Mustafa DÖNMEZ
Türkiye’nin, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olması ve coğrafi konumunu ile Ukrayna savaşı konusunda başından bu yana izlediği politika da farklı çizgisiyle dikkat çekiyor. Önceki gün Türkiye’nin Londra’da yapılan Ukrayna ve Avrupa savunması odaklı toplantıya davet edilmesi, Avrupa savunma ve güvenlik mimarisinde daha fazla rol üstlenme isteğini gizlemeyen ve bu konudaki resmi taleplerini yıllardan bu yana Avrupa Birliği’ne ileten Türkiye’nin eli, uluslararası konjonktürün de etkisiyle giderek güçleniyor. Türkiye, NATO’nun komuta ve kuvvet yapısına, harekât ve misyonlarına en fazla katkı sağlayan ülkelerden biri. Karadeniz’de Montrö Sözleşmesi’nden kaynaklanan haklarını kullanarak oluşturduğu denge başarılı oldu. Rusya-Ukrayna arasında olası bir ateşkes ve barış sonrasında Ukrayna’da Türk askeri konuşlandırılması için oluşturulacak bir barış gücü için de Türkiye’nin adı sıkça geçiyor. Sayıları 40-100 bin asker olacağı planlanan barış gücü askerlerinde, Ukrayna ve Rusya, Türkiye’yi tercih edeceklerini açıkladılar.
Türkiye, AB ülkelerini ortak silah üretim ve alımına teşvik etme amaçlı Avrupa Savunma Yatırım Planı’na (EDIP) katılmak istiyor. Başta bu girişimin üçüncü ülkelere kapalı tutulmasını isteyen Fransa geçtiğimiz aylarda itirazını çekti. Fransa’nın itirazı Türkiye’nin EDIP kapsamında faaliyetini engelleyecek türdendi. Türkiye’nin projeye katılımına onay verilip verilmeyeceği net değil. (EDIP’e ilişkin onay sürecinin 2025’te tamamlanması bekleniyor.) Ayrıca Türkiye “Askeri Schengen” olarak da adlandırılan Askeri Hareketlilik projesine katılmak için 2021’de yaptığı başvurunun kabul edilmesi dikkat çekici önemli bir nokta. AB’nin savunma odaklı Yapılandırılmış Daimî İşbirliği (PESCO) projelerinden biri. Proje askeri unsurların bürokratik engellere takılmaksızın bir ülkeden diğerlerine hızlı geçişinin sağlanmasına dayanıyor. Askeri personel ve unsurların AB genelinde kara, demir, deniz veya hava yoluyla hızlı bir şekilde hareket etmesi hedefleniyor.
Kaos ortamında işleyen tek düzen askeri güçlerin faaliyetleridir. Avrupa Birliğine giriş için yakın tarihte Türkiye’nin en çok yaklaştığı dönem bu dönem oldu. Çünkü Avrupa’nın kendini savunacak yeterli karasal askeri gücü yok. Almanya, Avrupa birliği, ekonomik kısıtlamalarını, kurulduğu tarihten itibaren ilk defa savunma harcamalarında kaldırdı. Gelirlerinin savunmaya giden bölümü onlarca kat artırıldı. Türkiye ise MGK’nda ‘Dünyaya yeni bir düzen gelirken hazırlıkları en üst seviyeye çıkarma kararı’ alındı. Bölgemizde kaos alabildiğine yayılırken en diri kuvvet TSK’leridir. Barış, hiçbir devletin bütçe ayırmadığı, bunu aklından bile geçirmediği bir yatırım alanıdır! Barış, üzerinde konuşulan bir şeydir yalnızca. Savaş ise bambaşkadır.
Şimdi perde arkasında Avrupa ile Türkiye arasında Avrupa Birliğinin Türkiye’yi savunma konusunda ikna edebilmek için para pazarlığı yapıldığı söyleniyor. Avrupa 10 Milyar Euro teklif ediyor Türkiye kapıyı 30 Milyar Euro’dan açıyor deniliyor.
ÇİN- ABD RESTLEŞMESİ
Savaş evrensel bir olaydır. 35000 yıldan beri, son buzul çağının sona ermesinden bu yana, her zaman ve her yerde yaşanmaktadır. 5000 yıldan beri de savaşların kayıtları tutulmaktadır. Dünyanın yazılı tarihi de savaş tarihinden başka bir şey değildir. Yazılı tarihin son 3500 yılında sadece 270 yıl savaş görülmedi. Yani savaş, uygarlık ve demokrasiyle de ortadan kalkmamıştır.
ÇİN geçen hafta ilk defa Amerika’ya ‘savaşın her türlüsüne varız ve biz hazırız’ dedi.
Avrupa, Amerika’nın savunma şemsiyesine güvenmiyor. Öyle ki Avrupa Birliğinden çıkmış ve Amerika tarafından en çok kayrılan iki ülkeden biri olan İngiltere bile bu hafta yaptığı açıklamada Amerika’ya güvenemeyeceklerini askeri güçlerini tahkim edeceklerini açıkladı. Bugüne kadar Amerika’nın aldığı her kararın arkasında duran Avrupa ülkeleri bugün büyük bir telaş içine girdiler. Amerika’ya yılda 550 Milyar dolar mal ve hizmet satan Avrupa, Amerika’dan 75 Milyar dolar civarında ithalat yapıyorken yeni yönetim aldığı kararlarla kısıtlama getirdi.
Müesses nizam, Amerika ile çöküyor. Müesses nizamın bekçisi NATO, Amerika eliyle bitiriliyor. Öyle ki, Amerika kendi kurduğu NATO’dan çıkabileceğini yüksek sesle dillendirmeye başladı. Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerine seslenen Trump, ABD'nin İsrail'in "Demir Kubbe" savunma sistemine benzer bir savunma sistemi kuracaklarını açıkladı. Trump, "Altın Kubbe" adını verdiği füze savunma sistemine ilişkin şöyle konuştu; "Odağımda en güçlü orduyu inşa etmek var. Kongre'den, vatanımızı korumak için Kongre'den ABD'de üretilen son teknoloji 'Altın Kubbe' füze kalkanını finanse etmesini istiyorum.’’
"Trump, Rusya, Çin ve Kuzey Kore'den gelen artan tehditlere karşı korunmak için 1980'lerdeki 'Yıldız Savaşları' füze savunma planlarını yeniden canlandırmalı" dedi. ABD'nin Kaliforniya ve Alaska'ya, Kuzey Kore'den ve İran'dan gelebilecek füzelere karşı 44 adet kara tabanlı önleyici füze (GBI) konuşlandırmıştı. Konuşlandırılan 44 füzenin olası daha büyük saldırılar karşısında yetersiz kalacağı, bu füzelerin balistik füzeler için tasarlanmadığı ve nükleer başlıklı ya da hipersonik füzeler tarafından kolayca alt edilebileceği biliniyor. Amerika dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı şu an korunmasız. Dünyada büyük olduğu iddiasında bulunan ve bunu tüm devletlere kanıtlamak için çalışan ABD, Rusya ve Çin'in güvenlik politikalarının üç hedefi vardır:
1. Askeri kapasitelerini herhangi bir saldırıyı önleyecek ve ulusal çıkarlarını koruyacak kadar güçlü hale getirmek suretiyle ülkelerinin fiziki emniyetini sağlamak.
2. Ulusal çıkarlarının tehdit altında olduğu ve olabileceği muhtemel coğrafyalarda varlık ve kararlılık göstermek.
3. Çıkarların ve potansiyel varlıkların bulunduğu bölgelerde ekonomik ve ticari faaliyetlerini güçlendirmek.
Çin artık baş eğmiyor. Savaşa hazır. Belki de Trump’ın güçten anlayacağını biliyor. Yöneticileri Milli ve Yerli. Ukrayna lideri gibi değiller. Amerika, Çin yöneticilerine tehdit ve şantajla yön veremiyor. Çin 2024 ticaretinde 1 trilyon dolar fazlalık verdi. ABD ise 1 trilyon dolar açık verdi. Kullanılıp bir kenara atılan Ukrayna’nın resmi rakamlara göre bugün, normal gündelik yaşama dönmesi için 524 Milyar Dolar kaynağa ihtiyacı olduğu bildirildi.
TÜRKİYE NEREDE DURUYOR
ABD’nin dünyada en başarılı olduğu ülke Türkiye’dir. Bugüne kadar Türkiye’ye verdiği sözlerde durmadığı gibi ülkemizdeki terör ve ayrışmanın en başat gücüdür. ‘Türkiye’nin yeri Ortadoğu’dadır. Ilımlı İslam, Cumhuriyet devrimlerinden ve sosyal hukuk devletinden çok daha iyidir’ tavsiyelerinde bulunan ve her fırsatta tehdit ve şantajlarla veya havuç politikalarıyla iç işlerimize müdahale eden ABD’dir.
Bugün TSK’lerinin silah, araç gereç yönünden ihtiyaçları tamamlanmaya çalışılsa da moral ve motivasyonuna dikkat edilmesi gerekiyor. Savaşta gerekli olan en önemli unsur moral- motivasyon ve liyakattir.
Ne ilginçtir; SDG lideri, CENTCOM komutanıyla konuştuktan hemen sonra Golani ile masaya oturdu. Suriye’de ABD planı devrededir. Karşımızda barış gibi duran anlaşma yıl sonuna kadar her yöne evrilebilen bir görünüme sahiptir. Elinde ABD’nin donattığı ileri silah, araç ve gereçler ne olacaktır? HTŞ’nin yaklaşık üç kat büyüklüğündeki kara kuvveti yarın ABD ve İsrail’ in kışkırtmasıyla darbe yapıp yönetimi ele geçirebilir mi? Unutmamak gerekir ki Hafız Esad Suriye ordusunda Albaydı ve ABD ve İsrail’in desteğiyle yönetime el koyarak Suriye’yi 61 yıl yönetti. Türkiye’nin elini kolunu bağlayan oyalama taktiği tutmuş görünüyor. Türkiye sınırlarımızın güneyinde oluşturulan terör yapısına yıl sonuna kadar operasyon yapamayacak. ABD Suriye’yi Irak da yaptığı gibi Anayasa ile mezhepsel ve etnik olarak bölmekte kararlı. 3 Mart Pazartesi günü PKK-YPG’nin kontrolündeki Rakka’da; ABD’nin bölgedeki kolu olan CENTKOM temsilcisi, PKK-YPG temsilcisi, Esad döneminde Suriye ordusunda önemli görevlerde bulunmuş Nusayri kökenli eski bir general ve Dürzi terör örgütünün temsilcisi ile İran’ın temsilcisi. Bu toplantıdan 3 gün sonra Tartus ve Lazkiye’de Suriye askerlerinin tuzağa düşürülerek katledilmesiyle başlayan olaylar tesadüf olabilir mi? İsrail’in terörist başbakanı Netanyahu, “Elimizi Dürzi müttefiklerimize ve Kürt dostlarımıza uzatıyoruz” dedi. Netanyahu’nun çağrısına Mazlum Abdi, “İsrail’in desteğine açığız. İsrail’in desteğini memnuniyetle karşılarız” diye karşılık verdi. Amerikan Wall Street Journal gazetesi, İsrail’in Türkiye’nin desteklediği grupların Suriye’yi birleştirmesinden endişe ettiğini yazdı. Onların amacı Suriye’nin iç savaşlarla parçalanması. Suriye’de birleşme olmasını istemiyorlar. Suriye’nin istikrarsızlaştırılması için düşman kardeşler İsrail ile İran işbirliği yapıyor. İsrail, Dürziler ve PKK-YPG üzerinden, İran ise Nusayriler ile PKK-YPG üzerinden Suriye’yi karıştırıyorlar.
Sosyal medyada İran istihbaratı, Hizbullah’a ve PKK’ya ait hesaplardan Lazkiye ve Tartus’ta sivil katliamı yaşandığına dair görüntüler servis ediliyor. Suriye’deki resmi kurumların internet siteleri hack’lenip Hizbullah bayrakları çekildiği, bunların bir kısmının Hintli YouTube kanalından alındığı tespit edildi. Esad yönetimi döneminde Guta’da kimyasal gazla çocukların katledildiği görüntüler alınıp Lazkiye ve Tartus’ta yaşanıyor gibi servis edildiği ortaya çıktı. Suriye’de iç savaşı çıkarmak için sosyal medya üzerinden kurulan bu tuzaklar büyüyerek artıyor.
Uluslararası mesele haline getirilen PKK an itibariyle Avrupa desteğini kaybetmiş görünüyor. Başta İngiltere ve Avrupa ülkelerinde PKK unsurlarına yeni kısıtlamalar ve tutuklamalar geldi. Türkiye bu fırsatı görebiliyor mu?
Nasıl ki, ABD, İngiltere ve İsrail’in ‘DAEŞ Projesi’ PKK terör örgütünün yükselişine neden olmuşsa şimdi PKK terör örgütünün devletleşmesine ve İran ve Türkiye’yi karşı karşıya getirilmesi/ karıştırmasının önleminin bugünden alınması gerekiyor. Irak ve Suriye’nin parçalanmasında ABD planlarına destek olan Türkiye, Kafkasya ve Ortadoğu’da sınırlar yeniden çizilirken acilen 5 ve (Osmanlı tarihinde meşhur Ortadoğu’da görev yapacak) 6’ncı Orduyu kurması, Askeri Okulları ve Hastaneleri açması, TSK’lerinin komuta kontrol bütünlüğünü acilen sağlaması gerekiyor.
Orta/perde oyununda, Perde arkasında, Hacivat ile Karagöz'ü oynatan bir kişidir ama her iki karaktere farklı ses verir. Fakat kendini göstermez. Çünkü büyüsü bozulur. Şimdi, dünyanın NASIL yönetildiği o kadar belli ki Perde Oyununu oynatan ŞEFFAF mı şeffaf. Her şey kabak gibi ORTADADIR.
Tokat'a yolunuz düşerse, Hacivat Köftecisi vardır. "Ekmek arası tiyatro" Lokantası. Çoğunlukla genç üniversiteliler takılır. Alt kat kırk koltuk/tiyatro/orta/perde oyunu. Türkiye’yi yönetenler yıllardır Milletimize Ekmek arası tiyatro yediriyorlar. Ahtapot ‘un kolları her yerde, "Barış süreci" de benzer şekilde, Big brothers/ekmek arası tiyatro. Yiyenler, yiyor. Yemeyenler karnım tok, diyor. AKP’nin mi, Türkiye’nin mi ekseni kayıyor? Diye tartışılırken dünyanın mı ekseni kayıyor? Türkiye yaklaşan olası bir savaşa hazır mıdır? Batının Türkiye çelişkisi giderilebilir mi? ABD- Rusya büyük uzlaşısının Türkiye’ye yansımaları ne olabilir? Bir sonraki yazıda inceleyelim.