5gvirusnews Haber Merkezi İstanbul / 20 Ekim 2022
Teknolojiyi uçuracak olan Nesnelerin İnterneti (loT) ile uzaya bile çıkacağız. Tavuğun düğmesine basınca yumurtlayacak, izlediğiniz filme müdahale bile edebileceğiz. Hatta DNA müdahale merkezine müracaat ederek, o an yarı domuz olmakta dahil ne olmak istiyorsak olabileceğiz. Bu bahsettiğimiz ileri teknolojiye bilindiği üzere 5G (*) diyoruz. Fakat bu teknolojinin insan sağlığı ile doğal yaşama etkileri açısında şu anda kullanılan tüm değerler, 1980'lerdeki bilime dayandığını ve yanlış olduğu ortaya çıktı! Yani insan sağlığı açısından çok gerilerde!
-Nasıl mı? -Hassas dokularda bir davranışsal tepki ve akut termal hasar için eşik, 4W/kg'dan daha büyük bir tüm vücut SAR'ı(**) üreten bir maruz kalma olarak kabul edildi. FCC'nin(***) RFR maruz kalma sınırlarının geliştirilmesine paralel olarak, ICNIRP'nin(****) RF-EMF'ye maruziyeti sınırlama kılavuzları da 1980'lerde sıçanlarda ve maymunlarda yürütülen davranışsal çalışmalara dayanıyor! (1)
Ve aynı FCC 5G için 24GHz, 28GHz, 38GHz, 39 GHz ve 48GHz frekansları onaylamıştır. Fakat hangi verilere göre onayladığına ilişkin tek veri yine 1980’lerden kalma!
1980'lerde yapılan deneyde, 5 maymun ve 8 sıçanda 40-60 dakikalık maruziyetler ve ardından 4W/kg'lık bir belirgin eşik spesifik emilme oranına (SAR) keyfi güvenlik faktörleri uygulandı. Sınırlar ayrıca iki ana varsayıma dayanıyordu: herhangi bir biyolojik etki aşırı doku ısınmasından kaynaklanıyordu ve varsayılan SAR eşiğinin altında hiçbir etki oluşmayacaktı.
FCC ve ICNIRP 1990'ların sonlarında, halkı ve çalışanları RFR'nin olumsuz etkilerinden korumak için radyofrekans radyasyona (RFR) maruz kalma sınırlarını 1980’de olduğu gibi tekrar benimsedi.
Ve böylelikle onaylanmış tüm değerler çalışanları, çocukları, elektromanyetik aşırı duyarlılığı olan kişileri ve halkı kablosuz veri iletiminden kaynaklanan iyonlaştırıcı olmayan radyasyona maruz kalmaktan yeterince korumadığına dair çok sayıda belge yayınlandı. (bkz)
Bu limitler, özellikle dünya çapında artan insan ve çevre maruziyeti göz önüne alındığında, 5G telekomünikasyondan gelen yeni radyasyon biçimleri de dahil olmak üzere, hatalı varsayımlardan ziyade bilimsel kanıtlara dayanmadığı ortaya çıktı.
İnsan sağlığında 25 yılı aşkındır gözlenen maruziyetlerde, DNA hasarına, kardiyomiyopatiyi (kalp kası hastalıkları), kanserojenlik, sperm hasarı ve elektromanyetik aşırı duyarlılık dahil nörolojik etkilere yol açtığı tespit edilmiştir.
Ayrıca, çok sayıda insan çalışması, RFR'ye maruz kalma ile artan beyin ve tiroid kanseri riski arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulmuştur. Ancak 2020'den sonra yapılan araştırmalarda, FCC ve ICNIRP 1990'larda belirlenen ve bugünkü teknolojinin çok altında kalan sınırları yeniden onayladığı görüldü. Sonuç olarak, acilen ihtiyaç duyulan, insanlar sağlığı ve doğal yaşamı koruyucu maruz kalma sınırlarının yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
Bilim İnsanlarının EMF’den korunmak için tespit ettikleri bazı önlem ve öneriler;
1) Öncelik çocukları ve hamile kadınları korumaya verilmelidir.
2) Yönergeler ve düzenleyici standartlar güçlendirilmelidir.
3) Üreticiler daha güvenli teknolojiler geliştirmeye teşvik edilmelidir.
4) Halk, elektromanyetik enerjiden kaynaklanan potansiyel sağlık riskleri hakkında tam olarak bilgilendirilmeli ve zarar azaltma stratejileri öğretilmelidir.
5) Tıp uzmanlarına elektromanyetik enerjinin biyolojik etkileri ve elektromanyetik duyarlılığı olan hastaların tedavisi konusunda eğitim verilmelidir.
6) Hükümetlerin, elektromanyetik alanlar ve endüstriden bağımsız sağlık konusunda eğitim ve araştırmaları finanse etmelidir.
7) Medya, EMF yayan teknolojilerin sağlık ve güvenlik yönleriyle ilgili görüşlerini aktarırken uzmanların endüstriyle olan mali ilişkilerini ifşa etmelidir.
8) Özellikle EHS'li bireyler için radyasyonsuz alanlar oluşturulmalıdır.
9) Kablo ve fiber optik gibi alternatif iletişimler desteklenmelidir.
10) Kapalı alanlarda nasıl ki sigara içilmiyor, telefonla da tren, metro, otobüs gibi toplu taşıma araçlarında, salon, asansör gibi kapalı alanlarda telefonla konuşulması yasaklanmalıdır.
Tüm maddelerin dışında belki de en önemlisi, üretici firmalar yeni kablosuz teknoloji ürünlerinin zararsız ve güvenli olduklarını piyasa çıkmadan önce ispat etme zorunluluğu getirilmelidir.
Türkiye’de ise şuanda denen 3.6GHz. Ama 1-15GHz arasındaki frekanslardaki RF enerjisi vücudun bütün organlarına girer ve RF darbeler merkezi sinir sistemi ile etkileşir. (2)
WİFİ DNA HASARI OLUŞTURYOR!
WiFi modemler genelde 2GHz olarak kullanıyor. Bu saniyede 2 milyar işlem gücü demek! Bunlar vücudun DNA dengesini bozuyor. Yeni cihazların frekansı ise 5GHz’e kadar çıktı! Bilim insanları vücudun bu elektromanyetik yükü kaldırmayacağına söylüyorlar. Acaba bu konuda yapılmış bir uyarı duydunuz mu?
UYARIMIZ;
Vücudun tüm dış etkiler karşı savunma kalkanı bağışıklık sistemidir. Eğer bağışıklık sisteminiz zayıfsa radyasyon kaynaklarından uzak durun, telefonla konuşurken bile telefonu başınıza yaslamayın, uzun süre konuşmayın ve kablolu kulaklık kullanın!
Amacımız 5G, 6G ve 7G diye uzayıp giden teknolojiye yetişmek olmamalı, çünkü bu teknoloji İNSANI yadsıyan ilk önce yarı sonra robot duruma getirecek olan bir projedir. Teknoloji zirvededir, üretmek, ulaşmak ve kullanmak sorun olmaktan çıkmıştır. Asıl sorun insanın varlığını koruma sorundur. İnsanın kendisini yadsıyacak teknolojiye yönelmesi kadar aptalca bir şey olamaz!
(*) 5G: Kablosuz teknoloji, 5th Generation/ 5. Jenerasyon olarak kullanılır. Kullandığı frekans 20-60 GHz olup milimetrik dalga diye adlandırılır. Bu frekansların dalga boyları 1-10 mm civarındadır. Daha önce kalabalık insan topluluklarını kontrol etmek için kullanılmış olan milimetrik dalgaların, binalardan geçmesi zordur. Bu nedenle çok sık aralıklarla ve çok fazla sayıda küçük hücrelerin kullanılması zorunludur.
(**) SAR: Açılımı “Spesific Absorption Rate” (Özgül Soğurma Değeri) olan SAR, akıllı telefonların ne kadar radyasyon ürettiğini gösterir. Ayrıca SAR değeri, üretilen radyasyonun insan bedeni tarafından ne kadarının soğurulacağını gösteren ölçüm sistemidir.
(***) FCC: ABD’de Franklin D. Roosevelt tarafından 19 Haziran 1934 yılında Kongre kanunu ile kurulan, Federal Communications Commission / Federal İletişim Kurulu’dur. ABD'nin eyaletler arası ve uluslararası radyo, televizyon, tel, uydu ve kablo iletişmini denetleyen bağımsız bir devlet dairesi.
(****)ICNIRP: International Commission on Non-Ionizing Radiation Protection/İyonlaştırıcı Olmayan Radyasyondan Korunma Uluslararası Komisyonu, iyonlaştırıcı olmayan radyasyondan korunma konusunda uzmanlaşmış uluslararası bir komisyondur. Kuruluşun faaliyetleri, cep telefonları gibi cihazlar tarafından kullanılan elektromanyetik alanlar için maruz kalma sınırlarının belirlenmesini içerir
(1) International Commission on Non-Ionizing Radiation Protection (ICNIRP). ICNIRP guidelines for limiting exposure to time-varying electric, magnetic and electromagnetic felds (up to 300 GHz). Health Phys. 1998;74:494–522.
(2) Prof. Dr. Selim Şeker, 5G Nesnelerin İnterneti ve Sağlığımız, 1. Baskı: İstanbul, Kasım 2018, s. 128
Adil 2 Yıl Önce
1980!!! İnsanı ne kadar ciddiye alındığını gösteriyor