Öne Çıkanlar Vedat MİNÖR AHİM Tekin Arhun MOSSAD Tel Aviv

SURİYE YALANLAR KÖŞKÜNDE -1-

İsrail Suriye toprağında ilerliyor. İşgal ettikleri yere tahkimat yapıyorlar. Suriye yönetimini tanımıyorlar. Oysa HTŞ’nin bugüne kadar tüm faaliyetleri, İsrail’in işine yaradı. İsrail, Suriye’nin alt yapısını, ağır silah ve mühimmat depoları, limanlarının tamamına yakınını yok etti. HTŞ, tüm bu yıkımlara karşın bugün İsrail’i karşısına alamıyor. İsrail, Suriye’nin güneyinde Dürzüleri, Suriye’den ayrı bir devlet kurmaları veya özerklik ilan etmeleri için kışkırtıyor. Şimdiden Golan tepelerinde yedi daimî üst kurdu. İsrail Nusayrilere de el atmış onları HTŞ’e karşı kışkırtıyorlar. Dün PKK ve türevlerini destekliyordu bugün Suriye’deki azınlıkları. Özellikle PKK ve türevlerini.

İsrail’in Suriye planı nedir?

Karışıklık, kaos yani iç savaş. Çevresinde güçlü bir devlet görmek istemiyor. Güvenlik kaygıları paranoyaya dönüşmüş durumda. Kendisine komşu olan her ülkeye güvenlik kaygılarını öne sürerek saldırıyor, işgal ediyorlar. Öldürdükleri Hizbullah lideri Nasrallah’ın cenaze töreninde (5 aydır ertelenmişti) stadyumda toplanan yüzbinlerce insanın üzerinden, NATO içinde olmamıza, parasını ödememize hatta yedek parçalarını hala üretmeye devam etmemize karşın bize verilmeyen onlarca F-35 uçaklarıyla, alçaktan uçmuş, kulakları patlatan, ibadet ve anma için toplanmış insanları panikleten vahşi eylemlerinin arkasından devlet televizyonlarından; ‘İsrail düşmanlarına yaşam hakkı vermeyeceğiz’ açıklamaları en üst yöneticileri tarafından dillendirildi. Türkiye-NATO ve üyesi olmayan İsrail’in durumu budur.

TÜRKİYE BARIŞ DEDİ!

Türkiye’de akli selim her insan, Türkiye’yi yönetenleri uyardı. ‘’Suriye’de yapılan ve atılan her adım İsrail’in işine yarıyor’’ dediler. Irak ve Suriye bütünlüklerini kaybettiklerinde Türkmenler kaybetti. Yerlerinden yurtlarından sürüldüler. Kalanlar örgütsüz, Arap ve Kürt Aşiretlerinin insafına sığınmış durumdalar. Öte yandan Esat rejimi yıkılmasa, Suriye üzerinde İran ve Rusya etkinliği devam etse, Türkiye bugün PKK ve türevlerine herhangi bir dayatmada bulunamazdı diye düşünenlere hatırlatmada bulunmak isterim.

Türkiye, halk canilerine silah bırak dedi. Silahlarınızı bize teslim edin demedi/diyemedi. İşler ters giderse kaldığı yerden devam mı edecekler?

A. Öcalan’ın açıklaması, paketlenip CIA tarafından Türkiye’ye teslim edildiği, sonrasında yargılandığı duruşmalarda verdiği savunmaların tam tersine, en ufak bir pişmanlık taşımıyor. Yazı üslubu, diyalektiği CIA kalemini andırıyor.

B. Silah bırakma, işlevsel olarak PKK’nın türevlerini dışarıda tutamaz. Açıklamalarda muğlaklıklar vardır.

C. PKK ve lideri A.Öcalan bugüne kadar hiç olmadığı kadar yükseklere çıkarılmıştır. Mecliste grubu olan DEM partisine talimat vermiş olarak gösterilmektedir!

D. A.Öcalan’ın işlediği suçlardan yattığı cezaevinde, PKK’a ve siyasi uzantılarına emir verdiği, katiller sürüsünü yönettiği ortaya çıkmış mı oldu!

E. PKK ve türevlerinin en sıkıştığı dönem olan bugünlerde onlara birlik ve beraberlik, lojistik toparlanma zamanı hediye edilmiş olmamakta mıdır?

F. Türk Milletinin milyonlarca ferdinin vatanı ve Milletin bütünlüğü için akıttığı kanlar pazarlık masasına getirilmiş olmadı mı? Resmi olarak 22.000 vatan evladı bu canilerle vuruşurken sakat kalarak gazi olmuştur. Oysa onlarla vuruşan ancak yaralanmayan milyonlarca sesi soluğu çıkmayan devletten herhangi bir şey istemeyen gazimiz vardır. Onlar gazi değil midir? Kıbrıs’a veya Kore’ye gidenlerin hepsi gazi sayılıyor ancak vatanını koruyan milyonlardan bahsedilmiyor? İç birlik derken bugüne kadar bunlardan bahsetmiştim. Şimdi masada vatanın bütünlüğüne göz dikmiş, Milleti bölmek için sahaya sürülmüş emperyalist ülkelerin istihbarat servisleriyle iş tutmuş, taşeronlarıyla barış olsun mu? Deniliyor.

G. Adına da Kürt açılımı deniliyor. Ne zamandır? PKK, Kürt oldu? Yöneticileri ve tim komutanlarının Kürt olmadığı bilinmiyor mu?

H. Türkler ne zamandır Kürtlerle ayrı düşmüş, onlara ayırım veya ayrımcılık yapılmıştır? Subaylık hayatımın hiçbir bölümünde buna şahit olmadım. Duyulanlar, söylenti ve gri propagandalardır. Akıl sağlığı yerinde olmayan istisna kişilerin yaptıkları olmuş ve hesabı sorulmuştur. Bu kişiler Ordu ve Güvenlik görevlerinden anında uzaklaştırılmışlardır. Şimdi masada PKK, tüm Kürtleri kapsıyor gibi pazarlık yapılıyor olmuyor mu? Bölücülük meşrulaştırılmış olmuyor mu? Bunu ABD Başkanı Trump söylüyordu. Yüzyıllık planlar ve söylemler onun ağzından dökülüyordu. Gelinen noktada medya eliyle ülkemizde yapılması ne anlama geliyor?

İ. 15.000 bin askerimizi katleden bir örgütle gerçekten barış olabilir midir? Onları sahaya süren odaklar katil sürülerinden vazgeçebilir mi? ABD’nin bütçesine eklenen ve her ay her bir caniye 200 dolar verilmesini sağlayan ödenek ne çabuk unutuldu?

J. Barış olacağını iddia edenler ya çok saf ya da askerlik yapmamış veya bölgede katil sürüleriyle mücadele etmemiş oldukları çok bellidir. Ayrıca barış eşitler arasında olur. Asker ve sivil ayırımı yapmadan öldüren, kışla tarafından karnı doyurulan köpeklerin üzerine benzin dökerek yakan ve bunu marifetmiş gibi dünyaya servis eden, ormanlarımızı yakan PKK’ı muhatap almak, dünya tarihinde bir ilk olmuştur.

K. PKK ve üst yönetimi KCK’ı şematik olarak bölümlerini bilmeden, arkalarındaki güçleri ve istihbarat servislerini etkisiz bırakmadan konuşmak bizim için zaman kaybı onlar için büyüme dirilme zamanıdır.

L. Halk canisi A.Öcalan teslim edildiğinde emperyalist odaklar tarafından kullanıldığını itirafında bulunduğunda onu aşağılayanlar bugün onu dinliyorlar. Öyle midir? Yoksa gerçekler göründüğünden farklı mıdır?

Unutmayalım bağımsızlığı ve egemenliği tam olan bir devlet, kendisiyle ilgili hiçbir sınırlamayı kabul etmez; herhangi bir müdahaleye kendi iradesiyle karşı koyacak kadar güçlü hissettiğinde savaş kartını açabilir.

DÜN NE OLMUŞTU? NE ÇABUK UNUTULDU?

Halk düşmanı A.Öcalan vitrin süslemesidir. Nasıl mı?

Hürriyet gazetesi henüz Ergenekon duruşmalarının başlamadığı bir zamanda (25 Ağustos 2008) terörist başı rolünü oynayan Abdullah Öcalan’ın, "Bu Amerika’nın doğrudan operasyonudur" gibi ilginç bir açıklamasına yer vermişti. Vitrindeki A.Öcalan, Ergenekon kumpasını direk teşhis etmişti. İtiraflarında da daha önce ‘şeyh Said’in devamıyım kullanıldım demişti.’’ Ne tesadüf kullanışlı bu aparatın açıklamasından sonra Silivri’de, 20 Ekim 2008'de başlayan Ergenekon duruşmasına müdahil olmak isteyen DTP’li milletvekillerine o dönem Diyarbakır Barosu Başkanı olan Sezgin Tanrıkulu da katıldı.

DTP Milletvekilleri Ahmet Türk, Sebahat Tuncel, Akın Birdal ile Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, müdahillik dilekçesi verdi.

Bugün CHP saflarında Milletvekili olan o dönemin Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Savaş Buldan'ın eşi Pervin Buldan, Musa Anter'in oğlu Dicle Anter, Vedat Aydın'ın eşi Şükran Aydın, Mehmet Sincar'ın eşi Cihan Sincar, Serdar Danış'ın kardeşi Yakup Danış adına müdahillik talep etti. Mahkeme ertesi gün yalnızca Şebnem Korur Fincancının müdahillik taleplerini kabul etti.

Böylelikle ABD kaynaklı, CIA ve MOSSAD operasyonu FETÖ eliyle yapılırken, DTP ve uzantılıları müdahillik talebinde bulundu.

Hedefte, ABD’nin çizgisinden çıkmak isteyen Türk Silahlı Kuvvetleri ve onun üst düzey komuta kademesi vardı. Eğer bu aşamada TSK. susturulursa Türkiye’yi istedikleri gibi yönetmek ve kontrol etmek çok kolaydı. Başlangıçta neredeyse hiç görünmeyen, CIA ve MOSSAD ülkemizdeki bazı etnik kimlikler ile beslediği FETÖ gibi din maskeli grupların önüne bir dava kurgusu koyarak kendilerine engel gördükleri, istemedikleri kişileri Ergenekoncu diye etkisizleştireceklerdi.

Yıllardır devletin neredeyse tüm kurum ve kuruluşlarında varlıklarını sürdüren, basın-yayın organlarında etkili duruma getirilen bütün unsurlar, olmayan bir örgüte yani kendileri tarafından var edilen Ergenekon’a karşı olacaklardı.

Şimdi de önder Apo sloganları! şaka gibi yersen…

TSK görev yapan bir subaya, iftira atmak için Zir Vadisi sözde kazılarındaki dere yataklarına silah ve mühimmat koyarak tertip hazırlayanları en ince ayrıntısına kadar bildirmeme rağmen, arkalarındaki İsrail ve ABD istihbarat personelini üstelik kamera görüntüleriyle açıklamama rağmen bugüne kadar onlara bir şey yapılmadı. Bunu Büyük Türk Milletine duyuran, gönderdiğim videoları cesurca yayınlayan gazeteci Barış Terkoğlu ise iki seneden fazla zindan da tutuldu.

Bertold Brecht’in ‘’ Beş Paralık Oyununu göremeyenlere, bizden biri olan Ziya Paşanın, "Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde." Sözlerini hatırlatırım.

Devam edecek.

Anahtar Kelimeler:
SuriyeİsrailTürkiyeNATO
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ayfer Kaynar 4 gün önce

Sayın Mustafa Dönmez’in analizleri aydınlatıcı olduğu kadar sarsıcı da. Ülkenin geleceği ve bağımsızlığı için görev üstlenenlerin yararlanacağından şüphemiz yoktur