Neyse bu sene ev hapsindeydik de, “parmağım kanadı abdestim bozuldu mu”, “sakız çiğneyince orucum bozulur mu hocam” soruları basınımızda fazla yer bulmadı.
Ama ben Ramazan’a özel bir Fetva sorayım: “Gazete tirajlarını, Televizyon reytinglerini, İnternet tıklamalarını olduğundan fazla göstermek helal mi, haram mı?”
Şimdi nerden çıktı bu demeyin. Bir de soruyu “Helal-Haram” mı diye sormak çok uç bir soru,Vacib, Sünnet var, Müstehab var, mübah var ya da mekruh var.
Niye 5G ve CoVID gibi konularda bu media doğruyu söylemez, yazmaz? Söyleyemez, yazamaz çünkü. Haram para ile hayırlı iş olmaz. Kem alat ile kemalat olmaz.Birilerine geçici bir mühlet için fırsat veriliyor olabilir, o zaman orada onların eliyle, o çevrelere bir ikaz vardır, ya da o Şeytanın iyi insanları aldatmak için bir hilesi olabilir. Kendileri sureti haktan göstermek için bunu kullanıyor olabilirler ya da ağuyu altın tas içre bala karıştırıp sunmaktadırlar. Yani onu gösterirken yanında başka zararlı şeyleri yutturma çabasındadırlar. “Dırarmescidleri”nden uzak durmak gerekir. Onların yardımına da ihtiyacımız yok aslında, “Allah yeter”. Allah dilerse bukağılı şeytanlara ve cinlere Süleyman mabedini de inşa ettirir. Resulullah bize “bataklık güllerinden kaçınmamızı” söyler.
Gazete tirajlarının çok büyük bir kısmı gerçek değil. Televizyonların reytingleri de öyle. O internet reklamları için esas alınan tıklama sayısı da.
Peki bu haram mı, Helal mı? Kur’anda ve Hadiste bununla ilgili deliliniz ne?
Önce söyleyeyim, 5G ve CoVID olayında, Mars’a yolculukta söyledikleri gibi burada da yalan söylüyorlar ve yalan söylemek haramdır. Bu biiir.
İkiiii: Yalan söyleyerek insanları kandırıyorlar. O yetmezmiş gibi devleti de kandırıyorlar. “Bu kadar tirajım” var diye, devletten hak etmedikleri bir para alıyorlar. Yani devleti de kandırıyorlar. Dolayısı ile milleti de kandırmış oluyorlar. Yani kul hakkına girmiş oluyorlar. Aynı zamanda tiraj ve reytingler karıştırılarak, kendi meslektaşlarının da hakkına giriyorlar. O da yetmiyor, sahte tiraj ve reyting raporları ile reklam verenleri de kandırıyorlar, onların da haklarını ihlal ediyorlar. Yani tiraj, reyting ve tıklama sayısı ile oynayarak bir anda bir çok hak ihlali yapıyorlar.
Zaten reklam verenlerin bir kısmı da (!?), sadece reklam vermiyor. Zaman içinde “parayı veren düdüğü çalıyor”. Onlar da bu yolla o medya gruplarını fonlayarak, onlara para aktarmış oluyorlar. Böylece para vererek yayın muhtevalarını denetlemiş yönlendirmiş oluyorlar. Bunu görelim artık. Zaman içinde bu haram paralarla semirenler bu paraya bağımlı hale geliyorlar. Sonunda “oltayı yutan balık yem istemiyor.” Hatta gözü açık patronlar, spor, sanat, kültür işinde olduğu gibi reklam üzerinden de para aklıyorlar. 3 liralık reklam verip, beş liralık fatura alıyorlar. Al gülüm - ver gülüm, Win-win, kazan-kazan. Sonunda kaybeden devlet, yani devletin asıl sahibi millet oluyor. En sonunda haram para ile saadet olmuyor.
İnternet tıklamaları tam bir illüzyon. Bir haberi birkaç tıkla okuyorsunuz. Bir de “Bot hesap” dedikleri uydurma hesaplar üzerinden, yapay zeka ile sürekli tıklama yaptırıyorlar. Yani dileli işlem.
Artık “sanal gerçeklik” diye bir şey var, “artırılmış gerçeklik” diye bir şey var, “genişletilmiş gerçek” diye bir şey var, deepfake var. Sizin sesinizi fotoğrafınızı kopyalayıp ona herşey yaptırabiliyorlar, söyletebiliyorlar. Yani iş tiraj, rating ya da tıklamanın çok ötesine geçti. İnsanlar sahte hesaplar üzerinden her türlü sahteciliği yapabiliyorlar. Çok yüzlü olabiliyorlar.
Bir politikacı şöyle demiş Nagehan Alçı’ya: “Gazetelerimiz 1 hafta çıkmasa halk bu gazetelerin yayınlanmadığını fark etmez. Şu tartışma programlarına onlarca arkadaşımızı ekranda parlasınlar diye gönderiyoruz. Onların önünü açıyoruz. Bu kadar çok sayıda yayına çıkmalarına imkan vermemize rağmen bir tanesi bile tesirli ve ünlü bir yorumcu olamadı. Milletin çok büyük çoğunluğu hele gençler hiçbirini tanımıyor.” Politikacının kim olduğu önemli değil, al birini vur ötekine. Sonuç ortada. Ve bu hep böyleydi, naylon gazeteler, naylon tirajlar, naylon gazeteciler! Ve sonuç Laylaylom! Kimi iktidarın, kimi muhalefetin borazanı, kimi yurt dışından birkanal bulmuş kendine, kimi içeriden bir kaynak!
Bakın Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, haykıran sesi olması gerekirken durum bu.
Şimdi bizim, “5gvirusnews” konusunda bu basın niye bu kadar ilgisiz anlaşıldı mı? Toplum bu basının penceresinden bakınca, basın dışında Sermaye, siyaset, bürokrasi ve STK’lar bu çerçevede görüş açıklayınca da sonuç böyle oluyor. Ama artık toplum oynanan kirli oyunu görmeye başladı. Cevabını arayan sorularımız var ve doğru cevaba ulaşan herkes gerçeği bulacaktır. Bakınız: https://www.5gvirusnews.com/yazarlar/ilericiler-ile-anlasma-yapmak-istiyoruz-h554.html
Selam ve dua ile.
Tuncay tosun 4 Yıl Önce
Hocam bizim mahalle diye tabir ettiğimiz kesim de aynı.orası,burası kalmamış herkes cukka peşinde.alkol kısıtlamasında hepsi koro.ya bizim cemaat tarikatlar! Güya hepsi dinci. Ortak bir açıklama yapmaktan acizler! Acaba niye ki? Hani hepimiz müslümanız,dine çağırıyoruz o zaman din için ortak bir deklarasyon yayınlayamıyoruz haa ya herkesin inandığı farklı şeyler yahutda herkes nemalandıkları için elden gitmesin diye suskun.1 ihtimal kötü,2.ihtimal daha da kötü.Akıbet hayrolsun.uyuyanlara iyi uykular