HAYVANLARA KIYAMDIK, SENTETİK ET YAPTIK!

YAZARLAR

SUN’İ ET ve GIDA TERÖRÜ

Hayvan Hakları Yasası ile Maskelenmeye Çalışılan Tehlike

Yazan Abdurrahman Dilipak

Bir yandan “sentetik et kampanyası”, öte yandan “Hayvan Hakları yasası” birileri yine iş üzerinde. Zaten zirai ilaçları, geni ile oynanmış tohumlar, hormonlu hayvanlar derken çok farklı bir noktaya evrildi.

Bir yandan da insanlara chip takmadan önce hayvanlara takılmaya başladı.

Zaten yakın gelecekte, insan ve hayvanlara chip takıldıktan sonra nesnelerarası iletimle aynı network’de haberleşeceğiz. Yani hayvanlarla haberleşme artık hayal değil.

Dahasını da söyleyelim, Genom teknolojisi ile, “tavşan gibi üreyen, koyun gibi büyüyen, sincap gibi beslenen ve sindirim sistemine sahip, ama insan gibi bir zekaya sahip, bilgisayarla kontrol edilebilen, ruhsuz, insanımsı biyonik robotlar üretmek mümkün.

İnsanımsı robotlar da olacak, robotumsu insanlar da. Onların adı Siborg’lar olacak. Tamamen sanal kişilikler de üretilebilecek. Onlar Avatarya da Androidlerolarak anılacak. Bazı kişilikler sanal ortamda yeniden canlandırılabilecek. Yani Eflatun’la Mevlana’yı Türkiye’nin bu günkü bir meselesini konuşmak üzere sanal ortamda yeniden canlandırabileceksiniz.

Daha dehşet verici olan, ölmüş kişilerin cesetlerinden bir parça alıp onu yeniden canlı bir organizma üzerinde modellemek mümkün olabilecek. Yani isteyen dini önderini, isteyen siyasi önderini yeniden biyolojik olarak üretebilecek. Yani konu sadece Dinazor’ların hayata döndürülmesi ile sınırlı değil.

Yani “portakal ağacında karanfil kokulu sarımsak üretmek” artık basit bir tasarım. “Ölümsüzlük” senaryoları yazıyorlar. Büyüme genini tersine çalıştırarak, 40 yaşındaki birini devam eden 10 yılda 10 yıl gençleştirmek mümkün olabilecek. Beyninizin kopyasını alabileceksiniz, beyninize data yükleyebilecek ya da beyninizi manipüle edebileceksiniz. Hasar gören bir organınızla ilgili beyninize data göndererek o organın yenilenmesini sağlayabileceksiniz.

Bu sistemle kadın ya da erkekler, karşı cinse gerek duymadan çocuk sahibi olabilirler. Hem de taşıyıcı anneye bile gerek duymadan. Onları bir Humanoid doğurabilir.

Bu süreçte şimdi gelinen noktada bir yandan Neuralink, öte yandan mRNA’yı konuşurken gündemimize “Yapay et / sentetik et” giriyor. Bill Gates’e göre bu iş, “aşıdan daha büyük bir yatırım”

Her yerde her zaman sınırsız et üretimi. Böylece dünyada aç kimse kalmayacak ve insanlar da çifliklerde kesilmeyi beklemekten ve avlanmaktan kurtulacaklar! Artık kurbanda da yapay etten kuzular kurban ederiz herhalde! Ve tabi bu yönde ülkemizdeki en önemli adımların başında “Hayvan hakları Yasa tasarısı” geliyor. İşin ilginç yanından bu yeni komplo için İslami kesimden bir takım “birey”ler, örgütler, akademisyenler, politikacılar ve STK’lar devredeler. “İstanbul sözleşmesi”ni hazırlayıp, destekleyen kim varsa, bu komplonun aynı şekilde bir parçası olarak süreçte yerini almış gözüküyor. ABD ve Kanada’da şimdiden sentetik et marketleri, lokantaları açılmaya başladı bile. İlk tanıtımlar lüx ve pahalı. Sloganlar “Yediğin et için hayvan öldürme!”, “Farklı, imkansız gıdalar ve lezzetler”. Hem Çinde’ki hayvan pazarı ve sevimli hayvan görselleri. Bundan sonra İnsan – Hayvan dostluğu ile ilgili daha çok haber, film izleyeceksiniz. Hayvanseverlik moda olacak. Neuralink ve yapay zeka marifeti ile hayvanlarla konuşabileceksiniz. Zaten Hayvan - insan arası mahluklar da gündemde. Trans humanizm’e giden yolda çok şeyler göreceğiz, Trans humanizm sonrası ise herşey mümkün.

BeyondMeat” firması Kanada’da “et ötesi”, “İmposiblefoods” yani“imkansız yiyecekler” sunuyor. “Helal sertifikası” almak zaten zor değil. Hem zaten Hijyenik ve tam da istediğiniz gibi, tad, renk, koku, kıvam sizin tercihinize bağlı. Hatta isterseniz mutluluk hormonu ya da ağrı kesici, heyecan verici hormonlar da yükletebilirsiniz. İçinde bağırsak floralarından derlenmiş Probiotik çeşniler de olacak. Bill Gates bu maksatla tüm dünyada Tuvalet vakfı kurarak global Probiotik arşivi oluşturdu.

Hayvan hakları yasası çıktıktan sonra, hayvanlardan insanlara bulaşan hastalık haberleri sonucu “sağlık sebebi ile kurban yasaklanabilir”. Şimdilik pahalı olan sentetik et, daha ucuz bir şekilde üretilebilir. Bill Gates bu yoldan Microsoftdan daha fazla para kazanmayı düşünüyor. Aslında bu “temiz et”, aynı zamanda mRNA’nın gıdaya uygulanması ile, Genomic bir Messenger’e dönüştürülebilecek. Bu “çevreyle uyumlu” bitki ve hayvan hücrelerinin işlenmesi ile elde edilecek ürün vegan ve vejeteryanların tercihlerine göre de, onlara et lezzeti sunabilecek. Zaten hayvan dediğiniz de genomik canlılar.

Daha önce küsbe için geni ile oynanmış mısır ve soya üretiliyordu. Global üreticiler piyasadan çekiliyorlar, çünkü gelecekte hayvan çiftlikleri olmayacak. Onlar sentetik etten daha pahalı hale gelecek. Ekonomik olmayacağı için hayvanlar doğaya bırakılacak.

Dünya Ekonomik Forumubu projeye destek veriyor. Bill Gates 2019’da bu alanda yatırım yaptığını açıklamış ve o zaman "Zarar ettiğim yatırımlarım olsa da yatırım yaptığım sentetik et firmalarından elde edeceğim kazanç diğer yatırımlarımdaki zarardan fazla olacak" diyordu. 2025 sonrası bu sektör bugünden başlayarak tüm dünyada ana ağırlık merkezini oluşturacak. 24 Kasım 2020 tarihli makalede“Donmuş gıdalarCoVID 19 taşıyıcısı olabilir mi?” diye makaleler yazmaya başladılar bile.

GoodFoodInstitute'ün (İyi Gıda Enstitüsü) de kurucusu.Bruce Friedrich, halkın laboratuvarda üretilen etle 2020'de tanışacağını fakat başlangıçta fiyatların 50 dolar olacağını söylüyordu. Enstitü bu tür etleri kitlesel boyutta üretmeyi hedefleyen 14 projeye 2,8 milyon dolar destek sağlamış.

Friedrich "Hayvanlara yedirmek için çok fazla yem yetiştiriyoruz. Tavuklara verilen her dokuz kalorinin birini et olarak alabiliyoruz. Bu, yemek yaratmak için son derece verimsiz bir uygulama” diyor. Hayvanları besledikleri yöntemle doğrudan insanları beslemek!. Teknik olarak mantıklı gibi gözükse de, zaten mevcut et üretimi de sağlıksız. Özellikle fastfood cafe ve restraunt zincirleri ve gıda endüstrisi zaten bu anlamda sabıkalı.

Proje yöneticilerine göre canlı hayvan pazarına göre, sentetik et üretimi yatırım miktarı, süre ve kullanılan alan/mekan olarak %99 daha fazla tasarruf sağlayacak.

İşin içine “din”i katmayacak olursanız tamamen bilimsel, hijyenik, ekonomik bir proje. Bu projeye göre "Hayvanların hücreleri hücre bankalarında tutularak sonsuza kadar çoğaltılacak. Hayvanlar ise doğal barınaklarında yaşamlarına devam edecek." Bu sloganda çevreciler ve hayvanseverlerin kulağına hoş gelecek bir slogan kuşkusuz. “Çiftçilerin hayvan yemi için üretim yapmasına gerek kalmayınca doğaya daha uyumlu ve daha çok çeşitli ürün yetiştirmesi de mümkün olacak.”

Şimdiden bu alanda üretim ve pazarlama faaliyetleri dünyanın bir çok merkezinde başladı. Türkiyede de ilk market açıldı bile. İngiltere'deki unlu mamuller zinciri Gregg, Ocak ayından bu yana vegan sosis satıyor.BurgerKing ise ABD'de 59 şubesinde “Impossible Foods”un etlerinden yaptığı hamburger satışına başladı bile. Satışı önce ülke geneline, sonra tüm dünyaya yayma da planları yapıyorlar. “Etin hem dokusunu hem tadını taklit eden bu hamburgerlerin sırrı, üretiminde kullanılan "hem" adlı bir moleküldegizli”ymiş..

Herhalde bu ite FDA, FAO ve DSÖ’de onay verecektir. ABD Gıda ve İlaç Dairesi, oluşmaya başlayan bu yeni endüstriyi Tarım Bakanlığı ile birlikte bu konuda olumlu görüş içeren bir niyet metni yayınladı bile.

Bu arada “Impossible Foods” ve “Beyond Meat”in dışında Avrupa, ABD, Çin, Japonya ve İsrail'de yapay etler üzerinde araştırma yapan onlarca şirketin varlığından söz ediliyor. Ve bu şirketlerin arkasında aynı çevreler ve global bir lobinin varlığı dikkat çekiyor. Bu lobi her ülkeden, dini topluluktan bir takım uzmanları da bu çalışmalarda kadrosuna almaya özen gösteriyor. Bu ARGE kuruluşları konuyu patentledikten sonra bir çok ülkedeki iktidara yakın sermaye sahipleri ile onların kontrollerindeki gıda endüstrisi ve marketleri üzerinden “yerli ve milli” gibi etiketlerle pazarlamaları bekleniyor.CoVID aşısı için açılan yoldan ilerleyebilirler sanki!

Bill ve Melinda Gates Vakfına göre, “hücre temelli et üretimini, gelişmekte olan ülkelere gerçek değişim getirebilecek 5 gıda teknolojisinden biri olarak görüyor.” Bu kampanya Hayvanseverler ve Vegan topluluğu üzerinden bir kampanyaya dönüştürülecek. "Hayvanların acı çekmesinin önüne geçecek ve hayvancılığın çevreye etkisini azaltacak temiz et girişimlerine sempatiyle bakıyoruz" "Hayvanların çektiği acıyı azaltabilecek her girişimi mutlulukla karşılasak da temiz et üretimini destekleyemeyiz, çünkü üretiminde hayvanlar kullanılıyor.”, “Gezegenimizi kurtaracak, herkesi doyuracak beslenme yöntemi ne evet!” gibi sloganlar üzerinden toplum mühendisleri çalışmaya başladılar bile. Basında bundan sonra Hayvanseverlik konusunda haberler yanında, hayvanlardan insana hastalık geçmemesi için hayvanlara özel sentetik et haberleri şimdiden başladı bile. “Köpeklerini vegan olarak yetiştiren kadın: İki köpeğim de sağlıklı ve mutlu” dedi. Çevre dostu tarım ve hayvancılık çevrecilerin de hoşuna gidebilir. “Evde yemek ve gıdanın son on yılda nasıl pahalandığı bundan sonrası için tehlikenin boyutları” gibi haberleri daha çok okuyacağız.

Unutmamak gerekir ki, böyle bir zamanda Türkiye’de “Hayvan Hakları Yasası”nın gündeme geliyor olması dikkat çekici. Bu çabaların sadece Türkiye’de değil, diğer İslam ülkeleri ve tüm dünyada eş zamanlı gündeme gelmesi bu anlamda üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.

Bu konuda bazı STK, Akademisyen, siyasetçinin, AK Parti’ye çok yakın çevrelerden birilerinin vijdanî bir konu olarak olayın içine çekilme çabalarını da not etmek gerek.

Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Adalet Bakanı, Sağlık Bakanı, Gıda Tarım, Aile, Gençlik, Milli Eğitim, Kültür, Sanayi ve Teknoloji, Ticaret Bakanlıkları dilerim bu konuyu bir de bu gözle yeniden değerlendirirler.. Diyanetin de bu konuyu değerlendirmesi gerekir diye düşünüyorum.

Milli Savunma Bakanlığı da bu konuyu bir “biyolojik savaş tehdidi” kapsamında değerlendirmesi gerekir sanırım.

Birileri helalleri haram, haramları helal kılma derdinde. Bu Şeytani bir plandır. Ve her zaman olduğu gibi, sureti hakdan gözükmek için “Ağuyu altıntas içre” bala karıştırıp sunuyorlar. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde ilginç olaylar yaşandı. AK Partiden bazı milletvekilleri bu konuda ikna edilmiş gözüküyor.BİLKA Bilge kadın araştırma merkezi21.1.2021’de “Hayvan hakları Kanunu” ile ilgili, dini argümanlar kullanarak “Kamuoyuna duyuru” yayınladı. Sanki, İstanbul Sözleşmesinin kabul sürecindeki gibi bir süreç işletiliyor ve bu adımlarla Great Reset sonrası “Yeni Normal” dönem için İnsanın dönüştürülmesi sürecinde, Trans Humanizm ile birlikte beslenme alışkanlıklarımızdan başlayarak Genetik yapımızı yeniden şekillendirmek için birileri Cehenneme giden yolların parke taşlarını döşüyorlar.

Büyük oyun”u görmek için son 30 yılda atılan adımlara bakın. “Büyük oyunun puzzleleri”ni görmeden bu oyunu farkedemezsiniz. Şeytan bizi “Allah’la aldatmasın”. Bize sağımızdan yaklaşan kendini “ıslah edici”diye tanımlayan bozguncu Şeytanın dostlarına dikkat edelim. Ve unutmayalım ki, “Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir”.

Karanlık aydınlığın yokluğudur. Hak gelince batıl zail olur. Işık gelince karanlık yokolur. Öyleyse, Cemaat denilen yapılar, kanaat önderleri, Vakıflarımız, derneklerimiz, sendikalarımız, gazetecilerimiz, ne oldu size! Unutmayalım ki, haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır. Aynı şekilde Allah cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez. “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım” Selam ve dua ile.

Kaynak : Sebilurreşad , sayı : 161 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.