5gvirusnews Haber Merkezi Antalya / 2 Nisan 2021
Bugün 5gvirusnews-Platformu sözcüsü Muammer KARABULUT, T.C Sağlık Bakanlığı’na, PCR testin durdurulması ve yerine Kantitatif/Nesnel, kanıtlanabilir, değerlendirilebilir, ölçülebilir, ölçütleri, belli olan teste geçilmesi için Danıştay’da dava açtı.
Ocak 2020 tarihinden itibaren DSÖ’nün talimatları ile yürürlükte olan Sağlık Bakanlığının, “Sağlık Çalışanları Rehberi” ve çeşitli zamanlarda genelgeler ile de bildirilen, İzole edilemeyen COVİD-19 adı verilen virüs ile PCR testi yaparak, pandemi ilan etmek, vaka sayısı belirlemek ve bir dizi tedbirler (Maske, Sosyal Mesafe, Aşı ve kapanmalar) alınmasına neden olan ve yalnızca Kalitatif sonuç veren, “PCR tanı kitinin” COVİD-19 tanısında kullanılmaması için yürütmeyi durdurma istendi.
Açılan davada PSR testin hiçbir şekilde serbest, bulaşıcı virüslerin kendisini tespit edemeyeceği belirtildi. Örnek olarakta metal elementi gösterildi. Ve PCR’ın metali yalnızca metal olarak görmekte ama metalin bakır mı, alüminyum mu, demir mi olduğu ve yoğunluğu gibi daha bir çok konuda nesnel bir bilgi vermemektedir. Dolayısı ile analiz yapmak için PCR’la yeterli veriye ulaşılmadığına dikkat çekildi.
Konuyla ilgili dünya kamuoyuna yansıyan iki örnek olarak;
1- Aynı zamanda kimyager olan Tanzanya Devlet Başkanı Magufuli’nin laboratuara Mayıs 2020’de insan isimleri vererek hayvan, meyve ve yağ örnekleri gönderdiğini ve bir papaya ve keçinin sonuçlarının pozitif çıkması.
2- Amazon ormanlarında yaşayan Yanomami kabilesinde test sonucu pozitif vaka görünmesi.
PCR testin açıkça yetersiz olduğuna kanıt olarak dava dilekçesinde yer aldı.
Viyana İdare mahkemesinin 24 Mart 2021 tarihinde, “PCR testine güvenmeyin!” kararı, Portekiz Mahkemesi’nin PCR ile verdiği kararlarda dava dosyasına ek olarak sunuldu.
5gvirusnews-Platformu sözcüsü Muammer KARABULUT ise yaptığı açıklamada, “DSÖ tarafından kabul edilen protokolde/makalede; Bir yıldır gündemimizde olan COVİD-19 ismi verilen virüsün, İZOLATLARI ile ilgili elimizde hiçbir materyal olmadan, SARS-CoV-2'yi modellediği yazılıdır. Yani DSÖ’nün kabul ettiği protokolde, enfekte olmuş bir kişiden ve/veya doğal ortamdan elde edilmiş, laboratuvar kökenli olmayan, mikrobiyal ve/veya viral anlamda saf bir numune yok diyor. Diğer bir ifade ile Covid-19 tanısı konmuş hasta yoktu, tasarım laboratuvardaki bilgisayarlarda olan, ‘2003 SARS-CoV ile yakın genetik ilişki sayesinde sağlandı ve sentetik nükleik asit teknolojisinin kullanımıyla’ da desteklendi” dedi.
PCR Testinin hatalı sonuç verdiği ve virüs’ün izole edilmedi 13 Temmuz 2020 tarihinde FDA sayfasında CDC raporunu yayınladığını söyleyen KARABULUT, “Yaşananların sağlıkla ilgisi olmadığı gibi, teşhis ve tedavinin de ötesindedir. Herhangi bir kesinliği olmayan test sonucuna göre, gerçekleştirilecek ve sadece ihtimale dayalı tedbir gerekçesine bağlanan her müdahale tıbbi olarak, ‘BİLİMSEL BİR DENEY ve HATTA DENEME’ olarak” nitelendirdi.
Danıştay’dan Ocak 2020 tarihinden itibaren DSÖ’nün talimatları ile yürürlükte olan Sağlık Bakanlığının, “Sağlık Çalışanları Rehberi” PCR test ile birlikte iptaline ve “Covid-19” adı verilen virüsün Kantitatif/Nesnel test yapılmasına, İlgili yönetmelik hükümlerinin iptaline, davanın T.C.Devleti ve vatandaşlarının geleceğini de tehdit edecek duruma geldiği için ivedi olarak görüşülmesi istendi...
DAVA METNİ
ANKARA İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞINA
Gönderilmek Üzere
ANTALYA İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞINA
Yürütmeyi Durdurma İstemlidir
DAVACI : ....................................
Adres, ........................................
DAVALI : T.C Sağlık Bakanlığı – Sıhhiye / Ankara
DAVA KONUSU : Ocak 2020 tarihinden itibaren DSÖ’nün talimatları ile yürürlükte olan Sağlık Bakanlığının, “Sağlık Çalışanları Rehberi” (1) ve çeşitli zamanlarda genelgeler ile de bildirilen, İzole edilemeyen COVİD-19 adı verilen virüs ile PCR testi yaparak, pandemi ilan etmek, vaka sayısı belirlemek ve bir dizi tedbirler (Maske, Sosyal Mesafe, Aşı ve kapanmalar) alınmasına neden olan ve yalnızca Kalitatif(*) sonuç veren, “PCR tanı kitinin” COVİD-19 tanısında kullanılmamasıdır.
AÇIKLAMALAR
GENEL OLARAK :
Dava konusu olan PCR tekniği, şu anda tanı alanındaki en ileri teknik durumundadır. PCR tekniğinin üstünlüğü, çok az sayıdaki bir mikrobu da tespit edebilmesidir. Ama C19'u tanımlamak için örnek bir test yapıldığında bile sorun ve soruları devam etmektedir. C19'u test etmek için yaygın olarak kullanılan gerçek zamanlı PCR testi çok güvenilir görünmemektedir. Uzmanlar ise PCR testinin virüsleri tanımlamak için, bir teşhis aracı olarak tasarlanmadığını söylemektedir.
PCR tanı kitini icat ederek Nobel kazanan bilim adamı Karry Mullis ise 1996 yılında HIV'i tespit etmek için PCR kullanıldığında, “Kantitatif(**) PCR bir oksimorondur. (***) PCR, Kalitatif olarak maddeleri tanımlamayı amaçlamaktadır, ancak doğası gereği sayıları [viral yük] tahmin etmek için uygun değildir. Bu testler, hiçbir şekilde serbest, bulaşıcı virüsleri tespit edemez. Testler, virüslerin genetik dizilimlerini tespit edebilir, ancak virüslerin kendisini tespit edemez.”(2) demiştir. Örnek verecek olursak, metali yalnızca metal olarak görmekte ama metalin bakır mı, alüminyum mu, demir mi olduğu ve yoğunluğu gibi daha bir çok konuda nesnel bir bilgi vermemektedir. Dolayısı ile analiz yapmak için yeterli veriye ulaşılmamaktadır!..
Onun için aynı zamanda kimyager olan Tanzanya Devlet Başkanı Magufuli’nin Mayıs 2020’de insan isimleri vererek hayvan, meyve ve yağ örnekleri gönderdiğini ve bir papaya ve keçinin sonuçlarının pozitif çıktığını söylemesi ile Amazon ormanlarında yaşayan Yanomami kabilesinde test sonucu pozitif vaka görünmesi de PCR testin açıkça yetersiz olduğunu bir kanıtı olarak karşımızda durmaktadır.
Zaten DSÖ’nün 17 Ocak 2020 tarihinde kabul ettiği PCR tanı kiti ile “COVİD-19” adı verilen virüsün var edildiğine ilişkin bir karar da Viyana İdare mahkemeden geldi. “PCR testine güvenmeyin!” Viyana İdare Mahkemesi’nin 24 Mart'ta VGW-103/048/3227 / 2021-2 referans numarasıyla yayınlanan, “Cumhuriyet Adına” verdiği karar ile başta DSÖ olmak üzere, “Avusturya Kurz hükümetinin yüzüne yankılanan bir tokat attı…” (Ek3, Mahkeme Kararı..)
Fakat DSÖ’nün 12 Mart 2020 tarihinde ilan ettiği pandemi sürecini ortaya çıkartan tek belge, 17 Ocak 2020 tarihinde Berlin Charite Viroloji Enstitüsü Başkanı Prof. Christian Drosten tarafından hazırlanan PCR tanı testi protokolüdür.(4) Aynı protokol daha önce DSÖ içindeki kurullarda veya bağımsız bilim insanlarınca tartışılması, hakemli bir dergide makale olarak kabul edilmesi gerekirken, yalnızca Drosten’in de yayın kurulunda olduğu Eurosurveillance de (5) 23 Ocak 2020 tarihinde yayınlanmıştır. Ve ne yazık ki Türkiye’de hemen Sağlık Bakanlığı, hiçbir tartışma veya araştırma yapmaksızın sorgusuzca protokolü, iptalini istediğimiz Ocak 2020’de çalışanlar için kullanma kılavuzuna dönüştürerek, ülke genelindeki sağlık kuruluşlarına dağıtmıştır.
İlgili kılavuzda açıkça, “2019-nCoV sekans bilgileri yeni paylaşılmış ve PCR testleri dizayn” (1) edildiği yazılmıştır.
DSÖ tarafından kabul edilen protokolde/makalede; Bir yıldır gündemimizde olan COVİD-19 ismi verilen virüsü ile ilgili protokolde, İZOLATLARI ile ilgili elimizde hiçbir materyal olmadan, SARS-CoV-2'yi modellediği yazılıdır. Yani DSÖ’nün kabul ettiği protokolde, enfekte olmuş bir kişiden ve/veya doğal ortamdan elde edilmiş, laboratuvar kökenli olmayan, mikrobiyal ve/veya viral anlamda saf bir numune yok diyor. Diğer bir ifade ile Covid-19 tanısı konmuş hasta yoktu, tasarım laboratuvardaki bilgisayarlarda olan, “2003 SARS-CoV ile yakın genetik ilişki sayesinde sağlandı ve sentetik nükleik asit teknolojisinin kullanımıyla” (****)-(5) da desteklendiği yazılıdır.
Protokolü yazan Drosten ve ekibi, Çin’in Wuhan kentinde Aralık 2019 ve Ocak 2020 tarihinde görülen COVİD-19 vakaları için “virüs izolatları veya enfekte hastalardan alınan numuneler şuana kadar uluslararası halk sağlığı topluluğunun kullanımına sunulmadı.” (*****)-(5) derken, normal bir okuma yazma bilen bir kişinin bile anlayacağı açıklıkta yazıyordu.
PCR tanı testini formüle eden Profesör Drosten ne diyor -böyle bir vaka görmedim, herhangi bir hasta olmuş kişiden alınan bir numunede yoktur- diyor. Ama biranda sanki DSÖ’de protokolü kabul edenler okumayı unutuyor ve makalede yazılanları olduğu gibi kabul ediyordu!
DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’da 16 Mart 2020 tarihinden itiabren, “Tüm ülkeler için basit bir mesajımız var: test, test, test. ” diyerek açıklama yapıyordu. Artık yapılan testler ile vaka sayısı artıyor, test sonucu ölen kişinin ölüm raporuna ise COVİD-19 yazılıyordu.
Ve test sayısı artıkça vaka sayısı artı, test arttıkça kapanalım, okulları, işyerlerini kapatalım,“Hayat Eve Sığar” dediler. “Maske, sosyal mesafe ve hijyen” sloganını her gün 40 kez söylediler, nerdeyse yazmadıkları bir tek dağlar kaldı.
DSÖ’nün kabul ettiği protokolü okumasını bilen 22 bilim insanı (7) ise başta 45 olan döngü sayısı da olmak üzere daha bir çok hata buldular. Tartışmanın odağında olan 45 döngü sayısı ise olmayan COVİD-19’u daha küçük materyallerde görmek için yükseltilmişti. C-19’da vaka sayısının abartılması da bu döngü sayısı ile yapıldığı açıklanıyordu.
O hatalardan bazıları özetle, yap boz oynayan birisinin bulmadığı parçaların yerine yeni bir karton kesip, sonra onları boyayıp yerine koymasından ibaretti.
PCR Testinin hatalı sonuç verdiği ve virüs’ün izole edilmedi 13 Temmuz 2020 tarihinde (8) FDA sayfasında CDC raporunu yayınladı.
Raporun 39. sayfasında, "Şu anda 2019-nCoV'nin kantifiye edilmiş virüs izolatı bulunmadığından, testler [teşhis testleri] 2019'un tespiti için tasarlanmıştır. -nCoV RNA, in vitro transkribe edilmiş tam uzunluktaki RNA'nın karakterize edilmiş stokları ile test” edildiği yazılıdır.
Durum böyle olunca PCR test sonucu toplumda masum birisinin en ağır caza alması, suçlu birisinin ise hiçbir ceza almaması gibi bir durum da yarattı. Bilim insanları sayısız açıklamalarda bulundu. O da olmadı. Nihayet PCR testi ile ilgili davalar açıldı. Portekiz’de açılan bir davada 11 Kasım 2020 tarihinde mahkeme şu karar varmıştır: "Bir kişi PCR ile pozitif test yaparsa, 35 döngü veya daha yüksek (DSÖ 45 döngü) bir eşik kullanılırsa (Avrupa ve ABD'deki çoğu laboratuvar), bu kişinin enfekte olma olasılığı
Muatafa 4 Yıl Önce
Öncelikle çok teşekkür ederiz Muammer Bey. Hakkınız ödenmez. Hem CovID işe ilgili derli toplu bir bilgi yumağı da olmuş sağolun.
Bahadır Alptekin (Ankara) 4 Yıl Önce
1 - Ülke genelindeki bütün mason locaları kapatılmalıdır. 2 - Bu localara üye herkes tıpkı Fetö üyelerine yapıldığı gibi TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ olarak tespit edilmelidir. 3 - Sabetayist kitle "sistemden" uzaklaştırılmalıdır. 4 - Yukarıda yazdığım 3 madde OKSİMORONDUR. Teşekkürler...
Ahmed 4 Yıl Önce
Hep beraber bu davaları açmak nasıl bir fikir? Herkes bulunduğu il ilçe adliyesine giderek açsa nasıl olur? Dava metnini hazırlayan arkadaşın ellerine sağlık. Hepimiz aynı metni kullansak bir sorun olur mu?
samet 4 Yıl Önce
gerçekten helal olsun desteğimiz sizlerle
Gülsüm 4 Yıl Önce
Mason dernekleri ve türevleri gizlemeyi çok iyi bilen ülkemiz için tehlikedir deşifre edilerek gündeme alınmalı mason olduklarını bildiğimiz halde gözümüze bakarak her Türlü pis planlarını eyleme kaoyabiliyorlar
A. K. Iliz 4 Yıl Önce
Kardeşim, iki milyar müslüman içinde bilim adamı kalmadımı da kuyruk acısı olan ve sadece kişisel hesaplarından yayın yapabilen hıristiyanlar a güveniyoruz? Acaba bu ismini kullanamayan davacı Bakara suresi 2/7 de bahsedilenlerden birimi mi diye düşündürüyor insanı.
Onur 4 Yıl Önce
Hepsini okudum bu dava 50 yıl sonra sonuçlanır
Taner 4 Yıl Önce
Bunu başlatan kişilerin Rabbim işlerini güçlerini rastgetirsin. Bu savaş Allaha karşı ve onun yarattığı insanlığa karşı açılmış bir savaştır. Ve bu savaşta Allahın safında yer alan herkesin Allah yardımcısı olacaktır. Teşekkür ederiz. İnşAllah devam edin. Siz susmayın bizi duyan yok
derya g. 3 Yıl Önce
dava durumu nedir? sonuçlanmış mıdır ? bilgi lütfen