TBMM’de yasa teklifinde bulunan milletvekilleri olmasına rağmen 24. ve 25. maddeyi savunan, yasallaşmasını isteyen bir tane milletvekili varsa kamuoyu önünde gerekçelerini ve insan sağlığına aykırı bir durum yok diye açıklama yapsın!...
5gvirusnews Haber Merkezi Ankara / 15 Kasım 2020
Dünya’da yalnızca, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözlerinin yer aldığı TBMM’de, 16 Ekim 2020 tarihinde sunulan yasa teklifinde yer alan, 24. ve 25. maddeler hangi parti tarafından sunulursa sunulsun, bilim dünyasının üzerinde mutabakat sağladığı, tartışmasız direkt insan ölümlerini ve sağlığını hedef alan bir yasa teklifidir.
Yasa teklifinin 24. Maddesi baz istasyonlarını kamu yararı gibi gösterme gayretleri ile açıkça 5G gerçeğinin üstünü örtmektedir. Diğer bir ifade ile yasa, insan sağlığına zarar vermeyi kamu yararı olarak kabul edilmesini istemektedir. Yine aynı madde baz istasyonlarını kurmak için izin şartları ile oluşan ruhsatlanmanın da ortadan kaldırılmasını istiyor. Bu maddedeki yasanın tam karşılığı iletişim şirketleri istedikleri yere baz istasyonu kursun ve itiraz halinde de devletin kolluk gücü ile halk karşı karşıya gelsin diyor.
Çünkü 5G teknolojileri dünyada insan hayatını kolaylaştırma yerine, yaşamasal olarak zor sokmak olduğu artık çok iyi biliniyor.
Kanun teklifinin 25. Maddesinde ise daha önce Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına atıfta bulunarak, yine kamu yararını özellikle ön plana çıkartıp, baz istasyonları kurulumunda yapı ruhsatından muaf tutulması ve önceden alınan izinleri de müktesep hak kapsamına alınması istenmektedir. Bu ayrıcalıklı istekte maddenin son paragrafında, “2 Temmuz 2004 ile 1 Ekim 2009 tarihleri arasında yapılmış kule ve direkler için herhangi bir ödeme yapılmadan kazanılmış haklardan korunması öngörülmekte, belirtilen tarih aralığında yapılmışlar için ise maddede belirtilen şartları sağlamaları koşuyla ruhsat veya izin verilmiş sayılması hüküm altına alınmaktadır.” Bu maddenin tam karşılığı da tabii ki yeni kurulacak olan 5G istasyonlarının önünü açmak ve canlılar için ölüm istasyonlarını kuracak şirketler için de kanun gücünde koruma sağlamaktadır.
Dünyanın gündeminde olan 5G baz istasyonlarının ki diğerlerinden (2G, 3G ve 4G) çok daha hızlı ve yaydığı kısa milimetrik Radyo Frekans dalgalar ile radyasyona maruz kalacak olan tüm canlılar için daha büyük tehlike arz etmektedir. Açıkçası bağışıklık sistemine zarar vermektedir. Son 100 yılda çoğu hastalıkların sebebi olarakta kablosuz radyo frekansları gösterilmektedir. Bu durumda Öncelikli olarak hukuki alanda; Teknolojiyi getiren, teknolojinin zararsızlığını da ortaya koymak zorunda olmasıdır. İspat yükü de hiçbir şekilde tersine döndürülüp zarar tehlike/korkusu taşıyan kişilere ait kabul edilemez. Çünkü değişimi yapacak olan taraf, mevcudu değiştiren olarak bu değişikliğin tüm sonuçlarını net bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Başka bir anlatımla asıl olan korku yaşayanların zararı ispat yükümlülüğü değil, mevcudu değiştirenin zararsızlığı ortaya koyma ve bunu da kamuoyu ile paylaşma mecburiyeti altında olmasıdır.
Yeryüzünde yapılan her bilimsel ve teknolojik çalışma ve bunun sonucu ortaya çıkan gelişmelerin tek amacı insana hizmet olmalıdır. Hiçbir hadisenin insan sağlığından daha önemli olmadığını bizlere en iyi anlatan, Kanuni Sultan Süleyman’ın hasta yatağında söylediği söz olarak bilinen, “Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihânda bir nefes sihhat gibi” sözü ile hatırlarız. Bu gerçek, yüzyıllardır değişmediği gibi yaşamın bütün alanında tartışılmasız bir gerçek olarak yerini korumaktadır.
21 yy’da da insan sağlığı konusunun hukuki boyutuna girmeye gerek duyulmaz. Çünkü hiçbir ülkenin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yasalarında, insan sağlına zarar verecek uygulamalara izin yoktur.
Önce insan sağlığı temelinde, Türkiye’nin de üyesi olduğu uluslararası ki DSÖ dahil 2G, 3G ve 4G baz istasyonlarının çocuk parkaları, okul, ibadet yerleri ve kısacası insan kalabalığının yoğun olduğu yerlere, yaydığı radyasyonun özellikle kanser etkisini açıklayan yüzlerce rapor vardır. Şimdi değiştirilmek istenen yasalar da üstelik öncekiler ile kıyaslanmayacak derecede insan sağlığına zararlı olan bir teknolojiye zemin hazırlamaktadır. Ülkemizde konuyla ilgili sayılı bilim insanlarından olan, konuyla ilgili TBMM komisyonlarında, mahkemelerde ve kamuya görüşlerini belirten Prof. Dr. Selim ŞEKER’in bahsettiği gibi, “radyasyonun kötü, cep telefonlarının tehlikeli olduğunu artık sağır sultan bile” duyduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu bağlamda, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 16 Ekim 2020 tarihinde TBMM Grup Başkanlığına Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet ERİM, Giresun Milletvekili Cemal ÖZTÜRK ve Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in imzaya açarak, “İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” teklifi kusurludur, insan ve ülkenin geleceği açısından tehlike içermektedir.
Bundan dolayı da TBMM’ye sunulan kanun teklifinin 24. Ve 25. Maddelerinin genel gerekçesi 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı’nı ilgilendirmesine rağmen bir kelime bahsedilmemiştir. Yasanın “GENEL GEREKÇESİ”nin başlangıcı, “Hazırlanan Kanun Teklifi ile tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgının istihdam üzerinde olumsuz etkilerinin azaltılması, salgın nedeniyle işçi ve işveren üzerinde oluşan yükün sosyal devlet ilkesi gereğince paylaşılması ve giderilmesi, normalleşme süresinde hareketlenecek ekonomik aktivitenin istihdamla desteklenmesi, istihdamda devamlılığın sağlanabilmesi amacıyla destek tedbirleri düzenlenmektedir.” diye başlıyor.
Ve gerekçe bölümünün ortalarına doğru, “Yine, jokeylere, jokey yamakları ve antrenörlerine ücret olarak yapılan ödemlerden %20 oranında tevkifat yapılmasına ilişkin hükümler içeren Gelir Vergisi kanunun geçici 68 inci maddesinin uygulama süresi 31/12/2025 tarihine kadar uzatılmakta, gelir vergisi tevkifatının 6132 sayılı Kanuna göre lisans sahibi olan veya lisans sahibince yetkilendiren kişilerce yapacağı düzenlenmekte, (…) Türkiye’de oynanması planlanan 2021 UEFA Şampiyonlar Ligi Final karşılaşmasının oynanacağı tarihe göre güncellenme yapılmak suretiyle, (…)” yazılıyor. Hazırlanan kanun teklifinin sonu ise, “Anayasa Mahkemesi Kararı ile doğan hukuki boşluğu gidermek amacıyla düzenleme yapılması hedeflemektedir.” diyerek tamamlanmıştır. Görüldüğü gibi yasa teklifinin gerekçesine jokey yamakları dahi konuluyor ama 83 milyon insanın sağlığını ve doğal yaşamı ilgilendiren 24. Ve 25. Maddedeye açıklık getiren bir husus yer almıyor.
Sonra da 42 maddelik, “KANUN GEREKÇESİ”ne geçilmiştir.
Kanun teklifinin, 24. ve 25. Maddeleri ise 83 milyon insanın sağlığını ilgilendirdiği için dikkate çekmek istedik. Üstelik bu maddelerin değişiklik yapılamak istenen kanunun genel gerekçesinde, 24 ve 25 maddeler ile ilgili hiçbir bilginin yer almaması ise düşündürücüdür.
Ayrıca kanun teklifi milletvekillerinin iradesi dışında hazırlandığını da, ilgili komisyonda kabul edilen 24. ve 25. Maddeyi Ulaştırma Bakan’ı değil, yardımcısı Ömer Fatih SAYAN’ın haberleşme altyapısını güçlendirilmek üzere bu maddeyi savunması ile anlaşılmıştır.
N.K.KILIÇARSLAN 4 Yıl Önce
Evet biliyoruzkı;Akıllı telefonlar çok zararlı fakat yinede kullanmaya devam ediyoruz.Corona bile 5G ile indeksli olduğu halde mücadelemizi bile 5G üzerinden yapıyoruz.NEDEN???