5gvirusnews Haber Merkezi Demre / 20 Ocak 2024
Antalya/Demre’de 29. Noel Baba ile Dünya Barışına Çağrı Etkinlikleri 28 Aralık-01 Ocak tarihlerinde, “Barış Yolunda İnsan” teması ile gerçekleştirildi.
İlk kez dönemin (1991) Antalya Valisi Saffet Arıkan BEDÜK’ün katkıları ile başlayan etkinlikler bu yıl Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Demre Belediyesi tarafından desteklendi.
Yüz yıllardır başta her gün sayısı artan kayıp, kanı içilen ve savaşta ölen çocuklar olmak üzere, özellikle “savaş ekonomisi” için var edilen terör eylemleri ve cinayetlerle beslenen bir dünyada yaşıyoruz. İşte bu savaşan dünyaya karşı 33 yıldır sürekliliği olan tek barış etkinliği, Türkiye’nin Antalya iline bağlı Demre ilçesinde yapılmakta.
Bu yıl gerçekleştirilen etkinliklerde Noel Baba Barış Konseyi bir açıklama yaparak, “Dünyada barışın bir merkezi olacaksa hiç kuşkusuz bu yerin DEMRE” olacağı belirtildi.
Konsey açıklamasında, “Noel Baba’nın yanına BARIŞ koyarak etkinlik yapma düşüncesini ÇOCUKLAR’dan aldık. Çünkü BARIŞ ancak çocukça duygularla yaşar. O zaman dünyada BARIŞ’ı yaşatmak için, BÜYÜK İNSANLARIN BİR DÖNEM ÇOCUK OLDUĞUNU HATIRLAYARAK, çocukluk dönemine geri dönmesi gerektiğini vurguladı.
Eğer BÜYÜK İNSANLAR çocukluk, yani saf ve ön yargısız dönemlerine geri dönerse, çocukların kanını içmeye, eziyet etmeye cesaret edemez ve GAZZE’de olduğu gibi çocuklar ölmez! Hemşehrimiz Noel Baba'nın, yüzyıllardır çocukların koruyucu azizi olarak anılması, hediye vererek çocukları sevindirmesi bizlere BARIŞIN ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı ve bu etkinliği kazandırdı. Çocukça duyguların adı BARIŞTIR…” denildi.
Türkiye’de 33 yıldır sürdürülen ve bazı çevrelerin kızgınlığına neden olan bu etkinliğin arkasında savaşa karşı tüm insanların hava, su ve toprak kadar ihtiyacı olan BARIŞ düşüncesi olduğu nerdeyse hiç görülmedi.
“DERVİŞ NİKOLA”
Noel Baba Barış Konseyi, savaşmak için milyarlarca doların harcandığı bir dünyada dışarıdan 1 dolar katkı almadan gerçekleştirdiği etkinliklerin ilk gününde Demre Kültür Mekezi’nde Dünya’da ilk kez yapımı yönetmen Süleyman Civliz tarafından gerçekleşen, “DERVİŞ NİKOLA” belgeseli gösterildi. Noel Baba Barış Konseyi’nin katkıları ile yapımı gerçekleşen belgeselde Aziz Nikolaus’un hayatı ve 15 yy’dan itibaren Noel Baba’ya dönüşmesi anlatıldı.
“BARIŞ YOLUNDA İNSAN”
Antalya’da Noel Baba adına 1991 yılında yapılan etkinlikler ile ön plana çıkan kültürel program çerçevesinde, Macaristan'da konseyi temsil eden ve Noel Baba etkinliklerine 25 yıldır katkılarından dolayı Nagy Attila ve Ferenczi Istva’a teşekkür plaketi verildi. Kendilerinin aynı zamanda Noel Baba Barış Konseyi temsilcilikleri de kabul edildi. Sonra da konseyin Güney Kore temsilcisi ve Kore Noel Baba Vakfı Başkanı C.H.Nam, "Noel Baba ile Barışa Yolunda İNSAN" başlıklı bir konuşma yaptı.
C.H.Nam'ın konuşması şöyleydi;
Bize insan diyoruz.
İnsanlar dünyadaki en zeki varlıklardır ve dünyadaki her şeyi yönetirler.
Doğayı fethetti, Dünya'daki her şeye hükmetti ve uygarlığı başardı.
Şu anda yaşadığımız dünya nasıl bir yer?
Toprak genişlemesi nedeniyle dünya çapında sürekli savaşlar yaşanıyor.
Birçok genç insan neden savaştıklarını bilmeden birbirlerini öldürüyor ve savaşta ölüyor.
Savaşlar da birçok nedenden dolayı ortaya çıkıyor. Ve birçok insan yine terörizm nedeniyle ölüyor ya da sakat kalıyor.
Aileler parçalanıyor, çok sayıda yetim kalıyor ve mülteciler memleketlerini terk edip dünyayı dolaşarak dünyayı huzursuz ediyor.
Gelişigüzel kalkınma ve kirlilik endüstrilerinden kaynaklanan çevre kirliliğinin etkisiyle doğa kendini arındırma yeteneğini kaybettiğinden, birçok insan çeşitli hastalıklardan ve anormal iklimden etkileniyor. Yakın tarihli bir BM raporunda, COVID-19 ile birlikte tekrar tekrar meydana gelen iklim krizi ve Ukrayna'daki savaş gibi çatışmaların, 2019'da 613 milyon olan küresel açlık nüfusunu 2019'dan bu yana 122 milyondan fazla artırdığı ve yaklaşık 735 milyon insanın şu anda açlıkla karşı karşıya olduğu belirtildi.
COVID-19 dünyanın %99'unun gelirlerini azalttı, ancak dünyanın en zengin 10 insanının serveti iki katına çıktı. Bir Avrupa ülkesi olan Lüksemburg'un GSYH'si 128.000 dolarken, Afrika'daki Burundi'nin GSYH'si 308 dolar. Bu eşitsizlik dünyada her dört saniyede bir kişinin ölmesine neden oluyor.
Ultra-teknoloji ve yapay zekânın gelişmesiyle birlikte dünya artık BT, biyo, IoT, iletişim, tıbbi bakım, ilaç, robotlar ve tarım dâhil olmak üzere tüm sektörlerde devrim niteliğinde bir değişim geçiriyor. Bu gelişmiş ülkelerin ultra-teknik endüstrileri, az gelişmiş ülkelerin sıkı çalışmalarına ayak uyduramayacak bir duruma geldi.
İNSAN NEDİR?
İnsanlar da hayvandır ama sıradan hayvanlardan ayrılırlar. İnsanlar hayvanlar arasında zayıf bir türe aittir.
Aslanlar kadar kokulu ya da güçlü değildirler. Bir çita kadar hızlı koşma, bir kartal kadar yüksekten uçma ya da uzağı görme yeteneğine sahip değildir. Bir çocuk doğduğunda, yıllarca ebeveynleri tarafından beslenmelidir.
İlkel insanların hayatta kalma olasılığı daha düşüktü. Ancak zeka sayesinde gruplar oluşturarak, ateş ve aletlerle işbirliği yaparak bu zayıflıklarımızı yavaş yavaş aştı.
İnsanlar tatmin nedir bilmeyen sonsuz bir açgözlülüğe sahiptir. Hayvanlar yalnızca aç olduklarında avlanır ve gelişigüzel öldürmezler. İnsan açgözlülüğü, insan güvenini ve ilişkilerini yok etmekte ve dünyanın barışını ve doğal çevresini tahrip etmektedir.
İnsanlar eşit doğmuşlardır, ancak doğdukları anda, hangi ülkede ve ortamda doğduklarına bakılmaksızın eşit olmayan bir şekilde yaşadıkları bir duruma yerleştirilmişlerdir. Bu eşitsizlik insanları sinirlendirir, böylece birbirleriyle ilişkileri sevgi ilişkisinden ziyade düşmanca bir ilişki yaratır, çıkış yolu olmayan şiddet dolu bir yol seçerler.
Bu da hali vakti yerinde olan sınıfın bolluktan asla memnun olmadığı ve kendilerinin de şiddetten muzdarip olduğu huzursuz bir yaşamla sonuçlanıyor. Gelecekte ultra-teknoloji ve yapay zekânın gelişmesiyle birlikte herkes ve ülkeler arasındaki zenginlik kutuplaşması yoğunlaşacak ve çatışmalar şiddetlenecektir.
Biz kimiz? İnsan mıyız yoksa hayvan mı? İnsanlar ve hayvanlar arasındaki fark nedir?
İlk olarak, insanları hayvanlardan ayıran şey, insanların akıl sahibi olmasıdır.
Akıl, kendini tatmin eden hayvani içgüdüler ya da duygular olmadan gerçeği keşfetme, iyi ve kötüyü ayırt eden vicdan ya da ahlak temelinde yaşama, kendini sevme ve açgözlülüğü kontrol etme, başkalarını düşünme ve sevme ve böylece ortak çıkarlara ulaşma isteğidir.
İnsan doğasının doğuştan iyi olduğuna dair bir teori, doğuştan kötü olduğuna dair bir teori ve insanların iyi veya kötü olmadığına, ancak doğumdan sonra eğitilerek kazanıldığına dair bir teori vardır. İnsanlar hayvan doğasına sahiptir ve aynı zamanda akıl sahibi insanlardır.
İkincisi, insanlar sevgi sahibidir. Sevginin büyüklüğü başkalarını sevmekte yatar. Herkes sevilmek ve sevmek için doğmuştur. Biz insanlar yalnız yaşayamayız. Özsaygı ile ailemizi ve komşularımızı severiz ve biz de sevilir ve birbirimize bağlanırız.
SEVGİ NASIL GERÇEKLEŞİR?
Eşiniz ve çocuklarınızla nasıl etkileşim kuruyorsunuz? Sevgi karşınızdaki kişiyle göz teması kurar, yumuşak bir sesle konuşur ve ona sıcak bir şekilde sarılır. Karşınızdaki kişiye saygı gösterin, alçakgönüllü olun, nazik olun, birbirinizin hatalarını affedin ve sevgiyi geliştirin. Sert sözler ve eylemlerle sevgi geliştiremezsiniz. Başkalarıyla olan ilişkiler de aynıdır.
Eğer birbirimizi seversek, dünyada öfke, nefret ya da çatışma olmaz. Çalışır ve egzersiz yapar gibi sevgi eğitimi almalısınız. Birbirimizi saygıyla, paylaşarak ve düşünerek seversek, dünya barışı kendiliğinden oluşacaktır.
Hepimizin amacı mutlu yaşamaktır. Nasıl mutlu yaşayabilirim, tek başıma duvar örerek yaşayabilir miyim? Dünya daraldı. Tüm sektörlere bölündü, bu yüzden hiçbir ülke bağımsız yaşayamaz.
Bireyler veya ülkeler kendi çıkarları için kapandıklarında, bu sonuç olarak kendilerine ve hepimize zarar veriyor. Açıkça nükleer silah kullanmakla tehdit eden ülkeler bile var.
İçinde yaşadığımız bu gezegendeki hayvanlar, bitkiler ve çevre de bize bağlı. Ancak bu doğa sağlıklı olduğunda sağlıklı ve bereketli yaşayabiliriz. Doğayı sevmek ve korumak bizi kuraklıklardan, orman yangınlarından, hastalıklardan, sellerden ve fırtınalardan da koruyacaktır.
Sevgi ile nasıl yaşamalıyım?
Cömertçe dağıtan Noel Baba adında gerçek bir modelimiz var.
Noel Baba'dan aldığımız ruh sevgidir. Dünyanın gerçek barışı kültürler, dinler, ideolojiler, etnik kökenler ve ırklar arasındaki çatışmaları çözmektir.
BİRLİKTE YAŞAMA BİLGELİĞİ
Noel Baba'nın komşu sevgisini ve hayırseverlik ruhunu miras alarak, birbirimizi eşit ve saygı duyulması gereken komşular olarak anlayıp severek bu dünyayı barışçıl hale getirmeliyiz. Hepimiz birlikte yaşama bilgeliğine sahip olmalıyız. Sahip olduklarını paylaşan sevgi ruhu yeniden tesis edilmelidir.
Tabii ki bu söylediğim kadar kolay değil. Ancak bir yağmur damlasının toplanıp bir nehir oluşturması ve bir okyanus oluşturması gibi, sebat etmeli ve bunu gerçekleştirmeliyiz.
Umarım hepimiz, sevgi ile paylaşmasını bilen gerçek birer Noel Baba oluruz. Sözleri ile konuşmasını tamamlayan Prof. Dr. C.H.Nam’dan sonra Demre Noel Baba Meydanı’nda kurulan sahne ile akşam etkinliklere devam edildi.
Noel Baba Barış Ödülü’nün verileceği etkinliklerin son gün programı Ukraynalı Jenay’nın Gitar Dinletisi ile başladı. Ardından Ukrayna Dzvoni Tripilya topluluğu, Ukraynaca ve aralarında 10. Yıl ile İzmir Marşının da yer aldığı Türkçe parçalar seslendirdi.
NOEL BABA’NIN BARIŞ ÜLKESİ UKRAYNA
Etkinliklerin 2023 yılı Noel Baba Barış Ülkesi Ukrayna olarak belirlenmiş. Nedeni ise Yıllardır süren savaşta UKRAYNA halkının yeniden birlikte tekrar yaşama isteği olarak açıklandı. Ödülü Ukrayna halkı adına Dimitri BİBİK’e takdim edildi.
MACARİSTAN NOEL BABA VAKFI
Noel Baba Barış Konseyi’nin 25 yıldır Avrupa temsil eden ve ülkesindeki Noel Baba etkinliklerinin 35 yıldır sürdüren Imre Farkas’da aşağıda ki konuşmayı yaptı.
Yılın son anlarında sizleri sevgiyle selamlıyorum.
Burada, Aziz Nikolaus Kilisesi'nin hemen yakınında toplanmamız tesadüf değil,
Aziz Nikolaos'un anısı ve mirasıyla ilgilenen bir kuruluş olan Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi aracılığıyla halkını buraya çağıran Aziz Nikolaus'un kendisidir.
İNSANLIĞINI YIKIMI YAKINDIR
Aziz Nikolaos bizi çağırdı çünkü o yukarıdan, biz aşağıdan, kendi deneyimlerimizden topraklarımızın içinde bulunduğu sıkıntıyı biliyoruz.
İnsanlığın nihai yıkımı yakındır, dünyanın kaderi bir düğmeye basılmasına bağlıdır!
Bugün insanların çoğu Tanrı'yı tanımıyor, bu yüzden ahlakın ve bencil çıkarların sınırı yok.
Paranın şeytani dünyası tarihimizi tahrif ediyor, ülkelerimize kendi ideallerini bulaştırıyor.
Erkekler kadınlaşıyor, kadınlar erkekleşiyor.
Birçok ülkenin liderleri liberalizme yenik düşüyor ve kendi uluslarını yok ediyor.
Ancak DÜNYAMIZDA göklerin iradesiyle, Nemrut'un halkı ya da Attila'nın halkı olarak adlandırılan binlerce yıllık kadim bir insan grubu vardır.
Bu kardeş uluslar, büyük sıkıntı zamanlarında Tanrı tarafından ve Aziz Nikolaus da dahil olmak üzere azizleri aracılığıyla ele alınmaktadır.
Bugünkü Aziz Nikolaus'a daveti, Türk Cumhuriyeti devletinin kuruluşunun 100. yılında, "Barış Yolunda İNSANLAR" sloganı altında yapılmıştır.
Bir kez daha 2024 yılı için görevlendirildik.
Bu güzel ama inançsız dünyaya barışı ve sevgiyi geri vermek için bize büyük bir görev verildi.
AZİZ NİKOLAUS’UN RUHU DEMRE’DE
Burada bulunan bizler Aziz Nikolaus'un hikayesini biliyoruz, kemikleri çalınmış olsa da ruhu ve sevgisi sonsuza kadar burada kalacak ve içimizde yaşamaya devam edecek.
O artık bizimle birlikte.
Benim aracılığımla sizden kötülüğü durdurmanızı istiyor!
Bu nedenle, şimdi her biriniz komşunuzun elini tutun ve Aziz Nikolaus'un gücünü ve enerjisini hissedelim.
Herkes bu enerjiyi evine götürsün, Aziz Nikolaus'un tekrar burada olduğunu, sizin aracılığınızla dünyaya sevgi ve barış gönderdiğini söylesin.
Burada, bu harika yerde yaşamış olan sizler, Aziz Nikolaos'un sırrını, sizde ve çocuklarınızda yaşayan özverili sevgiyi biliyorsunuz.
Buraya bir gezgin gelirse, bu sırrı, bu sevgiyi iletin ki dünya daha iyi bir yer olsun!
Yeni yılınız kutlu olsun ve yeni yıl bu dünyadaki tüm insanlara barış getirsin!
Ve Türkiye için bir 100 yıl daha!
Aziz Nikolaus'un gücüyle, sizi çok seviyorum…. diyen İmre Farkas’da sonra sırada Savaşların bitmediği dünyamızda, Demre’de 1995 yılından itibaren, her yıl Aralık ayında BARIŞI, erdemliliği ve iyi ahlakı yaşatmak isteyen tüm insanlar adına, bir kişiye, bir kuruma veya bir topluluğa verilen bir de Noel Baba Barış Ödülü törenine geçildi.
2023 YILI NOEL BABA BARIŞ ÖDÜLÜ DÜNYA SAĞLIK KONSEYİ’NE VERİLDİ
Noel Baba Barış Ödülümüz 2023 yılı için sahibi, Dünya Sağlık Konseyi (world council for health) oldu.
Dünya Sağlık Konseyi’nin Noel Baba Barış Ödülü almasının nedeni; 11 Mart 2020 tarihinde DSÖ tarafından ilan edilen Planlı Salgın sonucu oluşan, “Küreselci Güç Gaspına Karşı” Eylül 2021'de bağımsız uzmanlarla birlikte, insan ve toplum sağlığını güvenilir, bilimsel ve kanıta dayalı bilgiler sağlamak üzere kurulmuş olmasıdır. Yine 54 ülkede 200'den fazla sağlık odaklı kuruluş ile uluslararası bir taban oluşturan DSK, ayrımcılık ve zulüm olmaksızın her insanın kişisel sağlık kararlarına saygı duyduğu sağlıklı bir dünyaya inandı ve bu inancı sağlayan çalışmalar yürüttü…
Noel Baba Barış Ödülü’nü Dünya Sağlık Konseyi’ adına Francesca Havens’e takdim edildi.
Ödül töreninden sonra Francesca Havens Dünya Sağlık Konseyi adına yaptığı konuşma ile Türkiye’de 33 yıldır devam eden etkinliklerin insanlık için ne kadar vazgeçilmez olduğunu da gösterdi.
Etkinliğin son günü Francesca Havens, günümüzde planlı salgının getirdiği tiranlık sonucu çaresizlik içine düşen, kendi gayretleri ile yeni bir yol arayışında yolları kesişen insanların birlikteliğinin sembolü oldu. Bir tarafta insanları hiç sayarak onları kobay gibi gören şeytani bir çete diğer tarafta ise tüm bunlara karşı insanların bir arada mücadele etmesi gerektiğine inanan insanlar vardı. İşte bu bağlamda Dünya Sağlık Konseyi adın Francesca Havens’in yaptığı konuşmanın tamamını da yayınlıyoruz.
DÜNYA SAĞLIK KONSEYİ’NİN NOEL BABA BARIŞ ÖDÜLÜ AÇIKLAMASI;
Dünya Sağlık Konseyi'nde çalışan insanların temsilcisi olarak, öncelikle dünyanın dört bir yanındaki çalışkan meslektaşlarım ve dostlarım adına, son 30 yıldır insanlığın barış ve refahına odaklanan bir ödülü almak üzere seçilmekten dolayı bir kuruluş olarak ne kadar onur duyduğumuzu söylemek istiyorum.
Dünya Sağlık Konseyi her yerde tüm insanlığı temsil etmektedir. Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak 2021 yılında, dünyanın dört bir yanındaki sıradan insanların aniden kişisel bedensel özerklik haklarının ellerinden alındığını gördükleri çok üzücü durum nedeniyle kurulduk. Birçok ülkede insanlar işlerini kaybetmemek ve ailelerini geçindirebilmek için deneysel aşılar yaptırmaya zorlandı. Daha da kötüsü, birçoğu sadece aşıları yaptırmakla kalmadı, aynı zamanda bunları başkalarına da uygulamak zorunda bırakıldı. Bu durum, bugüne kadar bildirilen milyonlarca yaralanma ve ölüme rağmen, biz konuşurken dünyanın dört bir yanında hala devam ediyor.
KİŞİSEL EGEMENLİK SAĞLIĞIN BİR PARÇASIDIR
Optimum sağlığa giden yolumuzun temelde seçim özgürlüğümüzle bağlantılı olduğu 2021'de acı bir şekilde ortaya çıktı. Bu nedenle, kişisel egemenlik sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Kişisel egemenlik, çocuklar ve aileler doğaya ve toplumlarına bağlı olduklarında ve hayattaki en önemli şeyin parasal ekonomi değil, arkadaşlarla, aileyle ve doğada geçirilen zaman olduğunu bildiklerinde mümkündür. Ormanlarda ve deniz kenarında, aile sebze tarlasında ve dağlarda rüzgarı dinleyerek doğanın kadim sesini dinleyerek geçirilen zaman.
Doğadan geldik ve doğaya dönüyoruz, ilişkimiz çok eski ve çok derin ve tüm büyükannelerimiz doğanın kendi ilaçlarının derin iyileştirici değerini ve doğayla nasıl birlikte evrimleştiğimizi ve her hastalık için çarenin doğada bulunduğunu biliyordu.
Dünya Sağlık Konseyi olarak, ayrımcılık veya zulüm korkusu olmadan herkesin dürüst bilgiye, kanıtlanmış tedavilere, bilgilendirilmiş onaya erişebildiği ve her bireyin inançlarına ve sağlık kararlarına saygı duyulduğu sağlıklı bir dünyaya inanıyoruz.
Havamızı ve suyumuzu temiz, gıdalarımızı kirlenmemiş ve ailelerimizi bir arada tuttuğumuz bir dünyaya inanıyoruz.
Son 2 yılda dünya çapında 200'den fazla halk kuruluşu ile ortaklıklar geliştirdik. Bu kuruluşların hepsi, her erkek, kadın ve çocuğa kendi durumları için mümkün olan en iyi sağlık bakımını ve sağlık çözümlerini sunmak amacıyla, sadece solunum virüsleri hakkında değil, Batı allopatik tıbbının (Allopatik tıpta tedavi yaklaşımı esas olarak semptomların baskılanmasına yöneliktir.) dünyanın dört bir yanından tamamlayıcı, bütünsel ve geleneksel şifa yöntemleriyle entegrasyonu hakkında güvenilir ve kanıta dayalı bilgilere olan ortak ilgimizi paylaşmaktadır. Bu aynı zamanda dünyanın farklı bölgelerinin aşina olmadıkları ve tüm insanlığa hizmet edebilecek farklı şifa yöntemlerini öğrenebilecekleri bir paylaşım ve ilgi ağı yaratır.
Geleneksel Çin tıbbı, homeopati (bir hastalığın, hastalık belirtilerini sağlam bir insanda ortaya çıkarabilecek maddelerin çok düşük dozlarda hastaya verilmesiyle tedavi edilebileceği inancına dayanan sözde bilimsel bir alternatif tıp yöntemidir.), Ayurveda (kökeni Hint alt kıtasına dayanan bir alternatif tıp sistemidir.), herbalizm (farmakognozi ve şifalı bitkilerin kullanımı üzerine yapılan çalışmadır) , naturopati (Naturopati veya natural tıp diye de bilinen naturopatik tıp diğer tamamlıyıcı ve alternatif tıp yöntemlerinde olduğu gibi bedenin kendini sağaltabilme ve bu durumu sürdürebilme kabiliyetinde olduğu düşüncesinden hareket eder.), beslenme tıbbı, akupunktur, kayropraktik, shiatsu, enerji tıbbı, frekans tıbbı ve ocaklar gibi binlerce yıldır kullanılan pek çok şifa geleneği ve çaresi vardır.
Ne yazık ki hastalık çok kârlı bir hale geldi ve büyük hastalık çıkarları, Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler'in egemen uluslarla olan anlaşmalarını gizlice değiştirmesi yoluyla sadece kişisel egemenliği değil, ulusal egemenliği de ellerinden almak için manipülasyon yapıyor.
İNSANLARI KÖLELEŞTİRMEK İSTİYORLAR
Sistematik dijital gözetim, egemen ulusların kontrolü, biyolojik silah teknolojisi (virüsler, aşı ile verilen nanoteknoloji, genetik modifikasyon), biyomedikal teknoloji (ilaçlar, hormonlar, ameliyatlar, laboratuarda yetiştirilen et) ve iklim teknolojisi ile süper zenginler dışında yeryüzündeki tüm insanları boyunduruk altına almayı ve köleleştirmeyi planlıyorlar.
Kanıtlar açıktır. Ve bu eylemler WHO, BM, WEF, GAVI'nin (Küresel Aşı ve Bağışıklama İttifakı) yayınlarında ve George Soros Açık Toplum Vakfı ve Bill ve Melinda Gates Vakfı gibi sözde hayırseverlerin eylemleri ile görülebilir.
Bu kurumlar, sıradan erkekleri, kadınları ve çocukları manipüle edilecek, boyun eğdirilecek, dönüştürülecek ve hatta istenildiğinde kısırlaştırılacak veya yok edilecek maddi bir ürün olarak gören merkezi bir kontrol ideolojisine sahiptir. Ne yazık ki son birkaç yıldır bunun çıplak bir vahşet ve insan yaşamı ve refahının hiçe sayılmasıyla vurgulandığını görüyoruz.
En azından bu insani felaketlerin ardındaki süreçleri şeffaflaştırdı. Artık sahte pandemiye yol açan patentli yeni virüslerle onlarca yıl süren biyolojik silah araştırmalarını, genetiği değiştirilmiş test edilmemiş milyarlarca aşıyı ve kaybedilen milyonlarca yaşamı ve geçim kaynağını biliyoruz. Ukrayna ve Gazze gibi kilit jeopolitik bölgelerde görünüşte yeni olan yerel savaşların ardındaki onlarca yıllık planlama ve parasal çıkarları da artık biliyoruz.
İnsanlığın gelecekteki sağlık ve refahı üzerindeki bu karanlık etkilere karşı koymak için Dünya Sağlık Konseyi, her halkın, her iklimin ve her coğrafi bölgenin iyileştirici benzersizliğinin tanınmasına geri dönmek için ademi merkeziyetçiliği teşvik etmektedir. Adem-i merkeziyetçilik, her ülkede ve nihayetinde her ülkenin her bölgesinde, dünyanın her yerindeki doğal ve kültürel mirasımızın değerli ve eşsiz yanlarını tanımak ve yeniden değerlendirmek için ülke konseyleri anlamına gelmektedir.
Ülke Konseyleri, yerel ihtiyaçlara uygun sağlık sistemleri, merkezleri ve ilaçlarıyla kendi halklarını destekler; sağlık eğitimini ve sağlık konusunda kişisel ve yerel sorumluluk alınmasını teşvik eder; zor zamanlarda özyönetim ve destek ağları oluşturur. Yerel dillerde kaynaklar yaratır ve diğer ülkelerden kaynakları tercüme ederler ve büyük dünya olaylarında özgürlükleri ve dayanışmayı korumak için oradadırlar. Birbirleriyle bilimi, bilgeliği, deneyimi ve yardımı paylaşırlar; sağlık, özgürlük ve egemenliği korumak için yerel olarak kampanya yürütürler.
Tüm ülkeler, topluluklar ve insanlar benzersizdir. Ancak insanlığımızda birleşmiş durumdayız. Ortak insani değerlerimiz, Better Way Şartı'nın yedi ilkesinde ifade edilmiştir (Yedi İlke, [Daha İyi Bir Yol Şartı, Daha İyi Bir Yolun 7 İlkesi)
Onurlu davranırız ve zarar vermeyiz.
Bu yasaya göre yaşamak ve bu tüzükteki ilkeleri bu yasaya göre yürürlüğe koymak için elimizden geleni yapıyoruz.
Bizler özgür iradeye sahip özgür varlıklarız.
Yaşamlarımızın, seçimlerimizin ve sağlığımızın sorumluluğunu ve kontrolünü üstleniyoruz.
Biz doğanın bir parçasıyız
İnsan ve gezegenin refahının birbirine bağlı olduğunu kabul ediyor ve her ikisini de eşit ölçüde besliyoruz.
Maneviyat esenliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır
İnsanlar ruhsaldır ve yaşamın bilinçli bir anlamı ve daha yüksek bir amacı olduğunda gelişiriz.
Birlikte gelişiriz
Kapsayıcıyız ve çeşitliliğe sahip, entegre ve işbirlikçi topluluğumuza değer veriyoruz.
Farklı bakış açılarına değer veriyoruz
Daha rafine bilgi, şefkat ve bilgeliğe giden yol olarak saygılı tartışmayı kutluyoruz.
Teknolojiyi anlayışla kullanıyoruz
Saygılı bir şekilde kullanılan teknolojinin, insanlara ve gezegene fayda sağlamak için öğrenmeyi ve bilgeliği geliştireceğini kabul ediyoruz.
Cesaretle, tolerans göstermiyoruz:
İnsanların devredilemez hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine karşı duruyoruz.
Kâr, güç ve nüfuz, insanların ve gezegenin refahından önce geliyor, ifade özgürlüğü, hareket özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, özgür ve bilgilendirilmiş rıza hakkı, vücut bütünlüğü hakkı, suçluluğu kanıtlanana kadar herkesin masum olması gibidir..
Küçük bir grup cesur Türk insanı sayesinde, Antalya halkı da dahil olmak üzere Türk halkının sağlığını ve egemenliğini savunmak için kolları sıvayan, yeni kurulmuş bir Dünya Sağlık Konseyi'ne sahip olduğunuzu söylemekten gurur duyuyorum.
Burada Aziz Nikolas'ın mirasını ve her sefalet, yoksulluk, idam ya da diğer tehlikelerle ilgili bir hikaye duyduğunda yardım etme arzusunu hatırlarsak, yerel bölgemizin, yerel sakinlerimizin, komşularımızın ve dostlarımızın birbirimize karşı nasıl yardımcı olmaya başlayabileceğimizi görebiliriz. Bazen herkese yardım etmek için çok fazla iş varmış gibi görünür, ta ki mucizeleri kendi toplumlarındaki insanlara yönelik günlük merhamet eylemleri olan azizlerin, kutsal erkeklerin ve kutsal kadınların eylemlerini hatırlayana kadar.
Dünya Sağlık Konseyi'nde, yardım etmek için birçok farklı kapasitede gönüllü olarak öne çıkan tüm erkek ve kadınlara olağanüstü düzeyde değer veriyoruz. Tüm bu insanların ortak bir insani kalbi var. Bu insanlığın en iyi yanıdır. Hepimiz insanız ve türümüzün temel ihtiyaçları ve doğal, kadim hakları olan barış ve sevgiyi aradığımızda hiçbir farklılık yoktur. Buna geri dönelim.
Size teşekkür ediyor ve Dünya Sağlık Konseyi'ndeki insan kalplerimizden size sevgi ve şükranlarımızı gönderiyoruz ve çalışmalarınızı sürdürmeniz için önümüzdeki yıllarda bol barış ve sağlık için birçok kutsama gönderiyoruz… Bu konuşma 31 Aralık 2023 tarihinde saat 22.00’de Türkiye’nin Antalya ilinin Demre ilçesinde bulunan Noel Baba Meydanında Francesca Havens tarafından yapıldı. Kendisi sonra Türkiye’deki izlenimlerini Dünya Sağlık Konseyi’nin sayfalarında da paylaştı. (bkz)
Francesca Havens’in DSK sayfasında ki yazısı, “2023 Noel Baba Barış Ödülü Dünya Sağlık Konseyi'ne Verildi.” Başlığı ile yayınlandı. Yazının girişinde ise “DSK ekibi, dünyanın dört bir yanından sıradan ama sıra dışı ve ilham veren adaylardan ve geçmiş ödül sahiplerinden oluşan bir grup arasında olmaktan gurur” duyduğu yer aldı.
Etkinlik programı dünyanın bir ucundan gelen, orkestra şefliğini KIM HEEYOUNG'un yaptığı Haneum Dünya Sanat Topluluğu'nun gösterisi ve aynı grupta bulunan KIM SEOYOUNG'un geleneksel Kore dansı ile sona erdi.
33 yıl... Biz 2 twit atıyoruz yoruluyor arkasından isyan ediyoruz. Sizi kutlamıyor saygı ile önünüzde eğiliyorum.