
Yazan Sabahattin İSMAİL
1 haftadır dünyanın en büyük mega kenti olan 39 milyon nüfuslu Tokyo'dayım
Kısa süreli birkaç gözlemimi yazayım
Böylesine kalabalık olmasına karşın, tertemiz, pırıl pırıl bir kent...
Yerlerde izmarit, kağıt, naylon poşet vb. çöpler görmek olası değil.
Kimse yere bişey atmıyor...
Havada toz, yollarda çamur yok...Yollar sanki saat başı yıkanıyor gibi! Ama öyle değil.
İnsanlar temiz ve ülkelerini temiz tutuyorlar.
O nedenledir ki hiç kirli, tozlu, çamurlu araba ve araba yıkayıcısı görmek olası değil.
Arabalar, az önce yıkamadan çıkmış gibi tertemiz parlıyor...
Ayakkabılarınız da hiçbir zaman kirlenmiyor...
Yollar kaldırımlı.
Yaya ve bisiklet yolları var ve sürücüler bu bölgelere girmiyor, kaldırımlara araç park etmiyor, kırmızı ışıkta geçmiyor.
Yayalar da yeşil geçiş ışığı yanmadan yolu geçmeye kalkmıyor.
Yayalar sürücülere, sürücüler yayalara saygılı.
Trafik şiddeti yok!
KKTC gibi küçük bir ülkede neredeyse her gün trafik kazalarına ve trafik ölümlerine tanık olurken, Tokyo gibi bir kentte onca dolaştığımız yerlerde, 1 hafta içinde tek bir trafik kazasına tanık olmadık, çünkü gerek sürücüler, gerekse yayalar trafik kurallarına çok saygılı...
39 MİLYON İNSAN NEREDE?
Bölge alış veriş merkezleri ve metrolarla ulaşım merkezleri dışında sokaklar boş.
Sokakları dolduran işsiz güçsüz, avaracı insanlar, tembel dolu kahvehaneler yok.
"39 milyon insan nerede?" diye soruyorsunuz.
Kent çok yüksek katlı ve cam kaplı binalarla dolu. Onca nüfus bu yüksek katlı binalarda yaşıyor.
Ve bu yüksek binalar nedeniyle sokaklar güneş görmüyor.
Güneş ancak geniş meydanlarda görülüyor.
Kent inanılmaz sessiz, gürültüsüz ve güvenlikli...
Kimse korna çalmıyor, gürültü yapmıyor, bağırıp çağırmıyor, kavga çıkarmıyor...
SESSİZ KENT
Kent, Londra, Newyork, hatta KKTC gibi, ambulans, itfaiye ve polis araçlarının siren sesleri ile inlemiyor...
Kısa boylu, temiz, sakin, sevimli ve sade giyimli insanların konuşmaları da yavaş ve telaşsız.
Yollarda polis yok, kavga, şiddet, bağırma, çağırma yok, trafik akıyor...
Toplu ulaşım çok gelişmiş.
Tren, otobüs, metro ağı çok yoğun kullanılıyor
SOKAK HAYVANI YOK
Yollarda bir tane bile sokak köpeği, sokak kedisi görmek olası değil.
Londra, Newyork, Atina'da gördüğümüz gibi, sokaklarda uyuyan, sokaklara işeyen, pislik içinde, kokan, saçı sakalına karışmış, aç, dilenen pejmurde insanlar yok!
Belki kış mevsiminde olduğumuzdandır ama, kadınları, kızları genelde makyajsız, gösterişsiz, dekolte kıyafetler yerine çoklukla bol pantolon, bol elbise, yani rahat edecekleri kıyafetler ve spor ayakkabıları giyiyorlar.
Yüksek ökçeli ayakkabı giyen de çok az.
Genellikle sokakta ve ulaşım araçlarında maske kullanmayı tercih ediyorlar.
20 METREKARELİK EVLER
Elektronik aletler günlük yaşamlarının bir parçası, alış verişte, ödemelerde, siparişlerde telefonu kullanıyorlar.
20, 40, 60 metrekarelik apartman dairelerinde kalıyorlar, ama evlerinin her metrekaresini çok iyi değerlendiriyorlar.
Çok sayıda Türk lokantası ve büfesi var.
Et ve tavuk dönerciler çok sayıda.
Iğdır'dan, İzmir'den, Gaziantep'ten, Mardin'den gelip çalışmışlar, evlenmişler, sonra işyeri sahibi olmuşlar, akrabalarını getirmişler...
Ortalama 10-20 yıldır Tokyo'da yaşıyorlar...
Yiyecekler, Türkiye ve KKTC'ye göre çok ucuz.Yemek tercihinize göre 150 TL -1000 TL arasında bir ödemeyle karnınızı doyurabilirsiniz.
Örneğin, MCDONALDS'da hamburger menüleri 150-300 TL arası. Dönerler 150-250 TL.
Günde 20 bin adımlık yol yürüyorduk. Daha rahat yürüyüş için bir çift orijinal NIKE yürüyüş ayakkabısı aldım. 3500 TL. KKTC'de ise 7000-10000 TL arası...
Bizdeki pahalılığı artık tahmin edin
Ülkede her çeşit meyve var ama pahalı.
EĞİTİMLE YARATTILAR
Kaldığımız otelde yangın merdiveni var. Her odanın TV'sinde yangında yapılacakları anlatan videolar var. Her binanın yangın merdivenleri ve odalarla koridorlarda yangın söndürme sistemi var...
Ailede ve okullarda çok önemli vatandaşlık eğitimi aldıkları çok açık.
Ailede ve okullarda çok ciddi bir yurttaşlık bilgisi eğitimi verilmese, insanlar böylesine disiplinli olmaz, böylesine sakin, temiz, düzenli kentler yaratamaz..
BİZ DE YAPABİLİRİZ
Biz de böylesine sesiz, sakin, temiz, güler yüzlü, saygılı insanlar ve gürültüsüz, kavgasız, sakin, pırıl pırıl kentler yaratmak istiyorsak, örgün ve yaygın eğitimi ona göre düzenlememiz, ailede, okullarda, TV'lerde bu yönde bir eğitim vermemiz, bu amaçla etkin sosyal medya programları ve temizlik kampanyaları organizasyonu şart.
Sokakları, dağları, sahilleri kirletenlere de çok daha ağır cezalar getirilmesi zorunlu.
SİGARA İÇENİ GÖRMEDİM
Birkaç gözlemimi daha ilave edeyim
Açık veya kapalı alanlarda sigara içen bir tek kişi görmedim. Kendilerini Bile bile zehirlemiyorlar.
Sigara içenler için açık alanlarda özel tecrit bölgeleri oluşturulmuş..
Akıllı ve sağlıklı toplum olmak herhalde budur
Oysa bizde bırakın açık mekanları, kapalı mekanlarda bile sigara içme yasağına uyulmuyor.
Mesela oteller ve gazinolar kapalı mekan olmasına karşın, sigara içme yasağına uyulmuyor. İnsanların paket paket sigara içmesine ilgili işletme yönetimleri de ilgili Bakanlıklar da göz yumuyor
YABANCI İSTİLASI YOK
İlgimi çeken bir diğer husus ise buz gibi havada lokantalarda içtiğiniz
suyun mutlaka buz dolu bardaklarda getirilmesi...
Soğuk havada buzlu su içiyorlar!
Bu arada Japonya'da otel ve konutlarda çeşme suyunun içilecek kalitede ve temizlikte olduğunu ve otelimizde hep çeşme suyu içtiğimizi de belirteyim.
Dikkatimi çeken bir diğer konu ise çok yoğun bir yabancı nüfusu görmemek oldu.
Oysa Japonya, Türkiye dahil birçok ülkeye vize uygulamıyor.
Belli ki çok uzak olması yabancı istilasını önlemiş...
ÇÖP KUTUSU YOK
Yazmayı unuttum.
39 milyonluk şehirde tek bir çöp kutusu, çöp kutularından yiyecek toplayanlar, el arabaları ile gezip çöplerden karton, cam, metal toplayanlar, dilenenler, yolları süpüren süpürgeciler, çakarlı araçlar, resmi uzun araç konvoyları da yok
Çünkü gösterişi ve hava atmayı sevmeyen alçak gönüllü bir toplum.
Kaç gündür, kadın veya erkek kilolu bir tek kişi de görmedim
POLİSLER SÜPÜRGE SOPALI
1958'de yapılan ve Eyfel Kulesi'ni andıran gösterişli TV kulesine doğru yürürken Rus elçiliği ve bir Bakanlık binası önünde görevli polisler gördüm.
Bunlar Tokyo'da gördüğüm ilk polislerdi.
Ne ki bellerinde tabanca, ellerinde silah yoktu, yerine SÜPÜRGE SOPASI tutuyorlardı
Bana çok düşündürücü geldi.
Silahları görünmeyecek bir yere saklamış olabilirler bilemem, ne ki, SÜPÜRGE SOPASI tuttukları kesin.
Demek ki, halka silah göstermeyi sevmiyorlar
Veya çok güvenli bir ülke olan Japonya'da asayişi sopayla sağlayabiliyorlar..
İlginç!
Japonya daha önemliymiş