda İtalyan  Prof. Dr. Roberto Petrellayaptığı bir açıklamada, Koronavirüs Aşısının İnsanları Kısırlaştıran Bir Nüfus Azaltma Projesi Olduğunu Öne Sürdü. Petrella, aynı zamanda bu aşının dünya nüfusunun %80'ninden fazlasını azaltmayı planlayan bir "toplu imha programı" olduğunu da  iddia etti.

MİKRO-BILL GATES

Bill Gates’in temsil ettiği örgütte para kazanmak, artık bilimi ve teknolojiyi insanı kontrol etmek için kullanma inancına dönüşmüştür. Bu da ancak  Gates'in aşılara olan ilgisinin zaferi ile kazanılacaktır. Kendilerinin sonu ise ancak dünya eğer bir teknolojik yenilenme hamlesi yapamaz ise gelecektir.

Aşı ise hükümetler nezdinde zorunluluğa dönüştü. Sanki hükümetler de artık varlıklarını ve geleceklerini aşıda görüyor.

Aşıları geliştirme  çabalarına ilişkin de Green Med Info’da 14 Nisan 2020'de yayınlanan bir makale de , 2019'da Bill Gates'in Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ve kişinin aşı kaydını doğrudan kişinin cildine görünmeyen özel bir boya kullanarak gömmek için bir yöntem geliştirdiğini bildirdi. Cilde yerleştirilen 'Band-Aid benzeri bir cihaz' ile aşıyı daha kolay iletecek yeni bir mikro iğneler teknolojisi kullanılacaktır. Yetenekli bir hemşire veya teknisyenin, aşıların daha hızlı uygulanmasına izin vererek, hastaların aşı kayıtlarını bir dövme gibi implant edilecek derilerine yerleştiren aşıyı uygulaması gerekmeyecektir.

Dahası, Bill & Melinda Gates Vakfı, COVID'ye neden olan virüse karşı bir aşıda test edildiği düşünülen, deri altına görünmez nanoparçacıklar enjekte eden dövme benzeri bir mekanizma kullanan bir aşı teknolojisi geliştirmek için 21 milyon dolarbağış yaptı.

Mikroiğne teknolojisi aynı zamanda, akıllı telefon teknolojisi ile okunabilen yakın kızılötesi ışıkla görülebilen bir aşı kaydını deri altına yerleştiren Bill ve Melinda Gates Vakfı tarafından finanse edilen enjekte edilebilir teknolojiyle birleştiriliyor.

Bill ve Melinda Gates Vakfı, 'asgari eğitime' sahip kişiler tarafından yürütülen,evden eve aşı kampanyalarında kullanılmalarını sağlamak amacıyla teknolojileri finanse ediyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar , 1 Nisan 2020'de bir Lancet Journal olan EBiomedicine'de yayınladıkları çalışmada , COVID-19'a neden olan SARS CoV-2 virüsüne karşı mikroiğneli yama aşısının farelerde iki hafta içinde güçlü antikor üretimine neden olduğunu bildirdi.

Bill ve Melinda Gates Vakfı tarafından finanse edilen ve Aralık 2019'da Massachusetts Institute of Technology, Pekin'deki Çin Bilimler Akademisi Kimya Enstitüsü ve 3150 139th Avenue South East adresindeki Global Good, Entelektüel Girişimler Laboratuvarı araştırmacıları tarafından yayınlanan bir başka çalışma, Batı Avustralya'nın Bellevue kentinde, "merkezi olmayan veri depolama ve biyo-algılama" bilgilerini kodlamak için deri altına "yakın kızılötesi kuantum noktalarının" nasıl aşılanabileceğini anlatıyor. ( Küresel İyi | Entelektüel Girişimler ).

Biocompatible near- başlıklı MIT makalesi, "Aşılama kampanyalarında bu teknolojinin faydasını en üst düzeye çıkarmak için, mikroiğne ile verilen aşılarla uyumlu bir platform oluşturmayı hedefledik, bu da bir bireye ait verileri uygulamadan sonra en az beş yıl boyunca güvenilir bir şekilde kodlayabilir." Mikroiğneli yamalar tarafından cilde verilen kızılötesi kuantum noktaları aşılamayı kaydeder . "Ek olarak, bu sistemin aynı zamanda son derece biyo uyumlu olması, 2 dakika veya daha kısa bir uygulama süresinden sonra yeterli miktarda boya vermesi ve minimum düzeyde uyarlanmış bir akıllı telefon kullanılarak tespit edilebilmesi gerekiyordu."

Mikroçip çalışmasının yazarı Fridrik Laurusson, The Global Good, Entelektüel Girişimler Laboratuvarı'ndan . Web sitesinde ön sayfasında Microsoft'un kurucusu Bill Gates yer alıyor ve kendisini Nathan Myhrvold ve Microsoft'tan Edward Jung tarafından kurulan bir şirket "Bill Gates ve Entelektüel Ventures arasındaki işbirliği" olarak tanımlıyor. Wikipedia , Gates'in yaşadığı eyaletteki Entelektüel Girişimleri, "fikri mülkiyetin geliştirilmesine ve lisanslanmasına odaklanan" özel bir Amerikan şirketi ve 2011 itibarıyla "ABD patentlerinin ilk beş sahibinden biri olarak tanımlıyor.

Yeni iş hayatında ki modellerden birisi de  "patent satın almaya ve bunları geniş bir patent portföyünde bir araya getirmeye ve bu patentleri üçüncü şahıslara lisanslamaya odaklanıyor."

Bill Gates, mikro iğne dizisi yama teknolojisi için şirketlere ve kuruluşlara aşağıdakiler dahil hibeler verdi:

1) Vaxxas Pty. Ltd. . Brisbane, Queensland'de (Kasım 2019'da 4,99 milyon dolar) "kızamık ve kızamıkçık aşısı için minimum eğitimli personel tarafından idare yoluyla evden eve kampanyalara olanak tanıyan bir mikro iğne dizisi yama" geliştirmek için. Vaxxas , Mark Kendall'ın Queensland Üniversitesi'ndeki araştırma grubunun UniQuest şirketi altında nanoteknolojiyi ticarileştirmesinin ardından 2011 yılında kuruldu . Şirket, nanoteknoloji için 35 milyon dolardan fazla para topladı. Şirket, halktan gizlediği riskleri açıklamadan önce, Vioxx ilacının kalp krizi sonucu 27.000'den fazla ölüme neden olduğu aşı üreticisi Merck ile ortaklık yapıyor . MerckGardasil HPV ve MMR aşıları üzerinde "korkunç" etik ihlalleri ve "uygunsuz test ve veri sahteciliği " ile yargıçlar tarafından defalarca suçlanmıştır .

2) Mikron Biyomedikal Inc . (Kasım 2019'da 6.744.906 $) "minimum eğitimli personel tarafından idare yoluyla evden eve kampanyaları mümkün kılan kızamık ve kızamıkçık aşısı için mikro iğne dizisi geliştirmek."

3) Georgia Teknoloji Enstitüsü (Aralık 2019'da 958.849 ABD Doları) “kızamık ve kızamıkçık aşısı için, asgari düzeyde eğitilmiş personel tarafından yönetim yoluyla evden eve kampanyalara olanak tanıyan bir mikro iğne dizisi geliştirmek.”

4) Vaxess Inc . (Kasım 2016'da 2,967,741 $) Boston, MA'da “dozlama ve uygulamayı basitleştirerek, soğuk zincir kısıtlamalarını hafifleterek ve maliyetleri düşürerek aşı erişiminin önündeki engelleri düşürmek amacıyla termostabil bir mikroiğneli yamanın preklinik gelişimini ve üretimini desteklemek için.

5) Cardiff Üniversitesi (Aralık 2019'da 3,570,376 $) "konsept çalışmalarının klinik öncesi kanıtlarının yürütülmesi dahil olmak üzere bir progestin kontraseptifinin sürekli dermal iletimi için çözünebilir bir mikro iğne dizisi yama geliştirmek."

Gates implante edilebilir biyoteknolojiyi 2011 yılında, Santa Cruz merkezli Trans Derm Inc. şirketinin Linkedin sayfası ilaç devi Allergan'ın web sitesine bağlanan küçük bir (100.000 $) hibe ile finanse etmeye başladı .

Bill Gates göre, "Normale dönmemizi sağlayacak tek şey aşı ." Gates, mali çıkar çatışmalarına rağmen, inandırıcıların bile farkına varacak kadar bariz bir şekilde bu tür iddialarda bulunabilecek küstahlığa ve dünya çapında Gates tarafından finanse edilen aşı programlarının ardından geride bırakılan aşıyla ilgili uzun bir yıkım izine sahip.

Nisan 2020'nin başlarında, Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Aşı Enstitüsü Genel Müdürü Dr.Jerome H.Kim, birinci aşama denemelerinin başlatıldığı, "benzeri görülmemiş hıza" dikkat çekerek, aşının olup olmadığını bilmenin zor olacağını belirtti.

Gates'in Sahra Altı Afrika'daki 'MenAfriVac' kampanyası sırasında Gates'in görevlileri binlerce Afrikalı çocuğu zorla menenjite karşı aşıladılar. Aşılanan 500 çocuktan yaklaşık 50'si felç geçirdi . Güney Afrika gazeteler, " Biz uyuşturucu üreticileri için kobayız ." dedi. 

Nelson Mandela'nın eski kıdemli ekonomisti Profesör Patrick Bond, Gates'in hayırseverlik uygulamalarını, " Acımasız ve ahlaksız. " olarak tanımladı. 

"Gates" etkisi o kadar yaygındır ki, uluslararası kalkınmadaki pek çok aktör, aksi takdirde vakfın politikasını ve uygulamasını eleştirir, finansmanı ve himayesi nedeniyle bağımsız olarak konuşamaz ... Özelleştirilmiş sağlık ve eğitim, Gates'in uzmanlık alanıdır. .

2010 yılında Gates Vakfı, Glaxo Smith Kline’ın deneysel sıtma aşısının 3. aşama denemesini finanse etti, 151 Afrikalı bebeği öldürdü ve 5.949 çocuğun 1.048’inde felç, nöbet ve ateşli konvülsiyonlar dahil olmak üzere ciddi yan etkilere neden oldu .

2010'da ayrıca Gates, WHO'ya "Bunu aşıların on yılı yapmalıyız" diyerek 10 milya taahhüt etti. Bir ay sonra Gates, bir Ted Talk'ta yeni aşıların, "nüfusu azaltabileceğini" söyledi.

2014'te Kenya Katolik Doktorlar Derneği, WHO'yu milyonlarca isteksiz Kenyalı kadını, "tetanoz" aşı kampanyasında, kimyasal olarak kısırlaştırmakla suçladı.

Bağımsız laboratuvarlar, test edilen her aşıda bir sterilite formülü buldu. Suçlamaları reddettikten sonra, DSÖ nihayet on yıldan fazla bir süredir kısırlık aşılarını geliştirdiğini itiraf etti. Benzer suçlamalar Meksika, Nikaragua, Filipinler ve Tanzanya'dan geldi.

2014 yılında Gates Vakfı, Hindistan'ın uzak illerindeki 23 bin genç kız üzerinde Glaxo Smith Kline ve Merck tarafından geliştirilen deneysel HPV aşı testlerini finanse etti . Yaklaşık 1.200 otoimmün ve doğurganlık bozuklukları dahil olmak üzere ciddi yan etkiler yaşandı . Yedi kişi öldü .

Hindistan hükümeti soruşturmaları, Gates tarafından finanse edilen araştırmacıların yaygın etik ihlaller işlediğini iddia etti: savunmasız köy kızlarını duruşmaya zorlamak, ebeveynlere zorbalık yapmak, rıza formlarını düzenlemek  gibi konular ile ilgili dava şu anda ülkenin Yüksek Mahkemesinde devam ediyor.

2017'de Dünya Sağlık Örgütü, çocuk felcindeki küresel patlamanın olduğunu gönülsüzce kabul etti. Afganistan, Kongo ve en korkutucu salgınların tümü aşılarla bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Aslında 2018 itibariyle, küresel çocuk felci vakalarının yüzde yetmişi aşı suşuydu.

SW Mogensen, A.Andersen, A. Rodrigues, CS Benn ve Peter Aaby tarafından 2017 yılında yapılan bir araştırma, Kentsel Afrika Topluluğunda Genç Bebeklerde Difteri-Tetanoz-Boğmaca ve Oral Polio Aşısının Tanıtımı: Doğal Bir Deney, 17 Mart 2017 tarihli EBioMedicine, DSÖ'nün popüler Difteri-Tetanoz-Boğmaca aşısının, önlediği hastalıklardan daha fazla Afrikalı çocuğu öldürdüğünü gösterdi.

DTP aşısı olan kızlar, henüz aşı yaptırmamış çocuklara göre ölüm oranına ulaştı ve  on katı oranında acı çekti. DSÖ, her yıl on milyonlarca Afrikalı çocuğa uyguladığı ölümcül aşıyı geri çağırmayı reddetti.

Temmuz 2017'de Bill Gates, Avrupa'daki göç krizi hakkında konuştu ve şiddetli ve acil önlemler alınmadığı takdirde kıtanın, "Afrikalı mülteciler tarafından harap edileceğini" söyledi .

Ve ne tavsiye ediyordu?

Onu da Alman gazetesi Welt am Sonntag'a verdiği röportajda öğrendik. Gates, Avrupa ülkelerinin Afrika'daki nüfus artışını denizaşırı yardımlarda daha fazla taahhüt ederek azaltmak için birlikte çalışması gerektiğini öne sürdü.

Açık sınır politikalarıyla alışılagelmiş 'yeni dünya düzeni' tarzından tamamen geri çekilen Gates, Afrika'dan Avrupa'ya kitlesel göçmen akışının, Almanya gibi küreselleşmeyi memnuniyetle karşılayan ülkeleri ezmek için tehdit oluşturduğunu öne sürüyordu. Bill ve Melinda Gates Vakfı'nın, tetanos aşılarında kürtaj ilaçlarının keşfedilmesinin ardından Kenya'daki doktorlar tarafından Afrika'daki milyonlarca kadını gizlice kısırlaştırmakla suçlandığı zaman Afrika'da son zamanlarda yaşanan büyük tartışmaya rağmen Bill Gates şu şekilde konuştu. "Avrupayı kurtarmak için Afrika'nın nüfusunu azaltmalıyız"  (14 Temmuz 2017)

Bu, önerdiği dünya nüfusunu azaltma programı için de bir test olabilir mi?

Bill ve  Melinda Gates Vakfı, Dünya Bankası, DSÖ ve aşı endüstrisi ile ortaklaşa GAVI Alliance - Küresel Aşılama ve Aşılama Birliği'nin kurucu üyesidir. GAVI'nin amacı, gelişmekte olan dünyadaki her yeni doğan çocuğu aşılamaktır. Aşılar, insanları daha hasta ve hastalığa ve erken ölüme yatkın hale getirmekle suçlanıyor.

Ocak 2020'de 2019 201 Event etkinliğne katılan Johnson & Johnson, Coronavirus simülasyonunu tavsiye etti ve şimdi piyasaya çıktığında yeni bir aşı ile finansal olarak kazanmaya devam ediyor. İronik bir şekilde John Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi, koronavirüs salgınından önce 18 Ekim 2019'da bir etkinliğe ev sahipliği yaptı ve gerçekte gerçekleşmeden önce Çin'de ve dünyada tam olarak ne olacağının bir simülasyonunu yürüttü. Bir tesadüf mü?

ABD'deki Miami Üniversitesi'nde Üreme ürolojisi uzmanı Dr. Ranjith Ramasamy, Covid-19 aşılarının erkek üreme kapasitesi üzerindeki korkulan olumsuz etkilerini araştırdıklarını,aşılama öncesi ve sonrası spermin parametrelerini ve kalitesini değerlendirdiklerini ve aşı olacak olan gençlerin spermlerini dondurma yönünde tasfiyede bulundu. Bu açıklama ise doğa olarak aile boyu Gateslerin kadınları kısırlaştırma programlarını akla getirdi.

Hiç kuşkusuz bütün deneyler karşılıksız dolar basmada olduğu gibi, ilk önce halkı kobay olarak kullanılan ABD de denenmiştir. 1976 Hükümet Sorumluluk Bürosu soruşturmasına göre, Amerikan Yerlilerinin yüzde 25 ila 50'si 1970 ile 1976 arasında kısırlaştırıldı. Apendektomi gibi diğer cerrahi prosedürler sırasında bazı kısırlaştırmaların izinsiz yapıldığı düşünülüyor. Bazı durumlarda, anneleri kısırlaştırmayı kabul etmedikçe, yaşayan çocuklar için sağlık hizmeti reddedildi.1930’lu yıllarda yaşanan Porto Riko valisi Menendez Ramos, Porto Rikolukadınlara kısırlaştırma programı uyguladı. Ramos, yaygın yoksulluk ve ekonomik çekişme ile mücadele etmek için harekete geçilmesi gerektiğini iddia etti. Bir noktada, üçte birinden fazlası bilgilendirilmiş rıza olmaksızın kısırlaştırıldı ve zavallı Porto Rikolu kadınlar da doğum kontrol ürünlerini test etmek için kobay olarak kullanıldı. Son olarak Birleşmiş Milletlerin ABD’nin yerlisi olan, Kızılderili kadınların yüzde 24'ünün kısırlaştırıldığını ve  sadece çocuk doğurabilecek 100.000 kadar yerli kadın kaldığın açıklaması bile görmemiz gereken resmi göstermektir.

Bugün, neredeyse tüm Downs Sendromlu bebekler, ABD Yüksek Mahkemesi tarafından belirlenen bir kamu politikasının parçası olarak doğmadan önce öldürülüyor.

Amerikan öjenik araştırmalarının merkezi olan Cold Spring Harbor'daki,  1910-1940 yılları arasında Öjenik Kayıt Ofisi'ndeki materyaller aracılığıyla öjenik hareketin başlangıcına ilişkin filtrelenmemiş bütün hikaye mevcuttur.

Arşivde, bilimsel, "gerçekler" olarak kabul edilen çok sayıda rapor, makale, çizelge ve soy ağacı vardır. Son tahlilde, insan yaşamının öjenik tasviri, bilimsel gerçeklerden çok siyasi ve sosyal önyargıları yansıtıyor.

Öjenikçiler tarafından kullanılan sözde "bilimsel" terimler bile sıklıkla ırksal, etnik ve engelli gruplara karşı önyargıyla dolu. Bugün bazı terimlerin bilimsel bir anlamı yok. Örneğin, "zayıf akıl", bir dizi gerçek ve varsayılan zihinsel engel için bir bütün olarak kullanıldı ve etnik ve ırksal azınlık gruplarının üyelerinin aşağı görünmesini sağlamak için kullanılan ortak bir tanıdır.  

Üremeden genetiğe düşüncede süreklilik, öjenik düşüncenin rasyonel bir şekilde evrildiğini gösterdi. Modern genetik aynı emsalleri paylaştı ve geliştirdi.  Örneğin Tüp Bebek / vitro fertilizasyon, insan üremesinde kabul edilebilir ve yaygın olarak uygulanan bir alternatif haline gelmeden önce hayvancılıkta kullanıldı. Yani, Gates'in kuruluşunun kökeni bu, nüfus kontrolü çok temel bir unsurdur. İlginç bir şekilde Cold Spring Harbor Laboratuvarı, Planlı Ebeveynlik ve Amerikan Genetik Derneği hala gelişiyor.

Gates, zengin bir öjeni etkisi geçmişine sahiptir ve kılık değiştirmiş olsa da, orijinal hareketin amaçlarını daha da ilerleten dünya çapındaki faaliyetlere katılmakta ve yönetmektedir.

“BU BİR AŞI DEĞİL”

Gates’in veya öjeniklerin  kontrolünden çıkabilmiş, konuşabilen az sayıda bilim insanları ise olanların farkında ve farkındalıklarını da kısıtlı olanaklar ile paylaşıyorlar. Onlardan birisi de Dr. David Martin, o da deneysel mRNA teknolojisi için, “bu bir aşı değildir! Tıbbi Cihazdır.” demiştir.      

Yaptığı açıklamada ise gerçekten net olmalıyız. Bu şeyi halk sağlığı muafiyeti altına sokmak için "aşı" terimini kullanıyoruz. Bu bir aşı değil. Bu, hücreye iletilen, yağ zarfında paketlenmiş bir mRNA'dır.

İnsan hücresini patojen yaratıcısı olmaya teşvik etmek için tasarlanmış tıbbi bir cihazdır.

Aşı değildir. Aşılar aslında yasal olarak tanımlanmış bir terimdir. Halk sağlığı yasasına göre, CDC ve FDA standartlarına göre de yasal olarak tanımlanmıştır.  

Ve bir aşının spesifik olarak hem onu ​​alan kişide bir bağışıklığı uyarması hem de bulaşmayı bozması gerekir. Ve bu o değil. Hücreye giren mRNA zincirinin, iletimi durdurmak olmadığını söylerken fazlasıyla açıktılar. Bu bir tedavidir. Ama bir tedavi olarak tartışılsaydı, halk sağlığı otoritelerinin kulağa sempatik gelmezdi. Çünkü o zaman insanlar, başka hangi tedaviler var diye sorardı.

Ve sadece bir hatırlatma, Moderna’nın Baş Tıbbi Sorumlusu MD Tal Zaks açıklamasında mRNA enjeksiyonlarının bir İşletim Sistemi, "Yaşamın Yazılımı" olduğunu itiraf etti.

DÜNYA DOKTORLARI, “AŞI OLMAYIN”

Dünyanın dört bir yanındaki doktorlar ise kitleleri, deneysel COVID aşılarının, dünyanın dört bir yanındaki askeri güçlerin de desteği ile şüphesiz halka kitlesel olarak enjekte edileceğini ve bunu da yıkıcı etkileri konusunda uyarmaya çalışıyorlar.

Bu doktorların, hemşirelerin, bilim adamlarını ve diğer sağlık profesyonellerinin böylesine ateşli bir savunma yapmaları ne motive edebilir?

Dünyadaki ülkelerin vatandaşlarına uygulanacak yeni bir aşının gizli tehlikeleri hakkında, halkı eğitmek için zaman ayırmak bu bilim insanlarına ne kazandırır?

KAZANACAKLARI HİÇBİR ŞEYLERİ YOK! Ama kariyerleri ve muhtemelen hayatları dahil kaybedecek çok şeyleri var.

Peki bunu neden yapıyorlar?

Yeni COVID aşıları aslında "güvenli ve etkili" ise neden bu doktorlar ve profesyoneller bu kadar sansürleniyor?

Yaygın medyanın ve hükümetlerin, halkın bilmesini istemedikleri şey nedir?

İstenmeyen; bu doktorlar ve bilim adamları, çok toksik ve tehlikeli aşıyı almayı seçenlerin yıkıcı potansiyeli olan sonuçlarını biliyorlar. Ve mümkün olduğunca çok insanı kurtarmaya çalışıyorlar. Bu aşının neden olacağı katliamı, ÖLÜM, beyin yaralanmaları, ömür boyu süren otoimmün hastalıkları, KISIRLIK ve daha fazlasını kapsayacağını çok iyi biliyorlar. 

AŞI KONUSUNDA UNUTULMAMASI GERKEN TARİHİ GERÇEK

ABD’de kısırlaştırma ile başlayan süreç Adolft Hitler’in 60 milyon insanın ölümüne neden olan sürecin başlangıcı olan öjenik hareketti. Hitlerin en çok kullandıkları bilim insanı, TIP alanında olmuştur. Şimdi ise bu süreci TIP alanında devşirdikleri teknokratları ile tamamlamak istiyorlar!.. Artık 5G ile oluşacak olan yeni teknolojilerinde, kendi DNA'ları dışında insana ihtiyaçları yok.

ABD’de doları FED’i kurarak basan küresel güçlerin hedefinde, insan beyni ve vücudu var.

Eğer küresel güçleri hafife alınırsa, doların serüvenine benzer süreci AŞI ve asıl ulaşmak istedikleri 5G  ile de yaşatacakları konusunda en ufacık kuşkumuz olmasın.

Küresel güçler 1944 yılında doları rezerv yapmak için Dünya Bankası’nı kurarken, bir tarafta çoğu İngiliz Raj (15) gibi, çoğu  İngiliz sömürge ülkeleri, diğer tarafta ise güya işçi sınıfının kurduğu Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği vardı. FED'i kuranlar, aynı zamanda finanse ettikleri ve kontrolünde olan bilimin bütün türlerini aynı anda kullanıyorlar. Ama önlerinde  tek engel var, o da Dünya Bankası’nın kuruşlunda yer almayan Türkiye gibi ulus devletleridir.

En büyük baskı,Türkiye gibi ulus devletlerinin halkına yapılacaktır.

İNSANI, insanı soykırımına götürecek olan aşıyı olmayalım!..

İmmünolog Prof. Stefan Hockertz net bir dille ifade ettiği gibi, "Korona aşısı insanlar üzerinde vicdansız bir deneydir."

KAYNAKLAR

https://www.fujifilm.eu/eu/news/article/fujifilm-diosynth-biotechnologies-teams-with-covid-19-therapeutics-accelerator-to-reserve-manufactur

https://www.gatesfoundation.org/Media-Center/Press-Releases/1999/05/United-Way-of-America

https://crazzfiles.com/the-gates-family-eugenics-and-covid-19/

https://embryo.asu.edu/pages/american-eugenics-society-1926-1972

https://www.influencewatch.org/non-profit/planned-parenthood-federation-of-america/

https://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:_vKGgDKtndMJ:https://mudug24.com/8g42t/bill-gates-patent-666.html+&cd=19&hl=tr&ct=clnk&gl=tr

https://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:k1kGgr4JQE4J:https://illinoisfamily.org/tag/margaret-sanger/feed/+&cd=12&hl=tr&ct=clnk&gl=tr

https://theaimn.com/author/aimneditorial/page/7/

https://vaccineimpact.com/2020/bill-gates-plan-to-use-microneedles-to-deliver-covid19-vaccine-and-embed-vaccination-status-into-the-skin/

https://www.wsj.com/articles/SB10001424127887324059704578475272256663926

https://www.gatesnotes.com/Books/The-Great-Influenza

https://www.investireoggi.it/forums/threads/genealogia-di-bill-gates-eugenetici-malthusiani-vaccinatori.94671/

https://www.frontnieuws.com/mannen-worden-aangeraden-om-sperma-in-te-vriezen-voor-covid-19-vaccinatie-vrees-bestaat-om-steriel-te-worden/

https://www.dsalud.com/reportaje/es-el-objetivo-real-de-la-vacuna-anti-fertilidad-reducir-la-poblacion-mundial/

http://earsiv.cankaya.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/20.500.12416/109/G%C3%BCnday%2C%20Rezzan.pdf?sequence=1&isAllowed=y

https://www.history.com/topics/germany/eugenics#:~:text=Eugenics%20is%20the%20practice%20or,characteristics%20from%20the%20human%20population.

https://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=20698&tipi=3

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1449330/

https://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/4202/sayfa/2004/3/14/6.xhtml

https://www.heise.de/forum/heise-online/News-Kommentare/Zahlen-bitte-3-4-Coronavirus-Fallsterblichkeit-eine-false-Number-Etwas-Pandemie-Statistik/Vielleicht-kann-mal-jemand-anderen-Spuren-nachgehen/posting-36296018/show/

https://www.arte.tv/de/videos/070831-000-A/bloss-keine-trebs

https://theaimn.com/author/aimneditorial/page/7/

https://www.bloomberght.com/piyasalar/haber/539172-gatesten-gdoya-fonlu-destek

https://galton.org/psychologist/

http://eugenicsarchive.ca/discover/tree/512eed4734c5399e2c000001

https://ojenizm.tumblr.com/

https://www.history.com/topics/germany/eugenics

https://www.history.com/topics/germany/eugenics#:~:text=Eugenics%20is%20the%20practice%20or,characteristics%20from%20the%20human%20population.

http://www.eugenicsarchive.org/html/eugenics/static/themes/14.html

https://ichi.pro/tr/amerika-nin-zorla-kisirlastirmanin-karanlik-tarihi-131679305757929

https://en.wikipedia.org/wiki/Bretton_Woods_Conference

https://www.masscitizensforlife.org/tags/racism

http://www.oldthinkernews.com/2007/11/01/endgame-the-rabbit-hole-doesnt-end-here-part-2/

https://www.theguardian.com/science/2007/apr/09/frontpagenews.news

https://web.archive.org/web/20081016095421/http://www.rockefeller.edu/pubinfo/news_notes/121500a.html

http://home.snafu.de/usp/antifert.htm

https://onedio.com/haber/koronavirus-asisinin-insanlari-kisirlastiran-bir-nufus-azaltma-projesi-oldugunu-one-suren-profesor-dr-roberto-petrella-944945

https://humansarefree.com/2021/01/dr-david-martin-on-experimental-mrna-technology-this-is-not-a-vaccine-it-is-a-medical-device.

https://healthimpactnews.com/2020/doctors-around-the-world-issue-dire-warning-do-not-get-the-covid-vaccine/

https://www.nature.com/articles/d42473-018-00103-2

DOĞURGANLIK ve AŞI ARAŞTIRMALARINDA YER ALAN KURUMLAR

-Amerika Birleşik Devletleri Nüfus Konseyi. Finansman: Rockefeller Vakfı, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri ve Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID).

-İnsan Üremesi üzerine WHO Programı. Finansman: İsveç, Birleşik Krallık, Norveç, Danimarka, Almanya ve Kanada hükümetleri, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Dünya Bankası.

Hindistan Ulusal İmmünoloji Enstitüsü. Finansman: Hindistan Hükümeti ve Rockefeller Vakfı.

- Amerika Birleşik Devletleri Kontraseptif Geliştirme Programı. Kamu finansmanı.

-Nüfus Araştırma Merkezi, Ulusal Sağlık ve Çocuk Gelişimi Enstitüleri, Birleşik Devletler Ulusal Sağlık Enstitüleri. Kamu finansmanı.

-Kenya, Almanya ve Fransa'daki üniversitelerde veya İngiltere Tıbbi Araştırma Konseyi gibi enstitülerdeki diğer küçük araştırma ekipleri.

Bu makalede adı geçen ilgili kişiler, uluslararası kuruluşlar ve özel vakıflar için kısa kılavuz

Öjenistler

-Thomas Malthus (1766-1834). Ekonomist, Nüfus ilkesi üzerine Essay'ın yazarı.
-Francis Galton (1822-1911). Antropolog, Öjeni teorisinin başlatıcısı.
-Darwin ailesi: Charles ve oğulları Leonard, Horace, Francis ve George: İngiliz öjenik toplumların liderleri.

-Charles Davenport (1866-1944) Biyolog, Amerikan öjenik hareketinin ana destekçisi, Öjeni Kayıt Bürosu'nun bulunduğu Cold Spring Harbor laboratuvarının yöneticisi.
-John Harvey Kellogg (1852-1943). Doktor, Battle Creek Sanitarium Müdürü.
-Margaret Sanger (1879-1966). Hemşire ve daha sonra Amerikan Aile Planlaması Federasyonu olacak olan Amerikan Doğum Kontrolü Birliği'nin kurucusu.

Hayırseverler

- Rockefeller Vakfı (1913). John D. Rockefeller I tarafından oğlu John D. Rockefeller II ile kuruldu.

Web: www.rockefellerfoundation.org.
-Bill ve Melinda Gates Vakfı (1999). William H. Gates Vakfı ve Gates Öğrenme Vakfı'nın birleşmesinden oluşturulmuştur. George Soros, Warren Buffet, Michael Bloomfield (şu anki New York Belediye Başkanı) ve Ted Turner (CNN, Aol Time Warner) fon alıyor.

Web: www.gatesfoundation.org.
-Carnegie Enstitüsü (1902). Amerikalı çelik iş adamı Andrew Carnegie tarafından yaratılmıştır.

Web: http://carnegiescience.edu/about.html

ULUSLARARASI  ORGANİZASYONLAR

-Dünya Bankası.

-Dünya Sağlık Örgütü (WHO).

-Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF).

-Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO).

-Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA). PAI'nin girişimiyle 1969'da kuruldu.
-WHO İnsan Üreme Programı (HRP).

Devlet kuruluşları

-Eugenics Kayıt Ofisi. Carnegie Enstitüsü'nün finansmanı ile 1910'da Cold Spring Harbor'da kuruldu.
-Nüfus İşleri Dairesi (OPA). 1970 yılında Amerika Birleşik Devletleri Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturuldu.
-Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID). 1961'de eski Başkan John F. Kennedy tarafından oluşturuldu.

Özel kuruluşlar

-Nüfus Konseyi. 1952'de John D. Rockefeller III tarafından kuruldu.
-Amerikan Aile Planlaması Federasyonu (PPFA). Rockefeller Vakfı'nın finansmanı ile Margaret Sanger tarafından 1916'da oluşturuldu.
-Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu (IPPF). PAI'nin girişimiyle 1952'de kurulan grup şu anda 149 derneği bir araya getiriyor.
-Nüfus Krizi Komisyonu (PAI). 1965'te oluşturulmuş, şu anda Uluslararası Nüfus Eylemi olarak adlandırılıyor.
-Global Alliance for Vaccines and Immunization (GAVI). Bill ve Melinda Gates Vakfı'nın emriyle 2000 yılında kuruldu.

Raporlar

-Rockefeller Raporu (1972). Richard Nixon'un başkanlığı sırasında John D. Rockefeller başkanlığındaki Nüfus Artışı Komisyonu'nun Tavsiyeleri.
-Kissinger Raporu (1974). Ulusal Güvenlik Çalışması Memorandumu 200. Amerika Birleşik Devletleri'nin güvenliği ve denizaşırı çıkarları için dünya nüfus artışının etkileri.
-Global 2000 (1980). Jimmy Carter'ın başkanlığı sırasında OPA taslağı
–Futuro Global (1981). Jimmy Carter'ın başkanlığı sırasında düzenlendi.

-Amerikan Yetiştiricileri Birliği. Missouri Üniversitesi.

-Charles Davenport ve Öjeni Kayıt Ofisi. Missouri Üniversitesi.

-Yerli Amerikalıların Zorla Kısırlaştırılması: Yirminci Yüzyıl Sonu Hekimlerinin Ulusal

-Öjenik Politikalarla İşbirliği. Biyoetik ve İnsan Onuru Merkezi .

-Öjeni Üzerine Yunan Teorileri. Tıp Etiği Dergisi.

-Josef Mengele. Holocaust Encyclopedia .

-Latin Kadınlar: Zorla Kısırlaştırma. Michigan Üniversitesi .

-Modern Öjeni: Daha İyi Bir İnsan Oluşturmak mı? Helix.

-Nazi Tıbbi Deneyleri. Holocaust Encyclopedia .

-Platon.Stanford Felsefe Ansiklopedisi.

-Amerika Birleşik Devletleri'nde İstenmeyen Sterilizasyon ve Öjeni Programları. PBS.

DİPNOTLAR

(1) Öjenik (veya öjeni); 20. yüzyılın ilk yarısında çok sayıda taraftar toplayan bir kuramdı. Öjenik engelli, hasta, homoseksüel insanların ayıklanması ve sağlıklı bireylerin çoğaltılması yoluyla bir insan ırkının, “ıslah edilmesi”  anlamına geliyordu.

Öjenik Kayıt Bürosu : C. Carnegie Enstitüsü’nün finansmanı ile 1910’da Cold Spring Harbor’da yeniden kuruldu.

(2) Tavistock Enstitüsü (TIHR); Tavıstock İnsan İlişkileri Enstitüsü, John Rawlings Reese tarafından 1920’li yıllarda İngiltere'nin Londra kentinde kuruldu. İlk zamanlar askerlerin iyileşmesi için klinik faaliyetlerinde bulundu ve İngiliz kraliyet ailesi tarafından finanse edildi. Daha sonraları ise ABD’nin isteklerini biçimlendirmek üzere Rocefeller Vakfı'nın yaptığı büyük bağışlar ile 1946 yılında görev alanını genişleterek uluslararası siyasi-sosyal etkinliği olan ve özellikle de ilaç endüstrisi ile bağlantıları sayesinde önemli bir kuruluşa dönüştü.

(3)William Henry Gates (1860- 1926 / Bill Gates’in Dedesinin Babası), William Henry Gates I (1891-1969 / Bill Gates’in Dedesi), William Henry Gates II (1925-2020 / Bill Gates’in Babası) ve William Henry Gates III (1955 - …… /Bill Gates)

Burada İspanyol Gribi dönemlerinde aşı çalışmalarında adı geçen, “Frederick Taylor Gates” var. Bu kişi aynı zamanda   John D. Rockefeller’in danışmanı ve Rockefeller Vakıfı’nı kuran, daha sonra üniversiteye dönüşecek olan Tıbbi Araştırma Enstitüsü'nü de 1901 yılında kuran  kişi olup Bill Gates ile yalnızca soyadı benzerliği vardır.

(4) PPFA: Başta "uygun olmadığını" düşündüğü insanların kontrolü olmak üzere,  üreme sağlığı konusunda faaliyet göstermek üzere Margaret Sanger tarafından 16 Ekim 1916 tarihinde New York’ta kuruldu.

(Amerika (PPFA), çeşitli PPFA çalışanları, AES ile yakın çalışma geleneğini sürdürdü.)

(5) United Way: 1887 yılında Denver, Colorado’da kurulan, Merkezi Alexandria,Virginia'da bulunan, “sağlık ve insan hizmetleri” konusunda bağış toplama ve destek çabalarını bir araya getirmek için hayır kurumları koalisyonudur. Ülke çapında yaklaşık 1.800 ofis, 40'tan fazla ülke ile bölge ve 6 kıtayı kapsayan 2,9 milyon gönüllü ve 8,3 milyon bağışçı tarafından desteklenen dünya çapında 61 milyon kişiye hizmet veren, kar amacı gütmeyen bir kuruluştur.

(6) AES: Öjeniği , farklı ırkların ve insan sınıflarının kontrollü üremesiyle insanların genetik yapısını iyileştirme çalışması olarak tanımladı.

(7)Cold Spring HarborLaboratuvarı, kanser, sinirbilim, bitki biyolojisi, genomik ve kantitatif biyolojiye odaklanan araştırma programlarına sahip, kar amacı gütmeyen özel bir kurumdur.

(8)Nanopartikül:Bir maddenin boyutları 100 nanometre ve altında kalan toz parçalarına verilen addır.

(9) Biyolog Sir Julian Sorell  Huxley (1887-1975); İngiliz evrimsel biyolog ve hümanist. Doğal seçilim kuramını savunan Huxley 20. yüzyılın önde gelen Yeni-Darwincilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda Transhümanizm kelimesini ilk kullanan kişidir. Huxley 1957’deki bir yazısında transhümanizmi, “insan olarak kalan fakat kendisini aşarak insan doğasının yeni imkânlarını, yine kendi doğası için keşfeden insan” olarak tanımlamıştır.

(10) HRP; Merkezi Cenevre’de bulunan DSÖ bünyesinde, Araştırma, Geliştirme ve Araştırma Eğitimi Özel Programı adı altında 1972 yılında kurulmuştur.

Ortakları; HRP'nin Daimi Üyeleri arasında UNDP, UNFPA, UNICEF, WHO ve Dünya Bankası gibi ortak sponsorların yanı sıra Uluslararası Planlı Ebeveynlik Federasyonu (IPPF) ve Birleşmiş Milletler HIV ve AIDS Ortak Programı, (UNAIDS) bulunmaktadır.

(11)Kuir veya Queer;  Heteroseksüel veya ikili cinsiyet sistemine uymayan, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim veya her ikisini de içine alan bir şemsiye terimdir.

(12)Polyergus; Amazon karıncaları adı ile de bilinir ve köle yapma karıncası olarakta tanımlanır.

(13) Suş-Suşular; Bir bakteri veya virüsün farklı alt türlerinin, aralarında genetik farklılıklar bulunan gruplarına ¨Suş¨ denebilir.

(14) Korpus luteum ;Yumurtalıkta oluşan ve gebeliğin erken dönemlerinde progesteron hormonu üretiminden sorumlu olan hücre yığınına Korpus luteum adı verilmektedir. Korpus luteum, yumurtanın sperm tarafından döllenmesi durumunda görev görmektedir.

(15) İngiliz Raj : 1858'den 1947'ye kadar Birleşik Krallık’ın Hindistan kolonisidir. İngiltere’ninkontrolündeki bölge bugün, Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Myanmar’ı kapsıyor. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
La edri 4 yıl önce

Evet dünyada bütün bunlar olurken,biz müslümanlar uyuyoruz.
Dünyayı yöneten güçler diyoruz..
Biz bu işin neresindeyiz.
Herşeyi bilen ve gören Allah bizi korusun..

Avatar
Hero 4 yıl önce

Aşıyla ilgili tehlikeleri saglık bakanı ve Cumhurbaşkanı hiç okumuyor mu acaba?
Aşı mecburi değil diyorlar, ama aşı olmak için gizli bir zorlama uygulanıyor.

Avatar
Ad soyad 4 yıl önce

Yahu kardeşim hadi işin politik kısmını bir kenara bırakalım. Bilimsel açıdan bakalım. Bütün dünyadaki bilim adamları bir araya gelip "hadi insanlığı yok edecek aşı sürelim piyasaya" mı dediler? Onlar dedi de tüm ülkeler kabul mü ettiler? Biraz mantık lütfen! Bizim bu manipülatif hezeyanlar yerine hangi aşının yüzdelik bazında daha etkili olduğunu tartışıyor olmamız gerekirdi ama biz hala kuyuya atılan taşı çıkarmaya uğraşıyoruz.

Avatar
Ad soyad 4 yıl önce

Ne yapalım? Aşı olmayalım mı? Bu kadar aşı olan bürokratı, diplomatı, halkı cahil mi sizce? Cumhurbaşkanı Erdoğan'a aşı yaparak kontrol altına mı aldılar? Artık Çin'in komutası altına mı girdi? Ya da diğerleri Astrazeneca ile İngiliz mandasına veya Pfizer Biontech ile Avrupa mandasına mı girdiler? Komplocuların paranoya taktiğine yenik düşmüş olabilir misiniz?

Avatar
Ad soyad 4 yıl önce

Kitle ve toplumlara korku pompalamayı bırakın. Toplum neredeyse gölgesinden korkar, komşusundan şüphelenir hale geldi. Kimsenin kimseye güveni kalmadı. Oyuna gelmeyin diyenlerin oyununa gelmişsiniz.

Avatar
No mask yes life 4 yıl önce

Demiş ki Cumhurbaşkanı bakanlar oldu da kontrol altına mı aldılar. Sen cumhurbaşkanının covid aşısı olduğuna inanmıyorsan sen zaten bitmişsin.

Avatar
Ad soyad 4 yıl önce

No mask yes life sen ne diyon? Cumhurbaşkanı milleti kandırdı öyle mi? Yuh, asıl bitik sensin. Muhalefet bile böyle bir iddada bulunmadı. Kafaya bak, pırıl pırıl. Sen aşı olmamakta diren

Avatar
Melik Yılmaz 4 yıl önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan a yapılan aşı sizce ne aşısı halka vurulan aşı ile aynımı?