Bakın bir daha söyleyeyim: DSÖ daha aşının kaynağını bulmuş değil. Aşının kaynağını araştırmak için Çin’e giden heyetten bazı üyelere ülkeye giriş izni verilmedi.
Bakın bu ’in tanı kiti sahteydi. Mikrop izole edilmeden üretilen tanı kitlerinin doğru sonuç vermesi mümkün değil.
Mikrop izole edilmeden ne ilaç ne de aşı üretilebilir. Bedel ölçüsünü bilmediğiniz birine elbise bile dikemezsiniz. Gideceği yeri bilmeyen bir kaptana hiçbir rüzgar fayda sağlamaz.
Düşünsenize, Çin, salgını önlediği için (!?) Sinovac’ın 3. Faz denemelerini yapmak için ülkede denek bulamadığı için 3. Faz çalışmasını yapamamış, ama bu ilacı ihraç ediyor.
İlaç gümrükte bekletiliyor, niçin ülkede salgın yeniden başladığından gümrük personeli de karantinaya alınmış. Hay Allah, kelin ilacı olsa başına çalarmış. Zaten denek olarak kullanacak hasta bulamadıkları için 3. Faz çalışması yapamamışlardı.
Oysa bitmiş bir ilacın bile ülkeye girebilmesi için önce bir paket gelecek, TUBİTAK bunu inceleyerek “olur” diyecek. Sonra ürün gelecek, TUBİTAKtekrar gelen aşılardan numuneler alacak, daha önce gelenlerle aynı olduğunu tespit edecek, daha sonra ilaç içeri alınacaktı. Ama bu kurallara “uyulmadı” deniyor.
Başka sorunlar da var.
Zaten, mutasyona uğrayan bir mikroba karşı aşı geliştirmek mümkün değil. Hazırlanan aşının kullanıma hazırlanmasına kadar geçen süre bir aşının hazırlanıp testlerinin yapılması mümkün değil. Kaldı ki, mutasyon değil yeni salgınlar sözkonusu.
Öte yandan bu mikrop grip türü bir mikrop. Girip aşıları antikor üretse bile etkisi 6 ay. Siz herkesi aşılayana kadar bu kadar süre geçecek. Zaten bir aşı vuruluyor, bir süre beklenip 2. Aşı vuruluyor. Aşılama bitecek siz yeniden aşılamaya başlayacaksınız. Mutasyonlar, yeni salgınlarla insanları aşı manyağına döndüreceksiniz.
Bakın iki aşı arasındaki sürelerin uzaması bir çok farklı sağlık sorunlarına sebeb olabiliyor. Bu aşıların yan etkileri de var. Allerjik reaksiyonlara da sebeb olabilir. Aşıların antikor üretmemesi de sözkonusu. Aşı olacaksınız ama yine de tedbirielden bırakmayacaksınız. Maske, sosyal mesafe, HES, Kolonya’ya devam!?.
Bütün dünyada, giderek daha da artan seviyelerde aşı karşıtlığı sözkonusu. Aşı karşıtlığı ABD, AB ülkelerinde her seviyede en büyük sosyolojik topluluklar tarafından destekleniyor.
Aşıya aktif destek veren bir medya grubunda yapılan okur anketinde, “uçaklarda aşı şartı getirilmesi durumunda aşı olur musunuz” sorusuna, “Hayır” diyenler, katılımcıların %70’i. Ve bu sayı artıyor.
Zorunlu aşı, insan haklarına, hasta haklarına aykırıdır. CoVID bahanesi ile yapılan uygulamaların büyük kısmı, akla, mantığa, dine ahlaka, sağlık kurallarına, hukuka, insan haklarına aykırıdır.
İnşallah birileri, bir emrivaki ile, okullarda, orduda, polis teşkilatında, sağlık çalışanlarına, memurlara, gıda sektöründe çalışanlara böyle bir mecburiyet getirmez.
Bu iş mahkemede biter. Ve bu işin siyasi bir faturası olur. Eğer iddialar gerçekleşir ve korkulan olursa dünya ve ahiret bunun sorumluluğundan kimse kurtulamaz.
Olmak isteyen olsun. Ama olmak istemeyenlere ne aşı, ne ilaç, ne maske dayatmayın. Hele HES Kodunu, chip’li takibe dönüştürmeyin. Bu verileri başkaları ile paylaşmayın diyeceğim ama, biliyorum ki, bu mümkün değil. Bu Milli güvenlik açısından hayati bir risk, ama kime anlatacaksınız.
Milletle inatlaşılmaz.
Benden söylemesi. Halep ordaysa arşın burada!
Bu arada söyleyecek sözü olan herkes, bir söz söylemeden önce bir kez daha düşünsünler. Çünkü, söylenecek her söz, yarın aleyhlerinde delil olarak kullanılabilir. Bir tercih bulunanlar da sonuçlarına katlansınlar. Selam ve dua ile.
O kadar kesinlikle aşı olmayacağız... Biz kimsenin denek faresi değilizzzzz!!!! Bizi zorlamasın kimse bedeli ağır olur!