HİÇ DEĞİLSE NÜRNBERG YASALARINI ÇOCUKLARIMIZ İÇİN BUGÜN OKUYALIM…
Nürnberg Yasası'nın 75. Yıldönümünü Onurlandırmak…
Yazan Muammer KARABULUT
Türkiye’de kimse deney sıvısı olmadı veya deney sıvısı olduğunu farkında da değil!
Bugün Türkiye’nin gündeminde olmayan bir 75 yıl çok anlam yüklü olduğu için kutlanıyor!
İnsanlar üzerinde ki tıbbi deney yine Almanya’da bütün hızıyla devam ediyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından insanlar üzerindeki her türlü Nazi deneylerinden hareketle ve insanlar üzerindeki deneylere dair, etikolegal boşluğu doldurmak üzere yani hekimlerin görsel ve yazılı medyaya para ödeyerek çıkmaları ve buna aracılık edilmesi ihlalindeki boşluklarda dikkate alınarak 1947 yılında bugün (20 Ağustos), Nürnberg Yasası ilk kez okundu ve Dünyayla ile paylaşıldı.
Nazi suçlarına yanıt olarak formüle edilmiş olup, insanlar üzerinde tıbbi deneyler yapmak için on etik ilkeyi kutsallaştırıldı. Nazi vahşetinin dehşeti itici güç olsa da, etik olmayan deneyler, Birleşik Devletler gibi bir çok ülkede İkinci Dünya Savaşı'ndan önce de uygulanıyordu.
Ne yazık ki, Nürnberg Yasası'nın ilkelerinin her biri, kovid krizinin son üç yılında öyle bir hortladı ki bir anda dünyanın her yerine yayıldı.
Özellikle, önceden gönüllü ve tam bilgilendirilmiş onay bile okunmadan insanlar kolunu açarak sıraya girdi.
Hükümetlerin ve bu deneysel enjeksiyonları teşvik eden, dağıtan ve uygulayan herkesin, Nürnberg Yasasını ve onun zarar vermeme ilkesinin kötüye kullanılmasını ve ihlal edilmesini önlemedeki temel rolünü unuttular.
75 yıl önce bugün okunan yasa aslında bugünler için okundu! İnsanlar bir daha tıbbi deneylere maruz kalmamamsı için yazıldı.
Bu en önemli günde, etik olmayan insan deneylerinin kurbanları anılıyor ve Nürnberg Kurallarını yaratanları onurlandırılıyor.
Bugün erdemli insanlar, insan olarak yaşam hakkı olduğu bilincinde olanlar tüm hükümetlerden, tıp uzmanlarından, ilaç şirketlerinden ve araştırma kurumlarından - insan deneyleriyle ilgili olanlardan - Nürnberg Kurallarının ilkelerine saygı duymaya ve onları desteklemeye yönelik yenilenmiş bir taahhüt çağrısında bulunuyor.
O yasa maddesi insanlığı korumak ve yükseltmek için yaratıldılar ve şimdi o yaslara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Nürnberg Kodu İkinci Dünya Savaşı’nın ardından insanlar üzerindeki Nazi deneylerinden hareketle ve insanlar üzerindeki deneylere dair etikolegal boşluğu doldurmak üzere geliştirilen Nürnberg ilkeleri aşağıdaki gibi olmuştur.
1- İnsan denek kesinlikle özgür iradesiyle onam vermelidir. Yani deneye katılan kişi; [1] hukuken onam verme ehliyetine sahip olmalıdır, [2] herhangi bir yaptırım, aldatmaca, yalan, tehdit ya da gizliden uygulanan başka bir kısıtlama ya da baskı unsuruna maruz kalmadığı, özgür seçimlerde bulunabileceği bir konumda olmalıdır, ve [3] konu hakkında, bilgilendirilmiş ve bilinçli bir karar verebileceği kadar bilgi edinmiş ve bunları anlamış olmalıdır. Bu şartlardan sonuncusu, deneğin [deneye katılmaktan yana,] olumlu kararını kabul etmeden önce ona; deneyin doğasını, süresini ve amacını, deneyin hangi yöntem ve araçlarla gerçekleştirileceğini, mantıken beklenebilecek tüm külfet ve tehlikeleri, ve de deneye katılmanın sağlığı ya da bedeni üzerindeki olası etkilerini bildirmiş olmayı gerektirir. [Denek tarafından verilen] onamın kalitesini saptama görevi ve sorumluluğu; deneye önayak olan, deneyi yöneten ya da deneyde görev alan her birey için mevcuttur. Bu, cezalandırılmadan bir başkasına havale edilemeyebilecek bir görev ve sorumluluktur.
2- Deneyle elde edilecek sonuçlar; lüzumsuz ya da tesadüfi addedilemeyecek, başka yöntem ve çalışmalarla elde edilemeyecek ve toplumun yararına olacak türden sonuçlar olmalıdır. ** Nürnberg Kodu burada İngilizce aslından Türkçeye, Türkçe literatürdeki eksik–hatalı tercümelerinden kaçınmak için yazarlar tarafından bizzat çevrilmiştir. Çeviri için ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri’nden (US NIH) temin edilen orijinal metin kullanılmıştır.
3- Deney, hayvanlar üzerindeki çalışmalardan elde edilen bulgular ve deney konusu hastalığa ya da soruna dair daha önceden bilinenler göz önünde bulundurulduğunda bu deney ile elde edilebileceği düşünülen sonuçlar gerekçesiyle gerçekleştirilmelidir ve buna göre dizayn edilmelidir.
4- Deney, [deneklere yaşatılmasından] kaçınılabilecek tüm fiziksel ve zihinsel ızdırap ve hasarlardan kaçınılarak gerçekleştirilmelidir.
5- Deneyi yürüten doktorun aynı zamanda denek olduğu durumlar hariç, bir deneyin ölüm ya da sakatlığa yol açabileceğini düşünmek için ortada a priori (öncelikli) bir neden varsa söz konusu deney gerçekleştirilmemelidir.
6- Bir deneyde girilecek riskin düzeyi, hiçbir zaman deney konusu sorunu çözmenin insanlık için önemine göre belirlenecek düzeyden fazla olmamalıdır.
7- Düşük yaralanma, sakatlık ve ölüm olasılıklarına karşı dahi denekleri korumak için gereğince hazırlanılmalı, bunun için gereken ortam ve ekipman sağlanmalıdır.
8- Deney yalnızca bilimsel açıdan yetkin kişilerce gerçekleştirilmelidir. Deneyi yürütecek ya da deneyde görev alacak kişilerin deneyin her aşamasında son derece becerikli ve dikkatli olmaları şart koşulmalıdır.
9- Deney sırasında insan denek fiziksel ya da zihinsel açıdan deneye devam edemeyeceği bir noktaya gelirse deneye son vermekte özgür olmalıdır.
10- Deneyin başındaki bilim adamı, kendisinden beklenen dürüstlüğü, becerikliliği ve titiz muhakemeyi gösterirken deneye devam etmenin bir nedenle deneğin incinmesine, sakatlanmasına ya da ölmesine yol açacağını düşünecek olursa, deneyi sonlandırmaya hazır olmalıdır.
Direkt genler etki eden mRNA deneyleri tüm insanları üzerinde 1, 2, 3, 4 ve 5 diye devam ediyor.
Vedat 2 Yıl Önce
Boşuna yazıyorsunuz.. bu millet bunu okumaz.. yormayın kendinizi zamanınıza yazık.
Zeynep 2 Yıl Önce
Vedat beeyyyyyy nereden çıkardınızzz okumadığımızı aksine okumak için can atıyoruz!! Hayır bilakis daha çok yazmalısınız mutlaka bir gün bunu anlayacak insanlar olacak ve mutlaka bu çabanız ve çabamız neticelenecek inşAllah.. İnanıyoruz ve umudumuz hep var... Müslüman Allah'tan ümit kesmeyen insandır...
İsmet 2 Yıl Önce
İslamı yaşamayan müslümanlar, DSÖ emirlerine uyuyorlar. ALLAH C.C HİDAYET VERSİN...
Abdullah Abd 2 Yıl Önce
Bu yorumun yayınını engellemeyin lütfen...Yolların ayrılmasındaki "gerekçe" nize inanmadım..Abdurrahman Dilipak yazmaya ve TV de proğram yapmaya devam etmeli...siz de olmazsa başka yerden gelecek teklifi mutlaka olumlu karşılayıp kabul etmeli diye düşünüyorum...Sygl