HAK ARAMA REHBERİ     

YAZARLAR

Yazan Abdurrahman DİLİPAK

Evet! Hukuk yolu ile Mücadele için şimdi herkesi yardıma çağırıyoruz. Öncelikle ilim adamları ve Hukuk adamlarına bu çağrımız. Sonra Sivil Toplum ve Medyaya. En genelde Din görevlileri, öğretmenler, memurlar, iş adamları, işçiler, insan hakları aktivistler, kadın, erkek, genç herkese, kanaat önderlerine, iş adamları.. Tabiplere, Eczacılara, Gıda mühendislerine, Elektronik ve Elektro manyetik alan konusunda uzmanlara, genetikçilere, veterinerlere çok fazla ihtiyacımız var.

Ferden ferde yapacağımız işler var, gruplar haline yapacağımız işler var, ülke genelinde topluna yapacağımız işler var ve dünya çapında yapılacak işlerimiz var.

Siz! Her kimseniz, ya İTTİHAD, ya İTTİFAK, ya da İTİLAF üzere olabiliriz. Başkalarının temel hak ve hürriyetlerine karşı düşmanca hesaplar peşinde olanlar, cahiller, zalimler, ahlaksızlar bizden uzak dursunlar. Dürüst, bilgili, cesur her kişiye ihtiyacımız var.

Elinizde, bilgi, belge varsa, bunları

-Kamu Otoriteleri yani YASAMA, YÜRÜTME, YARGI ile paylaşınız

-Meslek örgütleri, Vakıf, Dernek, Oda, Sendika gibi tüzel kişilerle paylaşınız

-Basınla ve sosyal medya üzerinden diğer insanlarla paylaşınız.

-Dünyadaki gelişmeleri izleyiniz ve buradan onlara sesinizi uyurunuz. Hiç kimse dünyada olup bitenleri, görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir.

YASAMA çerçevesinde, mecliste grubu olan partiler yanında diğer siyasi partiler ile de irtibata geçebilirsiniz. Üye olduğunuz parti dernek gibi kuruluşların yöneticilerine düşünce ve taleplerinizi, şikayetlerinizi iletebilirsiniz. YASAMA çerçevesinde, Parti Grup başkanlıkları ve Vekillikleri, Dilekçe Karma Komisyonu, TBMM İnsan Hakları komisyonu ile, ilgili bakanlıkların komisyonlarına iletiniz. Bu komisyonlar, Adalet, Sağlık, Gıda, İçişleri, Teknoloji, Ulaştırma Bakanlıklarıdır.

YÜRÜTME, CİMER, ilgili Bakanlıklar, Ombudsmanlık Makamı, Cumhurbaşkanlığı İnsan Hakları Başkanlığı vd.

YARGI:Kendi şehrinizdeki, ya da Viranşehir Cumhuriyet Başsavcılığı veya Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına elinizdeki evrakları gönderebilirsiniz. Bu anlamda Baroları bilgilendirebilirsiniz. Yüksek Yargıyı bilgilendirebilirsiniz. Duruma göre ilk derece mahkemesi, İdare mahkemesi ya da Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ve AİHM ne, usul ve esasa ilişkin kurallara uyarak, bir avukatdan hukuki destek alarak müracaatta bulunabilirler. Gönüllü avukatlar bu girişimlere rehberlik edebilirler.

Bakın şikayetçi olabiliriz. Zarar görenler kişi ve grup olarak maddi ve manevi tazminat davası açabilirler. Yürütmeyi durdurma talep edebilirler. Kişi ve kurumlardan davacı olabilirler. Tek başına ve grup olarak Tespit davaları ve kamu yararı davası açabilirler.

Biz hepimiz bu yola çıkarken, Hakkın ve Halkın, gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacağız. Haklı mücadelemizi Hak üzere sürdüreceğiz. Kem alatlakemalat olmayacağını aklımızdan çıkartmayacağız.

VİRANŞEHİR SAVCISI’YA EYYUB SABRI DİLİYORUZ

Bu süreçte yaşananları biliyoruz. Bu savcı 2 yıllık genç bir savcı. Zaten çıktığı yolda başına geleceklerin farkında olan bir Hak-Hukuk müdafii. Yani “Müdafa-yı Hukuk” yolunda “mayınlık tarlada” “Delice” işler yapan biri. “Kanun teknisyeni” değil. O videosunda zaten olacakları anlatıyor. Ve zaten dosya ondan alındı ve başka bir savcıya verildi. Doğan bir kamu zararı yok. Telafi edilmeyecek bir kusur da söz konusu değil. İtirazları biliyorum: Dava açma ehliyetine ilişkin usulü itirazlar sözkonusu. Soruşturmanın gizliliğine ilişkin itirazlar var, “soruşturmanın muhatabı” açısından “soruşturma ehliyeti”ne itiraz da olacaktır. “Soruşturmanın kapsamı” açısından da ayrı bir “yetki” sorunu söz konusu. Konu “uluslararası boyutu” olan, “kamu otoritesinin iradesi” ile ortaya konulan bir konu. Dosyanın efradına cami ağyarına mani bir şekilde iddiaların sübutu açısından tam ve noksansız bir şekilde tekemmül etmesi açısından Viranşehir, Hem konunun ağır cezalık bir konu olması, hem suç mahalli itibarı ile ve üstelik bu cesamette bir iddianın isbatı konusunda bilgi ve tanık, sanığa, bilirkişi ve laboratuvar ihtiyacı açısından uygun olmadığı da bir gerçek.

Ama gerçek bundan ibaret değil.

Ben, 50 yıllık, hiç cezaevine girmemiş bir “profesyonel sanık” kariyeri(!?)ne sahip bir kişi olarak, her seviyede emekli ve muvazzaf avukat, noter, savcı, yargıç, akademisyenlerden oluşan çok geniş dostlarım, akıl danıştığım kişiler olduğunu unutmayın.

Ben Hukuk fakültesinde okumadım. Ama davalarımın çoğunda, eğer yazdığım gazetenin avukatı yoksa, avukatım da yoktu. 28 Şubatta başörtülü avukata vekalet veriyordum, onu da kabul etmiyorlardı. Benim sanıklık kariyerim, birilerinin avukatlık, hakimlik, savcılık kariyerinden fazladır. Askeri Mahkemede de yargılandım, DGM’de de, Ağır cezada da yargılandım, Sulh Ceza da da, icra Ceza da daSulh Hukukda da. Hemen hemen yargılanmadığım mahkeme kalmadı.

Ben kendim “Deli” adam olduğu için “ocak delileri”ni severim. Bir gelinim 28 Şubatta birlikte gözaltına alındığım kız, ötekisi “Ezan delisiAbdurrahman efendinin torunu. Bu Abdurrahmanlar delidir, ne yapsa yeridir. Bir adam kendi aleyhine savcılığa suç duyurusunda bulunur mu? Suç işlediğine dair tanık dinletir mi, beraat kararını temyiz edip, ben suç işledim der mi, Ben Komunist’lerle mücadele edeceğim, ama önce komünist olmak örgütlenme konusunda onları özgür bırakın diye TKP’nin açlık grevine destek verir mi! Biz o günlerden bugünlere böyle geldik. Ve bugün tekrar eski tecrübelerimizden yola çıkmak zorunda kalıyoruz. Tarih tekerrür ediyor sanki!

Akıllıların ne yaptıklarını biliyoruz. Aybar’la da, Perinçek’le de, Uğur Mumcu’yla da, Toktamış Ateş’le de Şanar Yurdatapan’la da, Muammer Karabulut’la da, Hırant Dinkle de birlikte Hak ve erdem mücadelesi verdim. Hasan Celal Güzel’le birlikte biz, 10 ilde, Erdoğan’ın mahkum olduğu şiiri okuduk ve kendimizi ihbar ettik. Şanar Yurdatapan ile birlikte bir grup siyasinin suçuna iştirak için çağrı yaptık. 70.000 kişi kendini savcılıklara ihbar etti. Bunlar, evet “çok akıllıca”(!?), bilinen, usule uygun şeyler değildi, ama işe yaradı! AK Parti bu rüzgarla yükseldi. Bugün, Hasbilerle arasına mesafe koyup hesabilere kapı aralayınca, “AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizleri”ne, “Lale devri çocukları” öne çıkartılınca olan oldu!

Hukuk usulü konusunda hassasiyet gösterenler eleştirmeye buradan başlayabilirler mi? Sürece ilişkin, gelinen noktaya ilişkin, usul, esas, süreç hakkında bugün Viranşehir savcısını eleştirenler, o gün seslerini çıkarttılar mı? 3 Haziran’da yine duruşma var. O konuyu konuşalım mı? Neyse, o dursun durduğu yerde.

Bakın, zaten gelinen noktada, Viranşehir savcısının hazırlık dosyası UYAP’a yüklendikten sonra hemen başsavcılık o dosyayı alıp başka bir savcıyı görevlendirmiş. HSK’da soruşturma açmış, soruşturma sonuna kadar da görevden el çektirmiş. Bir şikayet yok, hak kaybı, kamu zararı yok. Usulü bir hatadan, söz ediliyor. Yüz kızartıcı bir suç yok. Kamu zararı oluşmamış. Yetkisiz bir işlemden söz ediliyor. Bakın bu konu aslında mesela ABD’de çok sıradan olağan, normal bir durum. Halkbank davasını hatırlayın. Brahara’yı hatırlayacaksınız. Orada savcılar böyle şeyler yapabiliyor. Orada hukuk dışı olan, aslında bu gün yaygın olarak yapılan, göz ardı edilen hukuk ihlalleridir. ABD'li papaz Andrew CraigBrunson mahkemenin verdiği karar sonucu serbest bırakılırken gerçekten herşey usulüne uygun mu yapıldı. Siyaset yargıya hukuk dışı şekilde müdahele etmedi mi!

Ha, siz onu yaptınız, bu da bunu yapsın demiyorum. Bundan sonrası için bazı hatırlatmalarda bulunuyorum. Gerekirse 40 tane başka örnek veririm.

Mesela, bu CoVID ve 5G davaları tüm dünyada tartışmalı yürüyor. Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa, ABD, her yerde engellemeler var ve soruşturma ve dava açılan her yerde sorunlar yaşanıyor. Media ve Siyaset gerçekleri perdelemeye çalışıyor ve her yerde avukatlar, savcılar, hakimler, konvansiyonel medyadan destek göremeyince sosyal medya üzerinden seslerini duyurmaya çalışıyorlar ve sırtlarını halka dayayarak kamuoyu desteği ile yol almaya çalışıyorlar.

Bakın biz açılan davalarda yol alamıyoruz. Hakimler savcıların bu davalar konusunda kendilerini baskı altında hissettiklerini düşünüyoruz. Mevcut davalarda karşılaştığımız, yargı kararını etkileyen doğrudan ve dolaylı müdahalelerden ciddi anlamda kuşku duyuyoruz ve bu konularda bakanlık, siyasi çevreler, üst kurulların çok hassas olmadıklarını biliyoruz, görüyoruz.

Şöyle olabilirdi, Ankara’da bir suç duyurusunda bulunulur, insanlar savcılıklara dilekçeler verirler. Savcılar kendi bölgelerinde iddialarla ilgili soruşturmalar yaparlar ve bu evrakları daha sonra Ankara gönderirler. Ankara’daki savcı da incelemesini yapıp gerekeni yapardı.

Ama takipsizlik kararı verilmesi çok muhtemel. Ve kamuoyunun davadan haberi olup, evraklarını kendilerine ulaştırılana kadar, resmi makamlardan görüş alınıp takipsizlik kararı verilebilirdi. Bu da sürpriz olmayacaktı.

Genç bir Hukuk adamı, kendini riske sokarak, mevzuatı zorlayarak, tıkanan hukuk yolu açmak ve hukuki süreci başlatmak için kendini riske sokarak bir karar verdi. Yetkisinin ve imkanlarının sınırlı olduğunu o da biliyordu. O, yüzünü Hakka ve Halka döndü ve yargı sürecini başlatmak / işletmek için mevzuatı zorladı. Ve herşey beklenen gibi oldu. O soruşturmadan alınacaktı, alındı, soruşturma açılacaktı, açıldı. Ama bu konu ülke gündemine mal oldu. Şimdi bu soruşturma, Viranşehir savcılığından da alınabilir, Ankara’da bir başka savcıya verilebilir. Artık o tıkanıklık açıldı. Süreç başladı. Bundan sonra süreci yakından takip edeceğiz. İşler bu noktaya gelmeden bu yolu denedik, ama başarılı olamadık. Bu gün bu engel aşıldı. İnşallah, zaten suç kastı olmayan, ülkemizin ufkunu karartan, “dahili ve harici bedhahlar”ın kumpasları bozulmuş oldu!

Hukuk Adamı” olmak, her zaman “Kanun Adamı” olmak anlamına gelmez. “Kanun/Mevzuat Teknisyeni” olmak “Hukuk Adamı” olmak değildir. Devletin, Anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyeti, temel hak ve hürriyetle ilişkilidir. Bu Hakkı korumayan, hatta usul tartışmaları ile Hakkın ve Hukuk engellendiği durumlarda, bu işlemlerin dayandığı usul ve esasa ilişkin yorumlar meşru değildir. Hakkı engelleyen usul engelini aşmak için zorunlu / zaruri işlemler şeklen mevzuata aykırı olsa bile, gaye ve gayeye ulaşmayı önleyen engeller ve konunun acil / zarureti ile mütenasip olarak suçlamadan söz edilemez. “Yasalara sadakatım Hayati hakların korunmasının teminatı olduğu ölçüdedir”, “Hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir.” “Gömleğimin rengi Anayasanın temel ilkeleri ile çelişiyorsa, değişmesi gereken benim gömleğim değil, Anayasanın o temel ilkeleridir.”

Bizim İstiklal Marşımızda şöyle denir: “Garbin afakini sarmıssa çelik zirhli duvar / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. / Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,: 'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar”. Biz bu anlayışla çıktık yola. “Müstevlilerin siyasi emelleri ile emellerini, global şirketlerin çıkarları ile çıkarlarını tevhit edenler”le milletin gözü önünde, milletimizin Hak ve Hukukunu koruma adına dürüst ve açık bir şekilde Hukuk yolu ile mücadelemiz olacak.

Süreçte hiç kimse, telafi edilemeyecek, kamuya zarar tevlit eden, hukuka leke düşüren bir suç işlememiştir. Böyle bir iddia halk nezdinde, suçu ve suçluları himaye, onlara yardım ve yataklık edenleri koruma şeklinde anlaşılacaktır.

Sonuçta Viranşehir Savcısının açmış olduğu pandemi sürecini sorgulayan soruşturması çok önemlidir. O soruşturma dosyasına eğer kendimiz veya yakınlarımızın, maske, yanlış tedavi sonucu ilaçlardan ve aşı sonrası rahatsızlık ve ölüm gibi bir tanıklığımız varsa bunları bağlı bulunduğumuz yerin cumhuriyet savcılığına giderek, 2021/5371 ve 2021/5372 nolu soruşturma dosyasına müşteki olalım. Selam ve dua ile.

Yorumlar (1)

Zeynep Arıcan 3 Yıl Önce

Çok şükür artık müştekiyim.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.