5gvirusnews Haber Merkezi İstanbul / 3 Ağustos 2022
5gvirusnews-platformunun kapatılan(!) twitter etkinliği ile ilgili “Açık Beyin / SBAM-Sosyal Bilimler Araştırma Merkezi” bir rapor yayınladı.
Yayınladıkları raporda sosyal medyada kullanılan, “sentiment analysis” (**) denilen yöntem yerine insan zekasını kullanmışlar. Böylelikle 5gvirusnews’in aslı olmayan “aşı karşıtlığını” tiwtter üzerinde analiz etmişler.
Prof.Dr.Sinan Canan’ın başını çektiği Sosyal Bilimler Araştırma Merkezi, bugüne kadar, “aşı karşıtı” söylemlere şiddetle karşı çıkan ve bunu ayrıştırıcı bir cephe yaratma uğraşı ve tuzak gören 5gvirusnews-platformunu, “aşı karşıtı” gibi göstererek sosyolojik kılıf geçirme gayretine girdi.
Bunlara açıkça (*)“Ajan” diyoruz. Çünkü aynı zamanda toplumu çok yakından ilgilendiren sosyolojik bir olayı bilimsel olarak ele alırken, taraflı davranıyor ve bir çıkara hizmet ederek ihbar ve en çirkini de iftira ediyorlar. Hizmet ettikleri taraf ise Bill Gates gibi plandemi organizasyonun görünen en etkili ismini hedef göstermemiz karşısında da bu kişiyi örtme çabalarıdır. Bu ajanlık faaliyetine çok somut olanı soyut bir duruma getirme işgüzarlığı da diyebiliriz… Yine adli durumlarda bu eyleme, “cinayeti karartma girişimi” diyorlar. Burada kullandıkları ifade ise “Küreselleşme karşıtlığının hedef aldığı bazı isimler… o da Bill Gates’dir.
Araştırmanın taraflılığı ise ekibin başı olan Canan’ın, “AŞI kesinlikle bu işten tek çıkışımız altını çizeyim… 7 doz daha ilave olacaksınız deseler onu da olurum… bu virüstür öyle şakaya gelmez…” sözleri ile sabittir.
Türkiye’de faaliyet gösteren bu “açık toplumcuların” yerine geçmek isteyen, “açık beyinci” küreselci ajanlar, 5gvirusnews-platformu’nu “aşı karşıtı” gibi gösterme gayretlerini, “Böylece gönderileri toplayabileceğimiz bir kaynak belirlememiz gerekti. Bizler de aşı karşıtlığı konusunda en çok takipçisi olan ve bir kişiden ziyade bir platformu temsil eden “5G Virus News” profilini kaynak olarak aldık.” diyerek açıklanmışlardır.
Yazar: Açık Beyin (***) (diye yazılmış 7 kişilik bir ekip tarafından hazırlanmış)
Aşı Karşıtlığı: Olmak Ya Da Olmamak..
O raporu aynen yayınlıyoruz… (bkz)
AŞI KARŞITLIĞININ NEDENLERİNİN İNCELENMESİ İÇİN TWITTER GÖNDERİLERİ ÜZERİNE ANALİZ ÇALIŞMASI
GİRİŞ
Koronavirüs salgınının hayatımıza girmesiyle pek çok şey değişti. Bununla birlikte birçok şeyin eskisi gibi olmayacağı gerçeğine birçoğumuz hazırlıksız yakalandık. Neredeyse dünyadaki herkesin bir an önce bitmesini gönülden istediği bu salgın konusunda büyük bir kısmımız bilim insanlarına güveniyor. Mümkün olduğunca onların tavsiyelerine uymaya çalışıyoruz. Her söylediklerini çoğu zaman büyük bir ciddiyet ile takip ediyoruz.
Salgının bitmesi için temel bazı kurallara sıkı sıkıya sarılmamız gerektiğini, devlet yetkilileri ve bilim insanlarından sıkça duyuyoruz. Bir nebze olsun salgın öncesi hayatımıza dönebilmek için bu kurallara uymamızın çok kritik olduğunu biliyoruz. Bu durumu yenebilmek için en güçlü silahın aşı olduğu konusunda neredeyse tüm yetkililer hemfikir. Bu yüzden dünyadaki birçok kişi aşı oldu. Fakat henüz aşı olmayanların varlığı, salgının son bulması konusunda önemli bir engel gibi gözüküyor. Nihayetinde devletlerin, sağlık örgütlerinin, bilim insanlarının, sanatçıların, kanaat önderlerinin ve aydınların aşı olmayı teşvik edici açıklamalarına rağmen bazı kişilerin bu hususta direnç gösterdiklerine şahit oluyoruz.
Neden Twitter?
Bu insanların neden aşı olmak istemedikleri konusunda hâlihazırda yapılmış olan ve yapılmakta olan birçok çalışma var. Bizler de aşı karşıtlığı konusunda internet tabanlı bir araştırma yapmaya karar verdik. Yaptığımız ön araştırmalarda, aşı karşıtlığının beslendiği önemli kaynakların komplo teorileri ve ispatlanmamış iddialar olduğuna dair çok sayıda çalışma ile karşılaştık.
Bu bilgiler ışığında günümüzün önemli iletişim araçlarından olan sosyal medya mecralarına yöneldik. Dünyada sosyal medya kullanımı, aynı zamanda güncel bilgilere erişmemiz konusunda önemli bir işleve sahip. Özellikle günümüzde Twitter, bu sosyal mecralardan en çok gündeme ilişkin bilgi paylaşımı yapılan ağlardan birisi ve var olan gündemi belirlemek için de çok işlevsel bir araç olarak karşımıza çıkıyor.
Yaptığımız incelemeler sonucunda aşı karşıtlığı propagandasının Twitter’da etkin bir şekilde yürütüldüğünü keşfettik. Sunulan bu makale, Twitter tabanlı yürüttüğümüz ve aşı karşıtlığının dinamiklerini anlamaya çalıştığımız bir araştırmanın ürünüdür.
Twitter’ın Demografik Yapısı
Öncelikle ünlü sosyal mecralardan birisi olan Twitter hakkındaki bazı temel bilgileri hatırlayalım: Dünyada 3,5 milyar sosyal medya kullanıcısı var. Bunların 355 milyonu Twitter kullanıyor. Twitter popülerlik bakımında dünyada en çok kullanıcısı olan dokuzuncu sosyal medya platformu.
Türkiye’de ise 60 milyondan fazla sosyal medya kullanıcısı var. Bunların 15,6 milyonu Twitter kullanıyor. Bu bağlamda Twitter ülkemizdeki en popüler beşinci sosyal medya platformu. Ayrıca dünya sıralamasında Twitter kullanımında 6.sıradayız.
Twitter kullanıcılarının %68,1’i erkek %31,9’u kadınlardan oluşuyor. Bu bakımdan Twitter erkeklerin yoğunlukla kullandığı sosyal medya platformlarından birisi. Kullanıcıların %60’a yakını ise 25-49 yaş grubunu kapsıyor. Kullanıcıların %48’i yeni gelişmelerden haberdar olmak için Twitter kullanıyor.
Geçen yıla oranla sosyal medya platformları arasında ülkemizde yüzdelik payda, kullanıcı sayısını en çok arttıran yine Twitter.
Dünyada en çok takipçisi olan Twitter kullanıcısı Barack Obama; yaklaşık 130 milyon takipçisi var. Onu Justin Bieber ve Katy Perry takip ediyor. Ülkemizde ise en çok takipçisi olan kullanıcı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onu Cem Yılmaz, Galatasaray Spor Kulübü, Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Beştepe hesapları takip ediyor. Listenin geri kalanı incelendiğinde ise Türkiye’de en çok takip edilen hesapların, çoğunlukla siyasi kimliği olan kişiler/kurumlardan ve gazetecilerden oluşması da ayrıca ilgi çekici. Dolayısıyla ülkemiz açısından Twitter’ın, siyasi gelişmeleri ve gündeme ilişkin bilgileri edindiğimiz sosyal platformların başında geldiğini söyleyebiliriz.
Twitter Gönderilerini Analizleme Metodolojisi
Literatürde aşı karşıtlığı ve gönderi (tweet) analizleme çalışmaları, atılan gönderileri belirlenen kelime grupları ve benzer değişkenler ile sınıflandırmayı içeriyor. Belirli bir konu hakkında toplanan gönderiler yapay zekâ yardımıyla tasnif ediliyor. Böylece belirlenen değişkenlerin bir gönderi kümesinde ne kadar bir yüzdelik kapladığı hesaplanabiliyor. Ardından konuya ilişkin sosyal ve bilimsel çıkarımlar yapılıyor. Gerekirse bu çıkarımlar ışığında tekrar, değişkenler değiştirilip yeni hipotezler kuruluyor.
Yapay zekâ yardımıyla yapılan çalışmalarda aynı zamanda duygu örüntüleri de ölçümlemeye çalışılıyor. Bunun için “sentiment analysis” (**) denilen bir yöntemden faydalanılıyor. Bu yöntem bilgisayar öğrenmesi için oluşturulmuş bir kelime sözlüğü kullanıyor. Bu sözlük neredeyse her bir kelimeye -1 ve 1 arasında bir değer tayin ediyor. -1 negatif duyguları tarif ederken +1 pozitif duyguları tarif ediyor. Böylece yapay zekâ elindeki veri kümesi hakkında duygusal çıkarımlar yaparak bizlere sunabiliyor.
Bizler bu yöntemlerden yararlanarak sayımı yapay zekânın değil insanın yapabildiği bir yöntem geliştirdik. Bu deneysel yöntem, belirlediğimiz değişkenleri her bir gönderide kontrol etmeyi içeriyor. Değişkenlerin bir kısmını literatürdeki kaynaklardan edindik, diğer kısmını da bizim gerekli gördüğümüz/ihtiyaç duyduğumuz değişkenlerden oluşturduk.
Böylece gönderileri toplayabileceğimiz bir kaynak belirlememiz gerekti. Bizler de aşı karşıtlığı konusunda en çok takipçisi olan ve bir kişiden ziyade bir platformu temsil eden “5G Virus News” profilini kaynak olarak aldık.
Bu sayfanın, gönderilerini paylaşırken kullandığı hashtaglerden bazılarını seçtik. Seçtiklerimizden bir kısmı doğrudan aşı ile ilgiliyken bazıları da gündeme ilişkin gönderilerdi. Böylece aşı karşıtlığı hakkındaki davranış örüntülerini farklı konular ile karşılaştırmayı hedefledik. Ayrıca “5G Virüs News” kanalının atmış olduğu 125 gönderiyi de aynı şekilde karşılaştırma yapabilmek için inceledik.
Sınırlı sayıda gönderi sayabileceğimiz için incelediğimiz başlık etiketlerinin en popüler gönderileri üzerine çalıştık. Böylece bu başlık etiketinin en etkili gönderilerini analiz edebildik. Bu yolla toplamda 1190 tane gönderi saydık.
DEĞİŞKENLER
Sıvı, A$ı, İğne…
Bu değişken de aşı yerine kullanılan şu üç kavramın (sıvı, a$ı, iğne) sayımını içermektedir. Bu kelimelerin kullanım amaçlarından birisi sosyal medya fişlenmesinden kaçmaktır. Kullanıcılar bu kavramları kullanarak küresel şirketlerin yapay zekâ denetiminden kaçabildiklerine inanırlar fakat bu kavramların tek işlevi bu değildir.
Bu bakımdan jargon kavramını incelemek faydalı olabilir. Jargon kelime anlamı itibariyle; “belirli bir meslek ya da topluluğu paylaşan, aynı ilgi alanları ve aynı geçmişe sahip kişilerin ortak dil kullanımı” anlamına gelmektedir. Jargon kullanımı o dile yabancı olan, haliyle o gruba yabancı olan kişilerin, kullanılan kelimeler tanıdık olsa bile anlamasını zorlaştırabilir. Jargon, mesleki dil ve sosyal bir kimliği temsil etme işlevinin yanı sıra gizlenmek için de kullanılır.
Veriler incelendiğinde ise jargon kullanımının üç işlevine de rastlamak mümkündür. Sıvı kelimesinin kullanım şekli incelendiğinde, daha çok sosyal bir kimliğin ortak ifadesi olarak kullanılmaktadır. Bu kelime “aşının içeriğinin tam olarak bilinmemesi, faz çalışmalarının tamamlanmamasından dolayı gelecekte ne gibi tehlikelere neden olacağı belli olmayan bir sıvı” şeklinde kavramsallaşmaktadır. Öte yandan A$ı ve iğne kelimeleri ise kullanım şekli itibarıyla sosyal gizlenme için kullanılmaktadır. Küresel kurumların yapay zekâ radarından bu kelimeler ile gizlenmeye çalışılmaktadır. Gizlenme çabası aynı zamanda paylaşılan ortak bir amaca da işaret ediyor olabilir.
Bu değişkene ait kavramların, tüm çalışmada 134 kez kullanıldığı görülmüştür. Bu oran yaklaşık %11,13’e tekabül etmektedir. En çok rastladığımız ise #dünyayıaşıcılaryakıyor etiketidir. Bu etiketteki kullanım şekline bakıldığında gizlenmekten ziyade ortak bir tavır için sıvı kavramının ağırlıkla kullanıldığına rastlıyoruz. Dolayısıyla “geçtiğimiz ağustos ayında ülkemizde yaşanan orman yangınlarına aşı karşıtlarının tavrı bu şekildedir” gibi bir duruşu temsil ettiği için kullanım sayısının bu etiket için %44,17 oranında olduğunu düşünebiliriz. Benzer sayısal oranlara çoğul zamirler değişkeninde rastlıyoruz. Öte yandan bu kullanıma en az #parisiklimantlaşmasınahayır etiketinde rastlıyoruz. Bu bakımdan Paris İklim Antlaşmasının aşı ile doğrudan ilişkili bir konu olmamasından dolayı kullanım sayısı neredeyse hiç yok diyebiliriz. Bu çıkarımı doğrudan aşı kelimesinin geçtiği hastaglerdeki kullanım sayıları ile doğru kabul edebiliriz. Nihayetinde bu kavramın kullanım yeri bulabilmesi için de aşı konusunun tartışmanın merkezinde olması gerekiyor olabilir.
Bu konuya ilişkin bir diğer yardımcı bilgi ise “5G Virus News” kanalında bu ifadenin 125 gönderi içerisinde 27 kere geçtiğidir. Daha çok sıvı kavramının kullanıldığı hesaba katılırsa bu hesaptan atılan gönderilerin ortak bir tavır belirlemeye hizmet ettiği düşünülebilir.
Kurgu Anlamlı Kelimeler (Sistem, Düzen, Kurgu, Komplo ve Oyun)
Bu kümede sınıflandırma yapmak için kullandığımız kavramlardır. Aşı hakkında ihtilaf yaratan gönderiler incelendiğinde “aşının küresel güçler tarafından planlanan bir kurgunun parçası olduğu” fikri göze çarpıyor. Kurgu fikri aşı karşıtlığını besleyen önemli bir faktör diyebiliriz. Bu bağlamda kavramsallaşan sistem, düzen, kurgu, komplo ve oyun kelimelerinin aynı minvalde kullanıldığı görülmektedir. Kurgu fikri aynı zamanda komplo teorilerinin üretilmesinde en zemin düşünce yapısı olarak da değerlendirilebilir. Dolayısıyla bu düşüncenin altında yatan küreselleşme tartışmasına kısaca değinmekte fayda vardır.
Küreselleşme en basit tabiriyle dünya üzerinde üretilen ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin etkileşime girerek her yere ulaşmasıdır. Tek yönlü olmaktan daha çok karmaşık süreçleri kapsar. Dünyanın belli bağlamlar etrafında bileşik bir hale gelmesi küreselleşme olgusunun temel özelliklerinden birisidir. Bütünleşme durumu belli dinamiklerin bir araya gelmesinden çok siyasi, ekonomik, teknolojik imkânların gelişmesiyle ilişkilidir. Bu bakımdan gelişen dünyanın geldiği son noktayı, küreselleşme süreçlerinin belli aşamaları olarak tanımlayabiliriz.
Aşı karşıtlığı ile küreselleşme ilişkisi ise bu süreçlerin küresel sermayedarlar tarafından kontrol edildiği hipotezidir. Çok uluslu sermayedarların-sermayenin sınırsız güç elde ettiği, çıkarları doğrultusunda devletler tarafından bile kontrol edilemez olduğu fikri küreselleşme karşıtlarının temel hareket noktasıdır. Bu düşünce bir toplumsal harekettir aynı zamanda ve yaşadığımız iklim krizleri, yoksulluk, zorlu çalışma koşulları gibi konuları da küreselleşme ile ilişkilendirir. Bu bakımdan bağımsızlık, vatandaşlık hakları ve demokrasinin bile sermayenin kontrolünde olduğu varsayımı küreselleşme karşıtlığında oldukça yaygındır. Aşı karşıtlığının da küreselleşme hareketinden beslendiğini düşünebiliriz. Bu bakımdan gönderilerde geçen kurgu teması değişkeni, bu düşüncenin aşı karşıtlığı ile resmini çizmeyi amaçlamaktadır.
İncelediğimiz gönderilerin 116 tanesinde bu değişkeni içeren kavramalara rastlıyoruz. En çok kurgu temasına rastladığımız etiket 22 kere ile #PCRyalan etiketi. Bu etiketin isminden de anlaşılacağı üzere PCR ve benzeri korona tespiti için kullanılan araçların doğru tespit yapmadığı yönündeki iddialar temel oluşturuyor. Bu etiket ile benzer bir kurgu teması içeren #plandemi, #PCRbitersepandemibiter, #parisiklimantlaşmasınahayır, #dünyayıaşıcılaryakıyor etiketlerinde de bu kavramlara %14’ten fazla rastlıyoruz. Bu veriler bize aşı karşıtlığı hareketinin iklim krizleri, doğa olayları gibi konular ile de ilgilendiklerini gösteriyor. Dolayısıyla aşı karşıtlığının küreselleşme karşıtlığı ile doğrudan ilişkili olabileceği düşünülebilir. Bu hipotezi destekleyen bir diğer veri ise #evladımadokunmayakarım etiketinde kurgu temalı kavramlara neredeyse hiç rastlamamamız. Etiketin isminden de anlaşılacağı üzere okulların açılması ile yürürlüğe giren PCR zorunluluğuna yönelik bir karşı çıkış söz konusu; bu karşı çıkışın beslendiği motivasyonun kurgu temelli bir şüpheden farklı olduğu görülüyor.
Konuya ilişkin bir diğer veri ise kurgu anlamlı kelimelere 5G Virus News sayfasında neredeyse hiç rastlamıyor olmamızdır. Bunun olası bir nedeni bu sayfada yüksek oranda görseller ile paylaşım yapılması olabilir. Nitekim bu resimler incelendiğinde kurgu temalı içeriklere rastlamak mümkündür.
Küresel Aktörler (Bill Gates, DSÖ)
Küreselleşme karşıtlığının hedef aldığı bazı isimler vardır. Bu kişiler çoğunlukla dünyanın en zenginlerindendir. Bill Gates ise hedef listesinin en başında yer alır. Bunun nedenlerinden birisi onun dünyanın en zengin insanı olarak bilinmesi olabilir. Ayrıca sahibi olduğu Microsoft’un dünyanın en ileri teknolojik imkânlara sahip olduğunun düşünülmesi onun hedef olmasını güçlendirmektedir. Dolayısıyla küresel bir plandan söz ediyor isek bu planın kurucusu küresel aktörlerdir diyebiliriz.
Küresel aktörlerin gönderi analizindeki faktörlerinden birisi küreselleşme karşıtlığı gibi soyut bir kavramın somut forma dönüşmesidir. Nitekim bir diğer değişken olan çoğul zamirlerde rastlayacağımız bizlik duygusunu beslemek için bir de siz yönüne işaret edecek somut nesnelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bakımdan somutlaştırma işlevini küresel aktörler karşılamaktadır.
Kurgu anlamlı kavramlara incelediğimiz toplam gönderiler arasında 79 kere rastlıyoruz. Ortalama kullanım oranı %6,61 olarak karşımıza çıkıyor. Bu değişkene en çok rastladığımız #AşıvePCRdurdurulsun etiketi çoğunlukla korona virüsü yenmek için kullandığımız araçların işe yaramadığı ve zararlı olduğu yönündedir. Dolayısıyla durdurulması gerektiği düşüncesi bu etiketteki hâkim temadır. Diğer taraftan ise #büyükuyanışmitingi etiketinde kurgu anlamlı kelimelere %18’lik bir oranda rastlıyoruz. Uyanış mitinginde ihtiyaç duyulan bizlik motivasyonunu somutlaştırmak için Bill Gates gibi küresel aktörlerin isimleri geçmektedir. Nitekim bu mitingin en önemli amaçlarından birisi kurguyu çözümleyerek bu güçlerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmaktır.
Dini Betimlemeleri Olan Hakaretler (Şeytan, İblis)
Aşı karşıtlığının tarihsel kökenleri olduğu bilinmektedir. İlk aşı olan çiçek aşısından günümüze kadar bu tutumun geldiğini görmekteyiz.
Aşı karşıtlığının beslendiği argümanlardan bazıları dini argümanlardır. İlk aşı karşıtlığında bu aşının hayvanlardan türetilen bir yöntem olduğundan dolayı karşı çıkışlar yaşanmıştır. Bu bakımdan aşının dini kurumlarca onaylanması oldukça uzun zaman almıştır. Günümüzde aşırı radikal kesimler dışında aşıyı onaylamayan dini topluluklar yok denecek kadar azdır. Bu durum aşı karşıtlığının dini duygularla karşı çıkılıp çıkılmadığı sorularını akla getirmiştir. Nihayetinde her ne kadar günümüzde etkisi yok gibi gözükse de kültürümüzün derinlerinde yaşıyor olabilir. Bu bakımdan dini betimleri olan hakaretleri ayrı bir değişken olarak değerlendirmek istedik
Yaptığımız incelemeler sonucunda bu değişkene 34 gönderide rastladık. En çok 11 kere olmak suretiyle #dünyayıaşıcılaryakıyor etiketinde rastladık. Ondan sonra ise #evladımadokunmayakarım etiketinde beş defa bu ifadeler ile karşılaştık. Çalışmamızda ortalama 2,62 kullanım sayısına sahip bu ifadelerin, çok az da olsa etkisinin devam ettiği akla gelmektedir. Öyle ki #dünyayıaşıcılaryakıyor ve #evladımadokunmayakarım gibi duygusal kayıplar ile ilişkilendirilebilecek durumlarda kullanımına tekrardan başvurulan bir ifade tarzı olduğunu düşünebiliriz.
Çoğul Zamirler (Biz, Siz, Onlar)
Zamirler cümlede adların yerine kullanılabilen isim soylu kelimelerdir. Çoğul zamirlere başvurarak kendini ifade etme durumuna aşıya karşı atılan gönderilerde sıklıkla rastlanmaktadır. Bu kullanım tarzı incelendiğinde çoğul zamirler işaret ettikleri yöne göre kavramsallaşmaktadırlar. “Biz” kullanımı aşının tehlikelerine dair farkındalık sahibi, kuşkucu ve sorgulayan rasyonel kesimi ifade etmektedir. “Biz” aynı zamanda küresel aktörlerin baş düşmanıdır. “Onlar” olan küresel aktörleri bir gün alt edeceklerdir. Bu bakımdan “siz”den ne kadar “biz”e doğru geçiş olursa “onlar” o kadar zayıflayacaktır. “Siz” kavramı da anlam itibariyle küresel komplo karşısında uykuda olanları ifade etmektedir. “Siz” aşının tehlikelerinden dolayı zarar gördüğünün farkında bile olmayan, “biz” ile aynı statüyü paylaşan halktır. Bu bağlamda aşı karşıtlığında çoğul zamirlerin kullanımı oldukça önemlidir. Nihayetinde bu kavramlar aracılığıyla konum atamaları yapılmaktadır.
Sosyoloji literatürüne iç grup ve dış grup olarak giren kavramlar aşı karşıtlığının çoğul zamir kullanımını açıklayabilir. İç grup, bir kişinin kendi varlığıyla bir gruba özdeşim kurmasıdır. Dış grup ise bireyin kendini özdeşleştirmediği toplumsal gruplar olarak ifade edilir. Kişiler kendilerini akran grupları, aileleri, partileri, milliyetleri vb. gruplarla özdeşleştirebilirler. Henri Tajfel ve arkadaşları sosyal kimlik teorisi ile iç grup kavramına zenginlik katmıştır. Onların yaptıkları çalışmada benzer beğeni örüntüsüne sahip bireylerin organik bir şekilde grup oluşturmaya yönelik yatkınlıkları görülmüştür.
İç grup ve dış grup sınıflandırılmasında bazı kavramlar kullanılmaktadır. İç grup yanlılığı; zihinlerde oluşan grup atamalarından sonra herhangi bir karşılaştırma durumunda gruplar arasındaki farklılıklar iç grupların avantajı olarak anlaşılmaktadır. Kişi iç grup yanlılığıyla içinde bulunduğu grubu daha üstün olarak değerlendirmektedir. Bunun sonucunda kişi kendini de daha üstün olarak değerlendirmektedir. Bu bağlamda gelişen bir diğer tutum ise dış grupları küçük görmedir; dış grup iç grup tarafından tehdit unsuru olarak algılandığında düşmanca tutumlar ortaya çıkmaktadır. Yapılan bazı araştırmalarda bu düşmanca tutumun nedenlerinden birisi iç grubun, dış grubu hedeflerini engelleyici bir faktör olarak algılamasıdır. İç grup yanlılığı ve dış grup düşmanlığı kişinin kendini ait hissettiği gruba olan bağlılığı ile ölçülebilir.
Yaptığımız çalışmada çoğul zamirlerin toplam 431 kere geçtiğini gördük. Bu kullanım ortalama %37,53’e tekabül etmektedir. Bu rakamlara istinaden çoğul zamir kullanımının aşı karşıtlığı üzerinde etkili olduğu düşünülebilir. Nihayetinde neredeyse her etikette benzer oranlarda kullanılan bu ifade tarzının grup kimliği üzerinde etkili olduğu düşünülebilir. En çok çoğul zamir kullanılan etiket olan #özgürlükiçinmaltepe’de mitingde buluşma heyecanı yaşayan “biz” ön plandaydı. Diğer taraftan #bizaşıkarşıtıdeğiliz etiketinde yine “biz” kendini açıklama yeri bulmuştu. #11eylüldebendemaltepedeyim etiketinde yine “biz” bilinci ön planda görülmektedir. #evladımadokunmayakarım etiketinde ise “onlar” vurgusu ön planda görülmektedir. Dolayısıyla çoğul zamirin yönü etikete göre değişebilmektedir. Bu kullanıma #büyükmedyaboykotu dışında ortalamadan uzak başka bir etiket yoktur.
Satılmış Yetkililer (Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu)
Aşı karşıtlarının kendilerini özdeşleştirdiği grup için “satılmış yetkililer” diye tanımladıkları grup önemli bir hedeftir. Bu yetkililerin korona komplosuna hizmet ettiği düşünülmektedir. Bu bakımdan ya yetkililer aşının zararlarının farkında olamayacak kadar cahil veyahut küresel sermayenin satın aldığı kimselerdir. Dolayısıyla bu yetkililer çoğunlukla aşı karşıtlarının hedefleri arasındadır. Yetkililer ile ilgili olarak yıpratma eylemi ise mizah yoluyla karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan taşlama türü bu konuyla ilişkili olan mizahı anlamamız için yardımcı olabilir.
Taşlamalar toplumdaki kurumların işlevsizliği, bireysel kusurlar ve devlet yönetimindeki kişilerin eleştirilmesi ile resmedilir. Bir diğer adı hicviye olan taşlamalar genellikle bu aksayan yönlerin düzeltilmesi için bir mesaj niteliğindedir. Taşlamaların halk tarafından kullanımı yaygınlaştırılarak bir üst merciye iletilir. Aşı hakkında karşıt olan Twitter kullanıcılarında “Billin kurulu”, “Mahvettin Hoca”, “Plandemi” gibi ifadeler aslında bir taşlama niteliğinde görünmektedir.
Çalışmamızda “satılmış yetkililer” ifadesine 118 kere rastlıyoruz. Ortalama kullanım oranı ise yaklaşık %10,24 civarındadır. En yüksek bu değişkene rastladığımız etiket #dünyayıaşıcılaryakıyor etiketidir. Bu bakımdan her etikette yetkililer ile ilgili göndermelere rastlıyoruz. Miting temalı etiketlerde bu kullanımın oranı nispeten daha düşük olsa da diğer etiketlerde daha yüksek olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla halkın genelini ilgilendiren durumlarda yetkililere gönderme yapıldığını düşünebiliriz.
Plan, Plandemi
Aşı karşıtlığının beslendiği düşüncelerin başında, korona virüs salgının bir kurmaca olduğu iddiası olduğunu biliyoruz. Bu bakımdan pandemi, p(l)andemi olarak adlandırılıyor. Bu kullanımın işlevlerinden birinin ortak bir jargon yaratmak olduğunu düşünebiliriz. Diğer taraftan mizahi bir yaklaşım olduğunu düşünmek de mümkündür. Dolayısıyla bu kavramın aşı karşıtlığı çevresinde çoklu işlevsel bir kullanım alanı olduğundan kurgu anlamlı kelimelerden farklılaşabilmektedir.
Yaptığımız çalışmada bu ifadeye toplam 93 kere rastlıyoruz. Bu rakam yaklaşık %7,86 ya denk gelmektedir. Bu değişkene en çok #PCRyalan, #PCRbitersepandemibiter etiketlerinde rastlıyoruz. Tema olarak kurgu anlamlı kelimelerin etiketlerdeki kullanım sıklığı ile plandemi kavramının pozitif oranlı olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla bu kavramın kurgu temasıyla örtüştüğünü düşünebiliriz.
Diğer taraftan 5G V.N. kanalında “plandemi” ifadesinin kullanımı oransal olarak ortalamanın üstündedir. Jargon içeren diğer kelimelerin de benzer olarak yüksek olduğunu görmüştük. Plandemi kavramının da bu kanal için jargonun içinde bir işlevi olduğunu düşünebiliriz.
Hakaret Temelli İfadeler
Hakaret faktörü sosyal medya sıkça karşılaştığımız bir olgudur. Kişiler rahatlıkla tanımadıkları kişilerin gönderilerinin altına küfür içerikli yorumlar yapabilmekte, hakaret edebilmekte ve onları aşağılayabilmektedir. Bu durum sosyal medyanın her bir etiketinde karşımıza çıkmaktadır. Buna siber zorbalık adı verilmektedir. Aşının zararları hakkında gönderi paylaşan kimi kullanıcıların paylaşımlarının içerikleri bazen hakaret düzeyine varmaktadır. Bu gönderilerin etiketler arasında aşı karşıtlığı bağlamında nasıl değişim gösterdiği merak konusu olmuştur. Bu bakımdan hakaretin doğası bu değişimi anlamamız açısından değerli bilgiler sunabilmektedir.
Bir kelimeyi hakaretten sayabilmemiz için o kelimenin gücendirici etkisi olması gerekmektedir. Toplumsal olarak pis olan bir şeyi karşımızdakine yakıştırmamız gücendirici olabilmektedir. Bu davranış biçimi özünde karşıdakini yıpratmak amacıyla kullanılmaktadır. Bu ifadelerin toplumsal bağlamları olması gerekir. Anlaşılmasının kolaylaşması için bu bağlam önemlidir.
Küfür etmemize neden olan nörolojik bağlantılar ise çoğu zaman beynimizin konuşma bölgesi olan wernicke ve brocca bölgelerinin dışında olan limbik sistem ile ilgilidir. Bunun nedeni küfürlerin doğası gereği duygusal ifadeler olmaya daha yatkın olmalarıdır. Afazi geçirmiş kişilerin küfür etmeyi çoğu zaman unutmaması limbik sistemimiz ile ilişkilidir.
Sosyal medyada edilen küfürleri, doğası itibarıyla karşı tarafa yönelik bir öfke ifadesi olarak düşünebiliriz. Nitekim öfke duygusu da temelinde kendini tehdit altında hisseden kişinin kavgaya hazırlanması olarak düşünülebilir.
Yaptığımız çalışmada 154 gönderide hakaret içeren ifadelere rastladık. Bu rakam ortalama %12,85’e tekabül etmektedir. Hakarete en çok rastladığımız ise #dünyayıaşıcılaryakıyor etiketiydi. Bu etikette, o günün şartları itibarıyla duygusal reflekslerin yoğun olduğunu biliyoruz. Orman yangınlarının yoğun yaşandığı ağustos ayında eko-anksiyetesi kavramı gündeme gelmiştir. O günler hakkında ülke olarak yoğun bir öfke birikimi yaşadığımızı düşünebiliriz.
Hakaret bağlamında bir diğer husus ise “5G Virus News” kanalının ortalamadan yüksek seviyede hakaret içeren içerik paylaşmasıdır.
Güven
Güven günlük hayatta birçok kişinin önemsediği kavramlardan biridir. Pek çoğumuz güven olmadan yaşayamayacağımızı söyleriz. Önemi tartışmasız olan bu kavramın aşı karşıtlığı ile ilişkili olabileceği akla ilk gelen fikirlerden biridir. Bu bakımdan bizler de araştırma değişkenlerini oluştururken güven kavramına başlı başına yer vermek istedik.
Elde ettiğimiz sonuçlar ise konuya ilişkin farklı cevaplar verebilir. Güven kelimesine, incelediğimiz 1190 gönderide toplam 8 kere rastladık. Bu rakam ortalama %0,70 oranına eş değerdir. Bu bakımdan güven kavramının neredeyse hiçbir etikette geçmediğini düşünebiliriz. Konuyla bu kadar ilişkili olabilecek olan bir kavrama neredeyse hiç rastlamamızın olası hipotezlerinden biri güven sorunun aşı karşıtlığı ile ilişkisi olmayabileceği. İkinci bir hipotez ise güven olgusunun farklı bağlamlar ile ölçülmesi gerektiği.
İlk olarak toplumsal güven ile ilişkili olabileceğini düşündüğümüz OECD’nin devlete güven verilerine baktık. Bu bakımdan devletine en çok güvenen ülkelerin başında 84 puanla İsviçre, 82 puanla Norveç, 80 ile Finlandiya, 78 ile Hollanda gelmektedir. Türkiye bu sıralamada 55 puan ile 14. sırada yer alırken Rusya 47,77 puanla 17. sırada, ABD 46,69 puanla 19. sırada Fransa 41 puanla 27. sırada, Israil 38,89 puanla 29. sırada ve Birleşik Krallık 34,70 puanla 34. sırada, Şili ise bu tablonun sonunda yer almaktadır.
Rakamlara göre devlete olan güven ile aşılanma oranlarının benzerliğine bakıldığında 3 Ağustos 2021 itibariyle Cebelitarık, BAE, Katar, Falkland Adaları, Cayman Adaları, Man Adası, Çin, Danimarka, Bhutan, Şili, Finlandiya nüfus oranına göre en çok aşılanan ülkeler sıralamasında başı çekmektedir. Türkiye ise 23. sırada yer almaktadır. ABD Türkiye’den hemen sonra 24. sırada yer alırken Fransa 15. sırada, Birleşik Krallık ise 17. sırada yer almaktadır. Bu sıralamadan anlaşılacağı üzere devlete güven ile aşılanmaya karşı olma arasında doğrudan bir ilişkiden söz etmek pek mümkün görünmemektedir.
Bir diğer faktör ise kurumlara olan güvenin konuyla ilişkili olabileceği. Bunun için Edelman Trust Barometer’den yararlandık. Çalışmada kurumlara olan güvenin 2020’den bu yıla bir puan arttığı dünya ortalamasında görülmektedir. Kurumlar incelendiğinde 1. sırada 61 puan ile iş dünyası, 2. sırada 57 puanla Sivil Toplum Kuruluşları, 3. sırada 53 puanla Devlet ve 4. sırada 51 puanla Medya Kuruluşları yer almaktadır.
Hindistan, Çin, Endonezya, Suudi Arabistan ve Singapur kurumlarına en çok güven hisseden ülkeler olarak başı çekmektedirler. En az güvenen ülkeler ise Kolombiya, Fransa, G. Afrika, ABD, Arjantin, G. Kore, İspanya, B.K. ve Rusya’dır.
Teyit.org yaptığı gönderi analiz çalışmasında sentiment analiz yöntemi ile incelediği 101 binden fazla gönderide, güven kavramına oldukça düşük oranlarda rastlamıştır. Bu bakımdan elde ettiğimiz veriler ışığında güven ile aşılanma arasında doğrusal bir ilişki kurmamız zor gibi gözükmektedir.
Büyük Harf ve Ünlem Kullanımı
Büyük harf ve ünlem kullanımını birçoklarımız bir tepki ifadesi olarak görebilmekteyiz. Harfleri büyük bir şekilde yazılmış bir mesaj aldığımızda veya gördüğümüzde bu ifadenin bir çeşit bağırma anlamına geleceğini düşünebiliriz. Bundan dolayı büyük harf ile mesaj almak istemeyebiliriz. Ünlem kullanımı ise konuya dikkat çekmek için uyarı niteliği taşır. Her bakımdan bu iki kullanım tarzının, bir konuya ilişkin vurgu yapma ihtiyacımıza karşılık geldiğini düşünebiliriz. Dolayısıyla aşı karşıtlığı temelinde bu kullanımların ölçülmesiyle anlamlı bir sonuç verebilir.
Elde ettiğimi sonuçlarda bu değişkene 361 kere rastlıyoruz. Bu rakam ortalama %29,05’e denk gelmektedir.
#dünyayıaşıcılaryakıyor %41 ile en çok büyük harf ve ünlem kullanımını gördüğümüz etiket. Diğer etiketlerde ise kullanımın benzer oranlarda olduğunu düşünebiliriz. Bunun dışında “5G Virus News” kanalının büyük harf ve ünlem içeren gönderileri oldukça yoğun bir şekilde paylaştığını görüyoruz.
Kişisel veya Bir Tanıdığın Deneyimini Aktarma (…mış, bende de şöyle oldu …)
Bir konuya ilişkin kişisel deneyimlerimiz, belirsizliğin olduğu dönemlerde tanıdıklarımız için oldukça yardımcı bir kaynak olabilir. Aşıya dair spekülasyonların yoğun olduğu günümüzde kafası karışık olan biri için bu bilgiler karar alırken yardımcı olabilir. Aşıyla ilişkili olarak bazı kullanıcıların bu bağlamda paylaşım yaptıkları görülmektedir.
Bu kullanıma 91 gönderide rastlıyoruz. Ortalama %7,58 oranında tüm çalışmada geçtiğini söyleyebiliriz. Bu bakımdan deneyim aktarımına en çok #AşıvePCRdurdurulsun etiketinde rastlıyoruz. Bu etiket aşı olmayanların PCR yaptırılmasının zorunlu olmasıyla bu uygulamanın kişilere verdiği zararların paylaşılmasını içeriyordu.
Emir Kipi İfadeleri (…sın, … olacak)
Emir kipleri dilek kiplerinden birisidir. Kişiler bazı konularda kendilerini yargıda bulunma hakkına sahip görebilirler. Söz konusu, kişilerin sağlığı olduğunda emir kipiyle konuşulması beklenebilir. Nihayetinde kişilerin kendi bedenlerine zoraki yollar ile müdahale edilmesi birçok bakımdan rahatsız edici olabilmektedir. Bundan dolayı emir kipi ile kurulan cümlelerle kişilerin kendilerine zoraki müdahalelerde bulundukları algısını anlayabilmek adına bu değişkeni ekledik.
Emir kipiyle kurulmuş cümlelere 147 kere rastladık. #PCRBitersePandemiBiter bu değişkene en çok rastladığımız etiketti.
Referans İçerikler ile Destekleme (Video, Resim, RT)
Twitter gördüğünüz bir gönderiyi kendi profilinizde paylaşma imkânı tanır. Paylaşım yaparken aynı zamanda gönderinin üzerine kendi düşüncelerinizi de yazabilirsiniz. Bu bakımdan paylaşılan resimlerin ve videoların çoğu zaman belli bir kaynaktan çıkıp bu şekilde diğer kullanıcılara yayıldığını takip etmek mümkündür. Bundan dolayı resim ve video paylaşma sıklığı belirli bir konu hakkında bir bilgi yayılımını da mümkün kılmaktadır. Bu bilgi dezenformatif bir bilgi olabilmektedir. Nihayetinde aşı konusunda kamuoyunda bilinen yanlış bilgilerin bir kısmının da bu yolla Twitter’dan yayılmış olduğunu bir ihtimal olarak düşünebiliriz.
Paylaşımlarını resim ve videolarla destekleyen gönderilerin sayısı 557’dir. Bu oran tüm çalışmanın %46,44’ünü oluşturmaktadır. Veriler ışığında neredeyse saydığımız iki gönderiden birinin resim vb. içerikler ile desteklendiğini düşünebiliriz.
Demagoji İçeren Paylaşımlar
Aşı karşıtlığı hakkında ölçmek istediğimiz son değişken, konuya ilişkin paylaşım yapanların argümanları hakkındaydı. Bu konuda atılan nedensel olmayan çıkarımlar ve anekdotların ölçülmesi, konuya ilişkin dezenformasyonun boyutunu anlamamız açısından bize yardımcı olabilir.
Bizler de konuya ilişkin bir yöntem geliştirdik. Paylaşılmış gönderinin içeriğinde eğer ki nedensellik ilişkisi olmayan ifadeler varsa bu ifadeleri demagojik ifade olarak kabul ettik. İhtilafa yer vermemek için atılan gönderilerin semantik olarak anlamlı olsa bile çıkarım yapılarak bir sonuca veya kanaate ulaşılanlarını hedef aldık. Bu bakımdan duygusal istekleri, dilekleri vb. duygu yüklü ifadeleri bu değişkene dâhil etmedik. Asıl peşinde olduğumuz sorumluluk duymadan paylaşım yapabilme durumuna ışık tutmaktı.
Bu değişkene ait veriler incelendiğinde demagojik paylaşımların oranının %38,67 olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda aşı karşıtlığı hakkında atılan gönderilerin bir kısmının kişisel çıkarımlara dayandığını düşünebiliriz
(**) Sentiment analysis; Duygu analizi (veya fikir madenciliği), verilerin olumlu, olumsuz veya tarafsız olup olmadığını belirlemek için kullanılan bir doğal dil işleme (NLP) tekniğidir . Duyarlılık analizi, işletmelerin müşteri geri bildirimlerinde marka ve ürün duyarlılığını izlemelerine ve müşteri ihtiyaçlarını anlamalarına yardımcı olmak için genellikle metinsel veriler üzerinde gerçekleştirilir.
Kuşatma şimdi daha iyi anlaşıldı . bu haber sitesi ve platformu iyi akıl etmişsiziniz. çizginizde değişmedi. bunlar bizim yiğitler