Haber Merkezi Ankara / 30 Ekim 2024
Küresel güçlere karşı, planlı salgınla birlikte duruşunu çizgisini bozmayan ve aynı karalıkla mücadele eden Stop World Control(bkz) kurucusu David Sorensen “mücadeleye devam mı” çağrısına elbette devam diyoruz.
KÜRESEL TEKNOLOJİYE SAHİP OLAN TEKELLER, TEKNOLOJİYİ KULLANMAMAZDAN KORKUYORLAR!
DSÖ’nün 11 Mart 2020 tarihinde ilan ettiği planlı salgınla birlikte küresel güçleri iyice tanımaya başladık. Kendi kontrollerinde olan teknolojinden korkuyorlardı. Uyanmamızdan korktukları için de ellerindeki tüm olanakları kullanıyorlardı. Yoğun olarak kullandıkları ise hükümetlerdi. Ülkeler aslında hükümetler tarafından değil, perde arkasında kontrol eden finansal gruplar tarafından yönetiliyor. Politikacıları medya manipülasyonuyla konumlandırıyorlar ve böylece insanları istedikleri kişiye oy vermeye yönlendiriyorlar. Bu yeterli olmazsa, seçim sahtekarlığı yöntemlerini kullanıyorlar.
YOZLAŞTIRILMIŞ POLİTİKACILAR
Yani suçlular sadece yozlaşmış politikacılar değil, ipleri elinde tutan gizli finansal gruplar.
Her ülke resmi olarak bu finansal çıkar gruplarının sahip olduğu kar amacı güden ticari bir işletme olarak kuruluyor. Vergi paralarının çoğu bu finansal kuruluşların ceplerine gidiyor. Ülkenin kendisi için sadece çok küçük bir kısmı kullanılıyor. Vergi parasına ne olacağı konusunda hiçbir kontrol yok. Kimse bunu sormuyor; kimse hesap vermiyor. Cahil kitleler vergi ödeyerek kaynaklarının büyük bir kısmını sürekli olarak bu finansal gruplara 'bağışlıyor'.
VERGİ FİNANASAL ŞİRKETLERE GİDİYOR!
Kısacası: ülkeler resmi olarak onları yöneten finansal gruplar için astronomik karlar üreten şirketler olarak işlev görüyor.
Yüzyıllardır bu, dünya nüfusunun köleleştirilmesi ve sömürülmesinin karmaşık bir sistemi olmuştur.
Yine de, bu finansal gruplar için kitleler için hala çok fazla özgürlük var. Nüfus çok hızlı büyüyor ve teknolojik ilerleme çok fazla insanın güçlü bir şekilde gelişmesini sağlıyor. Örnek: bugün herkes film çekebilir, bir iş kurabilir, küresel olarak ağ kurabilir vb.
Bilinçlenen insanlık bu küçük ama güçlü finansal kliği giderek daha fazla tehdit ediyor.
Bu yüzden 2020 ile 2030 arasında dünyayı kökten değiştirmek için bir plan hazırladılar, her zamankinden daha fazla tüm mülkiyeti ve kontrolü geri aldılar. İnsanlığın gücünü ellerinden almak ve herkesi kendilerine tamamen bağımlı hale getirmek istiyorlar.
İLK ÖNCE HEDEFE ÇİFÇİLERİ KOYDULAR
Basit bir örnek: gıda üretiminin çoğu hala çiftçilerin özel elinde. Bu, her şeye kendilerinin sahip olma planlarının önünde büyük bir engel. Bu nedenle, çiftçiler topluca ortadan kaldırılıyor ve bir alternatif ortaya çıkıyor: doğal sığır eti yerine böceklerin yetiştirildiği ve sentetik etin üretildiği dev fabrikalar inşa ediyorlar. Plan, eski gıda ürünlerini ortadan kaldırırken dünya nüfusunu bu yeni gıda kaynağına bağımlı kılmaktır.
AVUÇLAMAK İÇİN, HER ALANDA TEKELLEŞME
Bu sayısız örnekten sadece biridir. Her şey üzerinde mutlak bir tekel istiyorlar. Tıpkı Google, Facebook, Amazon, bankalar vb. aracılığıyla sahip oldukları tekel gibi. Her şey onların elinde merkezileştirilmeli.
Tüm insanlığın hakları, özgürlükleri, mahremiyeti, kaynakları ve mal varlıkları, adım adım, azar azar, giderek daha fazla bir avuç varlığın eline verilmelidir.
Bunu başarma yöntemleri, pandemiler, enerji krizleri, ekonomik çöküş, kıtlık, doğal afetler, iklim değişikliği vb. gibi küresel felaketleri organize etmektir. Bu olaylar aşırı stres ve paniğe neden olur. Böylelikle insanlar, yalnızca bu "korkunç tehditlerden" kurtulurlarsa, hemen hemen her şeyi kabul etmeye istekli hale getirilirdi.
KÜRESEL DİKTATÖRLÜK İÇİN BAHANE DÜNYAYI KURTARMAK
Sonra tiranlar herkesi "kurtarmak" için "çözümlerini" bulurlar: herkesin malını ve özgürlüğünü elinden almak, herkesin hareket özgürlüğünü kısıtlamak, tüm özel mülkleri elinden almak, herkesin hayatını takip etmek, herkesin mali durumunu kontrol etmek, vb. Tam bir diktatörlük.
Tüm bunları yapmanın altın bahanesi, "dünyayı kurtarmak", herkesi "aklı başında" tutmak ve insanlığı "iyileştirmek"tir. TÜM planları, altın bir kurdeleyle parlak, parlak bir kağıda sarılmış ve dünyadaki tüm sorunları ortadan kaldıracak nihai çözüm olarak sunulmuştur. Bu yüzden birçok insan buna kanmaktadır. Düşünmezler veya araştırma yapmazlar; sadece kendilerine sunulan güzelce paketlenmiş yalanlara körü körüne inanırlar.
Bu çeşitli gündemlerin nihai hedefi, büyük kitleler için yaşamın hala bir miktar rahatlık sağlayacağı, geniş çaplı bir isyanı önlemeye yetecek kadar, her şeyi kapsayan bir kölelik dünyasıdır.
Çin'de on yıllardır durum böyledir: Herkes boğucu bir totaliter sistemin tutsağıdır ve beyinsiz kitleler devasa bir kontrol ve tiranlık ağında "mutlu köleler" olarak yaşarlar. Eleştiren herkes "kaybolur."
Çin'in bu tiran kölelik toplumu finans grupları tarafından mükemmel sistem olarak selamlanıyor. Bunu Çin'e yerleştirdikten sonra şimdi de tüm dünyaya yerleştirmek istiyorlar.
Dünya çapında yüz milyonlarca insanın verdiği mücadele bunun olmasını engellemektir.
Planları olduğu gibi ortaya çıkarılmalı. Bu dünyayı kurtarmak için harika bir gündem değil, dünyayı devasa bir açık hava hapishanesine çevirmek için suç teşkil eden bir plan. Yaşayan hafızadaki en büyük suç.
Bu planı durdurmak için küresel bir askeri operasyon yürütülüyor. Trump ve Putin her biri başrol oynuyor. Onun için Trump’un seçimleri kazanması gerekiyor. Bu yeni dünya düzenini oyununa Pekin merkezli BRICS’de koymak gerekiyor. Paylaşımın merkezi, 17 Ekim devrim ile kontrolü ele geçirilen Rusya ve Mao Zedung’la köleleştirilen Çin olduğunu da söylemeliyiz.
GÖREVİMİZ GÖZÜMÜZÜ AÇMAK VE GERÇEĞİ YAYMAK
Bizim için önemli olan şey şu: Olan biteni gören insanlar, yanlış yönlendirilmiş kitlelerin kör gözleri açmayı GÖREV EDİNMEKTİR. Bizim görevimiz gerçeği yaymak ve insanların bu plana karşı durmasını sağlamaktır.
Bu, tüm zamanların en büyük savaşı, evrensel ayaklanma anıdır.
-Sessiz mi kalıyoruz?
-Hiçbir şey yapmıyor muyuz?
-Kenarda durup, tüm dünyanın her şeyi ve herkesi boyunduruk altına alacak bu küçük grup tarafından ele geçirilmesine mi izin veriyoruz?
-Yoksa hep birlikte mi ayağa kalkıyoruz?
-Hepimiz elimizden geleni mi yapıyoruz?
-Bu suçluları ifşa edip güçlerini kaybetmelerini mi sağlıyoruz, böylece insanlık onların tiranlığı olmadan yeni bir başlangıç yapabilir mi?
SEÇİM BİZE AİT
Dünya tarihindeki en büyük tiranlığın olan, 5G’nin hayatımıza girdiği zamanı ve planlı salgın dönemindeki yeterli olmasa da mücadelemizi hatırlayın…Eşi benzeri görülmemiş savaşın ön saflarında durduk. Şimdi biliyoruz ki şeytani seçkinlerin kötü planını ifşa etme misyonumuzda yalnız değiliz.
Şeytani küresel güçler ne kadar büyüdülerse, biz de o kadar büyüdük ve bilinçlendik…
Varız tabii ki..