Yazan Mustafa DÖNMEZ
Ülkelerin silahlı kuvvetleri her yıl bütçeden hatırı sayılır bir pay alırlar. Türkiye'nin 2023 yılında yapmış olduğu savunma harcaması, Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYİH) %1.31 oranına denk gelen 339.9 Milyar Liradır. 2024 için tahmini 1 Trilyon Lira öngörülüyor. Layıkıyla yapılabilecek bir yurt savunması için bütçeden ayrılan pay ihtiyacın çok altındadır. Türk Milletinin içine düşürüldüğü fakirleşmede daha fazla pay artırımının da birçok mahsurları vardır.
*TSK’lerinin yurdun birçok yerinde şehir içinde kalmış kullanılmayan arazileri vardır. TSK bünyesinde yer alan ‘inşaat emlak’ birimi her yıl bunları günceller. Özellikle AKP hükümeti iktidara geldiğinden beri bu varlıklardan bazılarını imara açarak sattı. (Bakırköy Şenlikköy Askeri Alanı,Başakşehir General Kani Akman Kışlası,Beşiktaş Barbaros Bulvarı Askeri Lojmanı,Beşiktaş Orhaniye Kışlası,Beşiktaş Jandarma Dikimevi,Şehit Onbaşı Azim Özdemir Kışlası (Çekmeköy),Topkule ve Baştabya Kışlası (Esenler) Bakırköy Şenlikköy Askeri Alanı,Başakşehir General Kani Akman Kışlas,Beşiktaş Barbaros Bulvarı Askeri Lojmanı,Beşiktaş Orhaniye Kışlası,Beşiktaş Jandarma Dikimevi,Şehit Onbaşı Azim Özdemir Kışlası (Çekmeköy),Topkule ve Baştabya Kışlası (Esenler) Tuzla - İçmeler Piyade Okulu Askeri Alanı,Tuzla 3. Jandarma Komando Tabur Komutanlığı,Tuzla İstasyon Mahallesi Sahil Güvenlik Komutanlığı Alanı,Zeytinburnu Eski Tank Fabrikası,Zeytinburnu Askeri Lojman ve Hizmet Birimleri,Beşiktaş 1. Ordu Komutanlığı Silahhanesi ve Çevresi gibi) Satıştan elde edilen gelirin nerede kullanıldığı belli değildir. Oysa bu araziler TSK’nin modernleşmesinde kullanılabilir. Tüm harcamalarını karşılayabilirdi. Ayrıca şehir dışına çekilen kışlalardan boşalan araziler kamu yararına değerlendirilebilir. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, 2016 yılında yaptığı bir hesaplamada, İstanbul’daki arazilerin yaklaşık yüzde 10’unun askeri alanlar olduğunu belirtmiştir. Bunların bir kısmı beklenen depremde rezerv alanı olarak kullanılabilir. Ancak böyle bir uygulamada yoktur.
Sadece İstanbul’da şeffaf yapılacak ihalelerde satıştan elde edilen gelir tahmini en az yirmi beş yıl bütçe kaleminden ayrılan pay kadardır. Halkın sırtındaki savunma harcamalarının sıfırlanması mümkündür.
Üstelik bu fikir dünyanın birçok modern ülkelerinde uygulanmıştır. En son Fransa bu yöntemle elde ettiği gelirle silahlı kuvvetlerinin tamamını modernize etmiştir.
ABD ÜSLERİNDEN KİRA ALINMIYOR!
-ABD ile yapılan ikili anlaşmalarla onlara verilen üslerin kiraları ne kadardır?
-Bugüne kadar ne kadar ücret alınmıştır? -Hayır. Alınmamıştır.
-Amerika Türkiye dışında ki üsleri için para ödüyor mudur?
ABD yönetiminin Romanya'da konuşlu 101. Hava İndirme Tümeni'ni için ve Fetesti Hava Üssü’ne konuşlandırdığı savaş uçakları için ödediği ücret veya Bulgaristan’da kullandığı 4 askeri üste neden milyarlarca dolar ödüyor iken Türkiye’ye ödemiyor?
Amerikan ordusu halen 172 ülkede çeşitli ölçeklerde 800'e yakın askeri üs ve Amerika ana kıtası dışında 320 binden fazla asker bulunduruyor. Bunlara ödediği kira bedelleri genel bütçelerinde gösterilir. Türkiye’ye gelince kendi deyimleri ile ‘oltadaki balık’ muamelesi yapılıyor.
Bir önceki yazımda belirtmiştim. Caydırıcılık ve beka için Türkiye’nin zaman geçirmeden nükleer başlıklara sahip olması hayatidir. Bizim nükleer silahımız yok ama İncirlikte ABD’nin nükleer silahları depolanıyor. Üstelik bu durum bizim için açık bir tehdit unsurudur. Ateşleme düğmesi ABD’nin elindedir. Sırf olası bir savaşta hedef olabiliriz. Milletimize büyük bir tehlike arz ederler. Nükleer silahı korumak, tutmak güvenlik sorunudur…
-Tek kuruş kira parası almadan emperyalistlere şartsız hizmet etmek olmuyor mu?
-Bu durum Türkiye’nin fiilen işgal edildiğini resmetmiyor mu?
Ne gariptir ki, Türkiye Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasına imza atmış ülkeler arasındadır. Türkiye bu anlaşmaya taraf olmuştur. Türkiye gibi o anlaşmaya taraf bir ülkenin, başka bir ülkeye ait olan nükleer silahları ülkesinde barındırmaması gerekir. Bu yüzden de İncirlik'te herkesin olduğunu kabul ettiği o nükleer silahların bir an önce ABD’ye gönderilmesi gerekir. Uluslararası hukukta lehimize olan bu durum kullanılmıyor…
Peki, eğer gönderilemiyorsa, risk katsayısından dolayı her yıl en az Türkiye’nin savunma bütçesine denk gelen başka ülkelere ödediği gibi milyarlarca dolar kira bedelini ABD’nin ödemesi gerekmiyor mu? Madem NATO’dan çıkılamıyor? Parasını peşin ödediğimiz silah ve ekipmanları da alamıyoruz. Ödediğimiz parayı da iade etmiyorlar. (En son F-35 savaş uçağında yaptılar) Elimizde böyle bir koz da vardır.
-Neden kullanılmıyor?
Gönüllü olduğumuz köle sarmalından acilen çıkmak için hazırlık yapılmalıdır…
HALKIMIZDAN ÇEŞİTLİ MAZERETLER İLERİ SÜRÜLEREK AĞIR VERGİ İSTENİRKEN DIŞARIYA BONKÖR DAVRANIŞLAR.
*Montrö Sözleşmesine göre alınan geçiş ücretleri (resim ve harçlar) neden anlaşmanın bize tanıdığı miktardan alınmıyor? Yapılan hesaplamalardan, Türkiye, alması gereken geçiş ücretlerini 14,58 kat daha az tahsil etmektedir. Bazı yazılarda bu rakamın 45 – 50 kat olduğu söyleniyor. Montrö Sözleşmesi hükümlerine göre Türkiye’nin geçiş ücretlerini Altın Frank’ın gerçek değeri esası üzerinden tahsil etme hakkı olduğu şüphesizdir. Türkiye, her zaman Sözleşme ’den kaynaklanan mevcut yetkisini kullanarak 1 Altın Frank’ın gerçek değeri üzerinden geçiş ücretlerini tek taraflı olarak belirleyebilir. Bunun için Sözleşme’nin revize edilmesine de gerek yoktur…
SAVUNMA HARCAMALARIMIZ FİNANSE EDİLEBİLİR
Amerikan silah ve sistemleri kullanan onlarca ülkelerin silahlı kuvvetlerinin eğitimi araç gereç ve silahlarının bakım ve onarımını sağlayacak iştirakçilerin içinde TSK’de olduğu bir şirket kurulabilir. Bu konuda yetkin hizmet verecek 20 bin civarında TSK’den emekli olmuş faal durumda personel vardır. Bu sayıya Uzman Erbaş ve Erler dahil değildir. (TESUD: Türkiye Emekli Subay Derneği, 39 bin 287 çalışan, 70.000 emekli subay vardır. TEMAD: Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği, 97.000 çalışan,127 000 emekli astsubay bulunmaktadır.)
Kuveyt, S.Arabistan, Irak, BAE, Katar gibi ülkelerde bizdeki gibi onarım ve bakım kademeleri yoktur bunun için ihaleye çıkılır ve genellikle Batı ülkelerinin firmaları kazanır. Yılda ortalama 200 milyar dolar büyüklükteki bu piyasayı Türkiye değerlendirmelidir…
TSK’i onlarca dost ve müttefik ülkeye hatır gönül işi, parasız askeri eğitim vermektedir. Ülkemizde askerlik paralı hale getirilmişken yurt dışındaki askerlikle ilişkili işlerden neden ücret alınmıyor? Elde edilecek gelir savunma bütçesine eklenmelidir…
Savunma bütçesi her kuruşunun Milletimizden alınan vergilere bağlanması adil midir? Konu ile ilgili imkanların araştırılması ve değerlendirilmesi gerekir. Bu konu üzerinde çalışacak, proje hazırlayacak MSB. Bünyesinde bir bölüm oluşturulmalıdır…
VERİLER ORTADA İKEN HER KAFADAN BİR SES
Türkiye yaklaşık 23 yıldır filosuna savaş uçağı eklemedi. Üst düzey yöneticiler, büyük savaş yaklaşırken telaşa düştüler. Bağımlı olduğumuz ABD vermeye yanaşmıyor. Mevcutları modernize etmemize bile müsaade etmiyor, birçok absürt şartlar ileri sürüyor. Üstelik Türkiye için en büyük tehdidin adresi Amerika’dır.
-Bir F-16 filosunda 20 uçak bulunur. Her filoda ise en az 30-40 pilot olması gerekirken mevcut durumda kaç pilotumuz vardır?
-Elimizdeki uçakları, pilot açığı nedeniyle tam kapasite uçuramıyorken yeni uçak alım telaşı garip değil midir?
-FETÖ nün verdiği zararla, savaş pilotlarının önemli bölümü KHK ile ihraç edilmiş, darbe teşebbüsünün üzerinden 7 yıldan fazla zaman geçmişken, ihtiyaç duyduğumuz savaş pilotları neden yetiştirilmedi?
-Sorumluları kimlerdir?
-Vatan savunmasında ülkeyi zor durumda bıraktıran sorumluların hesap vermesinin gündem olması gerekmez miydi?
-Eğer Yunanistan'ın silahlanması veya ABD’nin tehdidi için tedirgin oluyor isek? askeri dengeyi sağlamak için silah çeşitliliğine gidilmesi lazım değil miydi?
Günümüzde savaş uçağı üreten ülkeler: ABD, ÇİN, RUSYA, FRANSA, İNGİLTERE, İSVEÇ, ÇEK CUMHURİYETİ, GÜNEY KORE, İRAN, HİNDİSTAN’dır.
Bizim hava kuvvetlerinde mevcut bütün uçaklarımız ve silahları, ABD sistemleridir. Silah sistemlerinde çeşitliliğe gitmezseniz, tek noktaya bağlı olursanız, savaş anında sonucu siz değil ABD belirlemez mi?
Çözüm; Milli savaş uçağının üretilmesine öncelik verilmesi, ABD dışında bir ülke ile anlaşma yaparak savaş uçaklarını çeşitlendirmemiz gerekiyor.
EMPERYALİSTLERİN ANLADIĞI TEK BİR DİL VARDIR. SALDIRILARINA BİREBİR KARŞILIK VERMEK…
Eline kına yakılarak askere uğurlanan çocuklarımız ‘müttefik’ olarak saydığımız ülkelerin taşeron örgütleri tarafından sürekli vurulmaktadır. Bu da yetmez gibi bizzat kendi askerleri tarafından ateşlenen silahlarla yapılmaktadır. (Bunların içinde tek bir siyasetçinin veya karar makamında ki komutan çocuklarının olmaması ayrıca düşünülmesi, tartışılması gereken yakıcı bir husustur.)
Amerika, bugüne kadar hakkında kitaplar yazılacak sayıda askerlerimizi harp silah ve araçlarımızı vurdu. Şimdi buna Suriye’de Rusya eklendi. Kasten askerlerimizi vurabiliyorlar. Üstelik bunu alışkanlık haline getirdiler. Bugüne kadar karşılık verilmedi. -Neden? Soysuz davranışlarına devam edilmesi mi isteniliyor? Tabi ki değildir ancak başka ne anlama geliyor ise ortaya çıkıp halkımıza açıklama yapmaları gerekmiyor mu? Çocuklarımız ölürken ve yaralanırken sessiz kalmak, kalleşliği ilahi takdire bağlamak sorumsuzluktur.
Onları durdurmanın, caydırmanın tek bir yolu vardır. Karşılık vermek. Atatürk’ün daha zor şartlarda emperyalistlere birebir bedel ödettirdiği sayısız kararları vardır. Örnek alınabilir.
Fatih 13 Ay Önce
Pazarcılarin ayaklanması gerekir