Yazan Mustafa DÖNMEZ
İstihbarat dünyası dünya ’da gelişen olayları planlar. Hiçbir plan mükemmel uygulanamaz olsa da arkasında bırakılan izler gelecekte yaşanan olaylar ve yapılan itiraflarda anlam bulur. İstihbarat, Türkiye'de pek sevilmeyen bir konudur. Resmi dedikodu şeklinde algılanır. Bu tür bir algılama kendiliğinden oluşmamıştır ve bir ölçüde Türkiye'ye karşı gerçekleştirilen bir istihbarat faaliyeti olan psikolojik operasyonun sonucudur. Türk politikacısı istihbarattan uzak durur. Türk üniversiteleri ve bilim adamları istihbaratı bir araştırma konusu haline getirmezler. Oysa istihbaratsız, devlet yönetmeye kalkmak gözleri bağlı maraton koşmaya benzer. Ne nereye gittiğinizi ne de rakiplerinizin nereye gittiğini, size çelme takıp takmadıklarını görürsünüz. Sadece öylesine koşarsınız.
Hamas'ın önde gelen isimlerinden olan Haniye, 2018'de ABD tarafından "teröristler listesine" eklenmişti. Bugün erken saatlerde İsrail tarafından İran’da öldürüldü. Hamas ve Hizbullah içinde İngiltere istihbaratı güçlüdür ve yönlendiriliyor. Hikâyenin görünen yönü kanlı olsa da arkasında güçlü bir istihbarat savaşı var. Hamas’ın 7 Ekim 2023'de İsrail sınırını aşıp çoğu sivil olmak üzere adları bilinmeyen 1200 kişinin öldürüldüğü iddiası ve çoğu Netanyahu karşıtı 250 kadar kişiyi de rehin almasıyla başlayan çatışmalar bugün Gazze’de tüm dünyanın gözü önünde katliama dönüştü. Hamas bu saldırıyla ne amaçladı? Onu kazanamayacağı kanlı eyleme sürükleyenler kim veya kimlerdi? İngiliz istihbaratı kazanamaz ise İngiltere’nin adasında hapis olacağını biliyor. Belki de paylaşım savaşında elini yükselterek ABD ile büyük uzlaşıya girecek.
Donald Trump'a, 13 Temmuz'da Pennsylvania eyaletinde yaptığı seçim mitingi sırasında suikast girişimi düzenlendi. Kulağından aldığı yara ile kürsüdeki davranışları tarihe geçti. Herkes doğal olarak bugün "Neler oluyor?" sorusuna cevap arıyor.
ABD küresel gücü temsil eden dev bir yapılanmadır. Başkan olacakların arkasındaki güçler de istikametler de bilinir. Eğer bir siyasi figür ABD'nin küresel politikalarını değiştirmek için yola çıkıyorsa ve istihbarat buna karşıysa tasfiye edilir. Örnek çoktur. Eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayına suikast düzenleyenin FBI tarafından olay yerinde öldürülen 20 yaşındaki Thomas Matthew Crooks olduğunu açıkladı. Suikast girişiminin neden planladığının ise henüz belirlenemediği ifade edildi. Olay sırasında Trump'ı izleyen bir kişi öldü ve iki kişi de yaralandı. Çocuk yaşta bir genç silaha sarılıyor ve Trump'ı hedef alıyordu? NEDEN? O gün konuşma alanında Prosedür sert değildi. Thomas elini kolunu sallayıp Trump'ın kürsüsüne kadar ilerlemişti? 20 yaşındaki Thomas Matthew Crooks, 9 kurşun sıkıyordu. Biri Trump'ın kulağına isabet ediyordu. 26 saniye içinde ise saldırgan öldürülerek etkisiz hale getiriliyordu. Tüm dünya Donald Trump'ın şans eseri kurtulduğunu yazıyordu. Oysa böylesine önemli suikastlarda şansa yer verilmez, gerçekten tasfiye edilecekse edilir. Tetiği çeken de özel biri olur.
Biden ile Trump bir süre önce canlı yayında karşı karşıya geldiğinde, Biden adeta ezilmişti. İlerleyen yaşı ve sağlığı mücadele etmesi önünde engeldi. Hem Demokratlar hem Cumhuriyetçiler bunu gördü. Medya desteğiyle çekilmesi istendi. Demokrat Senatör Welch , "Daha önce bizi Trump’dan kurtardı ve şimdi tekrar kurtarmak istiyor ama bunun için en uygun adayın kendisinin olup olmadığını tekrardan değerlendirmeli. Bence bu kişi o değil" değerlendirmesinde bulundu. Hollywood’un ünlü isimleri de oyuna katıldı. Lost'un ortak yapımcısı Damon Lindelof "Biden gitmeli ve Demokratlar uyanmalı" dedi.
'Harry ile Sally Tanışınca' filminin yönetmeni Rob Reiner da "Eğer hüküm giymiş bir suçlu (Trump) kazanırsa, demokrasimizi kaybederiz. Çekil Biden" diye seslendi. ABD'li ünlü yazar Stephen King de "Amerika'nın çıkarları için seçime girmeyeceğini açıklamasının zamanı geldi" çıkışıyla dikkatleri üzerine çekti. George Clooney'e kadar uzanan koca bir hat "çekil" diyordu. Doktorlar da devreye girse de Biden gitmiyor "Kazanacağız" diyordu. Yaptıkları bunun tam tersini ifade etse de gitmiyordu gitmeye niyeti yoktu. Trump da seçimi kaybettiği zaman gitmeme eğilimi göstermiş ve bizzat kendi partisinin ağır topları tarafından büyük tepki almıştı. O sene en çok konuşulan isimlerden biri Colin Powell'dı. "Trump'a oy vermedim" diyecek kadar açık sözlüydü. ABD'li eski savunma bakanları Ashton Carter, Dick Cheney, William Cohen, Mark Esper, Robert Gates, Chuck Hagel, James Mattis, Leon Panetta, William Perry ve Donald Rumsfeld de Washington Post'ta yayınladıkları ortak mektupla Trump’a çekil demişlerdi. Hatta Cumhuriyetçi eski Başkan Bush "Donald Trump'a oy vermedim" diyecek kadar çıtayı yukarıya çekmişti. Yani ABD'de derin bir istihbarat yapılanması vardır ve bu Cumhuriyetçi- Demokrat diye ayrılmaz.
İŞİN ASLI
ABD'nin izleyeceği rotada Trump'a ve Biden’a yer yoktur. Amerika derin devleti ne istiyor? Ameliyat olurken bile 84 saatliğine Kamala Harris’e görevi bırakırken zorlanan Biden şimdi ona tam destek vermek zorunda kalıyor. Biden oyunu anlıyor, başka şansının kalmadığını gördü. Hint asıllı Kamala CIA kontrolündedir. Yeni denklemde Çin'e karşı ÜS olarak öne çıkan Hindistan ile ilişkileri sağlamdır. Amerika büyük savaşını İngiltere ve destek verdiği Çin ile sürdürüyor. Somali’de korsanlıkları yönlendiren CIA, Çin gemilerini durdurunca onların ticaretini baltalayınca Çin karaya yöneldi. Çin- İngiltere demir ipek yolu projesi hazırlandı. Amerika, İngiltere ve Çin’in karşısına AB ile çıktı. Rus-Avrupa ticareti sabotajlarla kesilince AB, Amerika’ya mahkûm oldu. ABD 2023 yılında Delhi’de yapılan anlaşma ile Çin’in karşısına Hindistan’ı öne çıkarmaya başladı. Hint asıllı Kamala Harris’in oyunda rol alması gerekiyordu. Bill Gates’in 700 milyon gencimiz var dediği Hindistan’dan başlatılan rota; BAE, S.Arabistan, Ürdün ve İsrail rotasından Avrupa’ya bağlanacaktı. Bu planda Türkiye’ye yer yoktu. Amerikan’ın planını bozacak Hamas ve Hizbullah’ı İsrail ile baskılaması gerekiyordu. Netenyahu’nun arkasında bu nedenle AB, ABD sıralandı. İsrail taşeron görevinde başarılı olması için sınırsız lojistik destek verilmesi, ABD’nin uçak gemilerini Akdeniz’e göndermesi bu nedenledir. Türkiye dışlandığı projede üzerine yollanan PKK ve YPG ile mücadele ederek oyalanması için son aylarda bin TIR malzeme gönderildi. Türkiye dışlandığı ve beka sorunu yaşadığı bu projeye; Irak, Suriye ve Mısır ile ilişkilerini sıcak tutarak ‘kalkınma yolu projesi’ ile sahaya indi. İngiltere, Çin, Rusya ve Katar bu projede şimdilik Türkiye’nin yanında durmaktadır. Eğer Türkiye gelişmiş teknoloji ile desteklenen PKK ve türevlerini yok etmeyi başarırsa ki bu konuda büyük mesafe aldı. PKK ve YPG’nin, Hizbullah ve Hamas’ın üstlendiği görev benzeri Türkiye üzerinde terör dayatmasının önü kesilebilecektir. Planlanan ağustos ayı görüşmeleri beklenmeden Suriye ilişkileri normalleştirilmesi zorunludur. İsrail taşeronluğuna verilecek en iyi cevap Suriye- Türkiye yakınlaşması olmalıdır. Amerika ve AB sığınmacılar üzerinden Türkiye’de sabotajlar düzenletmesi, ekonomik dayatmalar ve iç cephe sorunları Türkiye’nin önünde sabırla aşması gereken yakıcı sorunlar olarak durmaktadır.
15 Temmuz Hikayesinde İngiltere nerede durdu? Boğaz köprüsünde Cumhurbaşkanının yakın arkadaşı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip’i kim vurdu? Suikast silahından atılan mermi kriminal incelenmesinde kimin üzerinde çıktı? Bu cinayeti işleyenler kimler? Karabağ işgalinde Azerbaycan Türklerine yüksek teknolojik silah ve mühimmatlar veren İsrail ile Türkiye neden kısa bir süre sonra karşı karşıya getirildi? CHP’li Namık Tan’ın tam da bu ortamda ‘Mavi Vatan’ konusundaki Türkiye’nin hak ve menfaati aleyhinde konuşmasının nedeni nedir? İktidara gelirlerse Türk askerini sınır gerisine çekeceklerini açıklamaları durup dururken neşet etmedi!
Türkiye an itibarı ile Amerika ve İngiltere’nin çatışma alanıdır. Bir tarafta küresel sermayenin merkezi, diğer taraf gücün merkezi var. Kısmen Rusya ve İsrail’de bu çatışmalara ekleniyor. Çatışmanın tarafları gün geçtikçe dönülmez yola giriyorlar. Türkiye bu kırılma fayının göbeğinden parçalanmadan çıkabilir, hak ve menfaatlerini koruyabilir mi? Libya, Suriye ve Irak politikalarında geçmişte yapılan hatalardan dönülebilir mi? Türkiye geçte olsa küresel oyunu anlamış görünüyor.
Geçmiş zamanlarda; özellikle, tarihle ilgilenenler bilirler ki; biz, yüzyıllar boyunca başka devletlerin çıkarlarını korumak, ya da politik entrikalarını sürdürmelerine yardımcı olmak gibi ülküsüz bir anlayışa uygun davranmayı, geleneksel politika saymış ve bunu benimsemişizdir. Hiçbir yarar elde etmediğimiz, tersine, çok kayıplara uğradığımız halde, bu tür tutum ve davranışlarımızı bir devlet yönetimi biçiminde titizlikle koruyup, süresiz olarak sürdürmekte direnmiş olmamızın, birtakım nedenler sonucunda gerektiğini savunanlara katılmak mümkün değildir. Gerçekleri yansıtan tarihsel belgelerde; böylesi yararsız, ama zararlı, tek yanlı bir politikayı benimsemiş bir başka devlet görmüyoruz. Türk- İngiliz veya Amerika ilişkilerinin öteki devletlerle yürütülen ilişkilerden ayrı zikzaklar çizen oynak- politika; entelektüel çevrelerin gözünden kaçmamış, bu şaşırtıcı ilişkilere, (Ortadoğu'nun dönme dolabı) adı verilmiştir.
Gelişmelerin ülkemizi merkeze koyduğu ve ortaya çıkan güç boşluğunun Türkiye'yi bölgesel önderliğe doğru ittiği bu ortamda, hazırlıksızlığımızın ağır sonuçları ortaya çıkmıştır. Hala Soğuk Savaş dönemini yaşayan ülkemiz açısından, Yeni Dünya Düzeni ve onun temel ekseni olan artan ekonomik, sosyal, kültürel küreselleşme olgusu ve yapısal dönüşümleri gerçekleştiremedik. Belki bu nedenlerle, Türkiye iç cephesini sağlamlaştırmalı, komşularıyla el ele vermeli, küresel oyunların taşeronu olmamalıdır.
Bekamız buna bağlıdır.