İSRAİL GÜNLÜĞÜ -5-

YAZARLAR

MHP Genel Başkanı MOSSAD’ın Teslim Ettiği Adamı Gazi Meclise Davet Etti!

Yazan Mustafa DÖNMEZ

Μοrίο Puzzo çoksatar "Baba’’ romanını yazarken mafya terörünü övme tuzağına bilerek mi düşmüştü? Yoksa bilmeden mi? Çok sürükleyici bir romandı. Puzzo yapıtıyla Μafya'γa yardım etmişti. Tüm terör örgütlerini ayakta tutan kendilerine duyulan hayranlıktır. Mistik yiğitlik havasının yaratılmasıdır. Αma araştırmacı değilse bile, sanatını ciddiye alan bir sinemacı olan Francesco Rosi, Salvσtore Guillaro αdlι yapıtında bu söylence balonunu söndürmüştür. Rosi diğer yapıtlarında terörün kahramanca yanları bulunmayan adi ve rezil bir yapılanma olduğunu gösterdi.

Uğur Mumcu yarım kalan Kürt Dosyası kitabında A. Öcalan’ın geçmişinin kendi anlattıklarıyla alakasız olduğunu belgeleriyle ortaya koymuştu. Kimilerinin/ Kimilerince filozof, büyük halk kahramanı veya gerilla önderi olarak görülüp gösterilen Apo’nun geçmişinde garip gizli güçlerin onu perde arkasında nasıl desteklediklerini belgeleriyle ortaya koymuştu. Ne söylendiği gibi parlak bir geçmişi vardı ne de bir delikanlılığı veya mertliği. Korkak ve dış istihbarat servisleriyle iş tutan işbirlikçi ezik birisiydi.

İstihbaratçılarla ilişkileri, onların desteği olmadan 12 Mart Savcısı Baki Tuğ ’un elinden ucuz kurtulması mümkün olabilir miydi? Öcalan çocukluğundan itibaren düzenli Namaz kılar. Türk-İslam sentezinin konferanslarına katılırdı.1969-70'te Diyarbakır'da tapu memurluğu yaptı. Ardından, 1970-71 'de İstanbul-Bakırköy ilçesinde bu görevini sürdürdü. Bu sırada üniversite sınavlarına daha iyi hazırlanabilmek için özel dershaneye gitti. 1971 'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandı. Ancak daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 'ne geçti. SBF'de okurken bir protesto eylemine katıldığı gerekçesiyle tutuklandı (7 Nisan 1972). Mamak Cezaevi'ndeki bu tutukluluk 7 ay kadar sürdü. Savcılığa verdiği dilekçe de suçu başkaları üzerine atıyordu. Öcalan, cezaevinin kendi üzerindeki etkisini, «cezaevi benim için siyasi mücadeleye atılmada bir okul oldu» diye anlatır. Davası sürerken tahliye oldu. Çıktığında Haki Karer ve Kemal Pir'le aynı evde kalmaya başladı. 1973 'te Çubuk Barajı'ndaki toplantıda grup olarak ortaya çıkma kararı alınmasında Öcalan'ın rolünün belirleyici olduğu belirtilir. Öcalan, bu dönemi anlatırken, şunları söyler: «Akışımızın sonuçlarını biz de bilmiyorduk. Her şey tesadüf gelişti. 1979 yılında, güvenliğinin sağlanabilmesi ve örgütsel çalışmaları daha rahat yürütebilmesi gerekçesiyle yurt dışına çıktı. Genellikle Lübnan ve Suriye 'de yaşadı. (Kendi söylemleridir)

1973 'lere kadar fazla dikkati çekmeyen bir tip olarak bilinen Öcalan, örgütsel çalışma içinde giderek sivrildi. Zaman zaman muhalifleri çıkmasına rağmen, örgütteki bir numaralı yerini korumasını hep bildi. Muhalifleri onu «despot» olmakla suçlar, örgütsel meselelerde ise «entrikacı» davranmakla eleştirir. Diğer Kürt gruplarına göre, PKK'nın kendi içindeki muhaliflerini «ajan» diye suçlayıp öldürmesinde, diğer Kürt ve Türk solcularına saldırıp «cinayetler» işlemesinde Öcalan asıl sorumludur. Ancak Öcalan tüm bu eleştiri ve suçlamaları reddediyor. «Asıl şikâyetim örgüt içinde eleştirilmek değil, eleştirilmemek» diyor. · Diğer gruplarla çekişmelerde ölümle biten olaylar için ise, «asıl onlar bize saldırdı» diye konuşuyor.

ASALA, PKK ve FİLİSTİN KURTULUŞ ÖRGÜTÜ ELELE.

ASALA; 1975 yılında Lübnan’ın Beyrut şehrinde, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin yardımı ile Agop Agopyan tarafından kurulmuştur.

Öcalan, Suriye ve Lübnan 'a geçti (1979). Lübnan'da, Suriye'nin denetimindeki Beka Vadisi'nde bir kamp kurdular. George Habbaş'ın Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi'nden devralınan bu kampın mülkiyeti aslında Dürzi bir toprak ağasına aitti. Bu kampta militanlar askeri ve siyasi eğitimden geçirilmeye başlandı. Ayrıca fazlasıyla deşifre olmuş bazı örgüt militanları için bu kamp, bir sığınma üssü işlevi görüyordu. PKK Suriye kontrolü altında olan Lübnan’ın Beka vadisinde Filistinlilerden eğitim, Suriye’den her türlü lojistik desteği almıştı. (Aliza Marcus, Blood and Belief;The PKK and Kurdish Fight for indepence, Londra, New York University Press, 2007 ss 54-57)

PKK 1980’lerden itibaren Filistin Kurtuluş örgütü ile ittifak halindeydi. Avrupa ve ABD’deki Ermeni diasporasından destek alıyordu. ASALA, PKK ve Filistin Kurtuluş Örgütü elele. (Harvey K. Kushner: Encyclopedia of terrorısm. SAGE 2003, S.47)

Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı; 1979-1983 (Yayın No, DPT : 1664 Ankara - Nisan 1979) Rapor 699 sf. Türkiye bu planı açıkladıktan sonra Batı bu planı uygulatmamak için PKK ve ASALA’yı sahaya sürdü. Düşünün o genç dinamik nüfus ve paranın terörle mücadele için harcanmadığı bir Türkiye bugün nasıl olurdu?

İSRAİL LÜBNAN’I İŞGAL EDİNCE PKK LÜBNANDAN ÇIKMAK ZORUNDA KALDI.

2nci PKK kongresi Lübnan'da yapılmıştır. Kongrede silahlı eğitimin istenen seviyeye ulaştığı, militan sayısının artırıldığı ve İsrail'in Güney Lübnan'ı işgal etmesi sebebiyle Lübnan'da daha fazla kalınamayacağı gerekçe gösterilerek, Türkiye'ye girerek saldırılar gerçekleştirmek için Irak'ın kuzey bölgelerine gitmenin gerektiği ve ilk giriş yapılacak bölgenin Şırnak olması karar altına alınmıştır. [Nihat Ali Özcan, (1999). PKK (Kürdistan İşçi Partisi) Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi (PDF). Ankara: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi. 26 Nisan 2019 tarihinde kaynağından (PDF),S. 90.]

BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİN HATIRLATMA

Bugünü anlayabilmek için A. ÖCALAN kendisine biçilen rolü nasıl açıklamış. (Görüşme, 4 Mayıs 1991 'de Lübnan'ın Beka Vadisi'ndeki PKK kampında yapıldı.)

Öcalan: ’Batı bize, Arap alemini kuzeyden kemerleyecek, İsrail üzerindeki Arap tehlikesini hafifletecek bir rol vermek niyetinde. A.Öcalan, Türk ve Arap arasına girecek İsrail benzeri bir rol verdiklerini söylüyordu. Devamla ‘Türkiye bunu desteklemek durumundadır. Ankara’nın aleyhine olsa da sistem bunu gerektiriyor. Sistemin gücü Ankara'nın gücünden daha üstündür. Kürt özerkliğini Türk devleti bu aşamada destekleyecektir. Emperyalist mantık, dolayısıyla rejim de bu mantık içinde yer ettiğine göre, bunu böyle emrediyor. Bana göre İsrail'in de bunda bir rolü olabilir. Batı yanlısı bir Kürt özerk bölgesi, Batı için Türkiye'yi frenler, Arapları frenler, İran’ı frenler. Bu açıdan Batı, Kürtlerin özerkliğine sevdalanacak gibime geliyor. Bu bölgeyi Türkiye'ye doğru, İran'a doğru yayacaklar. Tabii bu, Batının isteğidir; Kürtlere İkinci İsrail Rolü Verilmek İsteniyor’’ demişti.

İSRAİL NEDEN A. ÖCALANI TÜRKİYEYE TESLİM ETTİ?

Bugünün İsrail Başbakanı, Netanyahu Ermeni kökenli A.Öcalan teslim edildiğinde İsrail Başbakanı idi.

Mossad'ın tarihini anlatan "Gideon'un Casusları" adlı kitapta, biri kadın 6 İsrailli ajanın, Öcalan'ı, Kuzey Irak'a gitmeye hazırlanırken kıskıvrak yakaladığını öne sürdü. Hamas'ın askeri liderlerinden birinin Dubai'de casus filmlerini andıran bir operasyonla öldüren İsrail gizli servisi MOSSAD’ın, Abdullah Öcalan'ı da 1999'da Kenya'nın başkenti Nairobi'de benzer bir eylemle yakaladığını anlatıyor. İlginçtir bu yayını doğrulayacak şekilde A. Öcalan Türkiye’ye teslim edildiğinde birçok Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Almanya’da PKK’lılar kudurdu ve Berlin'deki İsrail konsolosluğuna yönelik saldırı gerçekleştirdi. 17 Şubat 1999 tarihinde Almanya'nın Berlin kentindeki İsrail konsolosluğuna PKK yandaşları tarafından saldırı gerçekleştirdiğinde İsrailliler karşılık verdi. PKK destekçilerinden üç kişi ölmüş, 14 kişi de yaralanmıştı. [Kaynak:]"3 KURDS SHOT DEAD BY ISRAELI GUARDS AT BERLIN PROTEST". The New York Times. 18 Şubat 1999.]

Türkiye’de konuşulan ise ABD A.Öcalan’ı Türkiye’ye teslim etti. Anılan istihbarat kitabına göre Netanyahu bu teslimatın gizli tutulmasını istedi.

Peki neden? İsrail’e düşmanlık yapılırken, MHP Genel başkanı MOSSAD’ın teslim ettiği adamı Gazi Meclise davet etti!

Devam edecek

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.