Ne olacak bu memleketin hali. Çocuktum ufacıktım, top oynadım acıktım. Yok canım topu nerede buldun, ben naylonu ilkokul 4 de filan gördüm. Ama Amerikan bezini, süttozunu, barış gönüllülerini, margarini daha önceden öğrendim.. Barış gönüllüsü dedikleri sivil giyinmiş askerlerdi aslında. Her biri bir soğuk savaş, psikolojik harp elamanıydı da, biz bunu çok geç öğrendik, öğrendiğimizde de çok geç olmuştu.
Bazı solcu arkadaşlar, şimdiki Z kuşağı gibi, 68 kuşağı olmakla övünürler. Oysa o da Kapitalizmin sol gençlik üzerinden kendi karşıtlarını kullanmasından başka bir şey değildi. De Gaulle, Vietnam savaşında ekonomi kötüye gidince ABD karşılıksız dolar basınca, De Gaulle “al dolarını ve altın karşılığını” deyince, FED’in kirli oyunu deşifre olmuş, ABD’de sol üzerinden Paris sokaklarını terörize etmişti.
Biz ne bu ülkenin tarihini doğru düzgün biliyoruz, ne dinler tarihini ne de dünya tarihini. Uğrunda öldüğümüz ve öldürdüğümüz değerlerin de çok da farkında değiliz. Bu gün CoVID, İklim, Trans Humanizm Sanayi 4.0, İnsan 2.0 konusunda olduğu gibi. “O mahiler ki derya içredir de deryayı bilmezler.”
İlkokula başladığımda Faşist İtalya’nın Musolinisinin, “terbiye diktatörlüğüne hayran yazarlarımız” vardı. Onlar “Anadolu yaylalarında çıplak ayakları ile şaraplık üzüm ezen Normandiya köylülerini arardı”. Onların kara gömleklilerine özenirdik. Hepimiz Yavru kurt’duk, “dağbaşını duman almış” diye marşlar söylerdik. Sonra GreZet giydirdiler. Hitlerin doğum gününe heyet gönderirdik. Oradan gelip sonra Rusya’ya yakınlaştık, 1946’ya geldiğimizde “Küçük Amerika olma yolunda” ilerlemeye başladık emin adımlarla. “Batıya kalkan tren”de bulduk kendimizi. “Zeytin yağlı yiyemem ama, basma da fistan giyemem aman” diye TRT’den şarkılar söylettiler bir dönem. Çocukken bunları dinledik. Kovboy filmlerini izlerdik, Tommiks, Teksas, Zorro okurduk, ne bilelim bunların kültür emperyalizminin misyonerlerinin propaganda kitabı olduğunu.. Biz beyaz adamın Afrika ve ABD’ye insanlığa hizmet için gittiklerini zannediyorduk. Ah Amerika ah! Bugüne geldik, Tereyağı yemeye korkuyoruz, yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz hala “Made in USA”. Coca, Marlboro, BluCin giyiyor gençler. Cep telefonu, bilgisayar, sosyal medya, çizgi filmler, her şey hala ABD. Yerde onlar var, gökte onlar, damarlarımızda onların enjekte ettiği sıvılar dolaşıyor. AB Parlamentosu Özel Komitesi'nin 11 Ekim 2022'de, “COVID-19 pandemisi” ile ilgili bulguları ve geleceğe yönelik önerileri tartışmak üzere yaptığı bir toplantıda, bir Pfizer yöneticisi Janine Small aşının bulaşmayı önleme yeteneği açısından hiç test edilmediğini doğruladı. (bkz) Small nedenini, "Gerçekten bilimin hızında ilerlemek, her şeyi riske atarak yapmak zorundaydık" diyor. Peki ne oluyor. (bkz)
Uluslararası mRNA Sağlık Konferansı (Konferans Günleri, 8-10 Kasım 2022), endüstri ve akademik profesyonellerin hızla gelişen bilim ve mRNA ilaçlarının ticaretini keşfetmeleri için önde gelen buluşma noktası olarak Boston’da başlamış..(bkz) Bizden kimse yok. Adamlar dün yaptıklarını, bundan sonra yapacaklarını anlatıyorlar, bizde haber bile olmuyor. Adamlar şecaat arz ederken sirkatlerini de söylüyorlar. Kalpten ölümlerin mRNA sebebi ile olduğunu da itiraf ediyorlar. Plandeminin öncelikli oyunu olarak jet hızı ile 2020'de mRNA tabanlı aşıların ilk “acil kullanım” yetkilendirmelerinin ardından, 2021'in sonlarında ve 2022'nin başlarında, ruhsat almadan, “tam onayların” alınmasıyla başlayan son üç yıl, mRNA teknolojisinin insanları nasıl yaraladığını ve öldürdüğünü gözlemliyoruz. Ya hu resmen dünyayı kandırmışlar, kobay olarak kullanmışlar.
mRNA’cılara göre, “resmen mRNA ilaçları çağına” girmiş bulunuyoruz! (bkz) Bundan sonrası için de İnsan 2.0’a geçince de TransHumanizm için Gen manipülasyonuna ihtiyaç var ve bu maksatla da mRNA uygulamalarına devam etmek istiyorlar.
Öte yandan Şarm el Şeyhte BM iklim zirvesi Cop27 yeni bitti. Bildik şeyleri tekrarladılar. İşin içine NATO ve UNICEF’in de dahil edilmesi, çocuklar ve askeri disiplin açısından oldukça önemli bir risk. Siber faşizme ve siber diktatörlüğe hazır olun. İşin içine UNICEF’in katılması gelecek nesiller için LANZAROTTE kadar tehlikeli.
Konferans biraz da ABD seçimlerine endeksli idi. ABD seçimlerinde ibre Cumhuriyetçileri gösterse de, Demokratlarda beklenen çözülme gerçekleşmedi. Bu durumda bundan sonraki G20’ye bakmak gerek. Putin G20’ye katılmayacağını açıkladı.
Bu arada biliyorsunuz Twitter’i Elon Musk aldı. Facebook, Instagram ve WhatsApp'ın sahibi Meta, dünya çapında 11 bin çalışanını işten çıkaracağını açıkladı. Bu rakam toplam şirketin toplam işgücünün % 13'ünü oluşturuyor. Bunun anlamı Globalist cephede işler beklendiği gibi gitmiyor. Meta CEO'su Mark Zuckerberg, işten çıkarma kararını, "Meta tarihinde yapılan en zor değişiklikler arasında" saydı.
Bir yandan bunlar olurken, Pandemi yalanını anlatan 9 dizilik belgesel yayına girdi. Bugüne kadar olanlar, bundan sonra olabileceklerin işaretini veriyor aslında.
Bundan sonra iklim ile ilişkili olarak UNEP, BM Çevresel Programı ve WMO: Dünya Meteoroloji Örgütü, 1998’de kurulan IPCC: Hükümetler arası İklim Değişikliği panelinin adını daha çok duyacağız, tabi, FAO, NATO, UNICEF, UNHCR gibi kuruluşların da. “Karbon Ayakizi” çalışmalarında kullanılan ve “Sera Gazı Emisyon Faktörleri” bulunan veri tabanı ve sensorlarla ilişkilendirilmiş yapay zeka ve yapay bilinç hükümet politikalarını yılbaşından itibaren tek merkezden yönetecek. “Sıfır atık” da bu işin kandırmacası, yani oltaya takılan yemi. Dikkat: oltaya takılan balık yem istemez.. Sırada Performans Pass. ve Carbon Pass var. COP27 sonrası IPCC tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan “Report on Global Warming of 1.5˚C” (1,5˚C Küresel Isınma Raporu) bundan sonra olacakların yol haritası olacak.
Selam ve dua ile.