Yazan Prof. Dr. Alişan YILDIRAN
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunu olan Otizm hem hasta, hem aile ve hem de toplum için önemli bir sorun olduğu gibi, bugüne kadar tedavisinin olmadığı söylenmekte, bir takım eğitim ve destek programları ile çözülmeye çalışılmaktaydı. Üstelik, sebebinin bilinmediği yanılgısı ile gerekli çözümler üretilemediği gibi, görülme sıklığı da gittikçe artmakta idi.
Ülkemizde 2024 yılında çocuk sağlığının durumu HASUDER’in raporunda özetlenmiş olup, çocuk sayısı 22.5 milyondur, gebe ve çocuk takibi üst düzeyde yapılmakta, doğumların nerede ise tamamı hastanede husule gelmekte, çocukların nerede ise tamamı aşılanmaktadır. Yani sosyal devlet yükümlülüklerinin hepsi yerine getirilmekdedir (1).
Buna rağmen, dünyada olduğu gibi ülkemizde de otizm görülme sıklığı anormal olarak artmaktadır.
İlgi alanındaki bireylere ve ailelerine ilişkin sağlık, eğitim, toplumsal yaşama katılım, sosyal haklar ve istihdam hususlarında bulunan sorunların çözülmesi ve eksikliklerin giderilmesi amacıyla kurulan TBMM Meclis araştırma komisyonunun Mart 2020 tarihli raporu Tohum Otizm Vakfı tarafından özetlenmiş olup; (2, 3);
“Her ne kadar otizmde pek çoğunun faydası hakkında bilimsel veri olmasa hatta zararları bilimsel verilerle ortaya konmuş olanları bulunsa da alternatif tedavi yöntemlerine ailelerin sıkça başvurduğu görülmektedir.
Bunlar şu şekilde sınıflanabilir:
1-Tavsiye Edilebilir Yöntemler: Uyku için melatonin, agresif davranışlar için masaj tedavileri, normal beslenmeye ek multivitaminler.
2-Kabul Edilebilir Yöntemler: Düşük doz B6-Mg, akupunktur, spor, müzik tedavileri, hayvan destekli terapiler,
3-Tavsiye Edilmeyen Yöntemler: B12, C-vit, siproheptadin, immün terapiler, nörofeedback. Hiperbarik oksijen tedavisi, diyet, işitsel entegrasyon ve sekretinin etkisiz olduğunu göstermenin yanı sıra bu üç kategorinin bile dışında tutmuştur. Yine şelasyonun otizmde yeri olmadığı bilinmektedir” denilmektedir.
Sağlık Bakanlığı; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı; Sosyal Güvenlik Kurumu ve TÜİK tarafından oluşturulan veriler şu şekildedir (2018):
Otizm ile ilgili durumlar (Down sendromu ve serebral palsi hariç )= 991.863
Yani yaklaşık görülme sıklığı 1/22 (yirmi iki çocukta bir!!!)
Yukarda Meclis raporunda verilen rakamlar aileleri ile birlikte milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren çok önemli bir sorun olduğu görülmektedir.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk İmmünoloji-Allerji Kliniği 2008’de, Çocuk İmmünoloji-Allerji Teşhis ve Tetkik Laboratuarı ise 2011’de hizmete girmiş ve bölgemizde büyük bir ihtiyaca cevap vermiştir. Otizmin bir kronik beyin iltihabı olduğu, başka immünolojik sebeplerle ivig alan hastalarımızda nörolojik bozukluklarında düzelme olduğu şeklindeki gözlemimiz ve literatürde vaka raporları olması, ilk defa 2014 yılında polikliniğimize müracaat eden hastamızda da çok iyi sonuç almamız sebebi ile bir kan ürünü olup, immünomodülatör etki gösteren düzenli IVIG (intravenous -damar içi- immunoglobulin) tedavisini bu hastalarımıza uygulamaya başladık.
O zaman bu konuda bilimsel bir çalışma yapma düşüncemiz olmamasına rağmen, aldığımız iyi sonuçlar sebebi ile tedavimiz yurt çapında alakaya mazhar oldu. Verilerimizi geriye dönük olarak değerlendirmek sureti ile yaptığımız bu çalışmada (4) 2-18 yaş arası 96 hastanın immünolojik ve genetik verileri ve bir yıllık düzenli IVIG tedavisi ile ailenin hayat kalitesindeki düzelme değerlendirildi. Hastaların ekserisinin erkek olması, anne baba akrabalığının oranının ve anomali oranının düşük olmasına rağmen sık enfeksiyon oranının yüksek olması hastalığın sebebinin tahmin ettiğimiz gibi çevresel olduğunu düşündürmektedir. İmmünolojik bulgularda ise TCRgd hücrelerin yüksek, naive CD8 hücrelerin düşük olması, yaş arttıkça CD19 miktarının azalması, memory B hücrelerinin artması diğer bulgular idi. En önemli parametre olan ‘hayat kalitesinin düzelmesi’ konusunda ise bir yıl gibi kısa bir süreye rağmen %94’lük çok iyi bir netice elde edildi.
Tüm gen dizi analizi yapılabilen 21 hastamızın 14’ünde (%67) hastalığın sendromik olduğu, ailenin ücret ödemediği 200 genlik immün yetmezlik çalışmasının yapıldığı 30 hastanın ise 11’inde otizm, 16’sında ise (toplam 27) bir immün sistem hastalığı mutasyonu olduğu gösterildi.
Çalışmamızın uluslararası kabul görmesi ve alanında ilk olması önemli olmakla birlikte, asıl dikkate alınması gereken husus, aileyi perişan eden, yaşama sevincini ortadan kaldıran bir durumun iyileşebildiğini bizim, ailenin ve tanıyanların fark etmesi olmuştur.
Tıp çevrelerinde inkâr edilmesine rağmen ailelerin hemen hepsinin çocuklarının 1.5-2 yaşından sonra göz temasını, etrafla ilgisini, kelimelerini kaybetmesini söylemesine istinaden, yukarda bahsettiğimiz çevresel etkenin ‘ÇOCUKLUK ÇAĞI AŞILARI OLDUĞU’ kanaatinde olduğumuzu kamuoyuna ve yetkililere hatırlamamız uygun olacaktır.
(1) https://www.hasuder.org/Duyurular/EkIndir/23deacba-4e29-5a4f-b7a3-3a122654f69c
(2) https://www.tohumotizmportali.org/files/Kaynaklar
/Raporlar/1.Meclis%20Araştırma%20Komisyon%20Raporu.pdf
(3) https://acikerisim.tbmm.gov.tr/server/api/core/bitstreams/8a2b4c48-7d66-4d80-b7cc-c7746baac63a/content
(4) https://ijp.mums.ac.ir/article_24232.html
Kadir 7 Ay Önce
Hacam tebrik ederim iyi ki varsiniz