Yazan Gül TEMEL
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 18 Kasım 2020 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında şunları söyledi: “Bu senenin mevsimsel gribi artık Covid-19’dur” ve ardından ekledi: “Her yıl normalde 42. haftadan başlayarak influenza sürveyansı yaparız. Şu an 47. haftadayız yani 5 haftadır influenza yok. Şu an influenza yok." (↳ Türkiye'de Sağlık Bakanlığı 2020/9. haftadan sonra grip kayıtları tutmamaya başladı.)
Bu ne demek oluyor?
Grip virüsü yani influenzanın artık görülmemesi mümkün mü? Üstelik influenza, sadece Türkiye’de değil, Covid-19’un 11 Mart 2020 tarihinde pandemi ilan edilmesinden bu yana tüm dünyada kayıplara karışmış durumda. Dünya Sağlık Örgütü’nün sözcüsü Dr. Slyvie Briand, 2020 Ekim ayı içerisinde yaptığı basın toplantısında özellikle Güney Yarım Küre’den neredeyse hiç grip kaydı almadıklarını, genel olarak tüm dünyadan toplanan influenza sürveyans verilerinde çok ciddi bir düşüş gözlendiğini, söyledi. (↳ Dr. Slyvie Briand'ın basın açıklamasına buradan ulaşılabilir.) Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre, 71 ülke 2019’da Mart-Ekim ayları arasında binlerce grip vakası bildirirken, 2020’de bu ülkelerin bildirdiği grip vakası %90’lara yakın düşüş gösterdi. Yine CDC de, 2020-2021 grip verilerini toplamayı askıya aldığını duyurdu. (↳ CDC'nin duyurusu)
CDC’ye grip raporu veren laboratuvarların, geçen senelerin pozitif numunelerine karşılık yaklaşık bir senedir %90’larda daha az pozitif numune çıkardığı biliniyor. ABD’de grip sebepli hastaneye yatışlar da geçen senelere oranla olağanüstü seviyelerde az görünüyor.
(↳ CDC'nin kendi sitesinde, geçen senelerin ve bu senenin grip vaka göstergelerinin karşılaştırmasını yapabilirsiniz.)
CDC’nin Haftalık Grip Sürveyans Raporu Göstergesinde, 2019 Aralık ayında birçok bölge aşırı riskli olarak “mor” renkle işaretlenirken, 2020 Aralık ayında ise ülkenin tamamında gribe dair neredeyse hiçbir ize rastlanmadığını belirten “yeşil” renk hakim.
Peki, ne oldu da grip, Covid-19’un pandemi ilanıyla birlikte solunum sistemi hastalıkları içerisinde tehlike arz eden konumunu terk edip bilinmezliğe karıştı? Bu soruya verilen cevaplardan biri şu: “Pandemiye müdahale önlemleri; maske takma, sosyal mesafe, kişisel hijyen, kapanmalar ve kısıtlanmış seyahatler, grip gibi birçok mevsimsel enfeksiyon üzerinde büyük bir etki yarattı.”
(↳ Sputniknew'in haberi)
Fakat burada büyük bir açmazla karşılaşıyoruz çünkü bu tarz cevaplar, tedbirlerin Covid-19 vakalarının artışına engel olamamasına açıklık getirmiyor. En temel tedbir olarak sunulan maske takmanın, influenza virüsleri ile korona virüslerinin damlacık boylarının neredeyse aynı olmasına ve aynı şekilde bulaşmasına karşılık, sadece influenzayı engellediğini söylemek bilimsel anlamda mesnetsiz kalıyor.
CDC’nin makalesinde “Maskelere yönelik laboratuvar çalışmalarımızda, maskelerin viral hastalıklara herhangi bir etkisini bulamadık” deniyor. (↳ Makaleye buradan ulaşılabilir.)
(↳ Maskelerin virüslere karşı koruyucu olmadığını söyleyen bir diğer çalışma)
Öyleyse maskeler, esasta koronavirüslere dolayısıyla Covid-19’a da etki etmezken -ki bugün kapalı ve açık alanda maske takma zorunluluğu uygulayan birçok ülkenin hala yüksek sayıda vaka bildirmesi bunu doğruluyor- nasıl oluyor da gribe etki edebiliyor? Aynı durum, ev hapisleri/tecritler, sosyal mesafe, seyahat kısıtlamaları vb. tedbirler için de geçerli. Tedbirlere sıkı sıkıya uyulsun yahut uyulmasın, durum, değişiklik göstermiyor.
Virolog Richard Webby, "Bazı Güney Amerika ülkeleri Covid-19 kontrolünde açıkçası pek de iyi bir iş çıkarmadı, ancak grip bu ülkelerde hala çok düşük seviyelerde" diyor.
Özellikle Peru ve Şili, sosyal mesafe ve kapanma protokollerini uygulamamasına rağmen, 2020 mevsimsel grip sezonunda çok az grip vakası bildirdi. Şili, Dünya Sağlık Örgütü’ne 2019 Nisan - Ekim arası yaklaşık 7.000 grip vaka sayısı bildirirken, 2020 Nisan - Ekim ayları arasında sadece 12 vaka bildirdi. Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid tedbirlerine yeterince uymadığı yönünde uyarılarda bulunduğu ülkeler, grip vakalarını yine düşük seviyelerde bildirmeye devam ediyor.
Buradan çıkan sonuç nedir? Covid-19 tedbirleri ile gribin artık neredeyse tüm dünyada görünmüyor oluşu arasında anlamlı hiçbir korelasyon yok. İnfluenzanın yokluğunun Covid-19 tedbirlerine atfedilmesi son derece hatalı.
“Gribe ne oldu?” sorusuna gelen bir diğer cevap şu: “Solunum yollarında influenza virüsünden daha rekabetçi başka bir solunum yolu virüsünün neden olduğu salgın, gribin ortadan kayboluşunu açıklayabilir.” (CDC)
Londra Üniversitesi Akademisi Genetik Enstitüsü’nde genetik uzmanı olan Francois Balloux ve ekibi, dünya genelinde 7.600’den fazla hastadan alınan örnekleri inceledi. Araştırma sonuçlarını “Infection, Genetics and Evolution” dergisinde yayınlayan ekip, elde edilen bulguları şu şekilde sıraladı:
- Sars-cov-2’nin aşağı yukarı ölümcül ve bulaşıcı olduğu söylenemez.
- Sars-cov-2’nin beklenenden daha hızlı veya yavaş mutasyona uğradığına dair kanıt yok.
- Tekrarlayan mutasyonlardan dolayı Sars-cov-2’nin anlamlı ölçüde daha fazla bulaşabilir soylarına dair hiçbir kanıt yok. (↳ İlgili araştırma sonuçlarına buradan ulaşılabilir.)
Ve Francois Balloux ayrı olarak şunları söyledi: “Sars-cov-2, sanıldığı kadar kolay bulaşmıyor. Bu hala anlaşılabilir bir durum değil.”
Öyleyse, ne denli ölümcül ve bulaşıcı olduğu tam olarak anlaşılamamış sars-cov-2’nin solunum yollarında influenzadan daha rekabetçi olduğu nasıl söylenebilir? Chicago Üniversitesinde Tıp Merkezi’nde bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Allison Barlett, “her iki virüs de sizi hasta edebilir ve öldürebilir ancak sars-cov-2’ye, influenzaya göre “önceden var olan çok az bağışıklık” vardır, Covid-19 bu sebeple gripten daha şiddetli bir hastalıktır” diyor ve ekliyor, “biriyle savaşma yeteneğiniz diğerinden bağımsızdır.” Fakat birçok doktorun bu ve bu minvaldeki savunması sadece varsayıma dayanmakta. Öncelikle sars-cov-2’ye, influenzaya göre öncesinde var olan çok az bağışıklık olduğunu gösteren hiçbir bilimsel kanıt yok. Griple savaşma yeteneğinin Covid-19 ile savaşma yeteneğinden bağımsızlık gösterdiği de yine sadece bir iddiadan ötesi değil. Hatta birçok araştırma, griple savaşma yeteneğinin Covid-19’a etki ettiğini bildiriyor. 1 2 3 Yapılan araştırmalara göre, daha öncesinde grip gibi akut solunum yolu enfeksiyonu geçiren insanların T hücreleri ve B hücreleri gibi bağışıklık sistemi hücreleri, Covid-19’a karşı “çapraz koruma” sağlayabiliyor.
Dr. Andrew Pekosz, gribi ve Covid-19’u semptomlarına bakarak ayırt etmek son derece zordur, diyor. Bugün pek çok doktor ve bilim adamı, grip ve Covid-19 semptomları arasındaki farkı söylemenin son derece zor olduğunu söylüyor. (↳ Grip mi yahut Covid-19 mu? Anlamak pek mümkün değil.) Ünlü tıp - bilim doktoru Charles Patrick Davis tarafından hazırlanan grip ve Covid-19 semptom kıyas tablosuna bir göz atalım:
“Seyrek” ve “ara sıra” ifadelerinin aslında aynı anlama geldiği hesaba katılmadığında bile, bu tabloda grip ve Covid-19’un semptomları arasında hiçbir farkın olmadığı açıkça görülebilir. Birinde olan fakat diğerinde olmayan bir semptom yok. İkisi de; ateş, yorgunluk, vücut ağrıları, burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı vb. belirtiler gösteriyor sadece.
“Gribe mi yoksa Covid-19’a mı yakalandığınız ancak testlerle anlaşılır” deniyor.
Testler gerçekten de Covid-19’u gripten ayırabiliyor mu? Oysa, PCR testlerinin %90’larda yanlış pozitif verdiğini ve hatta herhangi bir virüs tespitinde bulunamayacağını bildiren birçok bilimsel araştırma mevcut.
- Portekiz Temyiz Mahkemesi kararı: “Bu testler, bir kişinin sars-cov-2 tarafından enfekte edildiğini belirleyemez” (↳ İlgili mahkeme kararı)
- CDC raporu: “Viral RNA tespiti, bulaşıcı virüs varlığını veya virüsün 2019-nCov’nin klinik semptomlara neden olan ajanı olduğunu göstermeyebilir.” (↳ Pdf sayfa 40.)
- 17 Ocak 2020 tarihinde DSÖ tarafından kabul edilen protokol: “PCR testleri 45 döngüde çalıştırılıyor.”
- FDA makalesi: “Testlerin tespit ettiği ajan hastalık nedeni olmayabilir.” (↳ Pdf sayfa 2.)
- LabCorp’un PCR’a yönelik laboratuvar çalışması: “Pozitif sonuçlar, koronavirüs HKU1, NL63, OC43 gibi sar-cov-2 olmayan koronavirüs suşları ile geçmişteki veya mevcut enfeksiyondan kaynaklanıyor olabilir.” (↳ "Sınırlamalar" bölümü son madde)
- CD Creative Diagnostics, PCR test kiti analizinde “özgüllük” bölümünde, testlerin influenza virüslerini görebileceğini ve bundan sebep yanlış pozitif verebileceğini belirtiyor. (↳ İlgili test analizi)
- Cambridge Üniversitesi’nin araştırma sonucu: “9.000’den fazla öğrencinin 6 Aralık 2020 tarihine kadar pozitif çıkan Covid testlerinden sonra her bir öğrencinin ikinci testi yanlış pozitif çıkıyor.” (↳ Cambridge Üniversitesi asemptomatik tarama programı sonucu)
Birçok doktor ve bilim adamı, testlerin 30 devir üstünde çalıştırıldığında yanlış pozitif vermesi kaçınılmaz olacaktır, diyor. Bugün neredeyse tüm dünyadaki laboratuvarlar PCR testlerini hala Ct değeri 32 ve üzerinde çalıştırmaya devam ediyor ki bu da Covid-19’un yüksek vaka sayılarını da açıklamaya yetiyor. Prof. Massimo Clementi testler için şunları söylüyor: “Eğer ki testlerin devir sayısı 30, 35’i aştığı noktada sonuç olması gerektiği gibi negatif kabul edilse, pandemi hemen yarın bitmiş olurdu.”
İcat edilme amacına ters ve yüksek devir sayılarıyla yanlış pozitif vermeye müsait bir şekilde çalıştırılan PCR testlerinin, daha Covid-19’u tespit ettiğini ispatlamak güçken grip ile Covid-19’u birbirinden ayırdığı söylenebilir mi?
Dünyanın en büyük biyoteknoloji şirketi olan Çinli BGI şirketinin hem influenza A, influenza B ve korona için aynı anda test yapabilen PCR testlerini üretmesi ve şirketin, “her iki hastalığı da birbirinden ayırt etmenin çok zor olduğunu ve bu nedenle sadece bir test yaptıklarını” duyurması hem bu soruyu hem de “testler esasta neyi görüyor” sorusunu tek başına cevaplayabilir.
Sonuç: Covid-19’un gripten daha bulaşıcı olduğu bilimsel dayanağa hala muhtaç. Covid-19 ile grip arasında semptomların neredeyse aynı olduğu su götürmez. İki hastalık arasındaki ayrım PCR testleri ile belirlenemez.
“Peki, o kadar insan neden ölüyor?”
“Grip, bu kadar ölüme yol açabilir mi?”
2019 TÜİK verilerine göre Türkiye’de 435.941 kişi öldü. Ölüm sebeplerinin %12.9’unu solunum sistemi hastalıkları (grip, zatürre vs.) oluşturuyor. Bu da küsuratıyla 58 bin kişiye tekabül ediyor. (↳ TÜİK verileri) 11 Mart 2020’den 11 Mart 2021’ye dek geçen süre zarfında Covid-19’dan öldüğü bildirilen toplam kişi sayısı ise 29.290. (↳ Sağlık Bakanlığı genel koronavirüs tablosu)
MKÜ Tayfur Ata Sökmen Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nizami Duran, “her yıl Türkiye’de 18 binden fazla insan gripten ölüyor” diyor.
2020 senesinde ise Türkiye’de gripten ölene rastlanılmadı, çünkü Sağlık Bakanlığı artık grip kaydı tutmuyor.
Yine, ABD’de 2017-2018 grip sezonunda 80 bine yakın kişi, 2018-2019 grip sezonunda ise 60 bini aşkın kişi CDC’nin raporlarına göre gripten öldü. (↳ CDC influenzanın hastalık yükü raporu)
Ve 2020 için CDC neredeyse “0” grip ölümü gösteriyor.
Illinois Halk Sağlığı Departmanı müdürü Dr. Ngozi Ezike, "Vaka tanımı çok basit" diye açıklıyor ve şöyle devam ediyor: “Ölüm anında eğer testiniz pozitif ise bu Covid-19 ölümü sayılır. Testiniz pozitifken bakımevinde olsaydınız ve yaşamanız için birkaç hafta verilmiş olsaydı, o zaman da, bu bir Covid-19 ölümü olarak sayılırdı. Bu, teknik olarak açık bir alternatif nedenden ötürü ölseniz bile, size öncesinde Covid-19 tanısı konulmuşsa, ölümünüz Covid-19 olarak listelenecektir."
Bu demek oluyor ki, %90’larda hatalı pozitif veren PCR testleri ile kişiye Covid-19 tanısı konulduysa, kişi hangi sebepten ölürse ölsün, ölüm sebebi kayıtlara Covid-19 olarak geçiyor.
ABD’de 2020-2021 grip sezonunda rekor düzeyde düşük seviyede hastaneye yatış oranı kaydediliyor (↳) ve hastaneler bunun yerine Covid-19 hastalarını ağırlıyor. Hastanede Covid-19 tanısı konulan kişiler, gerçekte hangi hastalığa sahip? Hastanede yatan hastaların ölüm sebepleri Dr. Ngozi Ezike’nin de bildirdiği üzere Covid-19 olarak kayda geçerken, kayıtlara yansımayan gerçek ölüm sebepleri nedir?
Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19 tanısı ve tedavi uygulamasında hastaneler için belirlediği protokol, sadece Türkiye ve ABD’de değil, tüm dünyada geçerli durumda.
“Neden insanlar evinde ölmüyor” sorusu, sürecin tedavi kısmında neler döndüğünün cevabını verebilir. Ve tek bir soru, Covid-19’un esasta ne olduğunu açığa çıkarabilir:
Grip nerede?
Esen Zafer 4 Yıl Önce
Hani bir deli kuyuya bir atmiş 40 akıllı ayıklayamamış diye bir söz var ya olan ve yapılmak istenen buydu.Nasıl bir sahteciliğe hazırlandılar ve nasıl insan aklını dağıtmayı planladılar ki ta başından olmadığını bildikleri Covid-19 a simulasyonla sahtecilik yaparak biçim verdiler. Bu salgın TekDünyaDüzencisi sahtekarların planlı programlı bir saldırısından başka birşey değil. Onlar da tıbbi veya bilimsel açıklamaları insanların anlamayacağını bildiklerinden, anlayanlarıda bir tartışma içine çekerek gündemde tutmayı ve akılları karıştırmayı becerdiler. Tam bir psikolojik savaş. Bu işe ortak olan herkesin en başta İşkence suçundan yargılanması gerekiyor. Tasarlanmış iş bölümü yapılmış ve uygulanan bir MKUltra olayı. Arada doğruyu söylediklerinde dahi artık duyan yok. İyi bir soru. Grip nerde?
Yunus Emre 4 Yıl Önce
Son zamanlarda okuduğum en kaliteli yazılardan biri hatta en iyisi diyebilirim, linkleri direk bilgi verdiğiniz yerlere koymanız harika olmuş boşuna iki saat aramaktan kurtuldum. Bu oyunu sizin gibi araştırıp anlatan insanlar bozacak, teşekkürler..
Yusuf ÖZTÜRK 4 Yıl Önce
2019da Türkiye’de gripten 58 bin kişi ölmüşse 2020 de coronadan ölenlerle birlikte bu sayı daha fazla olmalı değil miydi? Ama 29 bin kişi ölmüş.
Galip A. 4 Yıl Önce
Daha ilk 2019 da aynı şeyler üzernden araştırma yaptım. Bu yazınız ile doğru bilgiler edindiğimi gördüm. Fakat Devletleride kontrolleri altına almışlarki, labaratuara sokup otopsili bir hastada yokki, araştırabilelim. kafamdaki soru ? Devletler neden otopsi yapamıyor ? neden sonuçlardan çekiniyorlar ? Dünyayı yönetenler hedeflerine ulaşsın diye bu ne alakasızlık, diye haykırasım var.
Allah'tan başka umut kapısı... 4 Yıl Önce
dsö dahil bütün bilim çevreleri virüsün izole edilmemiş olduğunu itiraf ediyor. İzole edebilene ödül vaat eden bir sürü şirket ve isim var. Ama ödülü Erciyes Üniversitesi neden almıyor ki? Adamlar virüsü izole ettiklerini söylüyorlar. hem de 8 nisan 2020 tarihli açıklamalarında. yani 1 yıl olmuş. rekombinant dna aşısı geliştirme çalışması yapıyorlarmış. 3. faz başlamış. Yani yerli-milli dna aşımız geliyormuş. yer miyiz? inanmayan baksın: https://www.erciyes.edu.tr/tr/duyuru-detay/1070/erciyes-universitesi-asi-gelistirme-merkezi-arastirmacilari-covid-19-virusunu-hucre-kulturunde-izole-etmeyi-basardi
Onur umur 4 Yıl Önce
Elinize yüreğinize emwğinize sağlık.
hacı ali özhan 4 Yıl Önce
gül hanım ufuk açıcı ciddi bir araştırma yazısı olmuş elinize sağlık,,.
sempo 3 Yıl Önce
DSÖ,SAGLIK BAKANI ve BILIM kurulu üyeleri kesinlikle yargilanmali gercekler ortaya cikmali.
Akıncı 3 Yıl Önce
Gülhanım çok güzel bir yazı.bilgi verici araştırmalarınız kıymetli.Emeğinize Sağlık. Maalesef ki;Gerçeklerin üzeri bile isteye örtüldü ama gerçeklerin ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır. Yeter ki biz hakikâte kör olmayalım