Yazan Metin KÜLÜNK
28 Şubat 2015 günü Dolmabahçe’deki masada PKK terör örgütünün sözde siyasi uzantıları ile görüntü verecek kadar Türkiye’nin adeta Kandil’e teslim edilmesini bekleyenlerin, iki gündür Sayın Cumhurbaşkanımızın CHP Genel Başkanı Özel’i ziyaretinin ardından sahne aldıklarını görüyoruz.
Cumhur İttifakı’nın parçalanmasını kim istiyor?
Öncelikle şunu ifade edelim: Sayın Bahçeli’nin, Sinan Ateş cinayeti ile ilgili olarak, “1 Temmuz’da mahkemede hazır olacağız” çıkışı, Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü Hareket üzerinde oluşturulmak istenen baskıcı saldırıları tespit etme noktasında çok kritik bir adım.
Yeni bir dünya kurulduğu çok net.
Türkiye, BRICS üyesi olacak. Gelişmeler çok hızlı ve Türkiye merkez rolde yerini konumlandırıyor.
Bundan kimsenin şüphesi olmamalı.
Enteresan bir şekilde Sayın Erdoğan’ın CHP’nin Genel Başkanını ziyaret etmesinden CHP kadroları içerisindeki bir kesim öfke duyarken, diğer tarafta genel başkanlık makamının henüz rüştünü ispat edememiş bir isme verilmesine rağmen CHP Genel Başkanlığına buradan bir küresel liderlik rolü biçilmesi, aslında Sayın Erdoğan’ın gücünün ve farklılığının en güzel ifadesi.
Şimdi Cumhur İttifakı’nın parçalanmasını PKK’nın istediğini görüyoruz.
FETÖ’nün istediğini de görüyoruz.
Neoliberallerin istediğini de görüyoruz.
Yaşanan manzara karşısında Cumhur İttifakı’nın tabanında doğal bir “Ne oluyoruz?” sorusu var.
Şunu ifade edelim: Kimse endişe etmesin ki, her şey Türkiye’nin temel değerlerini esas alan şekilde, merkez güç Türkiye olma yolunda yürüyor.
PKK ve FETÖ istediği kadar Türkiye’nin parçalanmasının önünü açmak için yırtınırsa yırtınsın, dünyanın stratejik gerçekliği, bütün ve hatta büyüyen Türkiye’yi emrediyor.
Parçalanmış bir Türkiye’nin dünyayı tamamen bir Çin istilasına mahkum kılacağını gören akıl, Türkiye’siz gelecek yüzyılların karşılanamayacağını bildiğinden, Misak-ı Milli sınırları içerisindeki stratejik gücünün ötesinde, Türk Devletler Teşkilatı, İİT ve hatta Afrika’dan Balkanlar hattına varıncaya kadar Türkiye’nin etrafında Rusya ile beraber bir büyük gücü yönlendirme merkezi olacak Türkiye’ye mecbur.
Tüm mesele şu: Bunu anlayacak bir anayasaya ihtiyaç var. Büyüyecek Türkiye’yi anlatacak bir anayasaya ihtiyaç var.
Bütün bunları, bu büyük değişimi gerçekleştirebilecek, yenilenmiş siyaset ve kamu yönetimine ihtiyaç var.
Devletin yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç var.
Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’ın birlikte attıkları adımlar, bu anlamda politik değil, devletin varoluş gerekçeleri ve millet olarak geleceğimizi ilgilendiren başlıklardır.
Bu olaylara sübjektif ve günübirlik gelişmeler üzerinden bakanlar,
Sayın Erdoğan’ın Sayın Özel’i ziyaretinden maksadını aşan yorumlar çıkaranlar kaybedecekler!