Yazan Abdurrahman DİLİPAK
Bu kod adı “CoVID” olan “Korku Pandemisi” ilk başladığı günlerde bir arkadaş gönderdiği mesajında “Biyolojik ajanlar”la yapılacak saldırılara hazır olmamız gerektiğini söylüyor ve bu tehdide karşı “Türkiye eylem planı”nın şart olduğunu söylüyordu. Bu işin adını doğru koymak gerek. Bu “global bir biyolojik savaş”tır. Savaşın kod adı ise “Global Reset”dir.
Tarihin en büyük savaş tehdidi ile karşı karşıyayız.
Birileri bu savaşın hazırlıklarına bugün başlamadı.
Evet, bunun arkası gelecek. CoVID olmazsa yeni virüsler gelecek. CoVID mutasyona uğradı diyecekler. Aşılama yeterli değil, Chip takacağız diyecekler. Biyolojik aşılar yetersiz kaldı, RNA teknolojisi zorunlu diyecekler. Canlı hayatı sürekli izlememiz ve anında müdahale etmek için 5G zorunlu diyecekler. Zaten tepemizde Starlink’ler, bir yandan nesneler arası iletişim üzerinden insan, hayvan ve bilgisayarlar arası data iletişimi sağlayacak olan Neuralink üzerinden herkes bir yapay zekaya bağlanacak.
Al sana siber diktatörlük. Siber faşizm. Bu arada kim ölür kim kalır, kim kısırlaştırılır önemli değil. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Zaten onların da bir “reset”lik canı var.
Sadece biyolojik virüsler ile değil, siber virüslerle de uğraşacağız. RNAlı ilaçlar zaten Chip’le etkileşimli olacak. Bu arada 5G zaten bütün canlılar üzerinde ciddi bir yıkıcı etki kapasitesine sahip. Canlı hayat, bitki olsun, hayvan olsun, insan olsun buna tepki veriyor ve bu tepkilerin semptomları büyük ölçüde CoVID’e benziyor. Bir yandan insan biokimyasını bozuyor, bir yansa elektro manyetik alanını bozuyor. Canlıların öz savunma mekanizmasına zarar veriyor.
Böyle giderse kanser, alzaymır, demans, astım, psikolojik rahatsızlıklar, intihar, alerjik hastalıklar önümüzdeki yıllarda patlayacak. Kısırlık ve sakat doğumlar da öyle.
Buzullardaki erimeler, çok eskiden beri kristalleşmiş bir şekilde hayatiyetini sürdüren bazı mikroplar günümüzde bir takım canlı organizmalarda yeniden hayata dönebilirler.
1995’deki Japonya metrosundaki sarin gazı saldırısı dünyada kimyasal silah korkusuna sebeb olmuştu. Halepçe katliamı oldu, İkiz kuleler bir başka tehdid ve korkuya sebeb oldu. 2001’de ABD’de Dünya Ticaret Merkezi’ne bir saldırı oldu. Dünyada başka terör saldırıları gerçekleşti. Hiç biri bu kadar büyük korkuya sebeb olmadı.Dünya bugün insan eli ile üretilen patojen mikroorganizmalar ve virüslerin tehdidi altındadır.. Bu bir savaş, bu bir terör tehdididir. O arkadaş bu konuda şu mesajı eklemişti notuna: “Bu nedenle biyolojik ajanların silah olarak kullanılmasına yönelik Türkiye’nin acilen bir mücadele içine girmesi, bir eylem planı oluşturması ve bu alanda dünyanın kabul gösterdiği meslek grubu olan veteriner hekimlerin yetiştiği fakültelerin eğitim kalitelerini arttırıcı tedbirleri alarak bu meslek mensuplarına ikinci bir alan oluşturup savunma projelerinde görev vermesi şarttır.” Hem Tıb, hem eczacılık, hem veterinerlik, hem tarım alanında yeni politikalar belirlenmek zorundadır ve bu alanının temel bir milli güvenlik sorunu olduğu unutulmamalıdır. Viroloji Ana Bilim Dalı kürsüsünün olduğu fakülteler sadece Veteriner Fakülteleri’dir. Viroloji virüs bilimidir. Korona virüsüyle mücadelede ve Bio Milli Güvenlik/Bio Milli Emniyet’te veteriner hekimlere yeni bir yol açmalıyız. Bu fakültelerin savunma sanayimizin bir parçası gibi düşünerek yeniden yapılandırılması ve daha da güçlendirilmesi gerekiyor.
Evet, cevabını bekleyen asıl soru şu: “Covid-19’un genetik yapısına müdahale edilmiş olsaydı bu biyolojik silah haline gelen hastalıkla nasıl mücadele edecektik? Hazırlıklımıyız?. Biyolojik ajan ve patojenlerin ortak özelliği enfekte ettiği canlıda çoğalmasıdır. Veteriner hekimler bu nedenle önemlidir. Onlar; hayvan ve insana etki yapan yüzlerce Zoonotik hastalığın, yüzlerce patojen, virüs ve biyolojik yan ürünlerine yönelik eğitimlerini alıyorlar.”
Virüsler biyolojik silahın malzemesidir artık. Bu unutulmamalı. Yaşadığımız yüzyıl biyolojik savaşların yılıdır.
Ben kendi iradem dışında, aşı olmayacağım. Kimseye “ol” ya da “olma” demem. Ben niye olmayacağımı da açıklarım. Kimse de bize zorla aşı filan dayatmasın. Hele kendine aşı yapılmasına, ya da bunu niçin tehlikeli bulduğuna ilişkin açıklamaları ve uyarıları karşısında birileri aşağılayıcı ve tehditkar ifadelerde bulunacak olursa,onu kendilerine iade edeceğimiz gibi, yargıya da gideriz. Bugün birileri onları idare ederse bilsinler ki, bu işin bir de yarını var. Bu iş birilerinin keyfi, hesabı ile zorla bir yöne kanalize edilemez. Hasbilerin duaları ile desteklenen güçleri, hesabilerin destekçilerinden daha güçlüdür. Selam ve dua ile.
Zeynep Arıcan 4 Yıl Önce
Al bizden de o kadar...İmzamı atıyorum musadenızle....