Yazan Mustafa DÖNMEZ
Irak İngilizler tarafından Osmanlı’dan koparıldıktan sonra başına Kral Faysal getirildi. Kral Faysal Hicaz’da doğmuş büyümüş, Irak’ı bilmeyen birisi. İngilizlerle anlaşıp bundan tam yüz sekiz yıl önce, 1916 yılında Osmanlılara karşı ayaklanan Mekke Şerifi Hüseyin'in oğlu ve Arap aşiret kuvvetlerinin komutanıydı. İngilizler, Osmanlı Harbiyesinden mezun olmuş iki subayı ordunun başına getirdi. Osmanlı Kürtlerinden Cafer Askeri ve Sünni Arap Nuri Said idi. Üçünün de ortak özelliği 1916 yılında İngilizlerin yanında Osmanlı Ordusuna karşı savaşmalarıydı. Ülkenin yarı nüfusundan fazlasını oluşturan Türkmenleri katletmekle ünlüydüler. İngilizler ve Suriye’deki Fransızlar işgalleri altındaki yerlerde etnik temelli Anayasa oluşturarak halkları birbirine karşı kullandılar.
1930’lara gelindiğinde Cafer Askeri Savunma bakanı olmuştu. Genelkurmay Başkanı Bekir Sıdkı Paşa, İç işleri bakanı ise Hikmet Süleyman'dı. Genelkurmay Başkanı Bekir Sıdkı, Savunma Bakanı Cafer Askeriyi öldürttü. Genelkurmay Başkanı Bekir Sıdkı Paşa ve İç işleri bakanı Hikmet Süleyman, Atatürk hayranıydı. Irak ile Türkiye'nin federasyonu andıran bir biçimde birleşmesine çalışıyorlardı. Her ikisi de defalarca Ankara'ya gidip Mustafa Kemal ile görüşmüş ve ne şekilde bir federasyona gidileceğinin hazırlıklarını yapmışlardı. Ama, ortada çok büyük bir engel vardı: İngilizler...
Petrol zengini Irak'ın geleceğini elinin altında tutmak isteyen İngiltere'nin böyle bir gelişmeye asla izin vermeyeceği bilindiğinden, görüşmeler büyük gizlilik içerisinde yapıldı. Bekir Sıdkı Paşa'nın ve Hikmet Süleyman'ın Ankara ziyaretleri rutin birer diplomatik gezi şeklinde gösterildi ama İngiltere'nin çalışmalardan haberdar olması üzerine her şeyi bir anda değişti. Ankara'ya gitmek ve anlaşmaya son noktayı koymak için Musul'da aktarma yapacağı treni bekleyen Bekir Sıdkı Paşa öldürüldü, Hikmet Süleyman zindana atıldı ve İngilizler daha sonra yeni Başbakan Nuri Said Paşa vasıtasıyla Kral Faysal’ın oğlu Gazi'yi de ortadan kaldırıp Irak'ın bütün petrolünü kontrolü altına aldılar.
Tarihçi Murat Bardakçı, bütün bu yazdıklarımın şahidi olarak, Politikacı, Maliyeci, Yazar ve gerçek ve güçlü bir entelektüel olan Cahid Kayra’yı gösterir. Cahid Kayra, Federasyon çalışmalarının ayrıntılarını seneler sonra Türkiye'nin Musul petrollerindeki hakkı konusunda görüşmeler yapmak üzere Bağdat'ta bulunduğu sırada Hikmet Süleyman'dan bizzat dinlemişti. Ayrıntıları şimdiye kadar tam olarak ortaya çıkmamış olan bu federasyon teşebbüsünün bir diğer şahidi ise İhsan Doğramacıdır. Kendisi Irak Başbakanı Hikmet Süleyman'ın damadı idi. Bütün bunları okuduktan sonra, kurulmasına uğraşılan federasyonun gerçek olduğunu ve Türkiye ile petrol ülkesi Irak'ın taaa 1937'de güçlerini birleştirdiklerini bir hayal edin...
TÜRK VE KÜRT İTTİFAKI
Osmanlı devleti zamanında, bu bölgede yaşayan Kürtler ve Türkmenler hemen her siyasi olayda birlikte hareket ederlerdi. Ne zaman Misakı Milli sınırlarımızın içindeki bugünkü Irak’ı İngilizlere Suriye’yi Fransızlara teslim ettik. O günden itibaren, Irak ve Suriye’de, Türk ve Kürtler siyasi meselelerde karşı karşıya geldiler. Bugün bu bölgeyi İngilizlerden Amerikalılar teslim aldı. Yine Kürtler ve Türkler siyasi sorunlarda bir araya gelemiyorlar. Barzani ve Talabani hapishaneleri Türkmenlerle doludur. PKK ve türevlerinin denetiminde bulunan Rojava dedikleri bölgede Türk aileler sürülmüştür. (İlan ettikleri Özerk bölgeler, Suriye topraklarının ayrılmaz parçası olan Afrin, Cezire ve Kobani kantonlarından oluşur.) Türkiye Afrin’e girdi. Burada emperyalistlerin oyununu bozdu. Sınırımızın hemen yanında ki yerlerde Türksüzleştirme oyunları devam ediyor.
Irak işgal edilir edilmez tapu kayıtlarındaki Türklerin kayıtlarının yok edilmesi, Saddam’ın Arap gençlerle evlenen Türk kızlarına 50 bin dolar çeyiz verdiği unutulmamalıdır.
Hatırlayalım, PKK türevleri ve müttefikleri, 12 Kasım 2013'te farklı bileşenlerle Rojava’da "Kurucu Meclis" kurduk dediler, bölgenin kadim halkı Türkler yoktur. Kamışlı ‘da sözde Meclisin ilan edildiği toplantıya 82 üyeli Kurucu Meclis'e Kürt, Arap, Süryani, Keldani ve Çeçen temsilciler var. Bir tek Türk yoktur. Türkiye’de okurken (1970'ten 1977'de mezun olana kadar İ.T.Üniversitesi Kimya Mühendisliğinde) FETÖ ile sıkı iş birliği yapan "Salih Müslim: Rojava'da özerklik değil kurucu meclis ilan ediyoruz", demişti. Radikal, 15.11.2013. Şaka gibiler.
Bugünün PKK ve türevlerinin siyasi sorumluk misyonunu üslenenler, Osmanlı Kürtlerinden Cafer Askeri komutasındaki Musa Kazım taburları gibi Türklerle savaşırlar. O gün İngiliz ve Fransızlara hizmet etmişlerdi bugün Amerika ve İsrail’e hizmet ediyorlar.
Bugün Kürtlerin yaşadığı yerlere bakın, Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdir. Emperyalizme karşı duranlar, kardeşliği yaşatanlardır. Kim Kürtleri veya Türkleri birbirine karşı kışkırtıyorsa, birbirinin karşısına çıkarıyorsa bilin ki Emperyalizmin hizmetkarlarıdır. Ya da kullanılmaya elverişli cahillerdir.
Ortadoğu ve Asya’da Türk ve Kürtlerin birleşmesinin önünde duran ABD, İsrail, İngiltere, Almanya, Rusya, İran, Fransa ve Çin’e birde bu gözle bakın. Tamamı PKK ve türevlerini himaye ederler. Diğer bir korkuları da Türk birliğinin oluşmasıdır. Birlikteliğin önüne türlü engeller koyarlar.
Irak’ı işgal eden Amerika’nın ilk işi İngilizler gibi etnik temelli bir Anayasa hazırlamasıydı. Bu günlerde Irak’ta yeni bir Anayasa hazırlanıyor. Medya’da gündem olmuyor. Ülkede kardeş halkları birbirine düşürmeye hizmet edecek etnik temelli bir Anayasaya karşı Türkiye uyanık olmalıdır.
Coşkun 11 Ay Önce
Ne güzel insansınız. Türk Kürt kardeşliğini çok güzel anlatmışsınız. Sağolun