5G çalışmaları tam gaz devam ediyor. CoVID lobisi fazla mesai yapıyor. Aşılama başladı-başlayacak. Bu arada biliyorsunuz, Maske’nin yasaklanması ile 5gvirus-platform’unda sözcülüğünü birlikte yaptığımız Karabulut’un başvurusu, yüksek yargıda ve karar aşamasında.
ABD seçimlerinin akıbeti 2 gün sonra belli olacak. Ama bu yeni bir krizin başlangıcı olacak.
Görünen o ki, Şeytan fazla mesai yapıyor. Aceleleri var. Çünkü her geçen gün, daha fazla insan bu sürece ilişkin daha fazla kaygı duyuyor. Halk, bu global çetelerin politikalarına körü körüne bağlı, kurşun askerlere benzeyen iktidar, akademi, medya ve STK’lara karşı daha fazla kuşku duymaya başladı. Çünkü mızrak çuvala sığmıyor. Giderek daha fazla çelişkileri ve tutarsızlıkları ortaya çıkıyor. Basit bir akıl yürütmesi, ya da birkaç basit soruyla bile bunların oynadıkları oyunun farkına varmak mümkün bir hale geldi.
Bakın, bunlar adım adım ilerlemeye devam ediyorlar öte yandan. Elektrik kesintileri başladı gibi sanki. ABD, Pakistan, Vatikan ve İran! Sıradaki ülke?
ABD’deki gerilim, başta Avrupa olmak üzere, başka ülkelere de yayılabilir. Bundan zarar görecek ülkeler sadece Çin ve İran olmayacak. İran ve İsrail konusu gündemdeyse, Rusya ve Suudi Arabistan da gündemde demektir. Suudi Arabistan gündemdeyse Mısır da gündemdedir. Suudi Arabistan ve Mısır gündemdeyse, gündemde olmayan Arap ülkesi yok demektir.
Bakın yeni Malthusçu’lara dikkat ve tabii ki “Modern Öjenik harekete” de. İkisi de dünyanın nüfusunu kontrol altına almak için, gıda, ilaç, hastalık, aşı, mRNA her yolu deneyecekler. Sosyal Media, Magazin dünyası, dizi filmler, yaşam tarzı, spor, kozmetik, tekstil bilgisayar oyunları, çizgi filmler daha bir çok şey büyük plana göre şekillendiriliyor. Ama bizim “süper akıllı”larımız, CoVID ile İstanbul sözleşmesi arasındaki derin ve kopmaz bağın bile farkında değiller. Gözlerine maskeyi çok yaklaştırınca arkasında kaybolan gerçeklerin farkında bile değil bunlar.
“Korku pandemisi”, kılık değiştirerek devam edecek. Bakın birileri ekmeğimize, etimize, sütümüze dikti gözünü. Ve ABD ilk sentetik et restaurantları hizmet vermeye başladı bile! Yakında ona FDA ve DSÖ sertifikası da verilir. “Helal et” sertifikası da!
Bizi başka gezegenlere gitme, UFO hikayeleri ile oyalayanlar, alçak irtifa uyduları ile yakın uzayı işgale devam ediyorlar. Bizleri İHA, SİHA, Jetgillerin, şoförsüz, uçan otomobil hikayeleri ile oyalayanlar, bir yandan da 5G altyapısını kurup, Humanoid projesini hayata geçirmeye çalışıyorlar.
Herkes uzaktan eğitime alındı ya, hele şu Chip işini halletsinler, bizler birer Siborg’e dönüştürelim, Neuralinkler beyne daha kaydı başlasın, okula, öğrenmeye de gerek kalmayacak. mRNA’ile zaten sağlık üzerinden bir giriş yaptılar.
Enerji sorununu da çözecekler, enflasyonsuz global bir parayı da. Daha ne istiyorsunuz. Starlink’lerle hızlı ve etkin iletişim hizmetiniz de olacak. Askerlik de yok. Güvenliği Humanoid’ler sağlasın.Bakın mRNA’nın “m”sine bir komut yazıp gençleşebilirsiniz de, bu projenin ileri aşamasında. Hastalanan böbreğinizin, ya da sallanan dişinizin yerine yenisinin çıkması için bir komutla bu işi yapacak olmak ne güzel değil mi!Dikkat sizi bir tıkla gençleştirenler, bir tık ile öldürebilirler de.Ama önce BİREY olacaksınız. Din, ahlak, ideoloji ve gelenekten soyutlanacaksınız. Hatta cinsiyetinizi bile modern zamane tanrıları belirleyecek.
Bakarsınız bunlar ilk önce Papanın ipini çekerler. Dünyada en fazla din Hindistan’da var. Bakarsınız Hindistan’dan başlarlar. Sonunda sıra bize de gelecek. İslam dünyası onlar için büyük lokma. Tarihten biliyoruz, Hristiyan Katolikliği, Protestanlık ve Ortodoksluğu istenildiği gibi dönüştürmek çok zor değil.
Bu Şeytani komploya karşılık, bir insanlık cephesi oluşturmamız gerek. Farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşama iradesi ile bir araya gelemezsek akıbetimiz hayrolacağa benzemiyor.
19.YY sonlarında, savaş yıllarında, Westefelya’nın ulus devletler sürecinde, dünya savaşı yılların, Kapitalizm’in, Komunizm’in, Faşizmin Siyonizm’in gölgesinde şekillenen kavram ve kurumlarla 21. YY açıklamak mümkün değil. Bu süreçte onların “cici demokrasi”lerinin nasıl bir şey olduğunu bir kez daha gördük. Dün 1. dünya savaşının, Ortadoğu, Latin Amerika, Asya ve Afrika’daki bağımsızlık savaşları (!?), soğuk savaşın ne menem bir şey olduğunu pek de anlayamamıştık. Bugün acı tecrübelerle bunu bir kez daha öğreniyoruz. Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde, aynı din, dil, tarih, kültür, gelenek ve coğrafyada yaşayan Arapların nasıl 22 devlete bölündüklerini anlayamamıştık. Bu cetvelle çizilen sınırları kim çizmişti. Kimi kıral, kimi, emir, kimi sultan, kimi Cumhuriyet olan, kimi tek parti diktatörlüğü ile yönetilen bu ülkelerin başlarındaki yöneticileri kim atamıştı, bu rejimleri kim tayin etmişti.
Tarih, övgü ya da sövgü kitabı değildi. Biz bunu geç anladık. Oysa tarihin bilgi birikimi ve tecrübeleri, geleceğin hayali, umudu, tasavvuru ile bugünümüzün sorumluluklarını kuşanarak, “kökü mazide olan ati” bir nesil olacaktık. Olmadı. Oysa karanlık aydınlığın yokluğu idi. Birileri bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme senaryoları yazdılar ve biz de bu oyuna alet olduk. Dini, mezhebi, etnik, ideolojik, felsefi ve vijdani kanaat farklılıklarımızı çatışma konusu yaptık. Bu gün de troller üzerinde Şeytani güçler bu cehenneme odun taşımaya devam ediyorlar.Bu kirli ve kanlı oyundan kurtulmak istiyorsak, aklımızı ve vijdanımızı kuşanmamız gerekiyor. Bilgili, dürüst ve cesur olmamız gerekiyor. Selam ve dua ile.
Melih 4 Yıl Önce
Sayin DIlipak'a kesinlikle katiliyorum. Ulvi iradelerin etkilerini fiziksel boyutta bu sekilde gozlemlemekdeyiz. Bir cok kardesimiz bunu gormeyip, kendilerini bunlari gostermeye calisan aydinlarini carmihta taslama refleksi icerisindedir kanaatimca. Bizde ulvi iradenin bir yansimasi olarak, bu sahnede kendi rolumuzu oynayacagiz hic suphesiz. Umarim bireyler olarak bunu aydinlanmis bir vizyon ile yapma becerisine hasil oluruz.
Melih 4 Yıl Önce
Ek olarak, ulvi iradenin dunya insanlari uzerinde yarattigi kutuplasma, insanliga en hizli ve etkili bir bicimde evrimlesebilmesi icin gerekli ortami saglamaktadir. Bu acidan bakildiginda olaylari iyi yada kotu diye yorumlamak guclessede, yapilmasi gereken ve moral olarak dogru olan degerler ve faaliyetlere karar verme yukmlulugunun bireylerde oldugu kanaatindayim. Bu cekisme ve mucaldele, insanliga yaratilis ve ifasinda uzerine verilmek istenen yukumlulukleri kaldirabilmesi icin geren sosyal bilinc seviyesine ulasabilmesi icin gerekli evrimlesme firsatini sunmaktadir kanaatimca. Uzun ince bir yoldayiz....Asik Veysel'in dedigi gibi.