Danıştay’da davanın gecikmesi sonucu, davanın geri çekilmesi ile ilgili yapılan ankete 5.019 kişinin katıldı. Oylamada, “Maske Davası Çekilmesin” diyenlerin oranı %91.7’de kaldı.
5gvirusnews Haber Merkezi İstanbul / 30 Mayıs 2021
Davacı Muammer KARABULUT’un maske ile ilgili genelgelerin, “Maskenin Sağlığa Zararlı” olduğu gerekçesiyle yürütmeyi durdurma istemi ile DANIŞTAY’da açmış olduğu davanın gecikmesine tepki olarak, davayı geri çekme isteğini twitter’de paylaşınca “TT” oldu.
5gvirus-platformu sözcüsü Muammer KARABULUT’un Danıştay 10. Dairenin 2020 / 4961 nolu dosyanın tetkik hakimde uzunca süre bekletilmesine göstermiş olduğu tepki sosyal medyada daha da büyüdü.
Muammer KARABULUT’un İdari Yargılama Usulü Kanunun 27. Maddesinin 3’inci fıkrasında (Ek: 2/7/2012-6352/57 md.) göre yürütmenin durdurulması isteminin yerinde olduğu için kabul edildi. Ve davalı idare olan İçişleri Bakanlığı’nın savunması alındı. İşte burada yine yargılama usulünün 8’inci fıkrasına göre, “Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara bağlanır.” denilmesine rağmen 10. Daire kararı uzattı.
DANIŞTAY’ın davayı uzatması, doğrudan insan sağlığını tehdit eden maskeye karşı açıldığı için, hukuka karşı güveni ve kaygıyı da artırdı. Yargının başta insan sağlığı olmak üzere, yargımla usulü, tartışmasız yasal haklar olmasına rağmen kayıtsız kalması derin üzüntü yarattı.
Türkiye’nin bir anda gündemine oturan Şanlıurfa/Viranşehir Cumhuriyet Savcısı Eyüp AKBULUT’un, 18 Mayıs 2021 tarihinde pandemi sürecinde yaşanan hukuksuzluklar için hazırladığı soruşturma dosyasını youtube üzerinden kamuoyu ile paylaştı. Savcı AKBULUT yaptığı açıklamada, “Maske Sağlığa Zararlı” olduğuna ilişkin DANIŞTAY’da açılan davaya da yer verdi.
Cumhuriyet Savcısı, DANIŞTAY’da açılan davanın başlangıcı ve gelişmelerini bütün ayrıntısı ile şöyle anlattı; “Daha da vahimi bir vatandaş tarafından maske zorunluluğu getirilen genelgelerin iptali istemi ve yürütmenin durdurulması talebiyle bir dava açıldı. Ve şahıs davayı açarken medyada dahil ben maskenin gereksiz ve zararlı olduğuna dair onlarca çalışma sundum. Bakanlık tek bir bilimsel veri çalışma ortaya koysun ben davamı çekeceğim demesine rağmen Danıştay 10. Dairesinde görülen davada, bunun da esas numarası 2020/4961, 23 Kasım 2020’de kurulan ilk ara kararda daire bakanlığa dedi ki genelgeleri gönder sana 30 günlük süre veriyorum. İkinci ara karar 3 Mart 2021 tarihinde yaklaşık 3,5 ay sonra kurulmuş ve aynı ara karar kurulmuş. Yani içerikten anladığımız kadarıyla bakanlık genelgeleri göndermemiş, mahkemeye cevap vermemiş. Daire de aynı ara kararı tekrar kurmuş, 30 gün içerisinde gönder diye. Bunu anlamak mümkün değil. Yani İdari Yargılama Usulü Kanunun 27. Maddesinin 8’inci fıkrasında bu hususta nasıl bir yol izlenmesi gerektiği açıklanmış. Aynı kanunda sürelerin dahi kısaltılabileceği belirtilmiş. Ayrıca Hakimler Savcılar Kurul Teftiş Kurulunun idari yargı tavsiyelerinde iki husus, bir yürütmenin durdurulması talepli davalarda bu talep hakkında iki bu talep hakkında karar verildikten sonra esas hakkında ivedi karar verilmesi tavsiye edilmiş aksine davranışlar eleştirilmiş. Yani burada sorulması gereken sorular var. Yayımlanmış bir genelge neden istenir? Yani mantık buysa uygulanacak kanunların da TBMM’den istenmesi gerekir. Mahkemeye cevap vermemek ne demek? Yürütmenin durdurulması talebi neden geciktirilir? Yani genelge yayımlanmamışsa daha büyük bir problem var demektir. Başka Türkiye’nin birkaç istisna dışında pek çok Sulh Ceza Hakimliğinin yakinen biliniyor ki bu tedbirler dolayısıyla verilen idari yaptırım kararlarına itiraz dosyaları aradan yıl geçmesine rağmen kasten bekletiliyor. Bu suçtur. Adil yargılanma hakkının ihlalidir. Görevi ihmaldir. Ve bir suçun yaygın şekilde işleniyor oluşu o suçu cezalandırılabilir olmaktan çıkarmaz.” dedi.
Bütün ülkelerde pandemi bahanesi ile az veya çok yaşatılan DSÖ’nün kararlarını tartışmasız uygulayan Türkiye’de, söz konusu olanın insan sağlığı olmadığı da DANIŞTAY’ın bu tutumu ile tescillenmiş oldu.
Başlangıcında izole edilememiş bir virüs korkusu ile pandemi ilan edilmesi;
-İnsanların ağırlaşan sağlığına ilişkin itirazları,
-Alınan önlemlerin sağlık ile ilgilisi olmadığı yönündeki iddialar,
-Kazanılmış haklar,
-Bilimsel açıklaması olmayan kapanmalar sonucu bozulan ekonomiler,
-Zorla aşı yapacak koşulların oluşturulması, gibi konular ülkenin yasaları da çiğnenerek devam ettiriliyorsa bunun karşılığı kesinlikle sağlık değil, sağlık bahane edilerek arkasında küresel bir proje, darbe veya planlı eylem vardır. Zaten bu sürecin bütün köşe başında Bill Gates’in etkinliğini görmemek başka bir gaflettir.
Onun için, -keşke DANIŞTAY zamanında karar verseydi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu pandemi oyununu halkıyla birlikte daha bilinçli geçiştirirdi, diyoruz.
Yine geç kaldık!..
HUKUKSUZ Bir genelgenin iptali 11 ay sürermi ya yazıklar olsun nerde Anayasa 138 den gücünü alan Cesur yargıclar nerdee.??