BİZ KENDİMİZE BAKALIM

YAZARLAR

Yazan Abdurrahman DİLİPAK

Hani derler ya “sağır sultan duydu” ama, dünyanın duyduğu, gördüğü, bildiği bir gerçeği bizim politikacılarımız, bürokratlarımız, akademi, STK temsilcileri, Cemaat yapıları görmek, duymak, bilmek istemiyor.

Bizim cevabını aradığımız sorularımız var, hiç birine cevap vermiyorlar. Siz ne sorarsanız sorun, koro halinde aynı şeyleri tekrarlıyorlar.Neyse ki toplumda bir uyanış var. Çünkü verilen sözler gerçekleşmiyor. Hani aşılama tam gaz devam ediyordu, Maske Mesafe, Musluk tekerlemesi de öyle. Ev hapsi devam ediyor ama olay patladı. Hani aşı olunca bu iş bitecekti.

Biz hiçbir şey yok demiyoruz. Olan ortada. Olayı ciddiye almıyor, hafife alıyor da değiliz. Biz bu bir grib salgını değil, bu olay çok büyük. Bu olay bir Milli Güvenlik sorunu, TSK ve MGK bu konuyu ele almalı diyoruz. MİT, Emniyet, Jandarma Gıda ve İlaç ile ilgili ayrı bir istihbarat birimi kurmalı diyoruz. Bu bir sıradan bir mikrop değil diyoruz. Bu bir biyolojik ajan ve dünya bir biyolojik savaş tehdidi ile karşı karşıya diyoruz. Eğer senaryoları gerçekleşirse, 8 Milyara yakın dünya nüfusunu, savaş terör, ailenin yokedilmesi, gıda, aşı, ilaç üzerinden ve insanların hayat tarzları ve cinsel davranışları manuple edilerek, kısırlaştırma operasyonları ile dünya nüfusunun 500 milyona çekilmeye çalışıldığını söylüyoruz. “Tarihin en büyük komplolarından biri ile karşı karşıyayız” diyoruz!

Bu işin içinde Starlink, Neuralink, Nesnelerarası iletişim için insanlara ve hayvanlara Chip takacaklar, atlar ve kangal köpeklerinden başladılar diyoruz. Trans hümanizmden söz ediyoruz. Klonoidlerden , Humanoid’lerden, Siborglardan, Avatarlardan, Checking sisteminden, Global Pass., Performans Pass’dan söz ediyoruz. Sentetik et senaryosundan, İklim komplosundan, 5G’den söz ediyoruz, bunların CoVID ile ilişkili olduğunu söylüyoruz.Adamlar davul çalarak geliyorlar. Dergilerine kapak yapıyorlar, ama görmek istemeyince görmüyorlar.

Biz diyoruz ki, bu biyolojik ajan laboratuvar ürünü ve arkası gelecek, daha şiddetlisi gelecek. Bize gösterdikleri mikroskop görselleri stüdyoda üretilmiş. İzole edilmemiş bir mikroba aşı da ilaç da üretilemez. Corona grubu bir şase üzerinde geni ile oynanarak üretilen bu ajan çok hızlı mutasyona uğradığı için siz aşı yapana kadar mikrop Mutasyona uğruyor diyoruz. Daha sonra yeni varyantları geliyor ve aşı çözüm olmuyor. Varyantların mutasyonları ile bile baş edemezsiniz bu kafa ile. Mikrobun semptomlarını tanımak için elinize tutuşturulan PCR tanı kitleride sahte. Aşı ve ilaçlarınız mikropların mutasyonunu hızlandırıyor ve mikropların direncini artırıyor. Tedbir diye öğütlediğiniz şeyler insanlarda korku ve paniğe sebeb oluyor, bulaşı artırıyor, hastalığının daha vahim bir hal almasına sebeb oluyor. İnsanlar daha az oksijen alınca daha çabuk ve daha ağır şekilde hasta oluyor. Bu nasıl bir akıl. Zaten 5G ve RF oksijen atomlarının frekansını değiştirince olan oluyor. Bundan bitkiler, hayvanlar ve insanlar zarar görüyor. Bu başlı başına bir hastalık sebebi. Ama birileri bunu anlamak da istemiyor. Bu aşılar önlemeye çalıştığınız mikroptan daha tehlikeli sonuçlar doğurabilir. İlaçlar da öyle. Bu şekli ile birileri kaçtıklarını zannettikleri şeye doğru koşuyorlar.

Burada biz bünyemizi güçlü tutalım, sinirlerimize hakim olalım. Yediklerimize-içtiklerimize dikkat edelim. Eklemlerimizi, kaslarımızı hareket ettirelim. Gelecek günler, böyle giderse, geçen günleri aratabilir. Ama sonunda bu da geçecek. Bu süreçte bizim ne kadar dürüst, bilgili ve cesur hareket edeceğimize bağlı bu. Geçen süre uzadıkça bu işin can, mal, para, huzur maliyeti artacak. İnsanların direnme gücü kalmadı. Kesin bunun çok ciddi bir siyasi maliyeti olacak. Bu süreçte nerede ise bütün siyasi partiler sınıfta kaldı. Yasama, yürütme, yargı görevini yapmadı.

Geçen gün sordular, söyledim, yazdım: “evinizden kekik yağı, kekik suyu, antiviral baharatları eksik etmeyin. Çam sakızı, karanfil önemli. Sabah kahvaltısında saf zeytinyağına baharat katarsanız, hani şu ve zahter denilen, ekmek banıp yiyebileceğiniz bir kahvaltılık sofranızdan eksik olmasın inşallah. Sabahları, limonlu, sirkeli, zencefilli, naneli bir bardak su. Karanfil önemli mesela. D, C, E vitamini önemli. E vitaminini tuzsuz, kavrulmamış kabuklu kabak çekirdeğini çitleyip, içini yerseniz, günde tek elinizle bir avuç kadar yeter. Kelle paşa, ayak paşa, zahter, bol sarımsak ve soğanla, biberle. Mümkünse tek tip yiyelim, paketlenmiş yiyecekler, Cola türü ve enerji içeceklerinden uzak duralım. Tatlı ve meyveyi yemekten önce yiyelim. Susuz kalmayalım. Şekerden uzak duralım inşallah ve tabi içiyorsanız sigarayı bırakın lütfen!.” Selam ve dua ile.

Yorumlar (2)

Almancı 4 Yıl Önce

Tebrik ederim. Boyle yazıyı bir konuşma olarak devletten gelmesi lazım. En doğrusu iyi beslenmek. Aşı, maşı sadece arka plandaki olayları örtmek

Gamze 3 Yıl Önce

Allah razı olsun gözlerimizi açmamıza yardımcı oluyorsunuz

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.