5gvirusnews Haber Merkezi İstanbul / 12 Ağustos 2020
Maske ile ilgili konuşmayı bilen, akıl sağlığını kiraya vermeyen gerçek bilim adamları uyarılarına devam ediyor. İlk uyaranlardan birisi de İngiltere'nin sağlıktan sorumlu genel müdürü yardımcısı doktor Jenny Margaret Harries olmuştu. DSÖ’nün Pandemi ilan ettiği 12 Mart 2020 tarihinde (*) Dr. Jenny, "Sokakta yürüyen ortalama bir insan için, enfeksiyonu önlemek umuduyla yüz maskesi takmak iyi bir fikir değil" dedi. Yüz maskesi takarak olası virüsleri maskenin içine hapsedip solunacağını böylelikle bu davranışla da “insanlar kendilerini daha az riskten daha fazla riske” atacaklarını söyledi. Ama aradan 5 ay geçti maske tartışması adeta siyasallaşarak Covid-19’u geçti. İlk önce tedbir olarak karşımıza çıktı, sonra da yaptırımları geldi. Böyle giderse sırada yasallaşması var. Dünyada ilk tartışmaların yapıldığı ülkelerden birisi de Danimarka…
Danimarkalıların yüz maskesi takmaması ve yerel makamların çoğu zaman onları tavsiye bile etmemesi, ülkenin en eski gazetesi olan Berlingske'yi Danimarkalıların kendilerini, "Trump'ın sağında" konumlandırdıklarını söylemelerine neden oldu.
Epidemiyologlar da yüz maskelerinin solunum virüslerinin yayılmasını sınırlamanın etkili bir yolu olduğuna dair çok az kesin kanıt olduğunu söylediler. Danimarka’nın dışında, Finlandiya ve Hollanda'daki insanların yüzde 80-90'ının dışarı çıktıklarında "asla" maske takmadıklarını söylerken, İspanya ve İtalya'daki insanların yüzde 80-90'u ise dışarı çıktıklarında "her zaman" maske taktıklarını söylüyorlar.
Hollandalı halk sağlığı yetkilileri geçtiğimiz günlerde neden maske önermediklerini açıkladı.
Hollandalı Bakanı Tamara van Ark, "Tıbbi açıdan bakıldığında, yüz maskesi takmanın tıbbi bir etkisine dair hiçbir kanıt yok, bu yüzden ulusal bir zorunluluk yüklememeye karar verdik," dedi.
Mart ayı başlarında ABD Genel Cerrahına benzer ifadeleri yineleyerek, “maskelerin bireyleri daha hasta hale getirebileceğini ve virüsün yayılmasını şiddetlendirebileceğini” söyledi.
Ulusal Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü sözcüsü Coen Berends, "Mevcut tüm kanıtlara göre halka açık yerlerde yüz maskeleri gerekli değil. Faydası yok ve hatta olumsuz etkileri bile olabileceğini" açıkladı.
İsveç'te, halk sağlığı yetkilileri, bireylerin maske takmasını istemenin, "hiçbir anlamı" görmediklerini söylüyor.
İsveç'in bilinen bulaşıcı hastalık uzmanı Anders Tegnell, "İsveç'te rakamlar çok hızlı azalırken, İsveç'te yüz maskesi takmanın, toplu taşıma araçlarında bile bir anlamı görmüyoruz." dedi.
BİLİMDE MASKE CAHİLLİĞİ
Dünyadaki en iyi immünologlar ve epidemiyologlar, maskelerin COVID-19'un yayılmasını azaltmada yardımcı olup olmadığına karar veremezler. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konuda çelişkili açıklamalarını da gördük.
MASKE KORUYUCU DEĞİL ÇATIŞMA NEDENİ OLACAK
Maske ortalama bir insan için kafa karıştırıcı ve sinir bozucu. Artık insanlar maske yüzünden kavga etmeye de başladılar. Maske kavgaları yoğunluklu olarak sosyal medya aracılığı ile kamuoyuna yansıyor. Sosyal medya da adeta maske insanlar arasında koruyucu değil çatışma nedeni olduğu belgeleniyor. Eğer bu maske trajedisi böyle devam ederse toplumda daha ağır çatışmalara neden olacaktır.
MASKE TOPLUMU ÇATIŞTIRACAK
Gerçek şu ki maskeler, kültür savaşının en son aşaması olan yeni takoz konusu haline geldi. Maske takmayanlar, maske takanları "korkak kediler" veya temel bilimi isteyerek görmezden gelen erdem işareti veren "koyun" olarak görme eğilimindedir.
Öte yandan, maske destekçileri genellikle maske takmayı reddeden insanları bencil olarak görüyor ve temel bilimi kasıtlı olarak görmezden geliyorlar. Ne yazık ki bulunacak çok fazla orta yol yok ve bunu oturtmanın kolay bir yolu da bulunmuyor.
ABD’DE MASKE SİYASALLAŞTI
Yapılan araştırmalar ise Amerikalıların rekor düzeyde maske taktığını gösteriyor. Ancak maske konusu siyasi bir uçuruma da hızla yuvarlanıyor. Demokratların yüzde 98'i, Cumhuriyetçilerin yüzde 66'sına ve Bağımsızların yüzde 85'ine kıyasla halkın içinde maske takıyor. Bu rakamlar maskelerin sağlıkla olan ilgisinin dışına çıkarak, maskenin siyasallaşması ve bilimin daha da kirletildiğini söylüyor.
Örneğin geçen ay, Minnesota Bulaşıcı Hastalık Araştırma ve Politika Merkezi'ndeki araştırmacılar, maske gereksinimlerinin, "sağlam verilere dayanmadığını" tespit eden bir makaleyi kaldırmaya yönelik taleplere yanıt verdiler. Okul, kendi itibarına, makaleyi kaldırmadı, bunun yerine itirazları ele almayı seçti.
TIBBIN BİRİNCİ KURALI, “ZARAR VERME”
Tıp etiği bin yıl öncesine dayanıyor. Hipokrat Yemini de tıp doktorlarına, "önce zarar verme" çağrısında bulunuyor. Bu sözler aslında orijinal yeminde yer almadı; bir steno biçimi olarak geliştirildi.
Halk sağlığı alanında da benzer bir ilke vardır: “Etkililik” İlkesi.
Halk sağlığı yetkilileri, bu fikrin, halk sağlığı kuruluşlarının korumakla görevli oldukları kişilere zarar vermeme sorumluluğunun olduğunu açıkça ortaya koyduğunu söylüyor.
Dünyanın önde gelen halk sağlığı yetkililerine göre, insanları nihayetinde bireyleri veya tüm popülasyonları daha da hasta edecek bir devlet düzenine boyun eğdirmek için güç kullanıyorlar. Bu sadece “Etkililik” İlkesinin ihlali değildir. Bu, temel bir kişisel özgürlüğün ihlalidir.
Maske savunucuları iyi niyetli olabilir, ancak temel bir gerçeği gözden kaçırırlar: pandemi sırasında insanlar kendiliğinden davranışları değiştirirler. Bilimsel kanıtlar, Amerikan işyerlerinin ve tüketicilerin, tecrit emirleri verilmeden önce seyahat şekillerini değiştirdiklerini gösterdi.
İnsanlar zeki, içgüdüsel ve kendini koruyan memelilerdir ve genellikle yüksek riskli davranışlardan kaçınmaya çalışırlar. Kendiliğinden doğan düzenin doğal yasası, insanların sürekli olarak riski analiz ederek doğal olarak kendini koruma önlemleri aldığını göstermektedir. Onun için, insanlara para cezası veya hapis cezası altında “maskelenmelerini” emretmek yerine, bilim adamları ve halk sağlığı görevlileri en önemli rollerini oynamalı: insanların özgürce bilinçli kararlar verebilecekleri sağlam araştırmalar geliştirmek gerekiyor.
Alıntı yaptığımı bu yazı için, The Foundation for Economic Education’a yazan John Miltimore teşekkür ederiz.
MASKE KIŞIN SOGUGUNDA KORUYUCU AMA YAZ AYLARINDA BOŞUNA TERLİYKEN SOGUK SU İÇMEYİNİZ CAM AÇIP YATMAYINIZ SABAH KALKINCA BİR MÜDDET CAM HİÇ AÇMAYINIZ .